Orkun Bilgesi - Yılmaz Gürbüz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Orkun Bilgesi kimin eseri? Orkun Bilgesi kitabının yazarı kimdir? Orkun Bilgesi konusu ve anafikri nedir? Orkun Bilgesi kitabı ne anlatıyor? Orkun Bilgesi PDF indirme linki var mı? Orkun Bilgesi kitabının yazarı Yılmaz Gürbüz kimdir? İşte Orkun Bilgesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yılmaz Gürbüz
Yayın Evi: ÖTÜKEN NEŞRİYAT
İSBN: 9789754378924
Sayfa Sayısı: 410
Orkun Bilgesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Orkun Bilgesi, Çin esaretine düşmüş olan Türklerin teşkilatlanıp isyan ederek II. Göktürk veya Kutluk Devleti’ni kurmalarının hikâyesidir. Bu roman, Bilge Kağan, Kültigin ve Bilge Tonyukuk’la birlikte hareket eden idealist bir kadronun yiğitlik, cesaret, teşkilatçılık ve sabır gerektiren müthiş mücadelelerini tarihî gerçeklere uygun şekilde işlemektedir. Bir bakıma Kürşad İhtilali’nin devamını ve İlteriş Kağan liderliğindeki isyanın ve istiklal davasının nasıl başarıldığını anlatmaktadır. Aynı zamanda Orkun Kitabelerinin dikilişlerini de ele almaktadır.
Yılmaz Gürbüz’ün okuyucuyu dönemin tarihî atmosferine sokan orijinal üslubu da bu tarihî romanı zevkli kılmaktadır.
Orkun Bilgesi Alıntıları - Sözleri
- Her yerde insan aynıdır. İyi de var kötü de. Akıllı da var, akılsız da. Kıskanç da var olgun davranan da. Us, bu insanları yönetmeyi öğretir Bilge Tigin oğlum.
- Gök Tanrım! Sen sonsuzluğun ıssı! Yukardasın Gök han! Yeryüzünü yeşerten sendin. Her şeye can verdin. Sen yaratılmışların yaratanı Tanrı! Sen Ülgen anayı yücelten Gök Tanrım! Türk'e baş veresin! Türk'e ekmek veresin. Sen yaratılmışların göğü Tengri! Yarlığa bizi. Çin'deki tutsaklarımı kurtar. Gönder ilimize. Sen Gök Tanrı evde eşime, çadırda çocuklarıma, sürüde hayvanlarıma, otağda hanıma sahip çık. Issı ol! Yalnız senin önünde eğilirim.
- Toprağımız, Ötüken'imiz yemyeşildi, Orhun Irmağımız berrak, karlı dağlarımız apak, ormanlarımız gürdü. İnsanlarımız da, hayvanlarımız da özgürdü... At yılkıları, koyun sürüleri, sonsuzluğa uzanan yaylalarda, düzlerde bize hizmet için beklerdi.
- Üç kız kardeş dehşet ve korku içinde birbirine sarılırken, anneleri Suçiğ Hatun titreyen dudakları ile elli yıl öncesine dalıyordu. Yedi yaşındaydı. Başlarında kamçılı bir Çin subayının sürüklemesinde tutsaklığa götürülü-yorlardı. Yalın ayaklarına yakıcı kum ve keskin çakıllar batıyordu. Atlıyken atsız, boyluyken boysuz, ıslı iken ıssız, alp iken yablak olarak günlerce aç, çıplak yürütülmüşlerdi. Sonra köle olarak pirinç tarlalarında çalıştırılmışlar, bir çok tutsak Türk bataklıklarda sıtmadan ölmüştü. Ama bu defa geçtikleri bozkır, çöl onları umuda, yeşil Ötüken'e götürüyordu.
- Ötüken’de angımız var İdsiz kalmış yılkımız var Gözü yaşlı kangımız var Acıyla mı yaş akıtur. Gökte bulut örlep kökrer Altun Yış’a kar yağdurur Ak bir saçlığ karı anam Acıyla mı yaş akıtur. Karalar bulut örlep kükrer Kamu yağmur ol yağdurur Karığ yaşlığ ol ak anam Kayguyla mu yaş akıtur. Yazkı bulut yasla kökrer Yagmurlar mı ol yağdırur Yaşı kiçiğ alganlarım Köz yaşlarun mı akıtur. Gözkü bulut kökrer örlep Köp mü yağmur ol yağdurur Köngüldaşım iki kişiğ Köz yaşlarım mı ol akıtur.
- Ey Türk, yukarda gök basmazsa, aşağıda yağız yer delinmezse senin ilini, töreni kim bozar?
- - Aman Sengün Chang-Chi, dikkatli ol! İşini, askerlerini çok sıkı tut. Ben Türklerin çöle sürülmesini değil, yok edilmelerini istiyorum. Buyruğum budur. Unutma, Türk'ü Sarı Irmak'tan Orhun'a, Altay'a sürmek, balığı suya koyuvermek demektir. Diri kalırlarsa gene gelirler!
- Zamanı Tanrı bilir.
- Gök bayrakla, al tuğla ilkyazda çıktık yola Öne katıp Çinliyi kovaladık Şantung'a Tonyukuk Apamızla Kültigin'di kol kola Ardlarında Bilge Şad, börüleri Alp Tonga
- Bilge Han gitti, canım gitti O bir börü, o bir yiğitti.
Orkun Bilgesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap Türkler'in Çin esaretinden kurtulmalarını ve 2. Göktürk Devleti'nin kuruluş, yükselme, dağılma aşamasını anlatıyor. (Rahman Uygur Türkleri'ni de özgür ve mutlu kılsın.) Anlatımda eski Türkçe kelimelere de sıkça yer verilmesi dönemin ruhunu yansıtması açısından iyi olmuş. Eskisine, yenisine, lehçesine, şivesine güzel Türkçe'min her şeyine aşığım. Ana dili bir insan için en güzel melodidir bence. Hangi milletten olduklarına bakmaksızın dilini, kimliğini, kültürünü korumaya ve yaşatmaya gayret gösteren insanlara saygı duyuyorum. Kitabı okurken Allah göstermesin de yıllarca başka bir ülkede esaret altında ve insanlık dışı koşullarda yaşasam ve bir gün yurduma dönsem ne hissederim diye düşündüm. Hayal etmesi bile zor. Yine düşündüm ki Bilge Şad ve Kül Tigin kağanlarım! keşke bizim yöneticiler taşlara kazıdığınız sözlerinize azıcık kulak assalar da kendileri için değil budun için çalışsalar. (Yasemin Çakır)
Orkun Bilgesi PDF indirme linki var mı?
Yılmaz Gürbüz - Orkun Bilgesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Orkun Bilgesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yılmaz Gürbüz Kimdir?
1937 yılında İncesu-Kayseri'de doğdu. İstanbul Ü. Hukuk F., İktisat F., Gazetecilik E., Çapa E.E. okullarından belge aldı. İstanbul, Kaynarca, Akhisar, Kayseri ve Burdur'da öğretmenlik, Londra'da gazetecilik yaptı. 1974 yılında C. Savcılığına atandı, 1994-1997 yılları arasında da Çivril'de görev aldı. Halen İzmir'de Avukatlık yapmaktadır.
Myriokephalon Çalıştayları'na katılmış, ilçedeki tarih tetkik heyeti ile bir çok defa, savaşın olduğu Çivril-Kufi boğaz ve deresinde incelemeler yapmıştır. Savaşın Kufi-Glaukos dar boğazında yapıldığına dair makaleler yazan ve ilmî belirlemeler yapan profesörlerin görüşlerine uygun olarak Kılıç Aslan ve Çivril Savaşı Romanını yazmıştır.
Yılmaz Gürbüz Kitapları - Eserleri
- Mustafa Kemal'in Romanı 1
- Mustafa Kemal'in Romanı 2
- Balkan Acısı
- Mustafa Kemal'in Romanı 3
- Orkun Bilgesi
- Mustafa Kemal'in Romanı 4
- Mustafa Kemal'in Romanı 5
- Ankaralı Gelin
- Erciyes Tutkusu
- Ahh Rumeli
- Kılıçaslan ve Çivril Savaşı
- Çanakkale Yanarken
- Mübadiller
- Selahaddin Eyyübi
- Mehlika
- Zirveye Tırmanış
- Selanik'ten İzmir'e
- Çöküş ve Diriliş
Yılmaz Gürbüz Alıntıları - Sözleri
- Selanik Beyaz Kule günlerinden beri sırdaşı olan arkadaşı gülü, kadehini Paşa’ya uzattı: -Şerefine Kemal, erkek olduğunu, bir kadına ihtiyacın bulunduğunu unutma. Kadehini ince dudaklarına götürüp dipledikten sonra Paşa, “Salih, Hazreti Salih, konuşmanı düzelt. Kadına değil sevgiye ihtiyacım var.” (Mustafa Kemal'in Romanı 3)
- insanın yalnızlığını bilmemesi zayıflığıdır. Yalnız olduğu için aranır ve aşka koşar. Aşk yalan içinde yalandır. Kendini aldatmadır. Çünkü aşk bilgiye rehavete sokar. Bilgi akıldır. Akıl uyanırsa aşkı boğar... (Erciyes Tutkusu)
- Acı insana hayatta kalma gücü verir. (Balkan Acısı)
- Kayseri Lisesinin nura koşan gençleri Güzel Anadolu'ya güneşler taşıyacak Bu mefkûre oldukça azmimizin rehberi Cehalet boğulacak ilm ü fen yaşayacak Güçlüyüz kuvvetliyiz ,imanlıyız hepimiz Yaşasın genç Türkiye, yaşasın mektebimiz Asrımızda yenilik namına her ne varsa Biz ona varacağız bir hamlede bir hızda Hangi bir mâni bizi bu yolda karşılarsa And içtik yıkacağız millî irfanımızla Güçlüyüz kuvvetliyiz, imanlıyız hepimiz Yaşasın genç Türkiye, yaşasın mektebimiz. (Ankaralı Gelin)
- "Ne olur beni anla, damla damla tükeniyorum Seni başkalarının mısralarında okurum diye çok korkuyorum..." (Mehlika)
- "Ey Türk genci! Aç gözünü azıcık. Etrafına bir dikkat et, gördüğün hayal değil, hakikattir pek açık. Pusu kurmuş herkes sana, bak, bugün." Ömer Seyfettin (Balkan Acısı)
- Rüya ahlak ve yasa dinlemez... Her şeyi orda görür. Yaşadığını, hiç yaşamayıp hayal ettiğini veya korktuğu şeyleri görür. (Ankaralı Gelin)
- "Masalarımız burada biterken gökten üç elma düştü.Biri yazanın,biri okuyanın,biri de dinleyenin başına.." (Zirveye Tırmanış)
- Kalktı sigarasını yaktı. Bir yabancıya içimizdeki hainlerden söz edip; bir Paşa'nın, bir Vali'nin, bir Belediye Başkanı'nın Selanik'i sattığını anlatamazdı. (Mustafa Kemal'in Romanı 3)
- Her yerde insan aynıdır. İyi de var kötü de. Akıllı da var, akılsız da. Kıskanç da var olgun davranan da. Us, bu insanları yönetmeyi öğretir Bilge Tigin oğlum. (Orkun Bilgesi)
- - Çocuklar, kalbinizin çiçekleri her yerde açar. Ama bu sevgi vatan aşkı olursa makam da, sevgili de koşarak gelir, sizi bulur. (Mustafa Kemal'in Romanı 2)
- Türk milletinin köklü kaderi yakın zamanda değişecek ve Türk milleti, ebediyyen Mustafa Kemal'le gülecekti. (Mustafa Kemal'in Romanı 1)
- Fakat Zübeyde hanım doğmadan büyük bir ümit ve sevgi ile bağlandığı yavrusunun milletinin kaderini değiştireceğinden,Ali Rızâ Efendi ile kwndisini bahtiyar kılacak bu çocuğun çöken devletin istikbaline ışık olacağından habersizdi. (Mustafa Kemal'in Romanı 1)
- Biz sadece Türk Milleti için değil bütün ezilen ve esir milletler için örnek bir savaş veriyoruz. İngiltere'nin korkusu budur. (Mustafa Kemal'in Romanı 3)
- Aynı mefhumu farklı dillerde ifade eden bu insanların gönüllerindeki istek ve emeller de başka başkaydı. (Balkan Acısı)
- Her büyük başın bir derdi var. (Ankaralı Gelin)
- Üç kız kardeş dehşet ve korku içinde birbirine sarılırken, anneleri Suçiğ Hatun titreyen dudakları ile elli yıl öncesine dalıyordu. Yedi yaşındaydı. Başlarında kamçılı bir Çin subayının sürüklemesinde tutsaklığa götürülü-yorlardı. Yalın ayaklarına yakıcı kum ve keskin çakıllar batıyordu. Atlıyken atsız, boyluyken boysuz, ıslı iken ıssız, alp iken yablak olarak günlerce aç, çıplak yürütülmüşlerdi. Sonra köle olarak pirinç tarlalarında çalıştırılmışlar, bir çok tutsak Türk bataklıklarda sıtmadan ölmüştü. Ama bu defa geçtikleri bozkır, çöl onları umuda, yeşil Ötüken'e götürüyordu. (Orkun Bilgesi)
- Ağaç dalları arasında süzülerek toprağa ulaşıyor;topraktaki çiçeklere,onlara son selamını iletiyoruz zirveye ulaşmak için çabalıyoruz. (Zirveye Tırmanış)
- Fayton; Hacı KIlıç, Sahabiye, Hunat Camii ve medreselerinin önünden geçerken hiç konuşmadan bu tarihi eserleri seyreden Martha nihayet konuştu; - Erciyesin dinlendirişi kadar bu eserler de güzel. (Erciyes Tutkusu)
- Her Türk üzerine düşen vazifeyi yaparsa, şimdi hasta gibi görünen, türlü tehlikelerle çalkalanan vatanın kurtulmaması mümkün değildi. (Mustafa Kemal'in Romanı 1)