Ölünün Gözleri - Mahmut Yesari Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ölünün Gözleri kimin eseri? Ölünün Gözleri kitabının yazarı kimdir? Ölünün Gözleri konusu ve anafikri nedir? Ölünün Gözleri kitabı ne anlatıyor? Ölünün Gözleri PDF indirme linki var mı? Ölünün Gözleri kitabının yazarı Mahmut Yesari kimdir? İşte Ölünün Gözleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mahmut Yesari
Yayın Evi: Çolpan Yayınevi
İSBN: 9786056829260
Sayfa Sayısı: 210
Ölünün Gözleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ölünün Gözleri; vicdanı ile yüzleşmek zorunda kalan Mihriban Hanım’ın, gözünü para hırsı bürümüş Âsım Bey ve Sadık Efendi gibi türedi zenginlerin, çaresizlik yüzünden moral değerleri bir yana bırakan Hamide ve Hilkat Hanımların, bozuk dünya düzeni karşısında rindane bir yaşamı tercih eden Hilmi Baba’nın, iş sahibi olmasına rağmen pek de çalışkan olmayan Sadık Efendi’ye karşılık çalışmak isteyen Macit’in kısacası Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul’un arka sokaklarında kalan Türkiye’nin bir yüzünün romanıdır.
Mahmut Yesari’den bir suç ve ceza romanı, Ölünün Gözleri. Yesari, bu evrensel temayı, yerel bir atmosfer içinde işler; çürük bir konakta hasta, ihtiyar bir kadının mirasına konmayı bekleyen, “küçük hayaller” peşinde koşan, moral değerlerle arası açılan sıradan insanların yaşamı etrafında yorumlar. Yazar, çürüyenin konak değil, değerler olduğunu vurgular.
Hasta yatağındaki yaşlı kadının ölümünü hızlandıran açgözlü akrabalardan Mihriban Hanım, diğer ölü soyucular gibi davranamaz. Son nefesini veren Vildan Hanım’ın açık kalan gözlerini o kapasa da gözler vicdanında hep açık kalır. Yaşadığımız dünyaya bakıldığında, Ölünün Gözleri’nin hâlâ açık olduğu rahatlıkla görülebilir.
Ölünün Gözleri Alıntıları - Sözleri
- Mehtaba bile hasret çekenlerin gözünü, elbette güneş rahatsız eder.
- 'Gelen günlerin biri, giden günlerden bir tanesini olsun beraber getirmedi, getirmiyor ve getirmeyecek...'
- '...ümitsizlik de ümit kadar insanları telaşa düşürür.'
- 'Mehtaba bile hasret çekenlerin gözünü, elbette güneş rahatsız eder...'
- 'İnsan olmadıktan sonra, zenginliği ne yapayım?'
Ölünün Gözleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Okudukça sizi içine çeken bir kitap. Dili sade anlaşılır. Dünya'da paradan başka hiç birşeyi görmeyen menfaati uğruna herşeyi yapabilen insanların öyküsü... (Zekiye Öztürk)
Bugün bir kitap daha bitirmenin mutluluğunu yaşıyorum ama bir yandan da bir dünyamın da kapandığı için üzülüyorum. Benim icin her kitap bir dünya demek olduğu için bitince de dünyam sona eriyor. Kitaba gelince kitaba bir tanım bulacak olursam "menfaat"ligin kitabi derim. Karakterler hep kendi yararini gözetmiş, yeri geldiğinde susmuş, yeri geldiğinde suçlularıyla birlik olmuş... diye bunlari varyantlastirabiliriz. Okuyunca sizi dünyasına çeken bir kitaptır ve dili sade olduğu için anlaşılabilir niteliktedir. Umarım okumanıza teşvik edebilmisimdir. O halde gerisi sizde. Mutlu okumalar dilerim. (Gözde Kübra ÖZBÖLÜK)
Ölünün Gözleri PDF indirme linki var mı?
Mahmut Yesari - Ölünün Gözleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ölünün Gözleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mahmut Yesari Kimdir?
1895 yılında İstanbul’da doğdu. Soyadı, büyük dedelerinden gelmektedir. 18. yüzyılın son yarısında şöhret bulmuş hattat Mehmet Esat Efendi, sol eliyle yazdığından dolayı 'Yesari' lakabıyla anılırdı. Ailesi de bu adı muhafaza etti. Talik yazıda üstat olup, şiirleri de vardı. Osmanlı Sultanı Üçüncü Mustafa Han, bu zatı sarayına almıştı.
İstanbul Lisesi'ni bitirdi. Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı çıktı. Bunun üzerine askere alındı.
Dönüşünde Diken dergisinde karikatürist olarak gazeteciliğe başladı. Sonra Kelebek adlı edebiyat ve mizah dergisini çıkardı.
Piyesler yazmaya başladı. Daha sonra roman ve hikayeler yazdı. Bunlarda hayattan alınmış sahneler çoktur. Romanları daha romantiktir. Tiyatro sahasına trajedi yazmakla girdi, sonra komediye yöneldi. İlk romanının adı Namus’tur. Piyeslerinden çoğu Darülbedayi tarafından temsil edildi.
Anlaşılan bir dili ve usta bir anlatımı vardır. Hayatının sonuna kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yazı hayatını sürdürdü. 1945 yılında tedavi gördüğü Yakacık Sanatoryumu’nda öldü.
