diorex
Dedas

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi - Erik Jan Zürcher Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kimin eseri? Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabının yazarı kimdir? Modernleşen Türkiye'nin Tarihi konusu ve anafikri nedir? Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabı ne anlatıyor? Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabının yazarı Erik Jan Zürcher kimdir? İşte Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 09.03.2022 10:00
Modernleşen Türkiye'nin Tarihi - Erik Jan Zürcher Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Erik Jan Zürcher

Çevirmen: Yasemin Saner

Orijinal Adı: Turkey, A Modern History

Yayın Evi: İletişim

İSBN: 9789750506031

Sayfa Sayısı: 568

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Erik Jan Zürcher'in 1800'lerden bu yana Türkiye tarihini özgün bir modernleşme süreci olarak ele alan bu kitabı, Avrupa ve ABD'nin belli başlı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuluyor. Daha önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemiyle ilgili parlak araştırmalarıyla dikkati çeken Amsterdam ve Nijmegen Üniversiteleri öğretim üyesi, Uluslararası Sosyal Tarih Estitüsü Türkiye Bölümü Başkanı Dr. Zürcher, Türk modernleşme sorunsalının bütün boyutların bir ders kitabından beklenemeyecek bir vukufla, derinlikli teşhislerle ve sade bir anlatımla ele alıyor. Hala yatışmayan bir ideolojik-politik atışmanın alanı olan ve özellikle resmi ideolojinin tabularıyla örülü tarihimizin bu dönemini, yetkin bir tarihçinin titiz bir dikkatle sunduğu olgular zemininde okuma imkanı bulan Türkiyeli okur, bu kitapta birçok konuda yeni bilgilerin yanı sıra tutarlı ve yeni bir yaklaşımla tanışmış olacak.

...Şu anda dahi iyisi yayımlanmamış olan eser, oldukça kapsamlı ve derinlikli, dolambaçsız anlatımıyla, siyasi olaylara olduğu kadar toplumsal ve ekonomik tarihe ve düşünce akımlarınna eğiliyor.

William Hale

Londra Üniversitesi Şarkiyat Okulu

Mükemmel yazımıyla dikkati çeken bu güzel çalışma, Türkiye araştırmaları alanında benzersiz bir perspektif sunuyor. Dönemi ele alışı hayli canlı tartışmalara yol açacak olan bu kitap, Türkiye tarih yazımına uzun zamandan beri egemen olan eğilimlerin ciddi biçimde düzeltilmesi ihtiyacını da ortaya koyuyor.

