Mekke'ye Giden Yol - Muhammed Esed Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mekke'ye Giden Yol kimin eseri? Mekke'ye Giden Yol kitabının yazarı kimdir? Mekke'ye Giden Yol konusu ve anafikri nedir? Mekke'ye Giden Yol kitabı ne anlatıyor? Mekke'ye Giden Yol PDF indirme linki var mı? Mekke'ye Giden Yol kitabının yazarı Muhammed Esed kimdir? İşte Mekke'ye Giden Yol kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Muhammed Esed
Çevirmen: Cahit Koytak
Orijinal Adı: The Road To Mecca
Yayın Evi: İnsan Yayınları
İSBN: 9789757732464
Sayfa Sayısı: 483
Mekke'ye Giden Yol Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Libya bağımsızlık mücadelesine katılan ve Pakistan'ın Birleşmiş Milletler'deki delegesi görevine getirilen Yahudi asıllı Avusturyalı gazeteci ve yazar Muhammed Esed, batılı dostlarının ısrarı üzerine bütün hayatını dolduran bu eşsiz macerayı yazmak için B.M.'deki görevinden istifa etti ve dünyanın belli başlı dillerine çevrilen bu kitabı yazdı. Mekke'ye Giden Yol, İslam dünyasının iç yüzünü, canlı gerçeğini ve batıya karşı direniş destanının anlatan üstün bir belgesel olmak yanında eşsiz bir edebi metindir.
(Önsöz'den)
Mekke'ye Giden Yol Alıntıları - Sözleri
- Söyleyin bana, Peygamber'inizin getirdiği o tertemiz, açık ve net çağrı, nasıl oldu da sözüm ona alimlerinizin kısır spekülasyonlarının, kılı kırk yarmalarının enkazı altında kaybolup gitti? Bir tarafta Müslüman kardeşleri korkunç bir yokluk ve sefalet içinde hayat mücadelesi verirken sizin prensleriniz ve büyük Toprak ağlarınız, Peygamberiniz "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyurduğu halde nasıl oluyor da zenginlik ve lüks içinde yan gelip yatabiliyorlar? Peygamber'inizin ve sahabelerinin etrafındaki kadınlar, erkeklerinin hayatında öylesine büyük ve belirleyici bir rol oynadıkları halde sizin, kadınları neden hayatın arka planına ittiğinizi açıklayabilir misiniz bana? Peygamberiniz "İlim talep etmek erkek veya kadın her müslümana farzdır" ve "Âlimin sadece zahit olana üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir" buyurduğu halde siz Müslümanlar arasında cahillik nasıl bu kadar yaygın olabiliyor ve okuma yazma bilenleriniz neden bu kadar az?
- Sağımda kardeşlerim, solumda kardeşlerim; hiçbirini tanımıyorum ama hiçbiri yabancı değil bana. Bu keyifli yarışta, aynı denize doğru koşan küçük dereler gibiyiz. Geniş bir dünya açılıyor önümüzde. Kalplerimiz, peygamber sahabelerinin kalplerinde tutuşan kıvılcımla tutuşmuş. Sağımda, solumda kardeşlerim. Hepsi de biliyordu ki, varmaları umulan hedefe varamamışlar, yüzyılların akışında kalbleri daralmış, ufukları küçülmüştü; ama kendilerine vaad edilen şey, bize vaad edilen şey, bin üç yüz şu kadar yıl önce çölde parlayan ışığa yüzümüzü çevirdiğimiz sürece, menzilde bizi bekliyor…
- “İnanç noksanlığı, ya da inanma kabiliyetinden yoksun olmak; çağımızın asıl hastalığı bu işte.”
- Söyleyin bana, Peygamber'inizin getirdiği o tertemiz, açık ve net çağrı, nasıl oldu da sözüm ona alimlerinizin kısır spekülasyonlarının, kılı kırk yarmalarının enkazı altında kaybolup gitti? Bir tarafta müslüman kardeşleri korkunç bir yokluk ve sefalet içinde hayat mücadelesi verirken sizin prensleriniz ve büyük toprak ağalarınız, Peygamberiniz "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyurduğu halde nasıl oluyor da zenginlik ve lüks içinde yan gelip yatabiliyorlar? Peygamber'inizin ve sahabelerinin etrafındaki kadınlar, erkeklerinin hayatında öylesine büyük ve belirleyici bir rol oynadıkları halde sizin, kadınları neden hayatın arka planına ittiğinizi açıklayabilir misiniz bana? Peygamberiniz "İlim talep etmek erkek veya kadın her müslümana farzdır" ve "Âlimin sadece zahit olana üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir" buyurduğu halde siz müslümanlar arasında cahillik nasıl bu kadar yaygın olabiliyor ve okuma yazma bilenleriniz neden bu kadar az?
