Psikopolitika - Byung-Chul Han Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Psikopolitika kimin eseri? Psikopolitika kitabının yazarı kimdir? Psikopolitika konusu ve anafikri nedir? Psikopolitika kitabı ne anlatıyor? Psikopolitika PDF indirme linki var mı? Psikopolitika kitabının yazarı Byung-Chul Han kimdir? İşte Psikopolitika kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Byung-Chul Han
Çevirmen: Haluk Barışcan
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9786053161707
Sayfa Sayısı: 104
Psikopolitika Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Kendini özgür sanan performans öznesi aslında bir köledir. Efendisi olmaksızın kendini gönüllü olarak sömürmesi ölçüsünde mutlak köledir. Karşısında artık onu çalışmaya zorlayan bir efendi yoktur. Salt yaşamı mutlaklaştırarak çalışır.
"Bir girişimci olarak neoliberal özne başkalarıyla amaçtan yoksun ilişkilere girmekten acizdir. Girişimciler arasında amaçtan yoksun bir dostluk oluşmaz zaten. Halbuki özgür olmak köken olarak dostlar arasında olmak anlamına gelir. Özgürlük ve arkadaş kelimeleri Hint-Avrupa dil ailesinde aynı köke sahiptir. Özgürlük esasında bir ilişki kelimesidir. İnsan kendini ancak iyi bir ilişkide, diğer insanlarla mutlu bir birliktelik içinde gerçekten özgür hisseder.
"Yurttaş tüketici haline gelmiştir. Yurttaşın özgürlüğü yerini tüketicinin edilginliğine bırakır. Tüketici olarak seçmen bugün siyasete, toplumu şekillendirmekte etkin bir rol almaya gerçek bir ilgi göstermemektedir. Ortak siyasi eylem gerçekleştirmeye ne isteği ne de yeteneği vardır. Siyasete sadece edilgin bir biçimde, homurdanarak, şikâyet ederek tepki verir, tıpkı hoşuna gitmeyen hizmet ya da mal sektörüne yaptığı gibi. Siyasetçiler ve partiler de bu tüketim mantığı uyarınca davranır. "Sunmak" zorundadırlar. Böylelikle de tüketici olarak seçmeni tatmin etmesi gereken tedarikçiler durumuna düşerler."
Psikopolitika Alıntıları - Sözleri
- Like/ Beğendim dijital " Amin " dir.
- İnsanlar birbirleriyle özgürce rekabet ederken sermaye çoğalır. Bireysel özgürlük sermaye tarafından kendi çoğalması için ele geçirildiği ölçüde köleliktir. Yani sermaye üremek için bireyin özgürlüğünü sömürür. Özgür rekabette özgür olan bireyler değil sermayedir.
- " Kişi kendini olumluluğun diktasına tümüyle bırakamaz. Olumsuzluk yoksa hayat solarak "ölü varlığa" dönüşür. Hayatı canlı kılan tam da olumsuzluktur. Acı, deneyimin varlığı için gereklidir. Sadece olumlu duygulardan ve akış deneyimlerinden oluşan bir hayat insan hayatı değildir. "
- Neoliberal performans toplumunda başarısız olan kişi, toplumu ya da sistemi sorgulamak yerine başarısızlığından kendini sorumlu tutar ve utanç duyar.
- Bizzat özgürlüğün zorlamalara yol açtığı kendine has bir tarihsel dönemde yaşıyoruz.
- Şimdi sömürülecek olan ruhtur. Bu yüzdendir ki bu yeni çağa depresyon ya da tükeniş(burnout) gibi ruhsal rahatsızlıklar eşlik ediyor.
- Veriler ve sayılar işlemseldir, anlatısal değil. Halbuki anlam anlatıya dayanır. Veriler anlam boşluğunu doldurur.
- Gerçekten özgür olmak istiyor muyuz? Özgür olmak zorunda kalmamak için icat etmemiş miydik Tanrı'yı? Tanrı karşısında hepimiz suçluyuzdur/borçluyuzdur. Ama bu suç/borç, özgürlüğü yok eder.
- Dijital toplu hafızada mahkûmuzdur adeta. Bentham'ın panoptikonundaysa verimli bir kayıt sistemi yoktu. Sadece uygulanan cezaların ve bunların nedenlerinin kayda geçirildiği bir "Disiplin Defteri" vardı. Mahkûmların hayatı protokole geçirilmiyordu. Big Brother mahkûmların gerçekten ne düşündüğünü, ne arzu ettiğini zaten bilemiyordu. Muhtemelen oldukça unutkan Big Brother in aksine Big Data hiçbir şeyi unutmaz. Sadece bundan ötürü bile dijital panoptikon Bentham'ınkinden daha verimlidir.
