diorex
Dedas

Ödüllerle Cezalandırılmak - Alfie Kohn Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ödüllerle Cezalandırılmak kimin eseri? Ödüllerle Cezalandırılmak kitabının yazarı kimdir? Ödüllerle Cezalandırılmak konusu ve anafikri nedir? Ödüllerle Cezalandırılmak kitabı ne anlatıyor? Ödüllerle Cezalandırılmak PDF indirme linki var mı? Ödüllerle Cezalandırılmak kitabının yazarı Alfie Kohn kimdir? İşte Ödüllerle Cezalandırılmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 06.01.2023 09:00
Ödüllerle Cezalandırılmak - Alfie Kohn Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Alfie Kohn

Çevirmen: Yiğit Ataman

Yayın Evi: Görünmez Adam Yayıncılık

İSBN: 9786056430145

Sayfa Sayısı: 496

Ödüllerle Cezalandırılmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye'de Koşulsuz Ebeveynlik kitabıyla tanınan Alfie Kohn'un başyapıtı Ödüllerle Cezalandırılmak, 1993'teki ilk yayımından bu yana sayısız ebeveyni, öğretmeni ve yöneticiyi ödüllerden uzak uygulamalara yöneltti. Motivasyonel psikoloji ve peda­goji alanlarında ise şiddetli tartışmalar başlattı. Yarattığı güçlü etkinin asıl nedeni, bilimsel araştırmalarda yüzeye çıkmaya başlamış bir gerçeğin parçalarını birleştirerek gayet huzursuz edici ama görmezden gelmesi de olanaksız bir manzarayı önümüze sermesiydi: Ödüller bizi cezalandırıyordu. Ödül ile cezanın amaçları nasıl benzerse, işlettikleri mekanizma ve yarattıkları sonuçlar da benzerdir. Kısacası, ödül ile ceza aynı madeni paranın iki yüzüdür, ama o paranın alım gücü pek yoktur. Bunlar, çoğumuz için şaşırtıcı ifadelerdir. Çünkü eğitim, öğretim ve yönetim alanlarında kullanılan alışıldık strateji şöyle özetlenebilecek niteliktedir: Bunu yaparsan şunu alırsın. Birinin istediğimiz gibi davranmasını sağlamak için burnunun ucunda envaiçeşit rüşvet sallar dururuz. Ama bunun bir insan etkileşimi değil, ev hayvanı terbiye yöntemi olduğunu nedense gözden kaçırırız. Araştırmalar, ödül vaadiyle harekete geçirilen bireylerin daha kötü iş çıkardığını, daha niteliksiz düşünceler ürettiğini, daha az öğrendiğini, hatta ahlaki ilkeleri robot gibi uygulamaktan öteye gidemediğini ortaya koymaktadır. Ödülle öğrendiğimiz yegane şey, ödül karşılığında itaat, hatta biat etmektir. Kazancımız ise ödül bağımlılığından ibarettir. Alfie Kohn'un gerçek yaşamdan örneklerle ve ince bir espri anlayışıyla zenginleştirdiği Ödüllerle Cezalandırılmak, ek bölümleri, anlatımı genişleten kapsamlı son notları ve başlı başına bir rehber niteliğindeki dev kaynakçası ile ödüllere getirilen eleştirinin dayandığı temel yapıtlardandır. Ödülün olumsuz etkilerini eğitim, öğretim ve iş yönetimi alanlarında ayrı ayrı çözümlerken, ebeveynlere, öğretmenlere ve yöneticilere alternatif düşünüş biçimleri ile pratik yöntemler de sunacaktır.

"Alfie Kohn bir efsaneyi daha yerle bir ediyor ve bireyleri yönetmek için ödül kullanmanın zararlı etkilerini ikna edici biçimde önümüze seriyor. Her ebeveyn, öğretmen ve şirket yöneticisi bu kitabı okumalı, hem de hemen!"

-Thomas Gordon, Etkili Anne Baba Eğitimi, (E.A.E.) programı kurucusu-

"Doyurucu ve düşündürücü. Ödüllerin yıkıcı etkilerine dair ezber bozan bu inceleme her ebeveyn ve öğretmen için zorunlu kitap olmalı."

-Adele Faber, Konuş Ki Dinlesin, Dinle Ki Konuşsun ve Kardeş Rekabeti yazarı-

"[Ödüllerin] verimi düşürdüğünü (...) yazan Alfie Kohn (...) motivasyon artırmaya yönelik uygulamalara getirdiği eleştirileri kapsamlı ve somut bir kanıtlar birikimiyle de destekliyor."

