Meçhul - Gaye Boralıoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Meçhul kimin eseri? Meçhul kitabının yazarı kimdir? Meçhul konusu ve anafikri nedir? Meçhul kitabı ne anlatıyor? Meçhul PDF indirme linki var mı? Meçhul kitabının yazarı Gaye Boralıoğlu kimdir? İşte Meçhul kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Gaye Boralıoğlu
Yayın Evi: İletişim Yayınları
İSBN: 9789750502217
Sayfa Sayısı: 207
Meçhul Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“İki yüzyılın büyük bir gürültüyle bir araya geldiği yıllarda, dünyanın en kalabalık kıtası ile dünyanın en zengin kıtasının birleştiği bir ülkede İbrahim adında biri yaşadı.”
...Ve yok oldu. Evet, ortadan kayboluverdi.
Meçhul’de Gaye Boralıoğlu, korunaklı sitelerin, yüksek plazaların, lüks kafelerin olmadığı “öteki” dünyada İbrahim’i arıyor. Daha karnına düştüğü anda bu oğlanda bir acayiplik olduğunu anlamış olan annesine, onu koynunda uyutan ablasına, askerdeyken hakikatle ilişkisi sallanmaya başlamış ağabeyine anlattırıyor İbrahim’i. Amcasının ortağı Süleyman, onun eski karısı konsomatris Seda Sayar, onun ahbabı otelci Sadık, tarikat şeyhi Şıh Kadir... İbrahim’i sokaklarda dövüştüren... Yani hayatları roman olamayan, film olamayan, olsa da kendileri bunun başrolünde yer alamayan, anca üçüncü sayfa haberlerinde kahraman olabilen insanlar konuşuyorlar.
Gaye Boralıoğlu, Manuel Çıtak’ın fotoğraflarından yola çıkarak yazdığı bu romanda İbrahim’i ararken bir yandan da memleketin hallerine ışık tutuyor. Boralıoğlu’nun romanıyla edebiyat, fotoğrafın içinden geçerek gerçeğe ulaşıyor.
Bu gerçeğin adı, yok sayılan hayatlar.
Meçhul Alıntıları - Sözleri
- Birlikte hayallerimiz oldu. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan, gerçeğin o kadar uzağında ama yalnızca bizim olan, başka hiç kimsenin bilmediği ve ve bilemeyeceği hayallerimiz oldu. Aşk gibi bir şey işte.
- İbrahim hep insana uzak durur, dışarıdan bakardı. Sanki kendisi cam fanusun içinde yaşıyordu da, dünyaya oradan bakıyordu. Seviyor mu, sevmiyor mu anlayamazdım kolay kolay.
- Bu âlemde kimsenin gerçek adı yoktur, herkes kendi ismini kendi seçer.
- Hayat aslında su gibi, sen çırpınıyorsun, yara yara, tırmalaya tırmalaya bir şeyler yapmaya çalışıyorsun, gövdeni oradan oraya atıyorsun, ama sonra senden geriye hiçbir iz kalmıyor.
- Ölümle doğum kolaydır. Bir anda doğarsın, bir anda ölürsün. Asıl mesele ikisinin arasında geçen zamanda.
- Elinde, kolunda, derisinde hissetmediği bütün acıları yüreğinde hissediyordu yalnız; fena halde ağır bir gönül yarası vardı.
- Ben hiç konuşmazsam ve bütün dünya gözlerini kaparsa o zaman, kimse ben var mıyım yok muyum bilemez.
- Kalbin çok yumuşak Noni
- Koca kanatlı iki kuşun bir olup dünyanın başkentindeki iki büyük kuleyi yerle bir ettiği, Kandaharlı Fatima'nın burkasının altından hayatında ilk defa dudağına ruj sürdüğü, Filistinli Ziyad'ın karaciğerinin dört parmak altından vurulduğu, Picasso'nun Dört Kulaklı adlı tablosunu Diyarbakır'dan Kayseri'ye getiren getiren trenin raydan çıktığı, bütün lolita mankenlerin rüyalarında saçlarının arasına karafatmalar dolduğunu gördüğü gecenin sabahında, İbrahim ortadan kayboldu...
- Milletin nefesi kokuyor, içkiden değil yani, açlıktan.