Donald Quataert

New York State University, Binghamton

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi Alıntıları - Sözleri

  • Jön Türkler Avrupa'da sosyalist hareketlerin büyümesine tanıklık etmiş olmalılardı ama öyle olmuş olsa bile içlerinden hiçbiri ciddi şekilde sosyalizmin çekimine kapılmamıştı.
  • Sultan, mutlak gücü temsil ediyordu ve hizmetkârlarından birçoğu, Sultan'ın otoritesinin temsilcileri olarak güç sahibi idiyseler de, resmi anlamda onun kullarıydılar.
  • Bir konuya hakim olmanın en iyi yolu, onu öğretmeye çalışmaktır...
  • Bir Osmanlıyı Osmanlı yapan değerler ve kanılar bütünü olan bu uygarlık, çok farklı unsurlardan meydana gelmiş bir İmparatorlukta esaslı bir bütünleştirici güç oluşturmuştu.
  • Osmanlı yazarları herhangi bir toplumsal ya da dinsel itirazı derhal "fitne" olarak nitelendirirlerdi.
  • III.Selim'in esin kaynağı kesinlikle Fransız Devrimi olmamıştı. O, devrimciler tarafından idam edilecek olan XVI. Louis'nin mutlak monarşisinin ve Fransızlar'ın askeri ve idari becerilerinin hayranıydı. Selim'i askeri reformdan yana karar vermeye zorlayan şey geleneksel Osmanlı ordusunun Rusya Savaşı'ndaki başarısızlığı olmuştu.
  • Ne var ki alt bürokratların birçoğu Batı hakkında sırf yüzeysel bilgiye sahiplerdi ve geleneksel Osmanlı usullerini züppece reddederek bu eksik bilgiye bel bağlar olmuşlardı.
  • Mart 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu’nun ilân edilmesinden itibaren Türkiye’nin yönetim biçimi, bir otoriter tek parti yönetimi, açıkçası, bir diktatörlüktü. Takrir-i Sükun Kanunu’nun ve bu yasa gereğince kurulmuş olan mahkemelerin 1925-1926 yıllarında bütün muhalefeti susturmada nasıl kullanılmış olduğunu ve Mustafa Kemal’in 1927’deki büyük nutkunda bu bastırma eylemini nasıl haklı çıkardığını görmüştük. Takrir-i Sükun Kanunu, hükümetin bu yasayı kaldırmakta artık bir sakınca görmediği 1929 yılına kadar yürürlükte kaldı. Cumhuriyet Halk Fırkası her bakımdan bir iktidar tekeli kurdu ve 1931’deki parti kongresinde Türkiye’nin siyasal sistemi tek parti sistemi olarak resmen ilân edildi.
  • Bir ülke kazandığından çok daha fazlasını harcamaya devam ederse, sonunda ulusal parada sert bir devalüasyona ve enflasyonun firlamasına neden olur.
  • Selim şimdi ilk kez, Londra (1793), Viyana (1794), Berlin (1795) ve Paris'te (1796) daimi Osmanlı elçilikleri kurmuştu.
  • Vaka-i Hayriye'nin arkasından, 15. yüzyıldan beri yeniçerilerle yakından ilişkisi olan Bektaşi tarikatı, resmen kapatıldı. Tekkelerinin çoğu yıkıldı ve geriye kalanları Ortodoks Sünni Nakşibendi tarikatının denetimine verildi. 19. yüzyılın daha ileri tarihlerinde Bektaşi inanç ve kültürü yeniden canlanacaktı.
  • Osmanlı yazar. ları herhangi bir toplumsal ya da dinsel itirazı derhal “fitne” olarak nitelendirirlerdi. 19. yüzyıl Osmanlı kaynaklarına göre, 17. ve 18. yüzyıllarda, bilhassa Islâm alimleri, çok muhafazakar, kimi zaman bilginin yayılmasını önlemeye çalışan bir tutum geliştirmişlerdi. Burada hatanın, atamaların bilgiye değil akraba kayırıcılığına dayanmasından kaynaklandığı belirtilmişti.")Bununla beraber, bu dönemin uleması üzerine çok az inceleme yapıldığını da unutmamak gerekiyor.
  • 25 Mayıs'ta Menderes aniden, meclis Tahkikat Komisyonu'nun çalışmalarını tasarlanmış olan üç ay yerine bir ayda tamamlamış olduğunu ve vardığı sonuçları yakında rapor edeceğini açıkladı. Bu komisyonun CHP'yle ordu arasındaki olası ilişkileri soruşturduğu bilinmekteydi ve Menderes'in açıklaması, muhtemelen ordu içerisindeki gizli tertipçileri harekete geçirdi. Sebebi her ne olursa olsun, 27 Mayıs 1960 sabahının erken saatlerinde ordu birlikleri Ankara ve Istanbul'daki bütün hükümet binalarına el koydu; Menderes ve Cumhurbaskanı Celal Bayar dâhil DP'li bütün bakan ve milletvekilleri tutuklandı.
  • Bu örgüt, komünistlerin yönetime el koymaları halinde direnişi örgütlemek amacıyla 1959’da Amerikalıların yardımıyla kurulmuştu. Halk kontrgerillanın varlığından 20 yıl sonra Ecevit başbakanken haberdar oldu .
  • geçmişi, bugünü ve geleceği tartışmayı neredeyse Orwell’vari tarzda yasaklamaktaydı.