-Los Angeles Times-

"Düşünce yapınızda devrim yaratacak türden, alışılmışın dışında bir kitap. Davranışçı ödül-ceza psikolojisine getirilen bu eleştiri, fikirlerinize meydan okumakla kalmayacak, ufkunuzu da açacak."

-Publishers Weekly-

"İnsanları nasıl harekete geçirebileceğimize dair sıkı sıkıya bağlı olduğumuz varsayımlara açıkça ve düşündürücü biçimde meydan okuyan Ödüllerle Cezalandırılmak, yöneticilerin, öğretmenlerin ve ebeveynlerin dikkatini çekecek, havuç ve sopaya bel bağlayanları ise son derece tedirgin edecek."

-Prof. Dr. Richard M. Ryan, Rochester Üniversitesi, Psikoloji Bölümü-

Ödüllerle Cezalandırılmak Alıntıları - Sözleri

  • En iyi çıkış yolu, dümdüz içinden geçip gitmektir.
  • Özgürlük bir yanılsamadır. Zaten özgür olacak bir "benlik" de yoktur: İnsan yaptıklarından ibarettir.
  • Sonuçta konuşmak sadece "sözlü bir davranış" tır. Düşünmek sadece sessiz konuşmaktır.
  • Ödül insanı motive eder mi? Evet, ama sadece ödül almak için motive eder.
  • Hangi egitim olursa olsun otizm tanisi olan çocuğun tanisina bağlı kalmadan birey olduğunu duyguları olabileceğini bilmek ve iç motivasyonunu ortaya çıkarmak için yollar olabileceğine inanmak lazim.
  • Üstün başarıların tanınması ve takdir edilmesi neden bu kadar önemlidir ki?
  • Ödül, sorunun ortaya çıkmasına neden olan etkenlerle hiç ilgilenmez. Bir çocuğun neden haykırdığını, bir öğrencinin ödevlerini neden yapmadığını, çalışanın neden umarsızca davrandığını sorgulamanıza gerek yoktur. Tek yapmanız gereken, kişiye yola gelmesi için tehdit etmek ya da rüşvet vermektir.
  • Ödüller, tıpkı cezalar gibi, itaat tesis etmek konusunda çok etkilidir.
  • Altın yıldızlardan ve şekerlerden belki vazgeçebiliriz. Peki ya övgüden?

