diorex

Mevlana - İnci Şahin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mevlana kimin eseri? Mevlana kitabının yazarı kimdir? Mevlana konusu ve anafikri nedir? Mevlana kitabı ne anlatıyor? Mevlana PDF indirme linki var mı? Mevlana kitabının yazarı İnci Şahin kimdir? İşte Mevlana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.06.2022 20:00
Mevlana - İnci Şahin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İnci Şahin

Yayın Evi: Semerkand Yayınları

İSBN: 9789758466757

Sayfa Sayısı: 150

Mevlana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dinle ney'den duy neler söyler sana,

Derdi vardır ayrılıklardan yana:

"Kestiler sazlık içinden, der beni;

Dinler, ağlar: Hem kadın, hem er beni.

Göğsü, göz göz ayrılık delsin de bir,

Sen o gün benden işit özlem nedir.

(Arka Kapak'tan)

Mevlana Alıntıları - Sözleri

  • Bizi ancak hakikat kurtarabilir.
  • Aşk her an başka bir hâl içinde yenilenmek demekti.
  • Herkesin ölümü kendi rengindendir; düşmana düşmandır, dosta dost.
  • Sonsuzla düğünümüzdür ölümümüz.
  • Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır , ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.
  • Dert daima insana yol gösterir. Dünyadaki her iş için , bir insanın içinde ona karşı bir aşk, bir heves ve dert olmazsa, ondan o işi yapamaz ve o iş dertsiz zahmetsiz olarak ona müyesser olmaz. İster dünya, ister ahiret, ister ticaret, ister padişahlık, ister ilim , ister astronomi ve ister daha başka işler de olsun ( hepsi için bu böyledir).
  • Gözlerim yeterli değil, daha yüzlerce göz bulmalıyım, Ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim.
  • Dünya bir andan ibarettir.
  • Gönüle gelen her ferah bir sıkıntıya bağlıdır.
  • "Selam olsun göğsünde dev bir kor ateş taşıdığı halde çevresine zemzem olana.”
  • " Kardeş ! Mezarıma defsiz gelme ; çünkü Allah meclisinde gamlı durmak yaraşmaz."
  • “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, Görmediklerinde ara.. İçidir hakikatin resmi, Dışı sadece bir manzara.”
  • Dünya'da sen'den başka hiçbir şey yoktur. Kendin'den başka hiçbir şey arama. Bulmaya çalıştığın da , sen'dir.
  • Aşk , denizi çömlek gibi kaynatır. Aşk ,dağı kum gibi ezer, eritir. Aşk , gökyüzünü çatlatır, yüzlerce yarık açar. Aşk , sebepsiz yeryüzünü titretir.

Mevlana İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aşk deniz çömlek gibi kaynatır. Aşk, dağı kum gibi ezer, eritir. Aşk, gökyüzünü çatlatır, yüzlerce yarık açar. Aşk, sebepsiz yeryüzünü titretir. (Mesnevi) Bir gece aşka; “Sahi sen kimsin?” diye sordum. O: “Ben ebedi hayatım; devam eden mutlu hayatım.” dedi. Bu aşk uğruna yıllarca döndü ve döndürdü aşk erbaplarını. Seması arzı deldi geçti ulviyetiyle. Gönüllerin ak olmasına işareten beyazın temsilcisi oldu hilkatiyle. Aşk dedi, hu dedi, hay dedi ve gönüllere diriliş nefhası üfledi tılsımlı nefesiyle. Mevlana’ydı o. Mevla’nın adıyla yüreğindeki sızının dışavurumu olan “Ay” kelimesinin birleşmiş haliydi. Ya da ismin aşk da, meşk de yitirilişiydi. Sarığım, cübbem, başım / Üçü de on para etmez / Benim ismimi cihanda / İşitmedin mi sen? / Ben kimse değilim / Ben yokluğum. ( Divan-ı Kebir ) diyerek varlığın yoklukta, yokluğun da varlıkta kaybolabileceğini gösterdi hayatıyla. 13. yüzyılda karanlık gecenin sabahına bir ışık oldu. Güneşten önce doğdu dünyaya. Herkes onun aydınlığıyla açtı gözlerini. Belh, Mevlana’nın ayrılık sancısı çekerek dünyaya gelişine şahit oldu. Kısık iniltilerine kilitlendi hakikate açık kulaklar. O günden sonra Mevlana üç evrede geçirdi hayatını. Hamdım, Piştim, Yandım Elhamdulillah… Mevlana babası Bahaeddin Veled’in yanında hamlık devresini geçirir. Öyle ki, babası da devrin büyük âlimlerinin başında geldiği için “Sultanül Ulema” unvanını almış bir zattır. Böyle bir babanın kucağına doğar ve terbiyesinde yetişir. Sonradan yaşayacağı harikulade güzelliklere hazır olabilmesi için bu dönem bir provadır aslında. Gönlü aşka hazırlamak, yokluğa münhazır hale getirmek evvela babaya düşmüştür. Takvimler 1244’ü göstermektedir. Ve Şemseddin Tebrizi Hz. hamlıktan pişmeye kadar yol kat etmiş Mevlana’yı yakmaya, kavurmaya gelmiştir. Ardı sıra lavları sürüklemiş, sırtına ateş toplarını yüklemiş olarak gelir. Ve ilk topunu fırlatarak Mevlana’nın “Ben iki defa doğdum; bir defa Şems’de bir defa aşk da dediği doğum başlar. Birinci doğumun ardından her gün, her saniye durmadan atılan, yüreği yakan, kül eden ateş topları dur durak bilmez. Mevlana Şems’in ışığına o kadar kapılmıştır ki, gözü başka hiçbir şey görecek halde değildir. Bu, müritlerinin oldukça sinirlenmelerine sebep olur. Mevlana onları teskin etmek adına Divan-ı Kebir adlı kitabında şöyle cevap verir. “Halk böyle olmaması gerek diyor. Ben de böyle değildim; fakat ne yapayım, beni bu hale o getirdi. Önce küpümü kırdı, sirkemi döktü, bana ziyan ettirdin diye feryat ettim. O bir tek küpün yerine yüz tane can küpü ihsan etti de beni sevindirdi. (Divan-ı Kebir) Mevlana aşkın nasıl yaşanması gerektiğini, aşk da mevcut cismin yok olduğunu ve yokluğun tadının doyumsuz olduğunu vurguladı her dizesinde. Şems’le başladığı semanın ruhlarda bıraktığı ulvi güzellikleri yaşadı ve ebedi bir tat bıraktı insanlığa. Vefatından sonra aşkı arayan, yokluk katmanında ruhunu var etmek isteyen her gönül döndü durmadan. Yazar kitabı yazarken Mevlana’nın yokluk diye bahsettiği hale talip olduğunu her satırında belli ettirmektedir. Ya Mevlana onu sarıp sarmalamış, ya da yazar Mevlana semasında kendini kaybetmiştir. Çünkü edebi bir anlatımla, deruni anlamlar yüklü kelimelerle anlatır bu muazzam aşkı. Ayrıca Mevlana kendi hayatını üç evreye ayırdığı gibi yazar da yöntem hırsızlığı yapıp, Mevlana’nın yaşadıklarını üç bölüme ayırarak kitabı akıcı ve kolay anlaşılır bir hale getirmiştir. Okuyanın hem bir sayfa sonrasını merak ettiği, hem de bitmesini hiç istemediği bir kitap çıkmıştır ortaya. Ardından Mevlana’yla Şems’in ayrılık hikâyelerini anlatır hüzünle. Belli ki yazar, ah dolu bir yürekle yazmıştır bu olayı. Mevlana’nın oğlu ve arkadaşları Şems’i öldürerek Mevlana’ya en büyük kötülüğü yaparlar. Mevlana mecnun misali şemsi arar. Seslenir sesinin ulaştığı her mekâna. Ancak sesine cevap veren yoktur. Sadece sesin aksi döner kendisine ve işte o zaman fark eder yanlış yaptığını. “Niçin ben veya o diyeyim ki? Ben o değil miyim ve o ben değil mi sanki? Evet, her şey ondadır şüphesiz ve ben de onunlayım şeksiz… Bedenlerimiz uzaksa da birbirlerinden, vücutsuz, cansız, bir tek ışık fışkırır ikimizden… Mademki ben oyum, neyi arıyorum? Bizzat oyum, şimdi kendim konuşuyorum. Elbette ya, zaten ben kendimi arıyordum…” Oğlu Alâeddin’in böyle bir şey yapmış olması Mevlana’yı kahretse de, bu düşüncelerden sonra anlar aradığı şeyin bizzat kendi varlığı olduğunu. Şems’in varlığında kendini, kendi varlığında Rabbini aradığını. Şems Mevlana’yı yücelere çıkarmak için sarkıtılmış bir ip mesabesindedir aslında. Asıl maksuda ulaştırmak arzusuyla bir göründü bir zaman da uzaklaştı Mevlana’dan. Mecnun’un Leyla’da Mevla’yı bulması gibi diriltici bir aşk yaşadı Mevlana Şems’e karşı. Şems’in vefatının hemen ardından eşi Gevre Hatun’u da kaybeder Mevlana. Çalkantılı günler geçirir bir süre. Med cezirlerde olan yüreğini ancak şiir teskin eder. Aşkla, şiirle geçen ömür yine şiirle son bulur. Ve Mevlana ömrünün son demlerinde oğlu Sultan Veled’e şiir okuyarak ruhunu teslim eder. “Sonsuzla düğünümüzdür ölümümüz” (Divan-ı Kebir) Mevlana İnci Şahin Semerkand Yayınları 150 sayfa (Osman)

Çok da şaşırmadığımı söyleyerek başlamak istiyorum bu kitabı bu kadar az insanın okumasına . Çünkü Mevlânâ’nın da dediği gibi “Herkesin doğruyu işitmeye kudreti yoktur. Her kuşcağız, bir inciri bütün olarak yutamaz.” İlmek ilmek dokunmuş , özü sağlam bir şekilde aktarabilmiş sade bir kitap bu kitap . 13.asrı aşıp sonsuzluğu yakalayan Rumî ‘nin hayatı , özlü sözleri ve kıssadan hisse diyebileceğimiz küçük öyküler var kitapta . Okurken kendi içime döndüm , içimde O’nu hissetmeye çalıştım . Mevlânâ’yı okumak farklı , okuyup anlamak çok farklı bir mesele diye düşünmekteyim .Umarım siz de okuyup anlayanlardan olursunuz . Keyifli okumalar . “Dinleyen susuz ve arayıcı olursa , vaaz eden ölü bile olsa , söyler .” (Ezgi Eda)

Mevlana PDF indirme linki var mı?

İnci Şahin - Mevlana kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mevlana PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İnci Şahin Kimdir?

İnci Şahin Kitapları - Eserleri

  • Mevlana
  • Yunus Emre

İnci Şahin Alıntıları - Sözleri

  • Dünya'da sen'den başka hiçbir şey yoktur. Kendin'den başka hiçbir şey arama. Bulmaya çalıştığın da , sen'dir. (Mevlana)
  • ...baştan aşağı bembeyaz köpürmüş, incilere, mercanlara boğulmuş okyanusa baktı baktı doyamadı Yunus. Ondan çok söz işitmiş, onun dizdiği incilerden kalbine pek çok nakşetmişti. Yunus, büyük okyanusa sordu: "Mesnevi'yi sen mi yazdın?" Mevlâna o haşmet dolu bakışlarını Yunus'da gezdirerek "Evet" dedi. Yunus derdi demek olan, derdi söz olan adamdı. Bir sözü söylemenin kırk yolunu birden düşünen adamdı ve karşısına ilk kez söylemek üzerine, sözün gücü üzerine konuşabileceği, en büyük adam çıkmıştı. "Uzun yazmışsın, ben olsam; 'Ete kemiğe büründüm/ Yunus gibi göründüm' derdim, olur biterdi." dedi... (Yunus Emre)
  • Gönüle gelen her ferah bir sıkıntıya bağlıdır. (Mevlana)
  • Bizi ancak hakikat kurtarabilir. (Mevlana)
  • “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, Görmediklerinde ara.. İçidir hakikatin resmi, Dışı sadece bir manzara.” (Mevlana)
  • " Kardeş ! Mezarıma defsiz gelme ; çünkü Allah meclisinde gamlı durmak yaraşmaz." (Mevlana)
  • Birliktedür varımız, biz bir olduk kamumuz İkilik söylemeye komaz lisanımızı (Yunus Emre)
  • Herkesin ölümü kendi rengindendir; düşmana düşmandır, dosta dost. (Mevlana)
  • Aşk her an başka bir hâl içinde yenilenmek demekti. (Mevlana)
  • bu yavuz nefsimin feryat elinden, komaz beni çıkam isyan elinden, yâ rab,kurtar beni nefis elinden, inayet senden Allah’ım,inayet. (Yunus Emre)
  •  Ata belinden bir zamân anasına düşdi gönül  Hak'dan bize destûr oldı hazîneye düşdi gönül Anda beni cân eyledi et ü sünük kan eyledi Dört on güni diyicegez degirtmege düşdi gönül Yürüridüm anda pinhân Hak buyrugı virmez amân Vatanumdan ayırdılar bu dünyeye düşdi gönül Beni beşige urdılar elüm ayagum sardılar Öndin acısın virdiler tuz içine düşdi gönül Günde iki kez çözerler başına akça dizerler Agzuma emcek virdiler nefs kabzına düşdi gönül Bu nesneyi terk eyledüm yürimege ‘azm eyledüm On'iki sünügüm yazarlar elden ele düşdi gönül Oglan iken sultân kopar kim elin kim yüzin öper ‘Akıl bana yoldaş oldı sultânlıga düşdi gönül Bu çagıla sakal biter görenün gülregi dutar Güzeller katında biter sev-sevüye düşdi gönül Hayırdan şerri çok sever işlemege becid iver Nefsinün dilegin kovar nefs evine düşdi gönül Kırk beşinde sûret döner kara sakala ak iner Bakup şeybetin