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Modernleşen Türkiye’nin Tarihi: Lisans dönemimde kütüphaneden tarih dersi için alıp, eski basımını okumuştum. Referans olarak okunabilecek güzel bir kitap. Geçenlerde yeni basımını gördüm. Yakın tarihe dair ekledikleri yerleri bulup okuyorum. Çok fazla bilgi içerdiği için biraz ağır sürüyor okuması. (Ceren)

Modernleşen Türkiye’nin Tarihi Erik Jan Zürcher Avrupa’nın üstünlüğü: 1-ekonomik, 2-siyasal, 3-ideolojik Osmanlının son cumhuriyetin ilk yıllarında bir burjuva sınıfı kurulurken Ermeni ve Rumların başına bir şeylerin gelmesi tesadüf değil Jön Türk dönemi: 1908-1950 İthal ikameci dönem: 1960-1980 İhraç ikameci dönem: 1980 sonrası (dışa açılma dönemi) Din dersi 1980 sonrası zorunlu oldu Osmanlı kısmen laiktir Osmanlıda millet sistemi vardı Berat edinme: tebaanın gayri müslümleri büyük bir devletin kapitülasyon yetkileri altına girmesi. İç işlerine müdahale Yönetici seçkin sınıf ile hlak arasında tek bağ tekke-tarikat Nizamı cedit: ayanlara üstünlük sağlamak ve savaşları kazanmak için kuruldu. Osmanlının batı ile iletişimi, batıda eğitim ve elçiler ile oldu. Senedi ittifak’ı padişah imzalamadı Fransa (Napolyon) Mısır2ı işgal etti. Memlükleri Mısır’dan sürdü. Mısır Mehmet Ali’ye kaldı. Mehmet Ali reformlara başladı. Zorunlu askerlik uygulaması getirdi. 2. Mahmut ulemanın gücünü kırdı. Yeniçeri’yi kaldırdı. Vakıfları devlet kontrolüne aldı. Tağşiş: paradaki gümüş miktarını azaltma 2. Mahmut yeniliklerine engel olanlar: 1- Eğitimli ve güvenilir eleman eksikliği 2- Halk desteği olmaması 3- İşe almada iltimas, torrpil, adam kayırma 4- eskinin varlığını koruması 5- ekonomikl ve mali yokluk Levant company Mustafa Reşit Paşa “ıslahatların babası” Buhar makinesi 1840’larda geldi Osmanlıya Tanzimat dönemi: 1839-1976 Lübnan: Maruni ve Dürzi Laik hukuk ve laik eğitim 19.yy’da dillendirilmeye başlandı 19.yy’da Osmanlı ekonomisi kapitalist sistemle bütünleşmeye başladı 19.yy’da Osmanlı topraklarında başka ülkelerin paraları da kullanılıyordu. Ahmet Cevdet Paşa İttifak-ı Hamiyet: 1865’de Namık Kemal’in olduğu gizli örgüt. Anayasa ve parlamento istiyor. Abdülhamit topraklarının üçte birini nüfusun %20’sini kaybetti 1894-95-96’da isyan eden Ermenilere katliam yapıldı. 1909’da da Adana katliamı yapıldı Duyunu Umumiye’de 5 bin memur çalışıyordu. Osmanlı vergilerinin üçte birini topluyordu. Devletten daha etkin vergi topluyordu Rusya’da ilk devrim 1905’de oldu. 1906’da İran’da meşruti devrim oldu. Jön Türk dönemi: 1908-1950 Yemen isyanı (1904-1911), Arnavut isyanı (1910) Trablusgarp’a giden gönüllü subay sayısı 50 2. Meşrutiyetin iki sorunu : 1- İTC hala gizli örgüt 2- ordu-siyaset iç içe Fedailer: İTC silahlı gücü, sonra Teşkilatı Mahususa oldu lideri Enver Paşa oldu Dünya savaşında neden Almaya ile ittifak yapıldı: 1- İtilaf grubu almadı 2- İtilaf Osmanlıya eşit devlet muamelesi yapmaz ama Almanya yapar düşüncesi 3- Almanya kazanır düşüncesi Osmanlı İngiltere’den iki savaş gemisi almak istedi. Parasını ödedi. İngilizler gemileri vermedi. Almanya Goben ve Breslau gemilerini gönderdi. Almanya Osmanlıyı savaşa çekmiş oldu Ermeniler Doğu Anadolu’nun hiç bir vilayetinde çoğunluk değildi. Anadolu’da 1.5 milyon Ermeni vardı Tehcir: 1-şartmıydı, 2-neden sadece sorun çıkan bölgede uygulanmadı, 3- 200.000-800.000 ölü var, 4-amaç ?, 5- Kürt-Ermeni çatışması Trans Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1918) 1916 zenginleri: savaş zenginleri, savaş vurguncuları Umum Alemi İslam İhtilal Teşkilatı 1918 : 1- Anadolu’da gizli silah depoları kurdu 2- Gerilla hareketi ile işgale karşı direniş planladı 3- Karakol cemiyetini kurdu (Kara Vasıf ve Kara Kemal- İTC) 4- Müdafai hukuk cemiyetleri kurdu İTC Anadolu direnişi için önce Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’yı düşündü. Ama O’nunla anlaşamayınca Mustafa Kemal’e teklif edildi. Lord Rothschild’e İngiliz dışişleri bakanı Balfour, Yahudi vatanı için destek vereceğine söz verdi. Siyonist lideri: Rothschild Sevres anlaşmasında önce özerk sonra bağımsız Kürdistan diyor ABD, Doğu Anadolu ve Suriye için heyet gönderdi. ABD mandası teklif etti. Karakol cemiyeti, Mustafa Kemal yerine K.Karabekir’i düşünürken İstanbul işgal edildi. Müdafai hukuk CHP oldu Lozan’ı ikinci meclis onayladı Felahı vatan grubu Misakı Milliyi ilan etti. Lozan’da Türk hayati: “diplomatik bilgi ve ustalıktan yoksundu” “İsmet’in sağırlığı yararlı bir özür oldu” Ermeni tehciri bölgeyi Kürtlere bırakmış oldu. Kütçe yasaklandı. Kürt toprak ağaları ve aşiret başkanları zorla ülkenin batısına yerleştirildi. Nutuk muhalefeti yok etmek için yazıldı. Milli mücadelede tek lider var havası yarattı. CHP’nin ilk kongresi Sivas Kongresi kabul edilir. Kendi güç tabanını oluşturan İsmet’e karşı SCF kuruldu Makbule Hanım SCF üyesi oldu Türk ocakları 1931’de kapatıldı Türk kadınlar birliği 1935’de kapatıldı Türk mason locaları 1935’de kapatıldı Kemalizm : Türk dini Mahmut Celal Bayar: İTC İzmir sekrteri, Teşkilatı Mahsusa başkanı, işbankası ilk genel müdürü, iktisat vekili, başbakan, cumhurbaşkanı Ebedi genel başkan, değişmez genel başkan: Atatürk Güneş dil teorisi: bütün diller Orta Asya’da konuşulan bir dilden çıktı. Buna en yakın dil Türkçe. Bütün sözcükler aslen Türkçe’den çıkıyorsa dilde sadeleşmeye gerek yok Türk tarih tezi: Türkler Orta Asya’dan yayıldı. Uygarlık Türklerden çıktı. Sümer, Hitit, Truva, Atilla, Cengiz hepsi Türk. Yani Türkler Malazgirt’ten önce Anadolu’da idi. Halkodaları, halkevleri, köy enstitüleri 1950’de kapatıldı Varlık vergisi: savaş vurguncularını cezalandırmak için çıkarıldı. Ama uygulama facia oldu. Hatay: Hititlerin ülkesi, Hititler Türk. Misakı Hürriyet: DP propagandası Birleşik Arap Devleti: Mısır-Suriye (1958) Radyo Dinlemeyenler Cemiyeti: 1958’de DP karşıtı hareket Menderes’in uçağı düştü Menderes kurtuldu 1959 1960 darbesinde 147 öğretim görevlisi atıldı. Bunun üzerine bütün rektörler istifa etti. Karar geri alındı. Albay Talat Aydemir: 1962 ve 1963 başarısız darbe girişimi sonra idam edildi Türkeş: CKMP başkanı oldu 1965. CKMP, MHP oldu 1969 Erbakan: AP’den ayrıldı 1969. MNP kuruldu 1970 ABD deniz filosu Türkiye’ye geldi 1968 ve 1969 Sağ-sol kavgası başladı. 1968 Muhtıra 1971. Demirel istifa etti. Nihat Erim başbakan oldu MNP MSP oldu 1972 Ecevit 1972’de CHP başkanı oldu. 1950-60-70’lerde Türkiye ABD’ye NATO ve 56 anlaşma ile bağlandı ABD’ye askeri üs kurma izni 1954’de verildi. Jüpiter füzelerini ABD 1957’de Türkiye’ye yerleştirdi. “Türkiye’de bir çok solcu ateşli milliyetçi” “bağımsız Türkiye” 1960-70’lerin sloganı Kürt Sorunu Önce İran-Irak savaşı sonra Körfes Savaşı Kuzey Irak Kürtlerine serbest hareket etme şansı verdi. 1990’da HEP (Halkın Emek Partisi) kuruldu. SHP’den ayrılan vekiller partiyi kurdu. Kürtlere ödün veren ilk siyasi lider Turgut Özal oldu. Kürtçe konuşmayı ve müzik yapma yasağını kaldırdı. Talabani ve Barzani’nin temsilcileriyle görüştü. Kuzey Irak Kürtleri Türkiye ile birlikte PKK’yı Kuzey Irak’tan çıkardı. PKK (Partiya Karkeran Kürdistan- Kürdistan İşçi Partisi) 1978’de Abdullah Öcalan tarafından kuruldu. (Volkan Öztürk)

