Nehirlerin Dili - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nehirlerin Dili kimin eseri? Nehirlerin Dili kitabının yazarı kimdir? Nehirlerin Dili konusu ve anafikri nedir? Nehirlerin Dili kitabı ne anlatıyor? Nehirlerin Dili kitabının yazarı İhsan Süreyya Sırma kimdir? İşte Nehirlerin Dili kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İhsan Süreyya Sırma
Yayın Evi: Beyan Yayıncılık
İSBN: 9789754731545
Sayfa Sayısı: 136
Nehirlerin Dili Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Allah'ın yaratmış olduğu tabiatın her zerresinin, kendine özgü bir dili vardır. Fakat nasıl ki biz insanlar, kendimiz gibi olan milyarlarca insanın bile dilinden anlamıyorsak, tabiattaki diğer yaratıkların da büyük bir kısmı yekdiğerini anlayamamaktadır. Vahşi bir yılanın, zavallı bir kipiye saldırışına şahit olmamışsanız, dikenleri yüzünden kirpiyi eleştirir durursunuz. Dağlardan şifalı bitki özlerini toplayarak biz insanlar için bal üreten zavallı arıların, "iğnesini zehirlidir" diye yakınır durursunuz...
Nehirlerin Dili Alıntıları - Sözleri
- Haksızlıklara karşı isyan parolası olan "la!" ruhu hangi denizlerin dibinde kaybolup gitti ki, Müslümanlar bu denli duygusuzlaştılar, şahsiyetsizleştiler.
- Elimdeki kırışıklıklar, çocuk olmadığımı hatırlatarak utandırıyorlar beni...
- Hakları için ölmeyi, açlıktan ölmeye yeğledi insanlar... Nasıl olsa öleceklerdi. Bari bir mücadele uğruna ölsünlerdi.
- İnsanoğlu neden böyle cani oluyor?
- Zulmedenler, nasıl bir inkılapla yıkılacaklarını göreceklerdir!
- "İstiklâl mahkemeleri" deyip kökünü kurutmadınız mı Anadolu hocalarının?
- "Kim bilir; dünyayı sarmış olan diğer nehirlerin derinliklerinde daha ne sırlar vardır? Âh, şu nehirlerin dilini bir bilebilsek!..."
- Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak! •Necip Fazıl Kısakürek
- İnsan yaşamaya ne borçlu?
- Zumedenler, nasıl bir inkılapla yıkılacaklarını göreceklerdir!
- Aman yâ Rabbi, nedir bu felaket? Yoksa kendilerine 'Müslüman' diyen bir buçuk milyar Müslüman, din mi değiştirdiler ki, dünya üzerinde sadece onların çocukları ağlıyor?
- Ey ibret dolu geçmişten ibret olacak yerde, günübirlik işlere dedikodulara batmış kişi; Sen uyu bakalım; ama zaman için ne demek dinlenmek, ne demek uyku?
- Asrın Firavunu Abdunnasır, asrın mücahidlerinden birisi olan Seyyid Kutub için bunu reva görmüştü... Darağacı...
- Çoruh, kültüre zindan oldu...
- Nur içinde yat ey Üstad; fakat Sakarya'n kaynamıyor! "Dövünmek" günü dedin; kiminle dövünsün ki? Sürünmek varken ona, onu kim kaldırsın ki?
Nehirlerin Dili İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dini kurgu hikayelerden oluşan bir kitap. Bence ana amacı tarihini unutup batıya öykünen müslümanlara dehşet hikayeler anlatarak vaziyet üzerine düşünmelerini sağlamak. Ancak bu amaç bende yüzde yüz başarılı olmadı. Öncelikle kitapta bir çok dil ve anlatım hatası var. Dolayısıyla bu anlatılanlardan yeterince etkilenemememdeki en büyük etken. Bence ne olursa olsun kitap diye basılmış her metin dil ve anlatım hatalarından yoksun olmalı. Bir diğeri ise anlatımın basit buna rağmen üslubun zorlama olması. Kurgu ise derinlikli değil. Romantik Instagram postlarıyla Flaş TV dizileri arası bir yapısı var kitabın. Kitabın konusu ise dünyanın dört bir yanındaki müslümanların uğradığı fiziki, psikolojik şiddet ve bu şiddete sessiz kalmış öteki müslümanlara sitem. Her hikaye bir nehrin kenarında geçiyor. Çoğu hikayede nehrin yanında yöresinde bulanan tarihçi, nehirden çıkan tarihi bir kağıt parçası buluyor. Kağıtta o dönem zulme uğramış bir müslümanın anlattıkları yazılı oluyor. Tarihçi de döneme dair üstünkörü bir bilgi verdikten sonra müslümanların bilinçlenmesi için Allah'a dua ediyor ve kapanış. Açıkçası pek benim tarzım olan bir kitap değildi. Dini temel alan kurgu metinlerin daha sarsıcı, daha etkileyici olmasından yanayım. Ben pek etkilenemedim. Saf iyi karakterler, saf kötü karakterler çok sakil kalıyor artık genç ve yetişkin edebiyatı için. Her şeye rağmen okuması zor bir kitap değil. Siyasi değinmeler de mevcut. Tarihe dair bir kaç ipucu da var. (merve deniz)
