Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı - İpek Çalışlar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kimin eseri? Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kitabının yazarı kimdir? Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı konusu ve anafikri nedir? Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kitabı ne anlatıyor? Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kitabının yazarı İpek Çalışlar kimdir? İşte Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İpek Çalışlar
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750843273
Sayfa Sayısı: 560
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ali Rıza Efendi ve Zübeyde Hanım’ın oğlu, Latife Hanım’ın eşi, bize bu güzel vatanı bırakan Mustafa Kemal Atatürk, gözden kaçmış iç dünyası, mücadelesi ve özel hayatıyla...
Muhterem Valideciğim
Gerçekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek için, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek vücut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gücü kullanmaktan başka çare yoktu. Ben de öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu bütün dünya görecektir.
(...)
Ben, birkaç güne kadar bir kongre için Sivas’a gideceğim. Tekrar Erzurum’a döneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım.
Bu mektubumu getirecek olan (...) size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz.
Ağustos 1919, Erzurum
Latife Hanım ve Halide Edib kitaplarının yazarı İpek Çalışlar’ın, roman akıcılığında kaleme aldığı bu kitap; titiz, derinlikli bir araştırmaya, Mustafa Kemal’in hayatının geçtiği yerlere yapılan yolculuklara, tanıklıklara ve belgelere dayanıyor. Anlatıya eşlik eden fotoğraflar ve zengin kaynakçasıyla Mustafa Kemal Atatürk benzersiz bir biyografi.
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı Alıntıları - Sözleri
- Güneş batıyordu. Mustafa Kemal gazeteciye: "Bugün Türkiye'de her şey inşa halinde. Yollar, demiryolları, evler ve kafalar..." demişti.
- Mustafa Kemal’e göre, Misak-ı Milli hiçbir zaman sınır çizmemişti. Sınır konusu tartışma nedeni olduğunda, “ Keşke bu Misak-ı Milli metnini hiç yazmasaydınız. Misak-ı Milli dediğiniz şey kendi gücümüzün sonunda alacağımız nokta kadardır.” diyecekti.
- Çocuklara yalnız kuru bilgi vermek doğru değil. Onlar bu ülkenin çocukları olmalıdırlar, fikirleri uğrunda hiçbir şeyden ürkmeyen çocukları. Memleket başka türlü yükselemez.
- Gecmis zaman ve gecmis zamanın hatıraları ebedi bir hayata sahiptir.( mektubundan alıntı)
- Gerçek, her zaman olduğu gibi, ne biri ne de diğeri, ikisinin ortası. Efendim bendeniz hünkarımız ile aynı dişçiye gitme şerefine erenlerdenim. Tooth Paşa ( Sultan’ın dişçisine taktığı ad ) bana ne dedi biliyor musunuz? Ona göre padişahımız hem nalına hem mıhına oynuyor. Bir yandan işgalciye karşı büyük esneklik gösterip çok iyi bir barış antlaşması sağlamak istiyor, öte yandan da Anadolu ayaklanmasına karşı çıkmıyor. Bu yüzden de onca yetenekli paşa arasından Mustafa Kemal Paşa’yı seçti. Hünkar, işgalcilere, Türk ulusuna her istediklerini kabul ettiremeyeceklerini kanıtlamak istiyor. Anadolu’da karışıklıkların artmasıyla barış görüşmelerinde değerli bir koz elde etmiş olur.
- ‘’ Ya hiç doğmamış olmak veya hiç unutulmamak isterdim.’’
- Mustafa Kemal karakter olarak kendi kendisinin efendisi olmakta Is rarlıydı. Kendisi dışında kolektif bir irade tarafından oluşturulmuş İttihat Terakki'nin ön planında rol almak için çaba göstermemişti..
- Asım Gündüz Mustafa Kemal’in imtihanlarda sorulan sorulara kısa cevaplar verdiğini bu yüzden eksik not aldığını, okul birincisi olamadığını yazıyor. Onu ‘Biraz uzun yaz.’ diye her uyarışında, bunun talebelik ve askerlik anlayışıyla ters düştüğünü söylerdi.
- Fakat en kuvvetli bir istibdat bile,uyanan millet idaresinin önüne geçememistir.
- Abdülhamid devrinde basılan kitap sayısı yarım yüzyılda yedi katına çıkmış, okuma yazma oranı üçe katlandığı tahmin ediliyor.
- "Sekiz sene evvel mustarip ağlayan İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım.Uğurlayanım yoktu. Sekiz sene sonra kalbim müsterih olarak, gülen ve daha güzelleşen İstanbul'a geldim. Vatanın imarı milletin refahı daha çok gayret ve mesai talep etmektedir. Artık bu saray, Allahın gölgelerinin değil, gölge olmayan, gerçek olan ulusun sarayıdir ve ben burada ulusun bir bireyi, bir konuğu olarak bulunmakla mutluyum."
- O mütevazı odada bütün gençliğin bir millet yaşasın diye ölmeyi göze alan kararını temsil ediyordu. Ne saray, ne şöhret, ne herhangi bir kudret onun o odadaki büyüklüğüne yaklaşamazdı.
- ...Gerçekten de cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür, askerlerim pek cesur ve düşmandan daha mukavemetlidir. Bundan başka hususi inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini daha çok kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün. Ya gazi, ya şehit olmak! Görüyorsunuz ya Madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. Peygamberimiz ne kadar bilgeymiş. İnsanların gerçek arzularını ne kadar iyi biliyormuş. Bana gelince, çok yazık ki, bu inanmış insanların, Allah vergisi nitelikleri bende yok, ama bu nitelikleri desteklemeyi de hiç ihmal etmiyorum.
- Aç bu kuşlar anne. Bak nasıl yalvarıyorlar. Sen üzülme. Yem çanağını doldurulduktan sonra kapıyı kapar ve nasıl karınlarını doyurduklarını camdan seyrederim. Bak bak anne. Şu altın kanatlısı ne kadar güzel.
- Derin duygulu bir oğlumuz var Zübeyde. Bizim her şeyimiz o, her şeyimiz. Hayat mı bu? Bizim hür göklerden zorla koparılıp kafese sokulan kuşlardan farkımız ne? Vatan parçalanıyor. Biz ise görünmeyen tellerin arasından seyrediyoruz. Bir şey değil, belki, iki kuş salıvermek. Fakat çocukta bir seziş var, belki anlamıyor... Ama duyuyor. Çok hoşuma gitti.
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bazi konular vardir ,birakin o konu hakkinda kitap yazmayi,yazilan kitap hakkinda yorum yapmak bile sonunu goremeyecegimiz tartismalar yaratir. Isin ustesinden cok iyi geldigini soylebilirim,cunku Atamizi kadinlarin gozunden anlatan calisma cok az ya da ben bilmiyorum. Sevket Sureyya nin 1.Adam ile kiyaslanmasi hata olur, cunku tarihi o anki sartlara gore kiyaslamak lazim. Son donemlerde sosyal medyada da duydugumuz hikayeleri kronolijik olarak gormek mumkun. Kesinlikle tavsiye ederim. (Ramazan Saltuk Memili)
Yılmaz Özdil'in "Mustafa Kemal"inden sonra biraz teferruatlı buldum. 20 sayfa civarındaki kaynakçayı görünce mesela, resmen korktum. Bir de puntonun küçüklüğü keyif kaçıran cinstendi ama (en önemlisi de bu zaten) sürükleyici anlatım kitabı okuttu. İçeriğe gelecek olursam: Bayan Çalışlar'ın metni hikayeleştirirken bazı belgeleri (belgelerde yer alan bilgileri) yoruma açık şekilde bırakması, Atatürk hakkında olumsuz yargıya vardıracak cinsten. Yine de sanıyorum ki bu bilgilerin veriliş amacı Atatürk'ün tabulaştırılmaması, kişisel hatalarına rağmen ve bunlarla birlikte milletin refahını düşünen başarılı bir lider olduğunu göstermeye çalışmak. Bunun dışında Atatürk'ün bu kadar yoğun Rumeli şivesiyle konuştuğunu bilmiyordum, nedense çok hoşuma gitti. Üzerinde çok çalışıldığı için arşivlik olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederim. =) (G. İlke)
Öncelikle kitap 1927-1928li yıllara kadar gidiyor, sonrası yok. Kitabı diğer biyografilerden ayıran șey liberal bir dille yazılması diyebiliriz, ve en önemlisi bir kadının yazması ve yazarken kaynağını öncelikle Atatürk'ün hayatındaki kadınlardan alması. Șahsi fikrim upuzun kaynakçası sağolsun kitap tam olarak arșivlik bir kitap, geniș hacimli ve populist amaçlar gütmüyor. Ne muhafazakar ne de Kemalist bir dile sahip. Bu tip özellikleri kitabın en iyi özellikleri. Kitaptan 1 puan kırmamın 2 sebebi var. Birincisi Atatürk'ü tabulaștırmamak için liberal bir dil kullanılması hoș olsa da birkaç yerde ișin aslına dair yorumlarda bulunulması sağlıklı olurdu.(Mustafa Suphi olayı gibi olaylarda) Ikinci sebep ise; tarihçiler camiasında yalancılığı/iftiracılığı tescillenmiș olan Rıza Nur'un "Hayat ve Hatıratım" kitabının ve Derin Tarih dergisinin bazı yerlerde kaynak olarak kullanılması. Zaten bu yerlerden alınan alıntılar saçmalıklarıyla kitapta dikkat çekiyor genelde, dikkatli okuyucular farkedecektir. Ipek Çalıșlar'a bu güzel kitabı için teșekkür ediyor ve okuyuculara Yılmaz Özdil gibi populist tüccarlar yerine Ipek Hanım gibi yazarları okumasını öneriyorum. (Ömer Karahasanoğlu)
Kitabın Yazarı İpek Çalışlar Kimdir?