- Günümüz öznesi kendini sömüren bir kendilik girişimcisidir. Aynı zamanda kendinin gözetleyicisidir de. Kendini sömüren özne, içinde hem fail hem kurban durumunda olduğu bir çalışma kampı taşır yanında. Kendini işıklandıran, kendini gözetleyen bir özne olarak, içinde hem mahküm hem gardiyan olduğu bir pantoptikon taşır yanın da Dijitalleşmiş, ağa bağlanmış özne kendinin panoptikonudur. Böylelikle gözetleme işi tek tek herkese dağıtılmış olur.
Psikopolitika İncelemesi - Şahsi Yorumlar
110001100001111: Bu inceleme tek bir kitabın incelemesi şeklinde olmayacak tıpkı “iki gözüm, çiçeğim” Chul-Han’ın kitap/psikopolitika--181408 gibi… Gelin hep birlikte bakalım içinde bulunduğumuz enformasyon çağının kökenine ve bugününe… Bugünü hazırlayan her şey aslında Watt’ın 1778’de kullanılabilir ilk buhar makinesini yaparak başlattığı Sanayi Devrimi ile başlıyor. Tarlalardan şehirlere, fabrikalara çektikleri iş gücünü kontrol etmesini öğreniyor kısa sürede yönetim bilimciler. İlk önce klasik yönetim düşüncesinin Amerika’daki öncüsü Taylor, sahneye çıkıyor ve diyor ki: “En iyi eleman, en iyi üretim aracıdır.” O koca fabrikalardaki makineler gibi her bir işçiyi bir makinenin parçası hâline getiriyor âdeta. İnsanı standartlaştırıyor ve biri diğerinin yerine kolayca geçebilir bir metaya dönüşüyor insan. Amaç, etkin ve verimli bir düzen oluşturmak. Tabii bunun için önce “disiplin toplumu” oluşturulmalı. [Disiplin toplumunun temellerinin atıldığı yıllarda (1785) Bentham, “Panoptikon” adını verdiği bir hapishane tasarlamış. Daire şeklindeki bu hapishanede ortada karanlıkta bir gözetleme kulesi ve dairenin dışında sıralanmış aydınlık hücrelerinde her an gözetlenebilen mahkûmlar var. Bentham’ın hapishane modeli, karanlık hücrelerde mahkûmların, aydınlıkta gardiyanların olduğu klasik hapishane düzeninin tam tersi. Panoptikon’da mahkûmlara karanlık kuledeki denetçiler tarafından sürekli izleniyor hissi veriliyor. Sürekli izlendiklerini hisseden mahkûmlarsa daha itaatkâr, disiplinli ve uyumlu oluyorlar. Küba’da 1926-1931 yıllarında inşa edilen Panoptikon modeli: https://i.hizliresim.com/VoPNzO.jpg ] İnsanı araçlaştırmaya yetmeyen klasik yönetim kuramları üzerine davranışçılığı esas alan neoklasik kuram (1940-1960) devreye giriyor. Bunların konumuzla ne ilgisi var? İşte tam da burada yönetim kuramlarının gelişimine bakınız: İnsan başlangıçta nesnenin kendisi, sonra onun bir de psikolojisi olduğu fark ediliyor. Ve en sonunda da “Hey”, diyorlar, “Biz insanları kontrol altında tutmaya çalışarak kendimizi yoruyoruz. Onlara öyle bir hedef koyalım ki onlar çalışsın, üretsin, kendileriyle yarışsın. Biz keyfini çıkaralım.” Bu uyanışa ermeleri ile 1960’larda modern yönetim kuramı devreye giriyor. “Sistem ve dinamik” anahtar kelimeler… Yani diyorlar ki sen o sistemin içinde dinamik kaldığın müddetçe varsın, bireysin. Gelin tam da burada Orwell’in 1984 romanından esinlenerek çekilen “Apple 1984” reklamını izleyelim: https://www.youtube.com/watch?v=VtvjbmoDx-I (Bonus: Bu reklamla ilgili daha ayrıntılı bilgi için https://www.youtube.com/watch?v=14clt_8fTm4 ) Reklamda siyah beyaz insanlardan oluşan disiplin toplumu ve gayet fit ve rengarenk, hoş bir kadın