- " Bir yere ait olmak, ama nereye? Bir şeyle bütünleşmek, ama neyle? "
- İnsanların önünde eğilmeyi gerekli bulmayız, insan yalnız Allah’ın önünde eğilmelidir.
- Ben ve sen arasında duvarlar örmeye alışmış insanların arasından gelmiştim ben; Buradaki insanlarsa ,, duvarları olmayan bir toplumunun üyeleriydi...
- İslam'ı yücelten, Müslümanlar değildi; tam tersine Müslümanları yücelten, İslam'dı. Fakat onlar için inançları, kasten izlenen bir hayat programı olmaktan çıkıp da bir alışkanlık haline gelir gelmez medeniyetlerinin temelinde yatan yaratıcı dürtü de körelmeye başladı ve giderek yerini miskinliğe, kısırlığa ve kültürel yozlaşmaya bıraktı.
- İslam'ı yücelten ,Müslümanlar değildi tam tersine Müslümanları yücelten İslam'dı.Fakat onlar için inançları ,kasten izlenen bir hayat programı olmaktan çıkıp da bir alışkanlık haline gelir gelmez medeniyetlerinin temelinde yatan yaratıcı dürtü de körelmeye başladı ve giderek yerini miskinlige ,kısırlığa ve kültürel yozlaşmaya bıraktı.
- Düşüncelerimiz bazen yavaş kalsa da kalplerimiz ne istediğimizi biliyor.
- LEBBEYK, ALLAHÜMME LEBBEYK
- Arabistan'da kahve, her demlik için taze kavrulur... Arabistan'da derler ki kahvenin iyi olması için "ölüm gibi acı ve aşk gibi sıcak" olması gerekirmiş.
- " Nereye giderse gitsin, insan kaderini boynunda taşımıyor mu? "
Mekke'ye Giden Yol İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yahudi bir gazetecinin Ortadoğu'ya yaptığı yolculuğu birinci ağızdan okuyoruz. Bizim coğrafyamızı, bizden başka birinin gözünden inceliyoruz. Onun gözünden kendi coğrafyamızı, kendi insanımızı yeniden keşfediyoruz ve kendi inançlarımızı... Kızıl kum denizlerinde mükemmel bir yolculuk. Ufkumu genişleten bir başyapıt... (Elif Süreyya)
Yahudi asıllı gazeteci Muhammed Esed'in, arayış içinde geçen hayatını kaleme aldığı eserinde, at ve deve sırtında, Mısır'dan Afganistan'a, Yemen'den Rusya'ya kadar uzanan uçsuz bucaksız coğrafyada aradığını bulmanın huzuruyla diyor ki; "Benim önümde başka bir yol hiç olmamıştı. Yıllarca farkına varmamış olsam da benim menzilim hep Mekkey'di." Muhammed Esed'in yaptığı yolculuklara baktığınızda, cesaretine, aksiyonlarla dolu hayatına ve teslimiyetine hayran kalacaksınız. (Amine Türkmen)
Mekke'ye Giden Yol. Leopold Weiss'in Muhammed Esed olma yolculuğunun kitabı. Bir otobiyografi bir tarihi roman ve aynı zamanda inanılmaz bir edebi üslup. Kitaba mesafeliydim çünkü makale üslubunda bir anlatım bekliyordum. Okudukça betimlemelerin içinde kayboldum ve içimden sürekli aynı düşünce geçti: "Her insan kendi hayatının yazılacak bir safhası olduğunu düşünür ya. Ve nasıl yazacağının kurgusunu yapar içinde. O paragrafların nasıl olabileceğinin, dümdüz bir günün dahi nasıl betimlenebileceğinin haritası var sanki kitapta." Kendi hikayemi yazacak olsam açar açar bakarım nasıl anlatabileceğime. Öyle güçlü ve sürükleyici. Bir yandan anlattığı coğrafyanın içinde geziniyorsunuz bir yandan şu anki haliyle kıyaslamaya gidiyorsunuz. Arap baharı'na maruz kalmamış bir Şam, Lübnan, İran, Irak... Zaman neleri götürmüş bu coğrafyadan ve aslında o zamandan nasıl belliymiş yitirelecek değerlerin nasıl gideceği. Muhammed Esed bize şu anki halimize nasıl geldiğimizi o zamandan bakarak gösteriyor. Sonuçlarını yaşadıklarımız sebepleriyle okuyoruz. Okunmalı ve bu ufuktan bakmayı da denemeli insan. (Rümeysa Esma)
Mekke'ye Giden Yol PDF indirme linki var mı?
Muhammed Esed - Mekke'ye Giden Yol kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mekke'ye Giden Yol PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Muhammed Esed Kimdir?