ESERLERİ:
Çoban Yıldızı (roman, 1925)
Çulluk (roman, 1927)
Pervin Abla (roman, 1927)
Kırlangıçlar (roman, 1930)
Su Sinekleri (roman, 1932)
Bahçemde Bir Gül Açtı (roman, 1932)
Tipi Dindi (roman, 1933)
Yakut Yüzük (roman, 1937)
Yakacık Mektupları (hikayeler, 1938)
Bağrı Yanık Ömer
Geceleyin Sokaklar
PİYESLERİ:
Tablo
Asri Hülyalar
Bekir’in Rüyası
Ayrı Oda
Çürük Merdiven
Sancağın Şerefi
Sürtük
Telli Turna
Hanife Hanım Hizmetçi Arıyor
Serseri
Mahmut Yesari Kitapları - Eserleri
- Bağrı Yanık Ömer
- Sivrisinekler Kralı
- Tipi Dindi
- İstanbul'un Antika Tipleri
- Çulluk
- Su Sinekleri
- Ölünün Gözleri
- Bâbıâli Hatıraları
- Bir Namus Meselesi
- Yakacık Mektupları
- Bir Aşk Uçurumu
- Sürtük
- Hanife Hanım'ın İstanbul Maceraları
- Ak Saçlı Genç Kız
- Bahçemde Bir Gül Açtı
- Taş Bebek
- Bâbıâli'den Son Selam
- Pervin Abla
- Hınç
- Ölünün Gözleri
- Kalbimin Suçu
- Kırlangıçlar
- Geceleyin Sokaklar
- Çoban Yıldızı
Mahmut Yesari Alıntıları - Sözleri
- Islanmışın yağmurdan pervası olmaz. (İstanbul'un Antika Tipleri)
- Fakirlikten, sefaletten, yoksulluktan gözleri kararanlar, renkler arasında çok fark görmezler. Karanlık bütün ışıkların, renklerin düşmanıdır. (Tipi Dindi)
- Eskiden her şeye omuz silken, kaygı tutmayan, kayıtsız adam, şimdi karanlık ruhlu bir bedbin oluvermişti... Bu, hayat değil, bir işkence, her gün acısı artan bir ıstıraptı. (Çulluk)
- Mardik Efendi : Gazinomuza lütfen teşrif etmez misiniz? Mahmut Yesari :Şöyle bir lamelif çevireceğiz. (lamelif : kısa bir süre dolaşıp gelmek.) (Hanife Hanım'ın İstanbul Maceraları)
- -için çürümüş vesselam... -ihtimal. (Çulluk)
- Ah, bu yalnızlık saatleri... İnsanın kendini yine kendi gözüyle gördüğü, duyduğu, dinlediği saatler...Vicdan denilen insanın kendi harimindeki*, benliğindeki ebedi muammayı çözmek, halletmek için tırnaklarını geçirip didiklediği saatler... *Harim: Kişiye özel kutsal şey; bir kimse için çok özel şey (Ak Saçlı Genç Kız)
- "Bağırmıyordu, ne sesi, ne dudakları, hiddetle titremiyordu;fakat öyle sert, öyle kırılmaz,öyle dik, öyle acı idi ki..." (Bağrı Yanık Ömer)
- Bu açlık denilen öyle bir ihtiyaç, öyle bir mecburiyetti ki, insana ancak, ölüm,Dur! diyebilirdi. (Çulluk)
- "Hoca Behçet'in bir tek zaafı vardı: Baharı severdi!" (Bâbıâli Hatıraları)
- "Bizde Tanzimat'tan sonra dahi üslup sahibi tek muharrir çıkmamıştır. Üslupkâr sanılanların üsluplarındaki şahsiyet suni tertiplerden başka bir şey değildir." (Bâbıâli Hatıraları)
- 'Günler, günlere; saatler, saatlere uymaz. Hâlbuki bazı istemediğimiz günleri, saatleri bile aradığımız olur.' (Bir Aşk Uçurumu)
- Kaşların da hilal olmuş.Eskiden parmak yarmaktı... Kurabiyecilerin Paytak Ayşe, yeni bir icat çıkmış, ihtiyarlar genç oluyormuş diyordu.Meğer kadının hakkı varmış.Adeta gençleşmişsin Huriyeciğim! (Hanife Hanım'ın İstanbul Maceraları)
- — Sen maalesef asrın çocuğu değilsin. Gençlik hava istiyor, yaşamak istiyor. Bırak havaya çıksın, koşsun ve yaşasın. Elinde şiir kitabı, hayalî romanlar. Nemli gözleri ufka dalmış romantik kızlar yok artık. Güneşten kararmış, sert pazılı kollar sapsarı fakrüddemli (kansız) narin kollardan elbette daha güzel... (Bahçemde Bir Gül Açtı)
- Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez. (İstanbul'un Antika Tipleri)
- — Melânkolik insanlar hayatın her şekil ıztırabından zevk aldıkları için kendilerini ölüme alıştırmışlardır, yarı ölü yaşarlar. Ölümü her an o kadar yakınlarında görürler ki, tecrübeye tenezzül etmezler. Belki geçici bir buhran esnasında canlarına kıyarlar. Lâkin gamsız, kasavetsiz insanların acıya, ıztıraba hiç tahammülleri yoktur. (Bahçemde Bir Gül Açtı)
- İnsan kimde gözünü açtıysa ömrünün sonuna kadar onu düşünüyor, hayalinden çıkaramıyor. (Sivrisinekler Kralı)
- Dünyada az paranın hesabı kitabı kadar güç bir şey yok... (Su Sinekleri)
- Neşeli oluşunu tabii buluyordum. Bu, bütün ümitsiz hastalarda görülen anlaşılmaz, tahlil edilmez bir emniyetten geliyordu. (Yakacık Mektupları)
- İnsan yaşlandıkça mesafeler de uzuyor. (Yakacık Mektupları)
- "Ağır ağır yükselen aya baktıkça, geçmiş günlerin hayalleri, beyaz ışıklarla parıldayan yaprak aralarında uçuşmaya başlamışlardı." (Bağrı Yanık Ömer)