İpek Çalışlar (d.1947 İstanbul), Türk gazeteci yazar.rnrnÜsküdar Amerikan Kız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Gazeteciliğe TRT'de başlamıştır. Nokta dergisinin haber müdürlüğünü yaptı. Söz gazetesiyle patronsuz Sokak dergisinin kurucularından biriydi. 1990-92 yılları arasında Hamburg'da eşcinsellik, kadın ve İslam konularını araştırdı. Türkiye'ye dönünce, Cumhuriyet gazetesinin haber müdürlüğünü üstlendi; ardından on yıl süreyle Cumhuriyet Dergi 'yi çıkarttı. Mustafa Kemal Atatürk'le 2,5 yıl evli kalan Latife Hanım'ın hayatını araştırıp yazdığı Latife Hanım 2006'da yayımlandı. 2010'da "Biyografisine Sığmayan Kadın" altbaşlığını taşıyan "Halide Edip" adlı kitabı yayımlandı. Gazeteci Oral Çalışlar ile evlidir.
İpek Çalışlar Kitapları - Eserleri
- Latife Hanım
- Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı
- Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın
- Atatürk - Çocukluk ve Okul Yılları
- İran: Bir Erkek Diktatörlüğü
İpek Çalışlar Alıntıları - Sözleri
- +"Emniyet'e bana bir ölüm tuzağı kurulduğu ihbar edilmiş. Fakat nasıl ve nerede yapılacağı bilinmiyor. İstedim ki hiç yoktan başına bir iş gelmesin." -"Törenlerde senin yanında olacağım da ölüm tehlikesi karşısında ayrı olmaya razı mı olacağım sanıyorsun! Mutluluksa beraber. Ölümse yine beraber. Hatta atılacak kurşuna ben göğsümü gererek sana canımı siper ederim." (Latife Hanım)
- ‘’ Ya hiç doğmamış olmak veya hiç unutulmamak isterdim.’’ (Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı)
- Bir gun gelecektir ki,daha buyuk bir mahkeme,milletleri tabii haklarindan mahrum birakanlari mahkum edecektir. O mahkeme bu gun bizim aleyhimizde olan devletlerin fertlerinden tesekkul edecektir. Cunku,her ferdin icinde ezelu bir hak duygusu vardir ve milletleri meydana getirenler de fertlerdir. (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- Artık tamamen öğrendim ve inkiyad ettim ki hayatta insan yalnızdır . Sevdiği ve sevildiği insanlar bir geçici hayaldir. (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- -bırakın da benim gibi yaşayan ölülere türbedarlık edenler ağlasın.- (Latife Hanım)
- Zübeyde temizliğe önem verir çocuklarını çok temiz giydirirdi. Ancak salgın hastalıklardan korunmak imkânsızdı. İki oğulları Ahmed ile Ömer aynı anda kuşpalazına yakalandı. Henüz 2 yaşındaki Mustafa, bütün gün kardeşleri ile bir aradaydı. Aynı bardaktan su içerler, aynı oyuncaklarla oynarlardı. Ahmed ile Ömer arka arkaya öldüler. Mustafa'nın salgından sapasağlam çıkışı annesi ile babasını yeniden hayata bağlayan mucize oldu. Karı koca sürekli Mustafa'yı gözlüyor, biraz kırıklık duydu mu, yorgun göründü mü hemen hekime koşuyorlardı. Son çocuklarını kaybetme korkusu hep hayatlarını etkilemişti. (Atatürk - Çocukluk ve Okul Yılları)
