diorex
Dedas

Pratik Aklın Eleştirisi - Immanuel Kant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pratik Aklın Eleştirisi kimin eseri? Pratik Aklın Eleştirisi kitabının yazarı kimdir? Pratik Aklın Eleştirisi konusu ve anafikri nedir? Pratik Aklın Eleştirisi kitabı ne anlatıyor? Pratik Aklın Eleştirisi PDF indirme linki var mı? Pratik Aklın Eleştirisi kitabının yazarı Immanuel Kant kimdir? İşte Pratik Aklın Eleştirisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.03.2022 22:00
Pratik Aklın Eleştirisi - Immanuel Kant Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Immanuel Kant

Çevirmen: Füsun Akatlı

Çevirmen: İoanna Kuçuradi

Çevirmen: Ülker Gökberk

Çevirmen: Gertrude Durusoy

Orijinal Adı: Kritik der praktischen Vernunft

Yayın Evi: Türkiye Felsefe Kurumu

İSBN: 9789757748076

Sayfa Sayısı: 176

Pratik Aklın Eleştirisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kant'ın üç Eleştirisinden ve Etikle ilgili iki ana yapıtından biri olan Pratik Aklın Eleştirisinin bu çevirisi, ilk defa 1980'de yayımlanmıştı. Çoktan tükenmiş olan bu çevirinin üçüncü baskısını, etik sorunların ülkemizde ve dünyada gündemde olduğu ve bu sorunlara kültürel yaklaşımların yaygınlık kazandığı bir zamanda okurlarımıza sunmaktan, böylece de insanı, temel alan ve insan olan herkese seslenen bir Etik örneğini vermekten mutluyuz. 

(Tanıtım Bülteninden)

Pratik Aklın Eleştirisi Alıntıları - Sözleri

  • Ahlâklılığın kesin buyruğunu yerine getirmek, her zaman herkesin elindedir.
  • Şimdi, akıl sahibi bir varlığın, yaşamı boyunca varlığına eşlik eden, yaşamından hoşnut olmanın bilinci m u t l u l u k tur ve bunu kişisel tercihi belirleyen en yüksek neden yapma ilkesi, ben-sevgisi ilkesidir.
  • Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır.
  • Sadece bilginler ya da ince zekalılardan değil de; işadamlarından ya da kadınlardan oluşan karma topluluklarda konuşulanlara bakarsak,onların öykü anlatmak ve şakalaşmaktan başka bir eğlenceleri daha vardır; o da,tartışmadır. Çünkü öykü anlatmak yenilikle birlikte ilgi çekiciliği de gerektirdiğinden hemen biter; şakalaşmaysa kolaylıkla yavanlaşır. Her tartışmadaysa kişinin karekterini oluşturan herhangi bir eylemin ahlaksallığı ölçüsünde,detaylı düşüneni sıkılmaktan kurtarmak için konuşmaya katılması için kışkırtan,topluluğa bir canlılık katanı yoktur.
  • Öyle eyle ki, senin istemenin maksimi, hep aynı zamanda genel bir yasamanın ilkesi olarak da geçerli olabilsin.
  • Dünyanın hiçbir yerinde, hatta dünyanın dışında bile, var olan şeyler arasında iyi niyet kadar kayıtsız ve şartsız iyi bir şey yoktur.
  • "Arzulama yetisinin muhtevası(içerik) materyali(gereç)"nden,gerçekliği arzu edilen bir nesneyi anlıyorum. Bu nesneyi arzulama,pratik kuraldan önce geldiğinde ve pratik kuralı ilke yapmamızın koşulu olduğunda;(ilkin) bu ilkenin her zaman için deneysel olduğunu söylerim. Çünkü kişisel tercihi belirleyen neden,bir nesnenin tasarımı ve özneyle ilişkisidir; bu sayede,arzulama yetisi,bu nesnenin gerçek olmasında belirlenir. Böylesine bir ilişkiye haz duyma denir. Bu haz duyma,kişisel tercihi belirleme olanağının koşulu olarak varsayılmalıdır. Fakat bir nesnenin tasarımına bakarak,bu tasarımın doğası ne olursa olsun,bunun haz mı acı mı vereceği,yoksa tepkisiz mi kalınacağı a priori olarak bilinemez. Bu yüzden de,böyle durumlarda kişisel tercihi belirleyen neden,dolayısıyla da bu nedeni koşul olarak varsayan pratik içerikli ilke her zaman için deneysel olmak zorundadır.
  • Herkes tek ve aynı şeyi istemez,fakat herkesin kendine özgü isteme nesnesi (kendi mutluluğu) vardır; bu işe,gerçi başkalarının aynı şekilde kendi benlerine yönelik olan amaçlarıyla raslantı sonucu bağdaşabilir ama,bu bir yasa olmak için yeterli değildir; çünkü yapılmasına ara sıra izin verilen istisnalar sonsuzdur ve bunlar tek bir evrensel kural içinde bulunamazlar.
  • Leibniz, mikroskop altında incelediği bir böceğe kıyamamış, onu yine yaprağının üzerine bırakmıştı; çünkü ona bakmakla bilgiler edinmiş, ondan neredeyse bir iyilik görmüştü.
  • "İki şey -onları tefekkür ettikçe- iç dünyayı (ruhu) her daim yeni ve artan bir hayret ve haşyet ile doldurur: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası." "(...) Der bestirnte Himmel über mir, und das moralische Gesetz in mir."
  • Tutarlı olmak bir bilgenin en büyük yükümlülüğüdür, ancak bu çok seyrek görülür.
  • İstediğim, yalnızca anlaşılmaktır.

Pratik Aklın Eleştirisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kant’ta yine çoğu filozofun uğradığı (çok etki bırakan az anlaşılan) yazgıya maruz kalmış birisi. Şahsen tabii ki onu herkesten daha iyi anladığımı söyleyemem; ki zaten bu eserini okuduğunuzda onun kendine has kullandığı kavramlara dair ön bilginiz yoksa sizi epey bir yoracaktır. Her ne kadar çevirinin çok başarılı olduğunu düşünmesem de felsefenin başlı başına zorluğu ayrıca başka bir dile aktarılırken uğradığı anlam dezenformasyonu zaten eserin anlaşılırlığını peşinen zorlaştırıyor. Buna rağmen ön kabullerimizin temelini sarsmak ve bir devinim kazandırmak adına kesinlikle ihtimam göstererek okunması gerektiğini düşünüyorum. Bir kere de okunup anlaşılması çok güç, dönüp üzerinde tekrar tekrar düşünülmeli. Eseri okurken beni çok zorlamasına rağmen, aynı zamanda bitirirken içimde bıraktığı ukde yine de yaşanmaya değer bir duyguydu. Bize bıraktığın “ahlaka özgü eğitim ve yetiştirmeye ilişkin yöntem öğretisinin en genel maksimleri” için teşekkürler Kant.. (Cesur)

pratik usun eleştisi kitabını kötü çevirisi: Pratik usun eleştirisi kitabını daha önce e-kitap olarakta okumuştum.Elimde bulunsun diye say yayınlarından tekrar aldım okumaya kalktığımda okuyamadım çünkü çok kötü bir çeviriyle karşılaştım.Çevirinin bilinmeyen kelimelerle dolu olması kurdukları cümlelerin anlaşılmaz olması ve özellikle kitabın çok anlaşılmaz ve berbat bir şekilde çevrilmesi bu kitap için verdiğim ücretin çöpe atıldığı kanaatine varmama sebep oldu.Pratik usun eleştirisi mükemmel bi kitap bundan şüpheniz olmasın ama asla bir daha bu yayınevinin hiçbir çevirdiği kitabı almayacağımı özellikle belirtmek istiyorum.Daha öncede sevme sanatı adlı kitabı almıştım ordada aynı sorunla karşılaşmıştım.Size yegane önerim bu yayınevinden uzak durmanız aksi durumda paranız çöpe atılmış gibi olur. (murat emir)

Eksilmeyen Işık'a ithafen: "Bilgimiz, dışımızdaki nesnelerden geleni eklerle düzenleniyor inancına dayanarak metafizik olayları çözemiyorum. Bir de tersini deneyeceğim. Dışımızdaki nesneler, bilgimizden gidenlerle düzenleniyor inancına dayanarak bakacağım metafizik olaylara..." İmmanuel Kant bu argümanlarla yola çıkmıştır spiritualizme. Doğanın karşısına us'u yerleştiren Kant, doğa olaylarının usla ele alınabileceğini düşünmüştür. Lakin bunu yaparken insan aklına sınır çizmiyor değil. Ona göre insan aklı sınırlidir ve bu sınırlar dışında olan metafizik olgular şeyler fenomenler usla ele alınamaz. Pek tabi bu aynı zamanda bir çelişki olmakla birlikte Kant beyfendiyi diyalektik yönteme götürmüştur diyebiliriz. O bu durumunu şöyle izah etmekten geri kalmamıştır: Ben, sadece incelemekle görevimi yerine getireceğim. Doğa, sırası gelince gerçeği açıklayacak olan adamı da ortaya çıkaracaktır. Eserde metafizige olan yaklaşımı bu yöndedir. Bu açıklamalarin tatmin etmediğini söyleyebiliriz belki de ama tüm felsefe dünyası için en büyük adımlardan biri olduğu su götürmez bir gerçek. Nitekim Kant bu düşünceleriyle ardillari olan birçok filozfu düşünürü paradigmalari manteliteyi değiştirmiştir ve yön vermiştir. Bu konuda hiçbir ama hiçbir beis olamaz kanaatindeyim. İmmanuel Kant sonuçta. Kant eserde felsefenin eleştiri temelleri üzerinde kurulması gerektiğini dile getirmiştir. Felsefeyi de akılla yaptığımıza göre aklı temel almak gerek ve akıl üzerine yoğunlaşmak gerekir. Us'u değerlendirmek incelemek ve ne olduğuna dair argümanlarla yola çıkmıştır. Eserde temel olarak bunun üzerinde durmuştur. Salt us, duyarlılığın verilerinden alınmamis olan ( a priori ya da deneyim dışı) bilgiyi gerçekleştirdiğini söylemektedir sevgili düşünür. E bu şimdi ne demek oluyor ki?Us demek ki deneyime ihtiyaç duyabilir. Böylelikle şeyleri açıklamakta deneye tabi kılabilir. Ama salt us ne demek? İşte üzerinde durduğu esas noktalardan biri de budur. Salt us. Salt akıl. Bu gibi durumlarda metafizik şeysi de işin içine girdiğinde us ise yaramıyor sanırım düşünüre göre. Bu işi halledecek olan salt us olmali. Salt us nesnelerle uğraşmaz. Boş virane bir çaba olur ona göre. Çünkü salt us ancak ve ancak aşkınlık'ı ele alabilir. Bu aşkınlık sevgilimize duyduğumuz aşk değil :) aslında o da aşkınlık olabilir belki de. Aşkınlık.. Aşan, ötesi, yüksekte olan, Ulu, yüce olan aşkınlık.. Kant bilmeyi aşkınlıkla açıklar. Bilme nedir bilgi nedir konusunda ise kafaları allak bullak eden çıkarımlar görmekteyiz. Bilgiler yargidir der aynı zamanda. Öte yandan bilgi veren yargilar cozumsel değil bireșimsel yargilardir. Peki salt us bu bireșimsel yargıyı aşkınlıkla ele alabilir mi? Ama deney yöntemini kullanarak. Kanta göre aslaaaa. Bu şekilde metafiziği de yok etmiş oluyor sanki. Bu yönüyle de Kant maddeci yapısıyla karşımıza çıkıyor. Duyarlılık konusuna da değinen Kant, duyarlıgin da usla ele alınamayacagini dile getirmiştir. Çocuk örneğini karşımıza çıkarır. Çocuklar sevdiği şeylere yaklaşırlar. Bu yaklaşımları usla yapılan bisey olarak ele almak mümkün değildir. Dolayısıyla us duyarlık konusunda işlevsel değildir. Kant bu çocuk örneğini sezi olarak ele alır. Aha şimdi de sezgici olarak karşımıza çıktı :) birazdan arabesk hayrani olarak karşımıza çıkmasi hiçten bile değildir kanaatimce. Yaw sen nesin? :) :) böylelikle Kant Aşkınlıktan (Transzsemdent) den deneyüstu (Transzendental) kavramına geçmiş olmaktadır. Kant us hakkında sonuç olarak kafa karışıklığı içinde bırakmıştır bizleri. Çünkü us a sınır biçme görevinde bulunmuştur. Bu sınır ise bizzat şeyin kendiliği'dir. Hiç bir zaman  aşılmamalidir. Çünkü bilinemez. Bu düzen matematik-fizik-usculuk düzenidir. Kant bunu bize şöyle dile getirmistir. " Bizler, gizlerle dolu bir evrende bir düş'ün düşünü görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Sezișlerimizin, kavramlarımızın, deneydıșı ide'lerimizin içine gömülmüşüz;bir şeyler kuruyoruz. Ne var ki, bildiğimizi sandığımız şey sadece olay' lardir. O olaylar ki, bilmediğimiz nesneyle asla bilemeyeceğimiz bir öznenin birbirlerine olan ilişki'sinden doğmuştur. Şair burda ne demek istemiştir? Sahi ya ne diyor?Hey bisey diyor ama ona bile şüphe ile bakmak gerekiyor sanırım. Şair burda bisey demek istemiş mi..? Şair kim bu arada? :)) Özneyi bilemeyiz. Nesneyi de bilemeyiz. Ona göre us özgürlüğü sever. Aşkınlık peşinde koşmak istemesi bundan dolayı olsa gerek diye düşünüyorum. Așkınlığa ancak özgürlükle gidilebilir. Kant usun bu özgürlüğü sevme şeysinden dolayı eserde ödev ahlakına deginmistir. Ki kitabın ana temalarindan biri de ödev ahlaki olmustur. Zorunlu olanın karşısında özgürlük de vardır. Biri bilim ise diğeri de törebilim. Us salt olamayabilir belki ama uygulayıcı olabiliyor Kant a göre. Bu durumu irade olarak ele almış Kant hazretleri. Özgürlükle dile gelmeyen, oluşmayan iyiliğin hiçbir anlamı yoktur. Cezanın olması,armağanın olması ,gelenek ve göreneklere uyma, amaçsal yönelimlerle yapılan iyilik, iyilik olamaz Kant a göre. Bu çok güzel bisey. Ve çok iyi açıklamaktadir. Ama karışık yine. Özgürlük zorlamaz ona göre yükümlü kılar. Kişi yükümlüdür iyiliğe. Ve iyiliğe götürmesi gereken özgürlüğe. Kendindelik, kendiliğindenlikten gibi bisey aklıma geliyor ama o da varolusculuk düzenine götürür bizi, edemeyiz şimdi bide Sartre ile ugrasamayiz. :) özgürluk fizik yasaları gibi ele alınamaz. Serbest bir seçim olma işidir. Kendi yasasını da kendisi koyar aynı zamanda. Burda dinsel bir törebilim ya da Tanrı inanışı gerçek törebilim olamaz demek istiyor aynı zamanda. Tanrı bi yerde buyurmussa sen özgür değilsindir demek istiyor. Gerçek özgürlükle ele alınamaz bu durum ona göre. Eserde Kant in ikililik yaptığı ya da ikililiğe düştüğü yerler var sanki. Bazen metafizigi reddeder tavırlar hakimken bazen de bi güzel metafizigi olumlayacak beyanatlar vermiştir. Zaten diyalektik bir düşünce sistemi kurmaya çalıştığı bir gerçek. Düzensizlikler, düzen içindir sözü buna ithafen söylemiş bir sözdür. Öğretisini genelleyecek olursak elstiricilik (kritisizm) olarak ele alabiliriz. Ki bu Öğretisini oluştururken Hume kendisini çok etkilemiştir. Eserde de Hume dan söz etmiştir. Kant için bir yerlerde söyle yazılmıştır ki katılmamak elde değil. Pratik us adını verdiği irade ve eyleme, böylelikle de eylemsel töreye (ahlâk) ve duyumculuğa önem vermekle özdekçiliği (maddeci) tutmakta ve üstün görmektedir. Tanrıya us yoluyla varılamayacağını ileri sürerek, gerçek bir özdekçilik anlayışıyla, bütün metafizigi yadsimaktadir. Kant, bu bakımdan gerçek bir "utanmaz ozdekci" dır. Ne var ki, duyuların getirdiği nesnel algıları biçimlendirebilmek için us'a önsel (a priori, deney dışı) veriler yakıștırmakla bir başka noktadan gene idealizmle birleşiyor. Kant, us'un Saltık gerçeği ya da kendiliginden şeyi bilemeyeceğini ileri sürmekle de bilinmezcilikle (agnostisizm) ile nitelenmistir. Anlaşılması zor bir eser. Çeviriden de olabilir. Lakin en iyi çeviri olsa da anlaşılması zor olacaktır. Hatta almanca bilsek bile Kant anlamak yine çok zor. :) maksimlere çok kafa yoracaksiniz siz de benim gibi. Tabi okuyacak olursanız. O yüzden kitaba başlamadan önce evvela maksim nedir iyice bir araştırmak lazım derim size ödev ahlaki konusundaki değerlendirmeleri taktire sayan olsa gerek. Ve günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri bence. Dili baya ağır. Manrigini kurmak zor. Esenlikle İyi okumalar.. (Çekiçli feylesof)

Pratik Aklın Eleştirisi PDF indirme linki var mı?

Immanuel Kant - Pratik Aklın Eleştirisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pratik Aklın Eleştirisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Immanuel Kant Kimdir?

Immanuel Kant, 22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804 (Königsberg) tarihleri arasında yaşamış olan Alman filozofu. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirleyici olarak etkilemiştir.

Yaşamı

Kant, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilir. Doğu Prusya'nın Königsberg (Kaliningrad) kasabasında doğdu. Hep burada yaşadı. Üniversite eğitimi sırasında birkaç yıl öğrencilere özel dersler verdi. Eğitimi sırasında Leibniz ve Woolf'dan etkilendi. 1755 tarihinde doçent derecesi aldıktan sonra üniversitede çeşitli sosyal bilimler alanlarında dersler vermeye başladı. Kant başlangıçta fizik ve astronomi alanında yazılar yazdı. 1755 yılında "Evrensel Doğal Tarih ve Cennetlerin Teorisi" adlı eserini yazdı. 1770 yılında Königsberg'de mantık ve metafizik kürsüsüne atandı. 1770'den sonra Hume ve Rousseau etkisiyle eleştirel felsefesini geliştirdi.12 şubat 1804'de Königsberg'te öldü.

Felsefesi

Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir.

O, felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hem Descartes'ın rasyonalizminden ve hem de Hume'un empirizminden önemli gördüğü öğeleri alarak, transsendental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimin felsefi temellerini gösterdikten sonra, özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak Hristiyan ahlakını savunma çabası vermiştir. O, fenomenal gerçeklikle, yani bizim duyular aracılığıyla tecrübe ettiğimiz dünya ile numenal gerçeklik, yani duyusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak dünya arasında bir ayrım yapmıştır.

Kant öğretisiyle bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir, fakat varlığın genel ilkeleri, Tanrı'nın varoluşu, ruhun ölümsüzlüğü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir. Çünkü, metafizik alanında, ruh, Tanrı, evren kavramlarını düşündüğümüz zaman, burada duyu-deneyi tarafından sağlanan malzeme bulunmaz. Bilginin iki temel öğesinden biri olan deney, tecrübe öğesi metafizik alanında söz konusu olmadığı için, akıl burada antinomilere düşer. Öyleyse metafizik alanında bilimsel bilgi olanaklı değildir. Bununla birlikte, Kant görünüş-gerçeklik ya da fenomen-numen ayrımını insan varlığına uygulayarak, ahlak olanağını kurtarır.

Immanuel Kant Kitapları - Eserleri

  • Eğitim Üzerine (Ruhun Eğitimi-Ahlaki Eğitim-Pratik Eğitim)
  • Pratik Aklın Eleştirisi
  • Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi
  • Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi
  • Yaşam Felsefesi
  • Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena
  • Arı Usun Eleştirisi
  • Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme
  • Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı
  • Fragmanlar
  • Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler
  • Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din
  • Pedagoji Üzerine
  • Seçilmiş Yazılar
  • Yargı Yetisinin Eleştirisi
  • Yaşamın Anlamı
  • Fragmanlar
  • Prolegomena
  • Bir Bilicinin Düşleri
  • Yaşamın Anlamı
  • Arı Usun Eleştirisi
  • Ethica
  • Philosophia Pratica Universalis
  • Ruhun Gücü Hakkında
  • Ethica
  • The Metaphysics of Morals
  • Fakültelerin Çatışması
  • Fundamental Principles of the Metaphysic of Morals
  • Felsefi Mektuplaşmalar
  • Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı

Immanuel Kant Alıntıları - Sözleri

  • Her kim ki dileklerini ılımlı kılarak kurgul yaşamda doyum bulursa, aydın ve yetkin bir yargıcın onayında çabaları için güçlü bir uyarı kazanır- çabalar ki, yararları büyük ama uzaktır ve bu nedenle sıradan gözlerden bütünüyle kaçarlar. (Arı Usun Eleştirisi)
  • "Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır." (Seçilmiş Yazılar)
  • İnsanla ilgili her türlü bilgi düşünceyle başlar, oradan kavramlara geçer ve fikirlerle sone erer. (Yaşamın Anlamı)
  • İnsan yararlı olana tutunur, yokluğunu fark etmediği şeyleri aramaz. (Bir Bilicinin Düşleri)
  • İntihar üstüne “Greklerde intiharın saygınlık kazandırdığı bir dönem yaşanmıştır, bu yüzden Romalılar kölelerinin intihar etmesini yasaklamıştır, çünkü onlar kendilerine değil efendilerine aittir.” (Ethica)
  • . Tüm insan bilgisi sezgilerle başlar, oradan kavramlara ilerler ve fikirlerle biter. ... (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )
  • Kadının zayıflıklarının bir çoğu, deyim uygunsa, güzel kusurlardır. (Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler)
  • Bu bilim ki, başka herşeyde bilgisiz olan herkes, onda kesin bir yargıda bulunmaya cesaret ediyor... (Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena)
  • - " (...) Metafizik ki, başka her şeyde bilgisiz olan herkes, onda kesin bir hükümde bulunmaya cesaret ediyor, çünkü bu alanda gerçekten de, esaslı olanı boş laftan ayırt edecek kesin bir ölçü henüz yoktur...” (Prolegomena)
  • Arzu edilen bir şeyi yapmadığı zaman biz de onun arzu ettiği şeyi yapmayız. (Pedagoji Üzerine)
  • Zamanın üç kipi süreklilik, ardışıklık ve eşzamanlılıktır. Öyleyse görüngülerin tüm zamansal ilişkilerinin üç kuralı olacaktır ki, her bir görüngünün varoluşu tüm zamanın birliği açısından bu kurallara göre belirlenebilir — kurallar ki tüm deneyimden önce gelir ve hiç kuşkusuz onu olanaklı kılarlar. (Arı Usun Eleştirisi)
  • " Felsefe, aklın ulaşacağı en son hedeftir... " (Ruhun Gücü Hakkında)
  • İstemek ve başarmak...ne kadar tuhaf sözcükler... (Fragmanlar)
  • Bundan dolayı: kamu ancak yavaş yavaş aydınlanmaya varabilir. Gerçi devrimler ile bir ‘baskı rejimi, kişisel bir despotizm, bir zorbalık yönetimi yıkılabilir; ancak yalnız bunlarla, düşüncelerde gerçek bir düzelme, düşünüş biçimlerinde ciddi bir iyileşme elde edilemez; tersine, bu kez yeni önyargılar, tıpkı eskileri gibi, düşüncesiz yığına, kitleye yeni birer gem, yeni birer yular olurlar: Oysa aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez; ve bunun için gerekli olan özgürlük de özgürlüklerin en zararsız olanıdır: Aklı her yönüyle ve her bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanmak özgürlüğü. (Seçilmiş Yazılar)
  • Üstümde Tanrı,dışında dünya, içimde insalsal tin. (Fragmanlar)
  • - " (...) Saf Aklın Tenkidi'nin mücerret olmasına gelince, işte bu noktadaki şikayetler haklıdır ve onu elinizdeki Prolegomena ile ortadan kaldıracağım. Prolegomena’yı da mücerret bulanlar düşünmelidir ki, herkesin Metafizik ile uğraşması gerekli değildir..." (Prolegomena)
  • Eğer, sık sık olduğu gibi, yargı onun önceden verili olan ve bütünüyle başka bir nesneyi düşündüren yargılardan doğup doğmadığını görmek için bir yargı olarak ortaya koyuluyorsa, anlakta bu yargının önesürümünü araştırır ve orada belli koşullar altında evrensel bir kurala göre bulunup bulunmadığını görmeye çalışırım. Böyle bir koşulu buluyorsam, ve eğer yargının nesnesi verili koşullar altına alınabiliyorsa, o zaman yargı başka bilgi nesneleri için de geçerli olan kuraldan çıkarsanmıştır. Bundan görürüz ki, us çıkarsamada anlaktaki büyük bilgi karmaşasını en küçük sayıda ilkeye (evrensel koşullara) indirgemeye ve bu yolla onun en büyük birliğini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. (Arı Usun Eleştirisi)
  • İyi bir yaşam sürme haricinde,insanın Tanrı’yı hoşnut etmek için yapabileceğini düşündüğü her şey dini yanılsamadan ve sahte ilahi hizmetten ibarettir. (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )
  • Eğer insan başka birinin bize bıraktığı, bir temele oturtulmuş ama sonuna kadar geliştirilmemiş bir düşünceden işe başlar ve bu düşünce üzerine düşünmeye devam ederse, kendisine bu ışığın ilk kıvılcımını borçlu olduğu o keskin görüşlü adamın ulaştığı yerden daha ileriye gitmeyi umabilir. (Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena)
  • . Ahlak, kendimizi nasıl mutlu edebileceğimizin öğretisi değil, kendimizi mutluluğa nasıl layık kılabileceğimizin öğretisidir. ... (Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din )

Yorum Yaz