Muhammed Esed (ilk ismi Leopold Weiss) (d. 2 Temmuz 1900 Lemberg - ö. 23 Şubat 1992 Grenada), Avusturya asıllı (bazı kaynaklara göre Polonya asıllı) yahudi bir ailede dünyaya gelmiş, sonrasında İslam'ı seçmiş olan düşünür, reformist, gezgin, gazeteci, din bilimci, yazar,politikacı.İslam Dünyası'nda 1980 yılında yayınladığı Kuran'ın Mesajı The Message of the Qur’an isimli Kur'an tefsiri ile tanınmış ve etki bırakmıştır. Bu tefsir Şii Batıni İsmaili itikadına dayanmaktadır, Sünni itikadı ile birçok noktada ihtilaf içermektedir.
1947 yılında kurulmuş olan Pakistan, kendisine vatandaşlık vermiştir. Ayrıca Pakistan'da, İslami Yapılanma Kurumu Başkanı olmuş, 1949'da PakistanOrta Doğu İlişkileri Şefliğine getirilmiş ve Birleşmiş Milletlerde Pakistan adına temsilcilik yapmıştır.
Şu anda Ukrayna topraklarında bulunan Lyiv şehrinde, zamanın ismi ile Lemberg'de bir yahudi ailesinde dünyaya gelmiştir.Avukat olan babası, I. Dünya Savaşı öncesi Viyana'ya ailesini taşıyınca, 14 yaşındaki Esed(Weiss) okulu bırakarak Avusturya Ordusu'na katılır. Savaş sonrası hemAvusturya İmparatorluğu hem de Weiss'ın askerlik hayyalleri yıkılır. Sonra felsefe ve tarih okumak için Viyena Üniversitesi'ne girmiş ise de, eğitim hayatından umduğu tatmini alamamıştır. Fakat bu dönem Viyena'nın tarihindeki en etkin ve üretken dönemlerden birisidir ki bu yıllarda Sigmund Freud,Alfred Adler ve Ludwig Wittgenstein gibi zamanının önde gelen düşünürleri konferanslar vermektedir. Weiss da bu toplantılara katılmış ve bu öncül düşünürlerden etkilenmiştir.
Hayatının kalanı için Orta Avrupa'ya göçen Weiss, Frankfurter Zeitung gazetesinde 22 yaşında bir muhabir olmuştur. Bu süreçte çok yoğun gezilerde bulunan Weiss, zamanının en itibarlı gazetelerinden olan Frankfurter Zeitung için orta doğu muhabirliği yapmışıtır.Bu gezilerinde Filistin, Mısır, Irak, Suriye gibi ülkelerde bulunmuş ve İslam ile tanışmıştır. Ayrıca 20. yüzyılın en fazla etki yaratan İslam düşünürü olarak kabul edilmektedir.
Muhammed Esed Kitapları - Eserleri
- Mekke'ye Giden Yol
- Yolların Ayrılış Noktasında İslam
- Kur'an Mesajı
- Kalbin Yuvaya Dönüşü Mekke’ye Giden Yol 2
- Doğu'nun Romantik Olmayan Yüzü
- İslam'da Yönetim Biçimi
- Sahih-i Buhari İslamın İlk Yılları
- Yol Ayrımında İslâm
- İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri
- Hukukumuz ve Ahvalimiz
- Kur'an Kavramları
- Nüzul Sırasına Göre Kur’an Mesajı
Muhammed Esed Alıntıları - Sözleri
- Maddî başarı İslâm’da da makbul ve muteberdir; ancak gaye değildir. Zira gaye, bütün faaliyetlerimizin ahlak içinde olmasıdır, sonra da insanın ahlâki erdemlerini yüceltmeyi etkilemek üzere ferde ve topluma ait olan bu durumları korumaktır. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- Hiçbir millet, kendi içinde birlik olmadıkça mutluluğu yaşayamaz. (İslam'da Yönetim Biçimi)
- İnsanların önünde eğilmeyi gerekli bulmayız, insan yalnız Allah’ın önünde eğilmelidir. (Mekke'ye Giden Yol)
- İslâm’ın “ilim elde etmeyi erkek ve kadın, bütün Müslümanlara farz kılan” prensibine uysaydık, çölde susuz kalan insanın ufukta parlayan seraba göz diktiği gibi, ilim yolunda Avrupa’ya göz dikmezdik. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- İslam, bütün insanların sosyal olarak eşit olduklarını ve dolaysıyla da gelişmeleri ve kendilerini ifade etmeleri için bütün insanlara aynı fırsatın verilmesi gerektiğini savunur. (İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri)
- Resûlullah’ın sünnetini uygulamak, İslâm’ın varlığını ve ilerlemesini korumak demektir. Sünnetin terki ise, İslâm’ın çökmesidir. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- Bilim, daima doğayla ilgili yeni gerçeklerin keşfine, dolaysıyla da önceden tespit edilmiş olan gerçeklerin fasılasız bir yeniden yorumuna ve değerlendirmesine bağlı olarak sürekli akış halinde olduğundan, bilimin tavsiyesi ikircikli, istikrarsız ve bazen de daha önce sunulan tavsiyeyle oldukça çelişkilidir. (İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri)
