matesis
dedas

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati - Fernando Pessoa Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kimin eseri? Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kitabının yazarı kimdir? Prensin Ölümü - Şeytanın Saati konusu ve anafikri nedir? Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kitabı ne anlatıyor? Prensin Ölümü - Şeytanın Saati PDF indirme linki var mı? Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kitabının yazarı Fernando Pessoa kimdir? İşte Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 08.05.2022 16:00
Prensin Ölümü - Şeytanın Saati - Fernando Pessoa Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Fernando Pessoa

Çevirmen: Işık Ergüden

Orijinal Adı: A Morte do Príncipe - A hora do diabo

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755709499

Sayfa Sayısı: 92

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Portekiz edebiyatının yetkin kalemi Fernando Pessoa’nın ölümünden sonra keşfedilmiş iki diyalog-metin, ilk kez Türkçeye kazandırılan Prensin Ölümü ile Şeytanın Saati bu kitapta bir araya geliyor.

Dramaturjisi ve teatral dinamiğiyle ön plana çıkan, dramatik yapının adım adım zirveye yaklaştığı metinlerde kişiler sürekli kimlik, kimliklerse yer değiştirir. Zihinlerindeki imgelere dalınır, mitler ve metafizik düşünceler gözden geçirilir, diyaloglar harmonik bir yapıya bürünür. Baş döndürücü bir dinamiğe sahip fragmanlar arasından sızan ölüm sessizliği ve delilik, teatral ruhu koruyan muğlak bir sahnelemeye dönüşür.

Tarihin ve mitolojinin derinlerinden uzayın derinliklerine, tanrılara ve şeytana uzanan bu yolculuk, şair sıfatıyla anılagelen Pessoa’nın dramaturg kimliğine iade-i itibar kazandırırken, okurunun zihninde de kapılar açıyor.

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati Alıntıları - Sözleri

  • Evet, ama uyanmak öyle hüzünlü ki...
  • “Gitmenin ya da kalmanın, bir yerde olmanın ve bir şey olmanın derin dehşeti istila etti beni.”
  • ''Gün öyle güzel soluyor ki...''
  • “Bütün bu evren bir kitap ve her birimiz o kitabın birer cümlesiyiz.”
  • “Her zaman kendisi olarak kalan tek şey düşlerdir.”
  • En büyük aşk derin bir uykudur, dalmaktan hoşlandığımız bir uyku.
  • ''İnsanlara bakmak öyle yorucu ki!..''
  • “Bütün bu evren bir kitap ve her birimiz o kitabın birer cümlesiyiz.”
  • “Sen hiç kendi sesini dinlemeye çalışmadın mı? Hiç mi dinlemedin kendini?”
  • Hangi ay ışığının şarabıyla sarhoş oldun ki canlılar arasında ölülerle konuşuyorsun?
  • “Gitmenin ya da kalmanın, bir yerde olmanın ve bir şey olmanın derin dehşeti istila etti beni.”
  • Her zaman kapısı olmayan duvarın önünde kapının açılmasını bekleyen biri olacağım.
  • Tanrı hep hangi taraftan gelir? - Her taraftan ve hiçbir taraftan...
  • Olduğum şey ile asla olmayacağım şey arasında bulunduğum şu anda sahip olduğumdan daha iyi bir krallığım asla olmayacaksa, sahip olunacak bir krallık neden verildi bana?
  • ''Var olmayı başaramamış, ama buna ramak kalmış şeylerin anılarını taşıyorum kendimde.''

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati İncelemesi - Şahsi Yorumlar

TANITIM METNİNDEN: Dramaturjisi ve teatral dinamiğiyle ön plana çıkan, dramatik yapının adım adım zirveye yaklaştığı metinlerde kişiler sürekli kimlik, kimliklerse yer değiştirir. Zihinlerindeki imgelere dalınır, mitler ve metafizik düşünceler gözden geçirilir, diyaloglar harmonik bir yapıya bürünür. Baş döndürücü bir dinamiğe sahip fragmanlar arasından sızan ölüm sessizliği ve delilik, teatral ruhu koruyan muğlak bir sahnelemeye dönüşür. Tarihin ve mitolojinin derinlerinden uzayın derinliklerine, tanrılara ve şeytana uzanan bu yolculuk, şair sıfatıyla anılagelen Pessoa’nın dramaturg kimliğine iade-i itibar kazandırırken, okurunun zihninde de kapılar açıyor. (X)