ile yeni çağa giriş… Alt mesaja bakarsak diyor ki bize dijital dev, Big Brother’dan kurtulup böyle bir özgürlüğe kavuşmak var akıllım! Bak biz sana nasıl bir özgürlük sunuyoruz… Her şeyi özgürce ifade edebilir ve kendini istediğin gibi ortaya koyabilirsin sayemizde… Peki ya işin aslı böyle mi? “Sömüren aynı zamanda sömürülendir. Avcı ve kurban artık ayırt edilebilir değildir. (kitap/yorgunluk-toplumu--39678 s. 22.)" Kişi kendisi özne olunca bir anda nesnesi de kendisine dönüşüyor 21. yüzyılda ve sistemin içindeki dinamik olarak sürekli performans göstermek zorunda kalıyor. İşte bu tam da kitap/psikopolitika--181408 da anlatılıyor. Neoliberal politika, kişiyi dijital bir panoptikona hapsediveriyor aniden. Çünkü işin içinde “beğenilmeme” var (Black Mirror 3. Sezon 1. Bölüm “Dibe Vuruş” tam da burada önermelik) İnsanlar bu korku ile (gonderi/73617585) gönüllü olarak özel hayatlarını neredeyse pornografik bir arzuyla gözler önüne seriyor. Han, böyle bir ortamı ancak akıllı iktidarlar yaratır, der. Çünkü akıllı iktidarlar, güç kullanarak insanlara emir ve yasaklar getirmek yerine bağımlılık yaratmayı amaçlar. Özgür seçim alanı sunarak aslında özgürlüğümüzü elimizden alır bilinçli ve bilinçdışı hükmederek: “Bizi teşvik eden ve ayartan özgürlükçü, dost çehreli iktidar, talimat ve emir veren iktidardan daha etkilidir. Mührü 'Like Beğendim' simgesidir ona göre (gonderi/99378533) Her şeyi kendi elimizle sunduğumuz bir dünya var dijital ağlar üzerinde, kendimizi “Big Data”ya adadığımız bir sunak adeta… Her şeyin bir bilgi yığınına dönüştüğü, verileri anlamlı bir bütün oluşturmayan, sadece sayı ve verilerden ibaret olduğumuz [Neyi, kaç saniye izledik? Ne aradık arama motorlarında, hangi sosyal ağda ne kadar vakit geçirdik… (Yeri geldi, öneri 2. “Sosyal Dilemma” belgeseli)] 21. yüzyıl, kişilerin dijital panoptikona tıkıldığı bir çağdır ve “Big Data” ruhu çürütür. gonderi/99883887 [Bonusun hası (Buraya da bakın derim.)] gonderi/97653903 (TC)
Kitabın içindeki denemeler, kapitalizmin geçirdiği evrimsel süreçle ilgili çok değerli tespitler içermekte. Aslında kitabın ismi ‘Psikopolitika’ da bununla ilişkili.Foucault’nun gözetim toplumu ve ‘biyopolitika’ analizlerinin artık günümüz dünyasına hitap etmediği, insanların gönüllü dijital emek köleleri olduğu ve saklanmak bir yana kendilerini gönüllü teşhir ettiklerini bir çok örnek vererek ve doğru bir biçimde ortaya koyuyor Han.Psikolojik anlamda toplumun nasıl köleleştirildiğini gayet güzel açıklıyor. Örneğin Facebook, Twitter, Instagram kullananlar olarak, sosyal medya hizmeti sunan firmalara genelde bedava işçilik yapıyoruz ve onlara hakkımızda çeşitli düzeylerde veri akışı sağlıyoruz. Kitap vize haftama şifa gibi girdi sizlerinde şifalanması dileğiyle.. (SENA BİLGİN)
Byung-Chul Han ile tanışma kitabım oldu. Yazar sanki gelecekten gelmiş de bizleri kitap aracılığıyla uyarıyor. Ne kadar düşünmeyerek yaşadığımızı gösteriyor. Kendi irademizle yaptığımız şeylerin aslında bize türlü politikalar ve akıl oyunlarıyla yaptırıldığını bizim de bunları yaparken kendimizi özgür sanan köleler olduğumuzu farketmiş oldum. Neoliberal rejim özgürlük adı altında yeni bir köle sınıfı inşa etmektedir. