Mevlana - Sezai Karakoç Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mevlana kimin eseri? Mevlana kitabının yazarı kimdir? Mevlana konusu ve anafikri nedir? Mevlana kitabı ne anlatıyor? Mevlana kitabının yazarı Sezai Karakoç kimdir? İşte Mevlana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sezai Karakoç
Yayın Evi: Diriliş Yayınları
İSBN: 9789123441624
Sayfa Sayısı: 94
Mevlana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu kitap, 19 Aralık 1988-27 Mart 1989 tarihleri arasında Diriliş Dergisi'nde yayınlanmış olup, metne, bu baskısından itibaren, yazarın İslâmın Şiir Anıtları'ndaki Mesnevi'nin Başlangıç serisi ile Sütun adlı eserindeki üç yazı kitaba eklenmiştir.
(Tanıtım Bülteninden)
Mevlana Alıntıları - Sözleri
- “İlerleyecek bir ruh için en büyük engel, alışkanlıklardır.”
- 'Kalp denizdir, dil de kıyı Denizde ne varsa kıyıya o vurur.'
- “Ölümü düğün gecesi (şeb-i arûs) olarak anlayan insana tesir edecek hangi güç vardır?”
- “Korkulu bir yola başlayan için bir arkadaş gerektir.”
- Mesnevî, temelde bir egitim kitabıdır. Kur'an öğretisini ruhlara sindirme derslerinden oluşan bir kitap.
- İlerleyecek bir ruh için en büyük engel, alışkanlıklardır. Cesur, yiğit bir arkadaş gerekir ki, alışkanlıklarımızı sarsmak istediğimizde bize destek olsun, bizi kamçılasın. Kendi kendimize söylemeye cesaret edemediğimiz şeyi, o, bize, yüksek sesle söylesin.
- Bir insan ancak, değerini bilenin yanında kıymetlidir....
- Tevazu, ahlakin temeli ve köküdür. Kalb, sevginin yuvasi.
- Gönül, gönül verilerek alınır…”
- Mevlana'nın şiirleri, tasavvufun ta kendisidir, gölgesiz, saf gönül sesleridir. Edebiyata açılan Mevlana, onu da davasının bir aracı yapmasını bilmiştir. Ama görüntüsünü bozmadan, estetik gücüne de güç katarak.
- Deniz, kayalara çarpa çarpa büyür. Irmak, büyük uçurumlardan atlayarak şelaleleşir.
- Mevlana'nın şiirleri, tasavvufun ta kendisidir, gölgesiz, saf gönül sesleridir.
- Kimileri sanır ki, Mevlana'da belli bir andan sonra ansızın büyük bir değişiklik olmuş, birdenbire, olduğundan bambaşka bir Mevlana dogmuştur. Oysa, hiç bir degişim ve oluşum, birdenbire olmaz.
- Mevlana, sure sure, ayet ayet, kelime kelime Kur'an'ı ruhuna geçirmiş, Kur'an hakikatleriyle ruhunu eğitmiş, ikisini birbirinden ayrılmaz hale getirmiş, daha sonra o hakikatleri zihninin, akıl ve muhayyilesinin aynasında somutlaştırmış, canlandırmış.
- Mesnevî, temelde bir eğitim kitabıdır.