Meçhul İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazarın, Manuel Çıtak'ın çektiği fotoğraflar üzerinden kurduğu bir hikaye İbrahim'in hayatı. Kayıp, bir garip insan İbrahim. Doğumuyla başlayan ilginç, fantastik bir hayat. Bir gazetecinin yanan bir gazete binasından kurtarılmış bir dolapta bulduğu İbrahim'in kayıp dosyası ve şahitlerinin ses kayıtlarını kitaplaştırarak sunan bir gazeteciyi okuyoruz. Biraz karışık olmuş olabilir. Şöyle ki Annesi ile başlayan ses kayıtları İbrahim'in iletişime geçtiği herkesle yapılan röportajlar arka kapağında da belirtildiği gibi anca üçüncü sayfa haberlerinde kahraman olabilen insanların hayatlarına da daldırıyor bizi. Ben kitabın tarzını, üslubunu çok beğendim. Gaye Boralıoğlu "Dünyadan aşağı" ve "Hepsi Hikaye" kitaplarıyla gönlüme oturmuş "Meçhul" ile yerini sağlamlaştırmıştır. (Burcu Bergen)
Kitabı ilk elime aldığımda acaba ne anlatıyor böyle parça parça diye çıkarımda bulunmaya çalıştım ama böylesi farklı bir kitabı da uzun zamandır okumamıştım. Kaybolan, yaşadığı toprakları terk edip hayalinde, esrimesinde gördüğü hayatı yaşamaya giden bir isim ve onu bulmaya çalışırken, onun hakkında bilgi toplarken farklı kişilerden yapılan röportajlar. Farklı toplum, farklı insan ve bunlarla birlikte çeşitli düşünceler taşıyan insan yorumları. Bunların hepsi kaybolan kişiyi ararken yapılan röportajlarda karşımıza çıkıyor. Sanki oradaymış ve üçüncü kişiymişsiniz gibisine içine çeken canlı ve akıcı bir eser. Bu eseri daha çekici kılan şey ise büyük ihtimalle olayın yaşanma ihtimalinin fazlasıyla çok olması, belki de yaşanmış bir olaydan ibarettir bu eser ben anlamamışımdır. Keyifli okumalar diliyorum. (Faruk Çiftci)
Gaye Boralıoğlu'nun Manuel Çıtak'ın fotoğraflarından yola çıkarak yazdığı Meçhul kitabında, İbrahim'in öyküsünü, ailesinden, tanıdıklarından, yolunun kesiştiği başka başka insanlardan dinliyoruz.Her bölümün başında Manuel Çıtak'ın bir fotoğrafı var.Bu fotoğraflar ve anlatıcılarla İbrahim yavaş yavaş şekilleniyor kafamızda.Hatta her anlatıcıyla yeniden yazılıyor öyküsü.Aslında İbrahim'in öyküsünü dinlerken anlatıcıların yaşam öyküsü de giriyor anlatıya. Umutsuz, mutsuz pek çok karakter tanıyoruz böylece.İbrahim kadar meçhul, kayıp diye düşündüm, Seda Sayar, Rüya, Salih, Meliha da... Etkileyici bir kitaptı Meçhul.Sanırım tüm Gaye Boralıoğlu kitaplarını okumuş oldum böylece.️ (Özlem Akbaş)
Meçhul PDF indirme linki var mı?
Gaye Boralıoğlu - Meçhul kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Meçhul PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Gaye Boralıoğlu Kimdir?
Tam adı Jülide Gaye Boralıoğlu olan yazar, Gönül ve Güneş Boralıoğlu’nun kızı olarak 22 Ekim 1963’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1980’de Ataköy Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden 1984’te mezun oldu. Yüksek lisansını yine aynı bölümden Sistematik Felsefe ve Mantık alanındaki çalışmasıyla 1986’da aldı. Gazeteci, reklam yazarı ve senaryo yazarı olarak çalışan yazar, ağırlıklı olarak senarist kimliği ile tanınmaktadır.
1999’da Atıf Yılmaz yönetmenliğinde gösterime giren “Eylül Fırtınası”nın senaristliğini üstlenen Boralıoğlu, bu deneyiminden sonra televizyonun senaryo yazarına daha fazla kontrol imkanı verdiği düşüncesiyle, televizyon dizileri için yazmaya ağırlık verdi. Çeşitli kanallarda yüksek reytinglerle yayınlanan “Bir İstanbul Masalı”, “Hırsız-Polis”, “Üzgünüm Leyla”, “Zerda”, “Bıçak Sırtı,” “Bir Çocuk Sevdim” ve “Kapalıçarşı” gibi dizilerin senaryolarını yazdı. Eğitim seviyesi birbirinden çok farklı, geniş bir kitleye hitap edecek derinlikli senaryolar yazmanın kendisi için öncelikli olduğunu belirten yazar, aynı zamanda Senaryo Yazarları Derneği’nin (SEN-DER) kurucularındandır.
Hepsi Hikâye, Meçhul, Aksak Ritim isimli üç eseri bulunmaktadır. On bir öyküden oluşan ilk eseri Hepsi Hikâye, Ekim 2001’de yayımlanmıştır. İsimsiz, tek bir kadın karakterin ağzından yazılmış bu öyküler, bu karakterin gündelik hayatla, yetişkin olma durumuyla, ilişkilerle ve kendine çizilmiş kimlik sınırlarıyla baş edemeyişini, absürde kayan bir mizah ile konu edinir. Hepsi Hikâye, Boralıoğlu’nun yeni dönem eserleri Meçhul ve Aksak Ritim’den farklı olarak görece iyi eğitim görmüş, orta gelir düzeyinde bir karaktere odaklanır.
Meçhul ve Aksak Ritim, toplumun alt sosyo-ekonomik düzeyini oluşturan varoşlardaki akıllı ve çekici bireylerin bu özellikleri dolayısıyla içinde yaşadıkları topluluklar tarafından cezalandırmalarını konu edinir. Mart 2004’te yayımlanan Meçhul, Gaye Boralıoğlu’nun yakın arkadaşı ünlü fotoğrafçı Manuel Çıtak’ın 24 fotoğrafından yola çıkılarak soruların metne dökülmediği bir röportaj formunda yazılmıştır. Bu fotoğraflarda yer almayan, varoşlarda yoksulluk içinde büyümüş ve bir gün gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş İbrahim’i bulmak amacıyla yola çıkan iki gazetecinin İbrahim’in yakınları ile yaptığı hiç yayımlanmamış röportajlarından oluşur. İbrahim karakterine yakınları ve tanıdıklarının yüklediği doğaüstü özellikler itibariyle büyülü gerçekçiliğe, romanın başındaki “bulunmuş metin” takdimindeki dil itibariyle de masala yaklaşır. İbrahim’in uğradığı tacizler üzerinden ele alınan cinselliği, bastırılmış eşcinsel karakterlerin kurbanı olarak dışlanması ve içine karışmaya çalıştığı her topluluk tarafından cezalandırılması dolayısıyla da bir melodram olarak da okunabilir. Nisan 2004’te Selda Asal tarafından sanatçılara kendi sergilerini açabilme ve disiplinlerarası ortak sanat projeleri gerçekleştirebilme şansı vermek amacıyla kurulmuş Apartman Projesi’yle ortak olarak gerçekleştirilen bir etkinlik kapsamında Meçhul’de yer alan fotoğraflar Asmalımescit’te on beş gün boyunca projeksiyonla sergilenmiş, Zuhal Olcay ve Altan Erkekli ziyaretçilere kitaptan bölümler okumuştur.
2009 Ekim’inde yayımlanan ve yine varoşlardan bir karakterin, on beş yaşındaki çiçekçi çingene Güldane’nin öyküsünü anlatan Aksak Ritim, Güldane’nin kendi cinselliğini keşfetmesini ve taksi şoförü Halil ile yaşadığı aşk/nefret ilişkisini konu edinir. Ölüm, kaza gibi konulara yaklaşımında büyülü gerçekçilik öğeleri barındıran roman, Güldane’nin cinselliğinin kontrolünü mahallenin genç erkeklerine düzenlediği mum ışığında soyunma gösterisi ile kendi eline alması açısından Meçhul’den farklılaşır. Ancak bu sefer de Güldane farkındalığının kurbanı olur, Meçhul’deki İbrahim gibi güzelliği, çekiciliği ve en önemlisi de aklıyla içinde yaşadığı topluluktan farklı olduğu için yine o topluluk tarafından yok edilir. Aksak Ritim, Notre Dame de Sion tarafından 2011 yılında Edebiyat Ödülü Mansiyonu’na layık görülmüştür.