"Sevgili Pessoa bey her kitapta, yok yok her satırda beni büyülemeyi nasıl başarıyorsunuz? Her defasında beni kendinize tekrar tekrar hayran bırakıyorsunuz bayım. Bu nasıl zihindir, bu nasıl derinlik, bu nasıl yürektir böyle?" demek isterdim. Fernando Pessoa yaşıyor olsa, karşımda olsa bunları söylemek isterdim. Ya da söyleyemezdim, bilmiyorum. Çünkü; eşsiz kalemi olan bir yazar karşısında konuşamazdım. Yazarın öyle bir tarzı var ki, hep kendi üzerinden, benliği üzerinden yarayı deşiyor. Şöyle ki; 'yavaş yavaş ruhu bile yok oldu' değil de 'yavaş yavaş ruhum bile yok oldu' diye cümleler kuruyor. Hangi role bürünürse bürünsün hep 'ben' diyor. Sizde nasıl oluyor bilmiyorum ama bu da benim kitabı okumak değil, adeta yaşamamı sağlıyor. Prensin Ölümü & Şeytan'ın Saati de diğer kitapları gibi ölümünden sonra bulunan el yazması ve daktilo yazısı eserleri arasından derlenmiş. Belki biliyorsunuzdur ama hatırlatayım. Pessoa bu 20.000 civarı elyazmasını bir sandıkta saklamış ve kimsenin haberi olmamış. Hiç bir kitabı yaşarken basılmamış. Kaleminin beni bu kadar etkilemesini biraz da buna bağlıyorum. Yani o 20.000 'den fazla elyazmasına içini dökerken tamamiyle kendi olarak, içinden ne geliyorsa onu yazmış. Ve ben buna 'saf kalem' diyorum. Ve onun saf kalemine aşık olduğumu bağıra bağıra söylemek istiyorum. Gelelim kitabın tarzına... Kitap 2 hikâyeden oluşuyor. İkisi de düş kurmak üzerine kurgulanmış. İlki biri prens olan iki kişi arasında geçen bir diyalog. Konuşma devam ederken bir bakıyorsunuz kişiler yer değiştirmiş hatta cinsiyet değiştirmiş. İkincisinde ise, Şeytan ile bir kadının karşılaşması ile bir hayal alemine dalış kurgulanmış. Her iki hikayeye de düş ve mitler hakim. İlk başta eseri kavranması zor olsa da, bir paragrafı bir kaç defa okumak gerekse de müthiş bir üslup söz konusu. Affınıza sığınarak böyle bir eseri yorumlamada zorlandığımı ve hakkını veremediğimi söylemek istiyorum. Son olarak "farklı bir tarz denemek isteyenlere ve Pessoa okurlarına şiddetle tavsiye ediyorum" demek istiyorum. (Huzursuz Kitap)

Dikkat bu bir ilanı aşktır... yazar/fernando-pessoa aşığım sana! ️ İki farklı eseri barındıran bu kitapta eserlerden biri anlatı diğer ise küçül bir öykü şeklinde. Anlatımızda X ve P’nin karşılıklı konuşlarını okuyoruz. yazar/fernando-pessoa , çok sık düşlerden ve düş kurmak üzerine duruyor. Karakteri sorgulatıyor ve amacını bulmasını sağlıyor. Öykü ise Şeytanın savunması gibiydi bir kadınla konuşan şeytan, nelerden bıktığını aslında neden var olduğundan bahsediyor.. şu alıntı ile daha iyi anlatabilirim sanırım: “ Ama, siz her şeyi tersinden söylüyorsunuz...” “Bu benim görevim, hanımefendi. Ben, Goethe’nin dediği gibi, inkar eden değil, zıddına giden tinim.” ... Sy:78 Çokça sevdiğim bu kitap yazarın sağlığında değil ölümüyle bıraktığı binlerce sayfalık mirasından yayımlanmış bir esermiş. Umarım sizler de keyifle okursunuz.. (Ceren)

Prensin Ölümü - Şeytanın Saati PDF indirme linki var mı?

Fernando Pessoa - Prensin Ölümü - Şeytanın Saati kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Prensin Ölümü - Şeytanın Saati PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fernando Pessoa Kimdir?

Lizbon'da doğdu. Beş yaşındayken, müzik eleştirmeni olan babasını kaybetti. Annesi, Portekiz'in Durban konsolosuyla yeniden evlenince yerleştikleriGüney Afrika'da (1896) tam bir İngiliz eğitimi gördü. 1905'te geri döndüğü Lizbon'da yaşamının sonuna kadar kaldı. Geçimini, İngilizce ve Fransızca iş mektupları yazarak kazandı ve yalnız yaşadı.

Portekiz modernizminin öncülerinden olan Pessoa, Milton, Shelley, Keats, Poe, Byron, Whitman, Shakespeare, Baudelaire'den etkilenmiş ve ilk şiirlerini, İngilizce olarak, 1905-1908 yılları arasında yazmıştır. 1912'de, ilk şiirlerini "Portekiz 'Rönesans' " hareketinin yayın organı A Aguia dergisinde yayımladığında, simgeci şiirin ve "saudosismo"nun (geçmişe özlem) etkisi altındaydı. Aynı yıllarda, düzyazı metinler (Fausto, Epithalamium, O Marinheiro, Na Floresta do Alheamento, vd.), eleştiri ve denemeler yazdı. 1913'te, fütürist harekette yer aldı ve Sá-Carneiro ile birlikte Portekiz öncü edebiyatını başlatarak, "paulismo" akımını yarattı. 1914 yılında, her şeyi, olabilecek bütün tarzlarda hissetmek için, kendi içinde gücül olarak bulunan farklı yazar kimliklerini aralarında diyaloğa sokarak, onlara yazı aracılığıyla kurmaca bir gerçeklik kazandırdı. Pessoa'nın farklı yazar kimliklerinin yansıması olan bu kökteş şair ve yazarlar Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis, Bernardo Soares ve Fernando Pessoa'nın kendisidir. Pessoa'nın kendi şiirleri ve kökteş şairleri aracılığıyla yarattığı şiirler Orpheu, Portugal Futurista, Contemporanea, Atena gibi ancak birkaç sayı çıkan dergilerde yayımlandı. "Vatanım Portekiz dilidir" diyen Pessoa ölümünden bir yıl önce, Portekiz tarihinin okültist ve simgeci bir yorumu olan "Mensagem" adlı şiiri yazdı ve Ulusal Propaganda Sekreterliği'nin açtığı yarışmada ödül aldı.

Fernando Pessoa 30 Kasım 1935'te, 47 yaşında, Lizbon'da karaciğer hastalığından öldüğünde pek az tanınıyordu. Sağlığında yayımlanan dört kitabından üçü İngilizce'dir: 35 Sonnets (1918), English Poems I-II ve English Poems III (1921). Portekizce kitap olarak yayımlanan tek eseri Mensagem'dir (1934). Dergilerde kalmış birçok şiir, deneme vb. yazıları vardır. Ardında bıraktığı elyazması fragman sayısı 25-27 bin arasındadır.

Bütün eserleri 1942'de yayımlanmaya başlanmış ve 26 cilde ulaşmıştır.

Fernando Pessoa Kitapları - Eserleri

  • Huzursuzluğun Kitabı
  • Şeytanın Saati
  • Uzaklıklar, Eski Denizler
  • Bulmaca Meraklısı Quaresma
  • Anarşist Banker
  • Anarşist Banker - Şeytanın Saati
  • Ophelia'ya Mektuplar
  • Pessoa Pessoa'yı Anlatıyor
  • Başıboş Bir Yolculuktan Notlar
  • Felsefi Denemeler
  • Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu
  • Düşsel ve Gerçek
  • Sırların Cebri
  • Anlamaktan Yoruldum
  • Gizemli Bir Maske
  • Teslis'in İkincisi
  • Lizbon: Her Turistin Görmesi Gerekenler
  • Prensin Ölümü - Şeytanın Saati
  • Huzursuz Bir Aforizma
  • Aklın Haysiyeti
  • İnsan Bir Uçurumdur
  • I Have More Souls Than One
  • Denize Övgü
  • Mesaj
  • Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi
  • Pessoa Olmak Üzerine Düşünceler

Fernando Pessoa Alıntıları - Sözleri

  • Henüz yazılmamış bir romanda havada süzülen bir karakterim ve içime hayatı üflemeyi tam olarak becerememiş birilerinin hayalinde var olmadan önce yok oldum. (Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu)
  • "Dış dünyada sanki bir kapı açılır da, Hiçbir şey değişmeden Her şeyin bambaşka olduğu zaman." (Denize Övgü)
  • "Bulmak için kendimi çiçeklerde, kuşlarda, tarlalarda, kentlerde; insanların davranışlarında, sözlerinde ve düşüncelerinde; güneş ışığında ve artık yok olmuş dünyaların unutulmuş harabelerinde aramalıyım." (Sırların Cebri)
  • Tek bir yaşamım var, o da bu. Tüm bu propaganda ve toplumsal eşitsizlik hikayelerinden bana ne! Güzel vakit geçirebilir ve tüm bu karmakarışık şeyleri kafaya takmadan yaşamdan zevk alabilirdim. (Anarşist Banker - Şeytanın Saati)
  • Asla varılamayacak yere her zaman dosdoğru gidildiği için mi, yoksa varışı olmayan yere doğru dönüp durulduğu için mi hiçbir şeyin sonunun olmadığını kimse bilmez. (Anarşist Banker - Şeytanın Saati)
  • Hangi huzursuzluk yükseltir bizi derinden? (Mesaj)
  • • İnsan ya özgürdür ya belirlenmiştir. • (Felsefi Denemeler)
  • Zekanın olduğu yerde hayat imkansızdır (Aklın Haysiyeti)
  • Kafe ve lokanta garsonlarından, berberlerden, evrak taşıyan çocuklardan, köşe başlarında doğal ve kendiliğinden oluşan ilişkilerden hoşlanıyorum. Daha iyi tanıdıklarıma karşı bu duyguyu taşıdığımı söyleyemem. (Huzursuz Bir Aforizma)
  • Gösteriş köpekler içindir. (Aklın Haysiyeti)
  • Onlarda benim gibi gelecekleri geçmişleridir. (Huzursuz Bir Aforizma)
  • Yalnız kalabilmenin adıdır özgürlük. İnsanlardan uzaklaşıp kendi içine çekilebiliyorsun. Eğer paraya, şana, şöhrete, aşka ve çoğunluğun uyduğu o sürüyle hareket etme içgüdüsüne ihtiyacın yoksa özgür birisin. Özgürlük, yalnızlık ve sessizlikle beslenen ıssız içe çekilme halidir. Yalnız yaşamayı başaramıyorsan, o zaman doğuştan kölesin demektir. Ve hiçbir zaman da bu kölelikten kurtulamazsın. İnsan yalnız doğar ve yalnız ölür. Pekâlâ bu ikisi arasındaki süreyi de yalnız geçirebilir. Hayatın tortusu altında yok olup giden özgürlük, bir silkelenme kadar da yakındır. Kendi kendinle baş başa kalma cesaretine sahip olanlardır özgür olabilenler. (Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi)
  • I am tired, that is clear, Because, at certain stage, people have to be tired. Of what I am tired, I don't know: It would not serve me at all to know Since the tiredness stays just the same. The wound hurts as it hurts And not in function of the cause that produced it. Yes, I am tired, And ever so slightly smiling At the tiredness being only this - In the body a wish for sleep, In the soul a desire for not thinking And, to crown all, a luminous transparency Of the retrospective understanding… And the one luxury of not now having hopes? I am intelligent: that's all. I have seen much and understood much of what I have seen. And there is a certain pleasure even in tiredness this brings us, That in the end the head does still serve for something. (I Have More Souls Than One)
  • Kalbim sanki yapay bir ağırlıkmış gibi hissediyorum. (Aklın Haysiyeti)
  • ''İnsanlara bakmak öyle yorucu ki!..'' (Prensin Ölümü - Şeytanın Saati)
  • Kimseyi yargılama, çünkü gerekçeleri değil, yalnızca fiilleri görüyorsun. (Pessoa Pessoa'yı Anlatıyor)
  • “Gitmenin ya da kalmanın, bir yerde olmanın ve bir şey olmanın derin dehşeti istila etti beni.” (Prensin Ölümü - Şeytanın Saati)
  • Fakat ben, eğilimime uygun olarak, mizacın bir felsefe olduğunu keşfettim. (Aklın Haysiyeti)
  • Bütün yanılgı cehaletten (ve acelecilikten) gelir. (İnsan Bir Uçurumdur)
  • HİÇTEN hiç kalır. Hiçiz biz. Biraz güneş biraz hava ardımızda bırakır Üstümüze çöken solunmaz karanlığını Mütevazı ve kaçınılmaz toprağın, Ertelenmiş cesetlerdir yaratılan. Yapılan yasalar, seyredilen heykeller, yazılar odlar Hepsinin kendi mezarı var. Eğer biz, Bir iç güneşin kan verdiği tenler, Yaşlanıyorsak, onlar niye yaşlanmasın? Hikâyeler anlatan hikâyeleriz biz, hiç. (Sırların Cebri)

Yorum Yaz