Ödüllerle Cezalandırılmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ödüllerle Cezalandırılmak- Alfie KOHN Kitabın ilk baskısı 1993 yılında yayınlanmış. Okumaya tersten başlamışım, yazarın daha geç dönemde yazdığı “Koşulsuz Ebevenylik” kitabını daha önce okumuştum. Birbirinin devamı niteliğinde sayılabilir. “Koşulsuz Ebeveynlik” te olduğu gibi ödüllerden, cezalardan, övgü gibi sözgelimi olumlu pekiştireçlerden uzak durulması gerektiğini anlatıyor. Kohn, bu teşvikler yerine, uygulanması iyi olacak tavsiyelere “Ödüllerle Cezalandırılmak” isimli kitabında daha geniş yer vermiş. “Eğer bir çocuğa kitap okuduğu için illa bir ödül verecekseniz, ona bir kitap daha verin.” Kohn, ödüllerin verimi düşürdüğünü dile getiriyor. Ödüllere alışık, dış kaynaklı motivasyona sahip insanların, iç kaynaklı motivasyona sahip insanlara kıyasla depresyona ve çaresiz hissetmeye daha yatkın olduklarından, işler iyi gitmediğinde tepkilerinin daha da kötüleştiğinden bahşediyor. Ödül ve övgü, ödülü alan kişiden ziyade, ödülü veren kişinin amacına hizmet eder. Çünkü ödülün verildiği kişi, kendisini sorumlu hissedip daha kolay itaat eder ve bu durum ödülü veren kişinin avantajına olur. Övgü, tutarlı şekilde performansın düşük olmasına neden olur. Dört sebebi var: 1. Düşük beceri iması taşır. 2. İnsanları baskı altına alır. 3. Başarısızlıktan kaçınmak için düşük risk taşıyan stratejilerin tercih edilmesine yol açar. 4. Yapılan işe duyulan ilgiyi azaltır. Övmek yerine çocuğu yüreklendirmeliyiz. Bunun için de anlayışlı olmak, iş birliğinde bulunmak, sabırlı olmak gerekir. Benim için can alıcı bir cümlede şu oldu : “Konuştuğumuz çocuğun yaşını hep göz önünde bulunduralım.” Örneğin; 3 yaşındaki bir çocuktan yaşının üstünde davranışlar beklenmemeli. İş hayatında verilen teşviklerin (prim, maaşa zam, ayın elemanı gibi) başarısız olduğundan da bahsediliyor. Teşvikler, kişide anlık bir heves oluşturuyor, sonuç odaklı oluyor. Aynı zamanda iş ortamındaki kişilerin birbirine karşı rekaket etmelerine yol açıyor ki bu durumda iş birliği ve dayanışmayı zedeliyor. Okullarda da durum bu ne yazık ki. Çocuklar notlarla tehdit ediliyor, yıldız kapma yarışları çocukları hırsa sürükleyip tamir edilmesi zor yaralar açıyor. Kitapta bu kısımları okurken öğrencilik yıllarıma gittim. Sakin bir çocuktum, meraklıydım da aslında fakat baskıcı bir tutum vardı. Dolayısıyla kalıcı öğrenmenin önemini anlayamamıştım, iyi bir not alıp sınıfı geçmek benim için yeterliydi. Daha çok anlaşılabilseydim, uygun bir eğitim öğretim stratejisi yürütülebilseydi, daha çabuk farkına varabilirdim; nottan ziyade yeni şeyler öğrenebilmenin hazzını. Kitabı beğendim, harcadığım emeğe ve zamana kesinlikle değdi. Ben de bir aydınlanmaya yol açtı da diyebilirim. Oğlum henüz 3,5 yaşında. Mart 2020 den bu yana olağan üstü günler yaşıyoruz, dünyada Covid 19 denen salgın hastalık söz konusu ve hepimiz bu süreçte evlerimizde zaman geçiriyoruz, o yüzden oğlumuzu güvenli olmadığı gerekçesiyle kreşe gönderemiyoruz. Yıl 2021 aylardan ocak, umut ediyorum ki geliştirlen aşı sayesinde yıl sonuna doğru bu illetten kurtulup eski yaşantılarımıza dönebileceğiz. Okul, hatta öğretmen tercihlerimde kesinlikle bu kitap yol göstericim olacak. Yıllarca özel ders veren öğretmen olarak ta, çocukların sıkıcı bir eğitime maruz kaldığını gözlemliyorum. Ödevler veriliyor, karşı değilim buna, mutlaka okulda öğrenilen konunun evde pekiştirilmesi gerekiyor fakat doğru yöntemler izlenmeli. Kolaydan zora doğru çocuklar yönlendirilmeli, basit bir dört işlem problemini çözemeyen bir çocuğa içinde 4- 5 işlem olan problemler çözdürmeye çalışmak hem de sayfalarca dolusu, çocuktan bıkkınlığa yol açıyor ve konu öğrenilmemiş oluyor. Üstelik süre ekleniyor “2 gün içerisinde tüm sorular çözülecek” şeklinde, çocuk altından kalkamıyor ve birlikte soruları çözüp yetiştirmeye çalışıyoruz, içime sinmiyor tabii, çünkü çocuk tam öğrenememiş oluyor; amaç, konunun öğrenilmesinden ziyade ödevin yetiştirilmesi oluyor. Sorumlu, söz dinleyen, yardımsever, empati yapabilen çocuklar yetiştirmek istiyorsak; onları koşulsuz sevip anlamaya çalışalım, onlara kendilerinin karar verebilecekleri uygun ortamlar yaratalım. “Ödüllerle Cezalandırılmak” bilimsel nitelikte, baş ucu kitabı bence. Her ebevyen, eğitimci, yönetici, iş veren kitabı mutlaka okumalı. (Duygu Kopan)

Herkesin okuması gereken bir kitap: Sosyoloji, pdr, psikoloji, öğretmenlerin ve tüm anne babaların okuması gereken bilgi dolu bir kitap. Övgünğn bile kontrolsüzlüğü aşırısının getirilerini götürülerini oldukça güzel anlatmış (miyase doğan)