Gaye Boralıoğlu Kitapları - Eserleri
- Dünyadan Aşağı
- Alâmetler Kitabı
- Mübarek Kadınlar
- İçimdeki Ses
- Aksak Ritim
- Meçhul
- Hepsi Hikâye
- Haysiyet
Gaye Boralıoğlu Alıntıları - Sözleri
- "Bunlar, onların hikâyeleri, bizim değil. Gerçek diye bir şey yok bu dünyada, yazdığımız, yakıştırdığımız hikâyeler var yalnızca... Kendimize yeni bir hikâye yazacağız..." (Alâmetler Kitabı)
- Safiye daha da deliriyor, üstünü başını paralamaya başlıyordu. Kimi gün ağzına lokma koymuyor, kimi gün on günün yemeğini tek öğünde tüketiyordu. (Aksak Ritim)
- Sonra kadın döndü. Bir manken profesyonelliği ve zarafeti ile kapıya doğru, yani Necmettin'e doğru yürümeye başladı. Necmettin'in yüreği ağzındaydı. Ya kapıyı açarsa? Ama kadın kapıyı açmadı, onun yerine göğüslerinin üzerinden bağladığı havlunun düğümünü açtı ve ayaklarının dibine bıraktı. İşte o anda Necmettin aklının ucundan bile geçmeyecek bir gerçekle burun buruna geldi. Anahtar deliğinden gördüğü şahane kadın, bir erkekti! (Alâmetler Kitabı)
- Ah ruhumun ince sesi, Ah rüyasına yattığım.Sen ve ben ikimiz, kayıp bir ülkenin mahzun çocuklaryız. Birbirimize yaslandık, böylece katlandık. Katlandık, katıldık, katılıp kaldık. Yıkıntılar arasında bulduk birbirimizi, toz duman. Senin gözyaşında çakıl taneleri, benim karnımda bir hançer. Ağrılarımıza yüz sürdük, terimizle şifa bulduk. İkiyken bir, birken çok olduk. (Alâmetler Kitabı)
- “Eski sevgili, eski sevgilidir. Eskide kalması lazım. Yanında taşırsan birikir. İnsanın hayatta bir sürü eski sevgilisi oluyor.” (Hepsi Hikâye)
- İnsan yaralı bir hayvandır. (Dünyadan Aşağı)
- Ben orada onun istediği kadar vardım istediği sürece ve istediği şekilde vardım, yani aslında yoktum. (Dünyadan Aşağı)
- Eski sevgili, eski sevgilidir. Eskide kalması lazım. Yanında taşırsan birikir. (Hepsi Hikâye)
- Hayal etmek, yalnızlık gerektirir. (Alâmetler Kitabı)
- "Zamanın ağırlığını meğer başkaları kaldırıyormuş insanın üzerinden..." (Alâmetler Kitabı)
- Bazı insanlar hiç bir şey yapmazlar;sadece beklerler.Öyle kendilerini oradan oraya atmazlar,çabalayıp üzülmezler,kimsenin kapısını çalmazlar.Bu yüzden de hiç suratlarına kapı kapanmaz.Sadece beklerler.Öylece beklerler.Bekledikleri her ne ise genellikle hiç beklemedikleri zamanlarda onların ayaklarına gelir.Beklemedikleri bile gelir.Çalmadıkları kapılar durduk yerde açılır.Ben onlardan değilim. (Hepsi Hikâye)
- Kalbin çok yumuşak Noni (Meçhul)
- Ölümle doğum kolaydır. Bir anda doğarsın, bir anda ölürsün. Asıl mesele ikisinin arasında geçen zamanda. (Meçhul)
- Ortalıkta dolaşan bir söz var, kime ait, bilmiyorum açıkçası: "Şöhret, insanın avam nezdindeki değeridir; itibar, seçkinler nezdindeki değeridir; haysiyet de kendi gözündeki değeridir." Genel olarak doğru görünüyor. (Haysiyet)
- Yüzsüzlük öyle bir şey ki, ilk ortaya çıktığında başını ezmezsen salgın bir hastalık gibi yayılıveriyor insanlar arasında. Bir de baştakiler, büyükler böyle davranınca, diğer insanlar da şevkle taklide başlıyor. Normal şartlarda infiale neden olması gereken erdemsizlik, ahlâksızlık, üzerinde pek durulmayan, sıradan bir davranış oluveriyor. Haysiyet, nezaket, diğerkâmlık neredeyse tedavülden kalktı. (Mübarek Kadınlar)
- "Derler ki her canlının kendi kokusu varmış. Çiçekler ayrı kokarmış, hayvanlar ayrı. Hele kadınlar... Her biri ayrı bir çiçeğin rayihasını taşırmış.' (Mübarek Kadınlar)
- Yine de ikimiz bir noktalı virgül gibi bütünleşmiştik işte... Ben noktaydım; dünya hali içinde pek de kayda değer olmayan minnacık bir mühür. O virgüldü; durmadan arkasına yeni vagonlar eklenen, yoldan çıkmış bir cazibe treni. (Mübarek Kadınlar)
- Birlikte hayallerimiz oldu. Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan, gerçeğin o kadar uzağında ama yalnızca bizim olan, başka hiç kimsenin bilmediği ve ve bilemeyeceği hayallerimiz oldu. Aşk gibi bir şey işte. (Meçhul)
- Ben hiç konuşmazsam ve bütün dünya gözlerini kaparsa o zaman, kimse ben var mıyım yok muyum bilemez. (Meçhul)
- Koca kanatlı iki kuşun bir olup dünyanın başkentindeki iki büyük kuleyi yerle bir ettiği, Kandaharlı Fatima'nın burkasının altından hayatında ilk defa dudağına ruj sürdüğü, Filistinli Ziyad'ın karaciğerinin dört parmak altından vurulduğu, Picasso'nun Dört Kulaklı adlı tablosunu Diyarbakır'dan Kayseri'ye getiren getiren trenin raydan çıktığı, bütün lolita mankenlerin rüyalarında saçlarının arasına karafatmalar dolduğunu gördüğü gecenin sabahında, İbrahim ortadan kayboldu... (Meçhul)