Mevlana İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sezai Karakoç'un bu çağın en önemli düşünürlerinden biri olduğunu daha önce bahsetmiştik. Tabi böyle bir düşünürün beslendiği kaynaklar da Mevlana gibi Yunus Emre gibi büyük düşünürler olmalı ki üzerine kitap da yazmış. Tabi Mevlana üzerine bir başkasının yazdığı bir kitap olunca aklınızı direkt "Biyografi mi?" diye bir soru geliyor olabilir. Hayır, bir biyografi değil. Evet, hayatından bahsediyor ama daha çok kattıklarından, fikir yapısından, seslendiği kitleden ve Mevlana ile İslam'ın dirilişinin olacağından bahsediyor. Tam bir Karakoç kitabı ama bu sizi aynı şeyler diye korkutmasın çünkü okuyunca bakış açısına hayran kalıyorsunuz. Kitabın başlangıcı bile büyüledi beni. "Ölümü düğün gecesi (şeb-i arûs) olarak anlayan insana tesir edecek hangi güç vardır? O güçlü, yenilmez insan, Mevlâna'dır. Ölüme ve hayata, zamana ve tarihe yenilmeyen insan. Ölümünün üstünden 700 yıldan artık zaman geçti. Ama o yaşıyor, anılıyor. İnsanlık, onun önünde saygıyla eğiliyor. Dünyada ne kadar değişme olursa olsun, bun dan böyle de, anılacak. İnsanlar hep önünde saygıyla eğilecek." İşte Sezai Karakoç bakışından Mevlana. Kitapta o kadar fazla yerin altını çizdim ki 94 sayfada altı çizdiğim satırları tekrar okurken kitabı bitirebilirim. Karakoç'un toplumu ve tarihini bu kadar iyi biliyor olması yine hayran olduğum noktalardan ki bunu Mevlana'nın da çok iyi bildiği ortada. Örneğin "Halk çocuk gibidir. Çocuğa, acı ilacı verdiğinizde yüzünü buruşturur. Ama, onu şekerin içine koyup verirseniz şekerin hatrına ilaca razı olur." İşte bu gözlem sonucu Mevlana'nın doğrudan ders olarak dinletmek yerine ilahi bilgileri şiir içinde, musikinin aracılığıyla verdiğini görüyoruz. Zaten Mevlana ne diyor: "Ben şiir söylemiyorum, benim konuşmam böyledir." Yani Mevlana eline bir meş'ale almış ve karanlıkları yara yara ilerliyor. Biz de bu ışığın ardından Bengisuyu bulmaya gidiyoruz. Molla Cami'nin Mevlana için "Peygamber değildir ama kitabı vardır." sözü ise "Mesnevi vahiy değildir şüphesiz, ama sıradan bir kitap da değildir. İlham verici bir eserdir." diyor. Aslında bunu Mevlana'nın tüm kitaplarında görüyoruz. Mesnevi'de hikayelerle, Divan-ı Kebir'de şiirleri ile ışıktır Mevlana. "Ne olursan ol yine gel!" diyebilen bir insan Mevlana. "Korkmayın, gelin! Korkacak bir şey yok. Burası, bu dergah korkulacak bir yer değil." diyor aslında. Bu bizim bu çağda bazı ön yargılarımızı yıkmamız için yardımcı olur umarım. Çünkü Mevlana, ona gelen hastanın derdini yüreğinde hissedebilmiş, yalnızca insanlık gereği değil, tek tek her kişiyle adeta özdeşleşmiş, kendi kendini onarırcasına yaklaşmaktadır. "Dertte de ayrılık gayrılık yoktur bu yolda." diyor yazarımız. Sezai Karakoç Batıcılar'a, devrimcilere ya da marksistlere vurgu yapar kitaplarında. "Batıcılar, devrimciler, marksistler Türkiye'nin geleceğine ne gibi bir katkıda bulunabileceklerini düşünselerdi nasıl bir çıkmazda bulunduklarını anlayacaklardı. Bize yedi yüzyıl öncesinden verimli ışıklarını hâlâ kurtarıcı bir aşk