- İslam hem sosyal hem de manevi olarak ve dolaysıyla da politik olarak ebedî terakkiye bir çağrıdır. (İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri)
- İnsan, bazen zâhid (târik-i dünya) olur, bazen de din çerçevesinden uzaklaşarak son haddine kadar maddî lezzetlerden faydalanır. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- Mutlak olan her şey ilâhî sıfatlar âlemine âittir. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- Bir yurt yaratmak aslında bir ulusun gücünün sonucudur,ne bir handır ne de acı karşısında sığınak. (Doğu'nun Romantik Olmayan Yüzü)
- Batı düşüncesi ilkesel olarak Allah’ı pratik mülahazalar küresinin dışında tutma eğilimindedir. Allah’ı kesin bir şekilde inkar etmez, ancak mevcut entelektüel sisteminde O’na yer yoktur. (Yol Ayrımında İslâm)
- Niyeti bu olmuş ya da olmasın, Atatürk Türkleri -kendi insanını- kültürel olarak melez bir topluma dönüştürdü. Ne tamamen bir Batılı ne de büsbütün bir Doğulu: kültürel olarak ne idüğü belirsiz bir toplum. (Yolların Ayrılış Noktasında İslam)
- " Rabbine inanan kimse hiçbir zaman ziyana ve haksızlığa uğrama korkusu duymaz. " 40:13 (Nüzul Sırasına Göre Kur’an Mesajı)
- 1939 Ağustos'unun sonlarıydı. Birkaç gün sonra II. Dünya Savaşı patlak verdi. İngiliz Büyükelçiliği ve Konsolosluğu Viyana'dan çekildi; artık vize almak mümkün değildi. Avusturya pasaportumdan dolayı ben de tutuklandım ve "düşman uyruklu saportumdan bir kişi" olarak gözaltına alındım. (Kalbin Yuvaya Dönüşü Mekke’ye Giden Yol 2)
- Söyleyin bana, Peygamber'inizin getirdiği o tertemiz, açık ve net çağrı, nasıl oldu da sözüm ona alimlerinizin kısır spekülasyonlarının, kılı kırk yarmalarının enkazı altında kaybolup gitti? Bir tarafta müslüman kardeşleri korkunç bir yokluk ve sefalet içinde hayat mücadelesi verirken sizin prensleriniz ve büyük toprak ağalarınız, Peygamberiniz "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyurduğu halde nasıl oluyor da zenginlik ve lüks içinde yan gelip yatabiliyorlar? Peygamber'inizin ve sahabelerinin etrafındaki kadınlar, erkeklerinin hayatında öylesine büyük ve belirleyici bir rol oynadıkları halde sizin, kadınları neden hayatın arka planına ittiğinizi açıklayabilir misiniz bana? Peygamberiniz "İlim talep etmek erkek veya kadın her müslümana farzdır" ve "Âlimin sadece zahit olana üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir" buyurduğu halde siz müslümanlar arasında cahillik nasıl bu kadar yaygın olabiliyor ve okuma yazma bilenleriniz neden bu kadar az? (Mekke'ye Giden Yol)
- Müslüman toplumun sadece görünüşte değil, aynı zamanda genel doku ve amaçlarında da gittikçe yavaş bir şekilde yabancı bir medeniyeti taklit içine gömüldüğünü fark ettim. Bu eğilimin, önlenemez bir şekilde adım adım Müslümanın hem sosyal hayatında, hem de nihai aşamada manevi hayatında özgün ve değerli olan her şeyin çözülmesine götürdüğünden adım gibi emindim. (Kalbin Yuvaya Dönüşü Mekke’ye Giden Yol 2)
- "Irkçılığa (asabiyete) çağıran bizden değildir. Irkçılık uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık uğrunda ölen bizden değildir." Hadis. Ebu Davut. (İslam'da Yönetim Biçimi)
- her türü ve şekliyle milliyetçilik, insanlar arasında eşitlik temeline dayanan İslam ilkelerine ters düşmektedir ve bu yüzden İslam birliğinin temeli olarak kabul edilmemesi gerekir. (İslam'da Yönetim Biçimi)
- Yoğun bir şekilde ormanlarla kaplı olan dağ etekleri, güzelliklerini seyyahların temaşasına sunmaktaydılar.Dünya, gecenin sükunetini sonuna kadar kanmıştı ve şimdi gündüz, neşeli gürültüsü ile bizimle konuşmaktaydı. (Kalbin Yuvaya Dönüşü Mekke’ye Giden Yol 2)