Kitap tüm bilinenlerin aksine davranışçı yaklaşımların aslında nihai anlamda bir işe yaramadığını ortaya koyuyor diyebiliriz. Bu açıklamaları yaparken 3 yönden örneklerle ortaya koyduğu savları destekliyor: öğrenci yetiştirmede, çocuk yetiştirmede ve iş yerinde başarı sağlamada. Kitapta yer alan tüm ifadeler kaynak gösterilip makalelerce desteklenmiş. Dolayısıyla davranışçıların öngürdüğü başarıyı ödüllendirme, öğrenciye dönüt olarak not verme, çocuk yetiştirirken 'uslu' durması, 'söylenenleri yapması' karşılığında ödül vaadinde bulunmanın uzun vadede işe yaramadığını kanıtlamaktadır. Kitapta 'ödül-ceza' ikileminin yerine neler konulabileceği ile ilgili malesef çok fazlal bariz, somut örnekler yer almıyor. Yöntemlerden genel olarak bahsedip bir-iki örnek veriliyor. Bu kitap hem iş yeri sahibi patronlara hem öğretmenlere hem de ebevenylere hitap ediyor. Hem bir öğretmen hem de bir ebeveyn olarak bende sorgulamalara yol açtı ve birçok konuda daha dikkatli olmama yol açtı diyebilirim. Çok bilinirliği olmayan bir eser belki ama ezber bozmak adına okunası bir kitap. İster çocuk ister öğrenci yetiştirin isterseniz de bir kurumun kârlılığı ile ilgileniyor olun, yapılması gereken en önemli şey 'İÇTEN MOTİVASYONU' sağlamaktır. Bir işi teşvik primlerini almak, çocuğun ya da öğrencinin 'Aferin, 100, pekiyi, çikolata vb' şeyler almak için anlık olarak davranışını değiştirmiş olmak kişiyi ne mutlu ediyor ne de asıl istenen hedefe ulaştırıyor. Okumanızı tavsiye ederim. (İrfan Öz)

Ödüllerle Cezalandırılmak PDF indirme linki var mı?

Alfie Kohn - Ödüllerle Cezalandırılmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ödüllerle Cezalandırılmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alfie Kohn Kimdir?

Alfie Kohn Kitapları - Eserleri

  • Koşulsuz Ebeveynlik
  • Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi
  • Ödüllerle Cezalandırılmak
  • Ev Ödevi