Modernleşme: Türk Siyasal Yaşamı dersimiz için kaynak olarak kullandığımız bir eser. Tarafsız yazılıp yazılmadığı konusunda tereddütte kaldığım ama okunduğunda da bir şey kaybedilmeyecek aksine çok şey öğrenilebilecek bir kitap. (Bilge Büşra Köklü)

Modernleşen Türkiye'nin Tarihi PDF indirme linki var mı?

Erik Jan Zürcher - Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Modernleşen Türkiye'nin Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Erik Jan Zürcher Kimdir?

Erik-Jan Zürcher (d. 15 Mart 1953, Leiden), yakın Türkiye tarihi hakkında araştırmalar yapan Hollandalı tarihçi.

Leiden Üniversitesi'nde Türkiye Etütleri Bölümü başkanlığı yapmış ve bu üniversitede halen yarı-zamanlı profesör olarak görev yapmaktadır. 2008 yılından beri Amsterdam'da bulunan Uluslararası Sosyal Tarih Enstütüsü başkanlığı görevini yürütmektedir. Yakın Türk tarihi hakkında birçok makale ve kitabı vardır.

Erik Jan Zürcher Kitapları - Eserleri

  • Modernleşen Türkiye'nin Tarihi
  • Türkiye ve İran Otoriter Modernleşme
  • Milli Mücadelede İttihatçılık
  • Modernizmin Yansımaları
  • Bir Ulusun İnşası
  • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
  • Askerlik “İşi”
  • Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm Ve Milliyetçilik
  • Savaş, Devrim ve Uluslaşma
  • Medeniyetler Çatışması Işığında İslam, Türkiye ve Avrupa Birliği
  • Birinci Dünya Savaşı’nda Cihat ve İslâm
  • Devletin Silahlanması Ortadoğu'da ve Orta Asya'da Zorunlu Askerlik (1775-1925)

Erik Jan Zürcher Alıntıları - Sözleri

  • Etkin propagandalarına karşın, Siyonist hareket, 1905 ile 1912 yılları arasında, Filistin'e birkaç kez Yahudi'nin göçmesinden başka bir sonuç vermemişti. Tersine, Osmanlı Yahudilerinin büyük bir çoğunluğu Osmanlıcılığa bağlandı. (Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm Ve Milliyetçilik)
  • Mart 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu’nun ilân edilmesinden itibaren Türkiye’nin yönetim biçimi, bir otoriter tek parti yönetimi, açıkçası, bir diktatörlüktü. Takrir-i Sükun Kanunu’nun ve bu yasa gereğince kurulmuş olan mahkemelerin 1925-1926 yıllarında bütün muhalefeti susturmada nasıl kullanılmış olduğunu ve Mustafa Kemal’in 1927’deki büyük nutkunda bu bastırma eylemini nasıl haklı çıkardığını görmüştük. Takrir-i Sükun Kanunu, hükümetin bu yasayı kaldırmakta artık bir sakınca görmediği 1929 yılına kadar yürürlükte kaldı. Cumhuriyet Halk Fırkası her bakımdan bir iktidar tekeli kurdu ve 1931’deki parti kongresinde Türkiye’nin siyasal sistemi tek parti sistemi olarak resmen ilân edildi. (Modernleşen Türkiye'nin Tarihi)
  • "...Milli Mücadele'nin İstanbul'un işgal altında olduğu bir dönemde oluştuğunun ve Osmanlı'nın devamı amacını güttüğünün gözardı edilmesidir. Hareket üyelerinin büyük bir çoğunluğu, şüphesiz Allah, padişah ve vatan için çarpıştıklarını düşünüyordu. Sakarya'daki son zafer ertesinde dağıtılan savaş madalyalarının Osmanlı madalyaları olmaları ve padişahın doğum gününün tüm Kurtuluş Savaşı süresince Ankara'da kutlanması bu bağlamda çok anlamlıdır." (Savaş, Devrim ve Uluslaşma)
  • Sosyalizm, içine doğduğu 19. yüzyılın başat milliyetçiliğine karşı, enternasyonalisttir. (Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm Ve Milliyetçilik)
  • ...in the eyes of the population Abdülmecit was as much a monarchy as Vahdettin, the last Ottoman Sultan, had been. Many in the leadership, too, felt an emotional bond of loyalty to the dynasty which they and their forefathers had served. This was, in fact, the main reason why the republican leadership decided to abolish the caliphate in March 124. (Bir Ulusun İnşası)
  • III.Selim'in esin kaynağı kesinlikle Fransız Devrimi olmamıştı. O, devrimciler tarafından idam edilecek olan XVI. Louis'nin mutlak monarşisinin ve Fransızlar'ın askeri ve idari becerilerinin hayranıydı. Selim'i askeri reformdan yana karar vermeye zorlayan şey geleneksel Osmanlı ordusunun Rusya Savaşı'ndaki başarısızlığı olmuştu. (Modernleşen Türkiye'nin Tarihi)