Kitap geçmiş yıllarda insanların yaşadıkları acıları, zulümleri, iz bırakan tarihi olayları kısa bölümler halinde nehirler üzerinden anlatıyor. Her nehirin acı bir geçmişi, hüzünlü bir hikayesi var. Çoğumuzun bildiği hikayeler ama nehirlerin tanıklığı ile değişik güzel olmuş. Diyar diyar gezdirirken, kalbe de dokunuyor. İhsan hoca kendi yaşadığı coğrafyadan da hikayeler paylaşmış. Bu yüzden en sevdiğim kitabım demiş olabilir. Bende çok sevdim. (Rukiye)
Zaman zaman okuyucularımız bize, en çok hangi kitabımızı sevdiğimizi sorar, bizden "Nehirlerin Dili" cavabını alınca şaşırır... Yolları kendine memleket bilip, yolculukları kendine vatan eyleyen yazarın kaleminden... farklı coğrafyaların farklı koordinatlarında cari, çıktığı yerden hep denizlere ve okyanuslara koşan nehirlere dair. Bütün akışları sadece denizlerle aynı dili konuşabilmek için. Tüm bu koşturmaca daha üst bir dili anlayabilmek için...Çoğu zaman memalik arasında hudut bellenen nehirlerin, kendi hudutlarını aşma çabası... Yatağında bir yürüyüşe hapsolan ırmakların deniz ufkuna yaslanan hürriyet rüyaları... "İhtiyar tarihçinin" Botan'dan, Niyagar'a, Sind'den Nil'e ve Amazon'a denk düşen tayy-ı mekanlarında, amudi bir boyut olarak genişleyen zaman, düşünüşlerin ve duyuşların muhasebesine dönüşüyor. Âb-ı hayat çeşmesi ile denizler arasında kırık bir dillin tarihten ve acılardan söylenişleri... İnsanların müşterek günahlarına, ferdi bir tövbeyi andıran cümleler... (Vakti Garîbe Âlemi Muhal)
Kitabın Yazarı İhsan Süreyya Sırma Kimdir?
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, 10 Temmuz 1944 yılında, Siirtin Pervari ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Pervaride yaptıktan sonra; Orta ve lise öğrenimini Siirtte tamamladı. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini, 1966 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimi sırasında, bir müddet Batmanda, Türk Petrollerinde işçi, bir müddet de Diyanet İşleri Başkanlığında memur olarak çalıştı.
Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesine öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransaya gitti. Aslında o, İngilizceden sınavı kazanıp İngilterede doktora yapması gerekirken, yetkililer, bilinmez bir sebepten dolayı onu Fransaya gönderdiler. Bundan dolayı bir senesini Fransızca öğrenimine harcadı. Pariste, College de Franceda Prof. Dr. Jacques Berquele başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunusta bulundu; ve Zeytuna Üniversitesinde, Arapçanın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşurun derslerine devam etti.
1973 mayısında, İslâmî İlimler dalında doktor olarak Türkiyeye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti; ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı; ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi. 1995-1997 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.
İslam Tarihi dalında 30 kitabı, ve 200ü aşkın ilmî makalesi yayınlandı. Ulusal, ve uluslar arası bir çok konferansa katılarak tebliğler sundu; Zaman, Yeni Devir, Milli Gazete, Yeni Şafak gibi gazete; ve İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi, Tarih ve Toplum gibi değişik dergilerde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Kanal 7de dört seneyi aşkın bir süreyle Seyahatnâme adı altında tarih programları yaptı. Kendi alanındaki araştırmalarını takip edip sürdürecek derecede Fransızca, İngilizce, Arapça, ve Farsça bilmektedir. İhsan Süreyya Sırma evli olup, üç çocuk babasıdır.