göricek yoldurmaga düşdi gönül Yola gider başaramaz yigitlige eli varmaz Bu nesneleri koyuban yavunmaga düşdi gönül Ogl eydür bunadı ölmez kız eydür yirinden durmaz Hîç kendü hâlinden bilmez hâlden hâle düşdi gönül Ölicegez şükr ideler sinden yana iledeler Allah adın zikr ideler çok şüküre düşdi gönül Su getüreler yumaga kefen saralar komaga Agaç ata bindüreler teneşire düşdi gönül Eger varısa ‘amelün gin olısar sinün senün Eger yogısa ‘amelün oddan şarâb içdi gönül Yûnus anlayuvar hâlün şuna ugrayısar yolun Bunda elün ireriken hayr işlere düşdi gönül (Yunus Emre)
  • Sonsuzla düğünümüzdür ölümümüz. (Mevlana)
  • Dünya bir andan ibarettir. (Mevlana)
  • Aşk , denizi çömlek gibi kaynatır. Aşk ,dağı kum gibi ezer, eritir. Aşk , gökyüzünü çatlatır, yüzlerce yarık açar. Aşk , sebepsiz yeryüzünü titretir. (Mevlana)
  • Gözlerim yeterli değil, daha yüzlerce göz bulmalıyım, Ödünç almalıyım da seni seyretmeliyim. (Mevlana)
  • "Selam olsun göğsünde dev bir kor ateş taşıdığı halde çevresine zemzem olana.” (Mevlana)
  • ...Bir gün birkaç dervişle yolu kesişti. Dervişler Yunus'un halini, dilini pek sevip birlikte yola devam etmeyi teklif ettiler. Bir gün boyu sohbet edip ilerlediler. Akşam olduğunda dervişin biri, ellerini semaya kaldırıp dua etti; Allah'ın izniyle önlerine bir sofra gönderildi. Şükürle, niyazla yiyip içip yine yollarına devam ettiler. Ertesi akşam diğer derviş ellerini semaya kaldırdı ve dua etti. Yine Allah bir sebep halk edip önlerine bir sofra gönderdi. Üçüncü gün sıra Yunus'a gelmişti. Yunus hâlâ dergahtan kaçışının ezikliği içinde, suçluluk, eksiklik duygusuyla korkuyla yalvardı: "Yarabbi yüzümü kara çıkarma, onlar kimin hürmetine dua ediyorlarsa onun hürmetine beni de utandırma." O akşam diğer günlerin iki katı bir sofra geldi önlerine. Yol arkadaşları farkı görünce şaşırıp Yunus'a sordular: "Allah aşkına söyle, kimin hürmetine dua ettin." Yunus neler olduğunun farkında değildi. O da dervişlerin kimin hürmetine dua ettiğinin merakındaydı. "Önce siz söyleyin" dedi. Dervişler: " Biz Tapduk Emre kapısında otuz sene hizmet eden Yunus'un hürmetine dua ediyorduk."dediler... (Yunus Emre)
  • ...Yunus gah doldu, gah boşaldı; ama her gün dağdan ihtiyaç kadar odunu dergaha taşıdı; gönlü aşk derdiyle, aşkı tartabilmek derdiyle sarhoş, yüksünmeden, şikayet etmeden; neden ben, ne zamana kadar demeden... Yunus'tan başka dergaha odun taşıyanlar da oluyordu. Ama Yunus'un odunları bir başkaydı. Sanki akşama sabaha yakılsın diye değil de, bir cetvel alınıp ölçülsün, karşısına geçip seyredilsin diye toplanmıştı. Bütün odunlar bir boy ve dosdoğruydu. Huzura varmış bir mürit, kalbine eğrilik düşmemiş bir derviş gibi. Yunus gizlese de içindeki cevher, günlündeki sanatkar dokunduğu, tuttuğu her işte kendini gösteriyordu. Yunus yaptığında, her iş basitlikten aleladelikten çıkıyor bir estetikliğe , bir ruha bürünüyordu... (Yunus Emre)
  • Dert daima insana yol gösterir. Dünyadaki her iş için , bir insanın içinde ona karşı bir aşk, bir heves ve dert olmazsa, ondan o işi yapamaz ve o iş dertsiz zahmetsiz olarak ona müyesser olmaz. İster dünya, ister ahiret, ister ticaret, ister padişahlık, ister ilim , ister astronomi ve ister daha başka işler de olsun ( hepsi için bu böyledir). (Mevlana)
  • Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır , ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür. (Mevlana)

Yorum Yaz