  • The Turkish experience can perhaps be usefully compared to that of Austria. Where pre-war inhabitants of the German speaking parts of the Habsburg Empire had thought of themselves both as German and as subjects of a Catholic and dynastic empire, the elite of the new republic of Austria almost had to invent a 'small Austrian' identity from scratch. So the Turks, too, who had thought of themselves as Muslim subjects of an Islamic empire, now had to start thinking of themselves as Turks. (Bir Ulusun İnşası)
  • Birçok noktada Karabekir’in verdiği tarih bilgisi, çağdaş Türk tarihbilimciliğinin bu dönem için dayandığı Nutuktakinden hayli farklıdır. En önemli ayrılıklar şöylece özetlenebilir: 1- Karabekir’e göre, Anadolu’da ulusal bir direniş hareketi hazırlayan arkadaşlarına katılmadan önce, Mustafa Kemal çok fazla beklemiş ve tereddüt etmiştir. 2- 1919 Mayıs’ında Anadolu’ya gelince, Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’ni hazırlamakta olan Doğu illerinin embriyon evresindeki ulusal örgütlenmesini es geçmek ve Sivas’ta ayrı bir ulusal kongre örgütlemek istemiştin Önce Erzurum’a gelmeye ve sonra Sivas’taki ulusal kongreyi yapmaya zorlukla ikna edilebilmiştir. 3- Öteki önderlerin çoğu ulusal hareketi, henüz olağanüstü koşulların gerektirdiği geçici bir gelişme sayarlarken, Mustafa Kemal İstanbul hükümetiyle her türlü iletişimi keserek, hareketi köktenci bir çizgiye getirmiş, fiilen bağımsız hale sokmuştur. 4- İstiklâl Harbimiz’de Türk milliyetçileriyle Bolşevikler arasındaki ilişkilere çok yer ayrılmıştır. Doğu cephesi komutanı olarak Karabekir bu ilişkilerin gelişmesini yakından gözlemiş, fakat Sovyet yardımının önemini o da kavramış olmakla birlikte, Mustafa Kemal’i Bolşeviklere ve onların fikirlerine fazla yatkın bulmuştur. Karabekir, kendisinin taktik esnekliği olmadığı için, onun Bol- şeviklerin ulusal hareketi ele geçirmelerine izin vereceğinden korkmuştur. 5- Mustafa Kemal otoriter ve aşırı bir tavır takınmakla suçlanmaktadır; Karabekir’e göre, onun bu tutumu, özellikle ulusal eylemcilerin Batı’dakinden ideolojik olarak çok daha tutucu oldukları Doğu illerinde, hareket içinde bir güvensizlik havasının yayılmasına yol açmıştır. Mustafa Kemal’in ve çevresinin “ahlâka aykırı” yaşam biçimleri hakkında çıkan söylentiler, bu duyguyu pekiştirmiş ve hareketin başına Mustafa Kemal’den başka birinin getirilmesi girişimlerine neden olmuştur. 6- Karabekir, Mustafa Kemal’in 1920 yazında, Bolşevik baskısı yüzünden, Kars ve Ardahan’ı geri alma harekâtını erteletmesini de eleştirmektedir. (Savaş, Devrim ve Uluslaşma)
  • Sultan, mutlak gücü temsil ediyordu ve hizmetkârlarından birçoğu, Sultan'ın otoritesinin temsilcileri olarak güç sahibi idiyseler de, resmi anlamda onun kullarıydılar. (Modernleşen Türkiye'nin Tarihi)
  • Kurultaydan kısa süre sonra söylevin(Nutuk) ilk baskısı, ilginç bir şekilde, Türk Tayyare Cemiyeti himayesinde gerçekleştirildi. İki ciltlik bu lüks baskının metinleri İstanbul’da, haritalarla çizimleri ise Viyana’da basılmıştı. Aşağı yukarı aynı zamanlarda çıkan halk baskısı ise Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 50 bin kopya basılarak dağıtılmıştı. Bu sayının boyutlarını anlamak için, dönemin Türkiye’sinde halkın sadece yüzde 10,6’sının okuma-yazma bildiğini (kadın-erkek ve şehir-köy oranları arasında da büyük farklar vardı), yani potansiyel okuyucu sayısının tahmini 1,4 milyon kişi olduğunu göz önüne almak gerekir. Basım sayısının yüksekliği, TC idaresinin bu metne verdiği önemi de gösteriyor. (Savaş, Devrim ve Uluslaşma)
  • "...İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Halk Fırkası, gerçek kitle örgütlenmeleri değildirler. Cemiyetin taban örgütlenmeleri, taşra kentlerinde oluşturulan İttihadçı kulüplerden ibarettir. Halk fırkası ise, İttahadçı kulüplerin 1918-1919 yıllarında kurmuş olduğu yerel direniş örgütlenmelerini devralmıştır." (Savaş, Devrim ve Uluslaşma)
  • Ne olursu olsun, ITC yönetimi (ve Dünya Savaşı) ile ulusal direniş hareketinin başlaması arasında net bir zaman boşluğu yoktur. Bu sonuç bizi başka bir sonuca götürür: Direniş hareketini başlatanın, 1919'da İzmir'in Yunanlılarca işgali olduğu doğru değildir. İzmir’in işgalinin önemi, zaten direnişi örgütlemekte olan grupların, bu işgalle (bir büyük Ermenistan’ tehdidinin katalizör etkisi yaptığı) doğuda olduğu kadar etkili olarak, ülkenin batısında ve başkentte de kamuoyunun harekete geçirilmesini mümkün kılmış olmasıdır. (Milli Mücadelede İttihatçılık)
  • Osmanlı yazar. ları herhangi bir toplumsal ya da dinsel itirazı derhal “fitne” olarak nitelendirirlerdi. 19. yüzyıl Osmanlı kaynaklarına göre, 17. ve 18. yüzyıllarda, bilhassa Islâm alimleri, çok muhafazakar, kimi zaman bilginin yayılmasını önlemeye çalışan bir tutum geliştirmişlerdi. Burada hatanın, atamaların bilgiye değil akraba kayırıcılığına dayanmasından kaynaklandığı belirtilmişti.")Bununla beraber, bu dönemin uleması üzerine çok az inceleme yapıldığını da unutmamak gerekiyor. (Modernleşen Türkiye'nin Tarihi)