Alfie Kohn Alıntıları - Sözleri

  • En iyi çıkış yolu, dümdüz içinden geçip gitmektir. (Ödüllerle Cezalandırılmak)
  • Çocukların özsaygısı okul performansına göre artıp azalırsa, başarı da madde bağımlılığına benzer bir hal alır ve “ değersizlik duygusundan kaçabilmeniz için her seferinde daha fazla başarı elde etmeniz gerekir. “ (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Kaderimizi tamamen kontrol edemediğimizi bilmek bize ağır gelebilir. Gerçekten de , aslında sosyal bir ortamdan doğmuş bir durum veya sonucu, bireyin kişiliğine yüklemek pek kolaydır. Psikologlar buna temel yükleme hatası adını vermiştir. Yaptığımız her şeyin politikalarla, normlarla, sistemlerle ve diğer yapısal gerçekliklerle biçimlenebiliyor olabileceği fikrini inatla reddederiz. Suç işleyenlerin ahlaki açıdan zayıf, yoksulların tembel (veya iş bilmez) , şişmanların iradesiz olduğuna inanmayı seçeriz. Bu kişiler biraz daha sorumluluk alabilselerdi , biraz daha özkontrol uygulasaydı ne güzel olurdu! (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Ödül, sorunun ortaya çıkmasına neden olan etkenlerle hiç ilgilenmez. Bir çocuğun neden haykırdığını, bir öğrencinin ödevlerini neden yapmadığını, çalışanın neden umarsızca davrandığını sorgulamanıza gerek yoktur. Tek yapmanız gereken, kişiye yola gelmesi için tehdit etmek ya da rüşvet vermektir. (Ödüllerle Cezalandırılmak)
  • Özgürlük bir yanılsamadır. Zaten özgür olacak bir "benlik" de yoktur: İnsan yaptıklarından ibarettir. (Ödüllerle Cezalandırılmak)
  • Ebeveynler, çocukların özel hissetmesine o denli odak­ landı ki, her şeyi kendine hak gören bir narsistler kuşağı yetiştiriyoruz. Takımları kazanmasa da ödül alıyorlar, et­ kileyici bir şey başarmasalar da övülüyorlar. Ödev veya proje olarak ne teslim ederlerse etsinler notları şişiriliyor. Hiçbir hatayı affetmeyen gerçek dünyaya çıktıklarında ise bu pembe rüyadan sertçe uyanıp şaşkına dönecekler. (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Çocukların gerçekte gereksinim duyduğu, koşullara bağlanmamış bir sevgidir. Ama eğer onlara verilen yalnızca eylemlerine bağlı onaylarsa , o zaman onayı alırlar ve pek tatmin olmamış biçimde daha fazlasını isterler . (Koşulsuz Ebeveynlik)
  • Her kuşak eski , güzel günlerden söz ediyor ama o günlere baktığımızda yine aynı şeyleri söyleyen başka bir kuşakla karşılaşıyoruz. (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Sonuçta konuşmak sadece "sözlü bir davranış" tır. Düşünmek sadece sessiz konuşmaktır. (Ödüllerle Cezalandırılmak)
  • Ödevle ilgili sıkça yapılan şikayetler: 1. Ebeveynlere binen yük 2. Çocukların üstündeki stres 3. Aile içi çatışma 4. Başka etkinliklere daha az zaman kalması 5. Öğrenmeye duyulan ilgide azalma (SF:16-27) (Ev Ödevi)
  • Çocukları, neler yaptıklarına değil, kim olduklarına bakarak (ve oldukları gibi) sevmek gereklidir. Böyle bir sevgi alan çocuk, işleri eline yüzüne bulaştırsa veya bazen yetersiz kalsa bile iyi bir insan olduğunu düşünmeyi sürdürebilir. (Koşulsuz Ebeveynlik)
  • Ödül insanı motive eder mi? Evet, ama sadece ödül almak için motive eder. (Ödüllerle Cezalandırılmak)
  • Ceza diğer bir deyişle, güçlünün her zaman haklı olduğunu öğretir. (Koşulsuz Ebeveynlik)
  • Ebeveyn ve öğretmenlerin karşı karşıya olduğu soru şu: Birincil sorumluluğumuz, çocukların öğrenmeyi sevmesini sağlamak mı, yoksa onları hiç gerekli olmayan bir sevimsizliğe bugünden alıştırmak mı (gelecekte daha kolay baş etsinler diye)? İkinci seçeneğe kuşkuyla bakmak, çocukların sevimsiz deneyimler yaşayacağı gerçeğini reddetmek değildir. Elbette yaşayacaklar ve zahmetli pek çok iş de yapacaklar. Ama bunu öğretmek için onlara ne kadar zahmetli veya sevimsiz şeyler yaşatmalıyız? Sınır nedir? İki araştırmacının ifade ettiği gibi "Günde yedi saati okulda geçirmek yeterince zahmetlidir. Değilse bile okul gününün aile zamanını işgal etmesi yine en iyi çözüm olmayabilir." Daha önemlisi, insanlar küçükken bilerek isteyerek mutsuz edildiler diye gelecekte mutsuzlukla baş etmeyi daha iyi beceriyor değildirler. (Ev Ödevi)
  • Araştırmaların bulguladığı üzere rekabetin sonuçları, aslında hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde, saldırganlık, hile, kazananlara haset etme, kaybedenleri hor görme ve hemen herkese kuşkuyla bakma eğilimidir. (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Anneler çocuk parkında banklara oturur ve ödevin aileye neler ettiğinden yakınırlar ama öğretmenlerin karşısına geçtikleri zaman soruları sırf ayrıntılarla sınırlı tutarlar: Ödev ne zamana yapılacak? Nasıl dosyalar içine konacak? (Ev Ödevi)
  • Ahmakça bir tutarlılık, dar zihinlere musallat olan bir saplantıdır. Küçük devlet adamları, küçük din adamları ve küçük düşünürler de ona hayrandır. (Koşulsuz Ebeveynlik)
  • … Morris Rosenberg’in ifadesiyle “ Özsaygıyı incelerken kişinin kendini yeterli (değerli) görüp görmediğine bakarız, diğer kişilerden üstün görüp görmediğine değil. “ Bu doğrultuda görkem sanrılarıma sahip kişilerin saldırgan bireylere dönüştüğünü söyleyerek yüksek özsaygının karanlık bir yüzü olduğunu söylemek imkansızdır. (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)
  • Çocukların rehberliğe ve yardıma gereksinim duyduğu doğrudur, ama onlar, ehlileştirmeniz veya boyun eğdirmeniz gereken canavarlar da değildir. (Koşulsuz Ebeveynlik)
  • Aşırı ebe­ veynliğe en çok meyil eden kişiler mutsuz ebeveynlerdir." (Şımarık Çocuk - Bir Şehir Efsanesi)

Yorum Yaz