İhsan Süreyya Sırma Kitapları - Eserleri
- İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
- İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed
- İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad
- Emeviler Dönemi
- İslami Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi
- Nehirlerin Dili
- Abbasiler Dönemi
- Nasıl Sömürüldük
- Peygamberler Tarihi
- Ah Endülüs
- Müslümanların Tarihi (1. Cilt)
- Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
- Pakia Mektupları
- 2. Abdülhamid`in İslam Birliği Siyaseti
- İşte Önderimiz Hz. Muhammed
- Tarih Şuuru
- Tanzimat'ın Götürdükleri
- Müslümanların Tarihi (2. Cilt)
- Dağların Sırrı
- Müslümanların Tarihi (3. Cilt)
- Müslümanlarda Yanlış Din Anlayışları
- İslam ve Tarih
- Haçlı Seferleri
- Müslümanların Tarihi (4. Cilt)
- Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
- Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım)
- Bir Garip Tarih
- Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı
- Müslümanların Tarihi 5. Cilt
- Neler Sordular
- Yalan Dünyayı Adımlarken
- Sömürü Ajanı Amerikan Misyonerleri
- Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
- Selahaddin Eyyûbî
- Hz.Muhammed
- Halname
- Çin Müslümanları ve Çin'e Seyahat
- Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik
- Seyahatname-i Süreyya
- Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
- Sen Geldin
- Ano Yemen'dir
- Müslümanların Tarihi'ne Giriş
- Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı
- II. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
- Viyana Günleri
İhsan Süreyya Sırma Alıntıları - Sözleri
- Allah, Tûr'a çağırdığı Peygamberi Mûsâ'ya "ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin!" buyurmuştu... (Seyahatname-i Süreyya)
- Fransızca'da bir atasözü var: Öğretmek ikinci defa öğrenmektir. (Neler Sordular)
- Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. (Hz.Muhammed)
- Ne yazık ki Müslümanlar onun içtihadını unutup davranışını gözardı ettiler ve hayatlarını sultanları alkışlamakla geçirdiler. Bir dönem “Padişahım çok yaşa!" dediler, bir başka dönem de “Bizi kim, nasıl ve hangi rejimle yönetirse yönetsin; bize düşen itaat etmektir!” zihniyetinin öncüleri oldular. Böylece Müslümanları zalim yöneticelere ve Batı uşaklarına kul ettiler. Sonuçta da Müslümanlar, asırlar boyu kul oldukları sultanlar ve yöneticiler tarafından sömürüldüler, sömürüldüler... (Müslümanların Tarihi (4. Cilt))
- Hira üniversiten, Sevr dağı akademin, Hicret menzillerine, ilim ile sen geldin (Sen Geldin)
- Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu.. (Pakia Mektupları)
- "Evet, gerçekten ortakların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanan ve sâlih ameller yapanlar bunların dışındadır. Ama onlar da ne kadar azdır!" dedi. Dâvûd, kendisini imtihân ettiğimizi sanarak Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı; tövbe etti. (Peygamberler Tarihi)
- insanların değil, insanları yaratanın emirlerine bağlanmayı kendimize ilke edindiğimiz gün, adımımızı kurtuluş dünyasının kapısından içeri atmış sayılırız. (Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı)
- Müslümanların tarihinde öylesi dönemler var ki, İslam ile ilgisi bulunmamaktadır, ihanet dolu olaylar olduğu gibi, bizlere kahraman olarak tanıtılan mücrimler ve hainler de mevcut bu tarihte. (Neler Sordular)
- İnsan kendisini zenginleşmiş (bir makama gelmiş, imza yetkisine sahip olmuş, saltanatı eline geçirmiş) görünce sapıtır. Alak suresi 6-7 (Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım))
- Yoktur bu vücudun i'tibârı, Hakk âyinedir cihan ğubâri. (Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri)
- Adem'in şahsında Allah'a secde etmeyip isyan ettiğinden, melekler arasında olmasına rağmen şeytanlaşıvermiştir. O halde melek ve şeyta n olmak; insan olmak veya olmamak, Allah'a karşı takınılan tavra bağlıdır. (İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed)
- Urbain’in iddialarına göre Müslümanlar hen Hristiyan Hacılarına, hem de Kudüs’teki mukim olan Hristiyanlara zulmediyorlardı ki bu, Hristiyan yazarlarının da kabul ettikleri gibi bir iftiraydı (Haçlı Seferleri)
- İslâm ordusunun içinde münafıklar da vardı. Dilleriyle imân ettiklerini söyleyip, İslâm düşmanlığı yapanlar... İslâm toplumunun kanser kaynağı tipler!... Bunlar, namaz da kılarlar, hatta kıldırırlar, oruç da tutarlar, Hacc'a giderler; hatta ve hatta cihada bile katılırlar. Kur'an okurlar!.. Ne var ki bunlar, İslâm'a savaş açmış devletlerin emrinde olan Allah düşmanlarıdırlar... (İşte Önderimiz Hz. Muhammed)
- "Dünya insanları üzdüğü kadar sevindirmez. Yani az sevindirir, çok üzer." (Emeviler Dönemi)
- Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir. (Abbasiler Dönemi)
- "La" sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. (Nasıl Sömürüldük)
- Haydi Filistin'de çocuk katleden Siyonist'e hesap sormaya! Haydi Eba Gurayb hapishanesinde masum kadınların ırzına geçen işgalci Amerikalının igrenç ihtirasını durdurmaya! (Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı)
- Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır . (Tanzimat'ın Götürdükleri)
- Dünya da bir gün yaşayacaksak, şahsiyetli yaşayalım o günü! (Pakia Mektupları)