  • 7 Şubat'ta Ali Fuat (Cebesoy), biri bütçe, diğeri ise genel olarak halkın refahının geliştirilmesi konusunda iki uzmanlık komisyonunun teşkilini istedi. Her iki öneri de reddedildi.⁸⁶ 86 ZC, cilt 13/1, 202. (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası)
  • Osmanlı'dan tek bir sosyalist kuramcının bile çıkmayışı kaydedilmeye değer. (Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm Ve Milliyetçilik)
  • 1926 siyasal davalarından bir yıl sonra, Mustafa Kemal, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Fırkası kongresinde ünlü nutkunu okudu. Bu Nutuk, Türk cumhuriyet tarihçilerinin en çok dayandıkları kaynaktır. Batılı tarih yazımı da bu eseri en önemli bir kaynak olarak kabul etmektedir. 1919-1926 yılları arasındaki Türk tarihinin ve özellikle Mustafa Kemal’in rolünün betimlenmesi olarak okunup kullanılmasına rağmen, bu yapıtın gerçek niteliği başkadır. Bağımsızlık mücadelesinin öyküsü, Mustafa Kemal’ce, direniş hareketinin öteki liderlerinin hareketlerini eleştirmek için bir arka plan olarak kullanılmıştır (Rauf, Refet, Ali Fuat, Cafer Tayyar, Kâzım Karabekir, Kara Vasıf, Bekir Sami, Ali İhsan, Nurettin, Hüseyin Avni, Celâlettin Arif eleştiri hedefleridir) ve Nutuk’un yaklaşık (basımına göre) yüz sayfası, bütünüyle, Lozan Antlaşmasından sonra hareket içindeki ayrılığa - ki bu, özellikle Rauf’un hazırladığı bir komplo olarak gösterilmektedir - hasredilmiştir. Bütün bu eleştiri hedefi kişiler temizlik hareketine tâbi tutulduktan yalnızca bir yıl sonra Nutuk’un okunduğu da göz önüne alındığında, eserin onlara 1926’da gösterilen tutumun haklı gösterilmesi için yazıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır. İşin garibi, Nutuk’u kaynak olarak kullanan tarihçi ve biyografi yazarlarının hiçbiri Nutuk’un bu niteliğinin farkında değildir. (Milli Mücadelede İttihatçılık)
  • Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır ve Türk Milleti emniyet ve saadetini zamin prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürüyecektir. (Milli Mücadelede İttihatçılık)
  • "1912-1913’te, bu tarihten otuz yıl kadar önce Balkan vilâyetle­rinde doğmuş olan tüm Jön Türk subay ve memurları, bir anlamda atalarından kalmış evlerini ve yurtlarını kaybettiler. Pek çok durumda aileleri kaçmak zorunda kalmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli yerlerinde göçmen (muhacir) konumuna düşmüşlerdi. Ancak şaşırtıcı bir şekilde bu durum, Jön Türkler’de eski toprakları kurtarma ya da intikamcılık gibi duyguları geliştirmedi. Tersine aralarından pek çoğu­nun, kendilerine tamamen yabancı bir ülke olarak gördükleri Anado­lu’yu yeni bir anavatan olarak benimsemelerine yol açtı. Basında çıkan araştırma ve makalelerin gösterdiği üzere, Anadolu insanı ve kültürü­ne yönelik ilgide bir artış olacaktı. Öte yanda o güne kadar olanların yeniden yaşanmasına bir daha asla izin verilmeyeceği duygusu da güç­lenecekti. Anadolu, Balkanlar’ın yaşadıklarını yaşamamalıydı. Burası, kelimenin gerçek anlamında “Türk’ün son dayanak noktası”ydı. Bü­ tün bu duygular, Ermenilerin toplu katliamına kalkışılması ve Orto­doks Rumların Anadolu’dan çıkarılması gibi kararların alınmasında kesinlikle etkili olmuştur." (Savaş, Devrim ve Uluslaşma)
  • Osmanlı yazarları herhangi bir toplumsal ya da dinsel itirazı derhal "fitne" olarak nitelendirirlerdi. (Modernleşen Türkiye'nin Tarihi)
  • Karl Renner'in Habsburg İmparatorluğu'nu, "sosyalist yönetim altında, gelecek bir dünya toplumunun sosyalist örgütlenmesine örnek oluşturacak bir 'milliyetler devleti'ne" dönüştürme önerisi, Osmanlı sosyalistleri onun yapıtlarını tanısalardı, Osmanlı ülkesinde bir yankı bulabilirdi. (Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm Ve Milliyetçilik)

Yorum Yaz