- “Sen Halide Edip hanım değil misin? En çok seni arıyorlar.” “Sana verecekleri ceza en nihayet altı yıllık hapistir. Ölüm cezasının şerefi bana aittir.” (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- Milletler, ırklar daima öldürmek,yakmakla meşgul. ...İçimden bir ses bu cinsten ayrılmak, kurtulmak istiyor (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- “Hitler Almanya’sı Avrupa’yı felakete sürüklerken Türkiye’de ırkçı politikalara kapı acıyordu. 1942 Şubatı’nda bir felaket yaşandı. Filistin’e gitmek üzere adam başı 1000 dolar alarak Romanya’dan yola çıkan kırık dökük Struma gemisi, Nazilerden “kutsal topraklar”a kaçan yolcularıyla Sarayburnu’na gelmişti.” (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- bugün hor gördüğümüz nice kıymetler var ki yarın mezarları başında göz yaşı dökeceğiz. Ve onların birer "kıymet" olduklarını itiraf edebilmek, için ölmelerini beklemekteyiz: çünkü yaşadıkları sıralarda onlara bu kıymeti vermemize, kıskançlığımız manidir. (Latife Hanım)
- Bazan bir erkek dâhi, kadın ruhunu, kadınların ifade edemeyeceği bir derinlikle ifade ettiği gibi, kadın dâhi de bir erkek ruhunu bazen erkekten fazla anlıyor... (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- yağmur yerine dürrü güher yağsa semadan bibaht olanın bağına katresi düşmez- (Latife Hanım)
- "Her şey toz pembe değildi, ama hep saygı ve sevgi vardı. Ve o sevgi ölene kadar hep onunla beraberdi." (Latife Hanım)
- “Yirmi dört mebusla Halide Edib Hanım yoldalar.” (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- O mütevazı odada bütün gençliğin bir millet yaşasın diye ölmeyi göze alan kararını temsil ediyordu. Ne saray, ne şöhret, ne herhangi bir kudret onun o odadaki büyüklüğüne yaklaşamazdı. (Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı)
- Hep aklımdan büyük Bâbl kadını Kurret'l - Ayn'ın (feminist kadın düşünür ve şair) idam edilmeden önce Farsça olarak söylediği cümle geçiyordu: "Ayaklarımı yerden kaldırın ki, yüksekten dünyayı daha iyi göreyim." (Halide Edib: Biyografisine Sığmayan Kadın)
- tek kalmışlığın ıstırabı gözlerinde okunurdu- (Latife Hanım)
- "Sekiz sene evvel mustarip ağlayan İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım.Uğurlayanım yoktu. Sekiz sene sonra kalbim müsterih olarak, gülen ve daha güzelleşen İstanbul'a geldim. Vatanın imarı milletin refahı daha çok gayret ve mesai talep etmektedir. Artık bu saray, Allahın gölgelerinin değil, gölge olmayan, gerçek olan ulusun sarayıdir ve ben burada ulusun bir bireyi, bir konuğu olarak bulunmakla mutluyum." (Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı)
- Gerçek, her zaman olduğu gibi, ne biri ne de diğeri, ikisinin ortası. Efendim bendeniz hünkarımız ile aynı dişçiye gitme şerefine erenlerdenim. Tooth Paşa ( Sultan’ın dişçisine taktığı ad ) bana ne dedi biliyor musunuz? Ona göre padişahımız hem nalına hem mıhına oynuyor. Bir yandan işgalciye karşı büyük esneklik gösterip çok iyi bir barış antlaşması sağlamak istiyor, öte yandan da Anadolu ayaklanmasına karşı çıkmıyor. Bu yüzden de onca yetenekli paşa arasından Mustafa Kemal Paşa’yı seçti. Hünkar, işgalcilere, Türk ulusuna her istediklerini kabul ettiremeyeceklerini kanıtlamak istiyor. Anadolu’da karışıklıkların artmasıyla barış görüşmelerinde değerli bir koz elde etmiş olur. (Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı)
- Güneş batıyordu. Mustafa Kemal gazeteciye: "Bugün Türkiye'de her şey inşa halinde. Yollar, demiryolları, evler ve kafalar..." demişti. (Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı)