Profesör - John Katzenbach Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Profesör kimin eseri? Profesör kitabının yazarı kimdir? Profesör konusu ve anafikri nedir? Profesör kitabı ne anlatıyor? Profesör PDF indirme linki var mı? Profesör kitabının yazarı John Katzenbach kimdir? İşte Profesör kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: John Katzenbach
Çevirmen: Ender Nail
Orijinal Adı: Der Professor
Yayın Evi: Koridor Yayıncılık
İSBN: 9786054629343
Sayfa Sayısı: 512
Profesör Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Psikoloji profesörü Adrian yakında hafızasını kaybedip öleceğini öğrenir. O an aklında tek bir düşünce vardır: Eve gidip hayatına kendi elleriyle son vermek. Ancak birkaç saat sonra yolda on altı yaşlarında sırt çantalı bir kız görür. Hemen ardından bir araç onu zorla alıkoyar ve gözden kaybolur. Profesör şaşkındır. Gördükleri bir illüzyon mudur yoksa gerçekten gözlerinin önünde bir kaçırılma olayı mı gerçekleşmiştir? Eğer öyleyse harekete geçmek zorundadır, zaten kaybedeceği hiçbir şey kalmamıştır. Sayılı günleri kalmışken ve hafızası ona her an yeni oyunlar oynarken, labirentin içine sıkışmış bir fare gibi ondan yardım bekleyip beklemediğine bile emin olamadığı bu kızı kurtarmaya çalışmak ne kadar mantıklıydı? Hastalığı onun bu bulmacayı çözmesine yardım mı edecekti yoksa gördüğü halüsinasyonlar onu hiç planlamadığı bir sona mı götürecekti?
"Katzenbach’ın kurgu yeteneğine sahip çok az yazar var."
-People-
Profesör Alıntıları - Sözleri
- Sevdiğimiz insanlar günün birinde bize en çok yabancı olanlardır.
- Sevdiğimiz insanlar günün birinde bize en çok yabancı olanlardır.
- "Tek başımayım."
- Aşk ve ölüm ... Biraz birbirlerine benziyorlar .
- doğrulmaya niyetlendi. Gidip bir şiir kitabı alarak bir iki dize okumaya, kendini şiirin saf, temiz dünyasına bırakmaya hazırlanıyordu
- Aslında ne kadar ilaç alırsa alsın böyle bir şey olmayacağının farkındaydı. Ayrıca bu ziyaretler hoşuna da gidiyordu. Yaşamının halüsinasyonlarla dolu kısmı ölümü düşündüğü anlardan çok daha mutluluk vericiydi.
- Durumu değerlendir dedi kendi kendine. Anlayabileceğin şeylere tutunmaya çalış.
- Içinde derin bir özlem hissetti. İyi ki kendisini bu kadar çok tamamlayan bir kadını sevmişti. Tıpkı Çoğu akşam yemeğinde ya da kışları şömine başında oturduklarında yoğun bir duygu Sağanağı altında kalınca yaptığı gibi sözü kaldı.
- Kokusunu alabilecekmişçesine derin bir nefes aldı.
- Sorulsa her başarılı sanatçının ya da iş adamının da işleri ile ilgili benzer şeyler söyleyeceklerine İnanıyordu. " kişi kendini elindeki işe vermeden ne bir roman yazabilir ne bir şarkı besteleyebilir nede başarılı bir iş girişiminde bulunabilir dedi kendi kendine."
- Ne kadar kötü olabilir?
- Bu onun iç dünyasında hiç bitmeyen bir mücadeleydi.
- Ön kapıda durup bir süre eve baktı.Anılar tıpkı büyük bir şelalenin gök gürültüsünü andıran sesi gibi her yandaydı. Baktığı her köşe, her raf, her santim onu bu evde geçirdiği yılları hatırlatıyordu.Acaba geri dönebilecek miyim diye düşündü.
- Benim ne kadar güçlü olabileceğimi bilmiyorlar dedi kendi kendine. Ama birden içini bir kuşku kemirmeye başladı. Ben de ne kadar güçlü olduğumu bilmiyorum.
- "Çok açık," dedi Wolfe yavaşça. "Seni bilemem ama ben buzdolabında bir şey bozulunca çöpe atarım."
Profesör İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Katzenbach. Bu kitap için sıkıcı dediler, akıcı değil dediler, okurken çok daraldım dediler. Önyargıyla başlamadım çünkü biliyordum kitabın beni içine çekeceğini. Demans belirtileri başlayan bir psikoloji profesörü, evden kaçan 16 yaşındaki bir genç kız, sinik ve silik bir dedektif ve eski bir taciz suçlusu. İntihar hazırlığında olan profesörün jennifer'ı kaçırılırken görmesi üzerine onu kurtarana kadar hayatta kalmaya karar vermesi. Kitap nefis. Elimden düşüremedim. (Yaşar Şekerci Akbay)
Bu kitabı okurken sinirden yerimde duramadım açıkçası. Türkçeye çevrilmiş bütün Katzenbach kitaplarını- bir tanesini yarım bırakmış olsam da- bitirirken, yazarın maharetini bir kez daha gösteren oldukça iyi bir eser okuduğuma memnunum, ama hiç bir eserini okurken bu kadar öfke hissetmemiştim. Katzenbach yine bir suç hikâyesi anlatıyor, ama bu sefer binlerce insan söz konusu. Birileri suç işlerken diğerlerinin online olarak ortak olduğu, izlemekten haz aldığı, sosyal medyanın ve internetin insanların sapkınlıklarını körüklediği ve teşvik ettiği bir ortamdayız bu sefer. 16 yaşında bir genç kız kaçırılıyor ve buna sadece hastalığı sebebiyle bir kaç sene ömrü kalmış olan bir psikoloji profesörü tanık oluyor. Kaçırılan kızın aslında internette -derin webte herhalde- online olarak sadece özel müşterilere online yayın yapan bir sitede teşhir edildiğini, adının kendisinden önceki kurbanlara uygun olarak 4 Numara olduğunu, ve izleyiciler açısından da söz konusu yayının 4.Bölüm adını taşıdığını öğreniyoruz. Türkçeye çevrilmeyen diğer eserlerini bilmiyorum, ama Türkçeye çevrilen Psikoanalist, Tabu, Şizofren, Kızıl 1-2-3 ve Sıradaki Sensin adlı eserlerinde yazarın insanın sinirleriyle bu kadar oynamadığını söyleyebilirim. Bu anlamda Profesör tipik psikolojik gerilim kitaplarının izinden gidiyor. Ancak yine söyleyebilirim ki Katzenbach bu tipik konuyu kendi çizgisine uyacak şekilde sunuyor: şiddet sahnelerinin dozu yavaş yavaş artarken diğer kitaplarda rahatça okuyabileceğimiz sahnelerin bazılarını bize anlatmıyor ve es geçiyor. Art arda gelen şok edici, göz boyayıcı klişe olaylar, ya da gerilim kitaplarında yem olarak görülebilecek ucuz oyunlar burada yok, her ne kadar adını saydığım kitaplardakine kıyasla daha hızlı bir akışa ve daha diyaloglara dayalı bir yapıya sahip olsa da Profesör oldukça iyi yazılmış bir eser ve okunmayı da hak ediyor. Kitabı okurken 12-13 sene önce Milliyet gazetesinde okuduğum bir röportaj aklıma geldi. Yazının konusu Kadıköy'de yakalanan snuff film videolarıydı. Söylenene göre, Kadıköy'de gecenin oldukça geç saatlerinde belli bölgelerde snuff filmler satılıyor ve deyim yerindeyse cdler elden ele geziyordu. Bu snuff filmler Balkanlar'daki savaşta yaşanan rezilliklerin ve insanlıktan çıkmış mahlûkatların neler yapabileceğinin bir örneğiydi: videolarda 5-6 yaşındaki çocuklar yaşlı adamlara peşkeş çekiliyor, bu çocuklar bu adamları elle tatmin etmeye zorlanıyor, tecavüze uğruyor ve ardından asit tanklarına atılarak öldürülüyordu. Bunu yapanlar, bunu filme çekenler, bu filmleri çoğaltanlar ve filmleri büyük paralar vererek izleyenlerin hepsi aynı suçu ortaklaşa işliyorlardı. Kitap işte adını koyamadığım bu vahşiliğin, canavarlığın bir başka örneğini anlatıyor.Suçun bu kadar kolaylaşması, sapkınlık ve kötülüğün böylesine yaygınlaşması, tüketilecek bir nesne hâline getirilerek insanların ahlâk çemberlerinin dışına atılması ya da ahlâkın insanı insan yapan değerler çemberinden kovulması konusunda neredeyse dudak uçuklatacak bir örnek koyuyor ortaya. Katzenbach'ın ana temalarından birisi olan kimlik meselesi burada yine karşımıza çıkıyor: birisi sağlık ve yaşlılık sebebiyle, diğeri kötülük ve suçla yok edilen, insanların elinden alınan kimliklerle karşı karşıyayız; bizi biz yapan şeyler doğanın akışı gereği ya da insanların suçla müdahalesiyle elimizden alınırken ne yapabiliriz, başkalarına mı dönüşürüz, direnebilir miyiz, yoksa bir diğerimizin hayatta kalması için feda mı ederiz kendimizi, diye düşündürüyor bizi eser. İkisi de kendisi kalmaya ve gerçeklikle bağlarını koparmamaya çalışan karakterlerimiz şiddet arttıkça ciddi sonuçları olan kimlik krizleriyle karşılaşıyorlar..ya hayatta kalacaklar ya da ölecekler. Katzenbach kitaplarında suç, hayatın akışına yapılan bir müdahale; ister bir intikam amacı, ister bir sapkınlık, isterse savaşı ve militarizmi protesto biçimi olsun şiddet hayatın bir parçası, ve Katzenbach karakterleri bu müdahaleyle yüzleşerek hayatta kalmaya çalışıyor, suça bakarak hayatlarını değerlendirerek kendilerini değişmeye, yüzleşmeye, yeni kimliklerini inşa etmeye ya da bu kimliği kabul etmeye zorlanıyor ya da çağrılıyorlar. Psikoanalist'te karakterimiz kendine suçu dışlamayan yepyeni bir kimlik kurarken Sıradaki Sensin'in finalinde kimliği belirsiz ceset bize "katil kim?" sorusunun cevabını her zaman bilemeyeceğimizi ima ediyor, Şizofren'de günlerdir aklımdan çıkmayan Francis Petrel akıl hastanesinin zifiri karanlık geçitlerinde yüzünü, adını bilmediği ve kâbuslarında kendisini bırakmayan katil Melek'le ve korkusuyla yüzleşerek kendisi olmak için bütün hayatını ortaya koyuyordu. Koridor Yayınevi'ne yazarak yeni kitap ne zaman gelebilir diye sordum, ama anladığım kadarıyla hiç aceleleri yok. Bana beklemek kaldı...okumayanlara "Kızıl 1-2-3" adlı eseri hariç bütün kitaplarını öneriyorum yazarın. (CemCBG)
Sıkıcı olmamasına rağmen beni sürükleyemedi. En sevdiğim yazar John Katzenbach'ın kitabı olduğundan dolayı biraz fazla hypelanmış olmam da mümkün. Yine de ortalamanın üstünde güzel bir kitap olduğu şu götürmez bir gerçek. Ayrıca kitabın sonlarına doğru SANKİİİİ biraz fazla "Bala göte" tekniğinden yararlanılmış gibi hissettim. (Berkay Karademir)
Profesör PDF indirme linki var mı?
John Katzenbach - Profesör kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Profesör PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı John Katzenbach Kimdir?
Amerikalı popüler bilim-kurgu yazarı.
John Katzenbach Kitapları - Eserleri
- Psikoanalist
- Şizofren
- Profesör
- Kızıl 1-2-3
- Sıradaki Sensin
- Tabu
- Seyyah
- Önsezi
- Der Fotograf
- The Dead Student
- Der Psychiater
John Katzenbach Alıntıları - Sözleri
- Yaşamın her anına İhanet sinmişti !! (Seyyah)
- Sevdiğimiz insanlar günün birinde bize en çok yabancı olanlardır. (Profesör)
- Delilik, insana ilginç bir bakış açısı veriyor. (Şizofren)
- Ölülerin yanında olmak çok kolay, hayattakilerin yanında olmak çok zor. (Sıradaki Sensin)
- İnsan son nefesinin yaklaştığına inanmaktansa, kendisine hiçbir şey olmayacağına inanmayı yeğler. (Kızıl 1-2-3)
- Kokusunu alabilecekmişçesine derin bir nefes aldı. (Profesör)
- Hiçbir şey asla olması gerektiğini düşündüğümüz gibi düzenli ve tertipli gitmiyor. (Tabu)
- Kendinizin ne kadar iyi bir doktor olduğunuzu düşünürseniz düşünün yalnızca son teşhisiniz kadar iyisinizdir. (Seyyah)
- Hayatımda pek çok keder var. (Tabu)
- "Bizi en derinden korkutan şeyler bazen bilmediklerimiz değil, anladığımız ve beklediğimiz şeyeler değil mi ?" (Tabu)
- Zihni hiçbir şey ölüm kadar meşgul edemez. (Kızıl 1-2-3)
- Peter bu sözleri duyduğunda içinden ve aklından ne geçtiğini hep merak etmişimdir.Umut mu?Kıvanç mı?Ya da belki korku mu?O gecenin ilerleyen saatlerinde bana din adamlarıyla yaptığı konuşmanın tamamını anlatmış olsa da,bunu söylemedi.Kendi kendime anlamamı istemişti galiba,Peter’in tarzı oydu çünkü.Kişi bir sonuca kendi kendine varmadıysa,o sonuç varılmaya değmezdi.Bu yüzden,ona sorduğumda başını iki yana sallayıp “Sen ne düşünüyorsun C-Bird?”demişti. (Şizofren)
- O sabah kendisini bundan daha yalnız hissedemeyeceğini düşünmüştü, ne var ki şimdi, o anda çok daha yalnız kaldığını anladı. (Kızıl 1-2-3)
- "Çok açık," dedi Wolfe yavaşça. "Seni bilemem ama ben buzdolabında bir şey bozulunca çöpe atarım." (Profesör)
- doğrulmaya niyetlendi. Gidip bir şiir kitabı alarak bir iki dize okumaya, kendini şiirin saf, temiz dünyasına bırakmaya hazırlanıyordu (Profesör)
- Ölüm çoğu zaman, kalabalıkların maç sonrası gitmesiyle boşalan bir stadyumda söndürülen ışıklar gibi, sönüp gitmekti. (Kızıl 1-2-3)
- Hepimiz kendine ait öyküsü olan birer adaydık. Güvenliği gitgide azalan bir yere karmakarışık atılıvermiştik. (Şizofren)
- Fikirler hâlâ silahlardan daha tehlikeli. (Önsezi)
- Onca şey yaptıktan sonra başarısız olma fikri onu perişan ediyordu. (Tabu)
- Ama onlar benim aşkımı ödürdüler, dedi kendi kendine. Tüm aşklarımı. (Seyyah)