kaynağından göndermekte devam eden Mevlâna Celâleddin-i Rûmî Hazretleri ayarında bir mânevî sultan mı getireceklerdir bize? Onlar kimi getirirlerse getirsinler, daha doğrusu getirdiklerini sanırlarsa sansınlar, o getirdikleri, Anadolu'nun mânevî tasarrufu elinde bulunan Mevlâna güneşinin yanında bir mum bile olamayacaktır. " bu vurgu ve kitabın son cümleleri (Kitabın son sayfası fotoğrafta var.) üzerine çok fazla düşünmemiz ve Mevlana'yı okumamız, anlamamız gerekiyor. Kitaplarla, okuyarak, anlamaya çalışarak kalın. Paylaşımlarımı yaptığım hesabım: https://www.instagram.com/p/CPsT184Deim/?utm_source=ig_web_copy_link (Umut)
Eserde direkt olarak Mevlana nın hayat hikayesi üzerinde durulmamış.Aksine Mevlanayı ,Mevlâna yapan özler üzerinde durulmuş ve çok yerinde, hassas bir o kadar da değerli çıkarımlar yapılmış.Ben sıkılmadan okudum ve çok şey kattı bana bu eser. Kesinlikle tavsiye ederim. (misafir)
Biyografik bir eser olarak düşündüğümm kitap daha çok bir Mevlana incelemesiymiş. Kitap 13. yüzyıl Anadolu'sunun sosyal ve siyasal panoramasını sunarak başlar. Batı'dan Haçlı akınlarının, Doğu'dan Moğol baskınlarının iyice hırpaladığı bir büyük devlet: Anadolu Selçukluları. Kan ve gözyaşı içinde umutsuzluğa kapılmış yoksul ve onurlu Anadolu halkı. Bütün bu felaketlerin içinde kadim bir sözü yeni bir söyleyişle duyuran Mevlana. Mevlana, şiddet ve nefret çağının içinde İslam'ın şefkat ve rahmet sözlerinin yeni sözcüsü olur. Tüm çağlara bu yönüyle seslenmeye de devam eder. Yazar, bu eserde 13. yüzyıldaki Anadolu değerlendirmesinin yanı sıra Mevlana'nın kişiliği ve mücadelesini de aktarır. Günümüzde Mevlana mesajının içini boşaltan, hatta kimi zaman iftira boyutuna ulaşan çarpık sesleri de susturur. Kitabın bir bölümü " Şeb-i Arus" geleneğine ayrılmıştır. " Nice ölüler vardır ki hala yaşarlar." sözünün ispatıdır bu gelenek. Kitabın son bölümü bir eksiğimizi yüzümüze vurur: Mevlana'ya yurt olan Anadolu, neden bir üniversitesinde bir Mevlana kürsüsü kuramamıştır? Mevlana ve eserleri üzerine inceleme okumayı seven okuyucuları tatmin edecek bir eser. (Pınar Mi)
Kitabın Yazarı Sezai Karakoç Kimdir?
Rivayetlere göre babası Yasin Efendi'nin Muhammed Sezai adını verdiği, ancak ismi nüfus kayıtlarına yanlışlıkla Ahmet Sezai olarak geçirilen Karakoç, 1933'te Ergani'de dünyaya geldi.
İlkokul ve ortaokulu Diyarbakır ve Maraş'ta parasız yatılı okuduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep'te tamamladı.
Ahmet Sezai Karakoç, liseyi bitirdikten sonra çok istediği felsefe bölümünde okumak üzere İstanbul'a geldi, ancak bu bölüme kayıt yaptırdığı halde, maddi zorluklar nedeniyle girdiği sınavını kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne burslu öğrenci olarak yerleşti ve 1955'te Mülkiye'den mezun oldu.
Karakoç, 1959-1965 yılları arasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı ve Gelirler Kontrolörlüğü görevlerinde bulundu, vatani görevini yedek subay olarak yaptı, 1973'te memurluk görevinden ayrıldı ve ayrıca 1967 yılında ''İslamın Dirilişi'' adlı kitabından dolayı yargılandı.
Sezai Karakoç Kitapları - Eserleri
- İslam
- Yitik Cennet
- Gün Doğmadan
- Monna Rosa - Şiirler 1
- Samanyolunda Ziyafet
- Düşünceler 1 - Kavramlar
- Düşünceler 2 - Kurumlar
- Diriliş Muştusu
- Ruhun Dirilişi
- Diriliş Neslinin Amentüsü
- Mevlana
- Hızırla Kırk Saat - Şiirler III
- Şiirler II - Şahdamar - Körfez - Sesler
- Taha'nın Kitabı - Gül Muştusu - Şiirler IV
- Ayinler / Çeşmeler - Şiirler VI
- Leyla ile Mecnun - Şiirler VII
- Ateş Dansı - Şiirler VIII
- İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü
- Edebiyat Yazıları 1
- Edebiyat Yazıları 2
- Edebiyat Yazıları 3
- Çıkış Yolu 1
- Çıkış Yolu 2
- Çıkış Yolu 3
- Zamana Adanmış Sözler
- Yunus Emre
- Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 1
- Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2
- Unutuş ve Hatırlayış
- Tarihin Yol Ağzında -İki Röportaj
- Piyesler 1
- Meydan Ortaya Çıktığında - Hikayeler 1
- Mehmed Akif
- Makamda
- Kıyamet Aşısı
- İslamın Şiir Anıtlarından
- İnsanlığın Dirilişi
- Portreler - Hikayeler II
- Gündönümü
- Dirilişin Çevresinde
- Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 1
- Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 2
- Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 3
- Armağan
- Batı Şiirlerinden
- Çağ ve İlham 1
- Çağ ve İlham 2
- Çağ ve İlham 3
- Çağ ve İlham 4
- Alınyazısı Saati - Şiirler IX
- İslamın Dirilişi
- Çağdaş Batı Düşüncesinden
- Günlük Yazılar 2 - Sütun
- Ölümden Sonra Kalkış
- Varolma Savaşı 1
- Günlük Yazılar 1 - Farklar
- Günlük Yazılar 3 - Sûr
- Günlük Yazılar 4 - Gün Saati
- Üç Kaside
- Körfez
- Mağara ve Işık
- Sesler
Sezai Karakoç Alıntıları - Sözleri
- Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara... (Monna Rosa - Şiirler 1)
- "İnsan öldükten sonra nasıl dirilecekse, ölmeden önce de dirilebilir." (Günlük Yazılar 2 - Sütun)
- İçimde Nuh'un en yeni tufanı Dünyaya ayak basıyorum yeniden.. (Körfez)
- Bir gün öleceğim düşüncesi ve ondan ötesinin muamması, şuurumu alt üst ediyor, kökünden sarsıyor... (Çağdaş Batı Düşüncesinden)
- "Siz bilmezsiniz, size anlatmak da istemem. " (Gün Doğmadan)
- Divan Edebiyatını tanımayan, divanları okumamış bulunan kişilerin Osmanlı tarihini de hakkiyle bildikleri söylenemez.. (Edebiyat Yazıları 3)
- Özgürlük isteyenler, özgürlüğü yok edecek, bağımsızlık! diye bağıranlar, esaretin en koyusuna gömecek öğreti ve güçlerin fedaisi kılınıp cepheye, ölünceye kadar savaş! cephesine sürülüyorlar. (Çağ ve İlham 3)
- Selam, gönlü gamlarla dolu olan sana. Selam, tahammül edilmez çileleri yüklenmiş olana! (Armağan)
- Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde Bir kış güneşliğinde Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir Tabiatı aşan bir bildiriştir Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil Görünüşte öç hakikatte değil Faninin sonsuzla barışması Affın mağfiretle yarışması Yaprağın düşüşü değil bu toprağa (Ölümden Sonra Kalkış)
- Namık Kemal’in, bütün batıcılığına ve tanzimatçılığına rağmen, yazılarında kimi kez İslâm birliğinden bahsetmesi ve genellikle İslama karşı saygılı görünmesi hususu oldu. (Edebiyat Yazıları 3)
- Kaç aç varsa hepsi ben Kaç hasta varsa hepsi ben Kaç liman önlerinde dönen İşsiz hamal hepsi ben Kaç aşktan ters yüz edilmiş Aşık varsa hepsi ben Bütün çiçeklerle donanıp Bütün insanlarla ölen ... (Körfez)
- Umutsuzluk geleceği, umursamazlık geçmişi unutturur. (Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi 3)
- Bu dünya, kışların geçmesi gibi geçer. Ve öbür dünya, yazların gelmesi gibi gelir. İnsanlar, sararıp toprağa karışan,çöl otları gibi ölürler... (İslam)
- İslam dünyası, medeniyet açısından ölüm sularında yüzüyor… (Düşünceler 1 - Kavramlar)
- İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür. (Diriliş Neslinin Amentüsü)
- “Derdim vardır inilerim.” (Yunus Emre)
- Oku okuyabildiğin kadar ölüm dersinden (Taha'nın Kitabı - Gül Muştusu - Şiirler IV)
- Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin (Şiirler II - Şahdamar - Körfez - Sesler)
- İdealini yitirmiş ruh, yetersiz beslenen bir vücut gibi, giderek pörsür, solar ve ölür. (Çağ ve İlham 3)
- Ne olup ne bitiyor Gün nereye gidiyor (Alınyazısı Saati - Şiirler IX)
Editör: Nasrettin Güneş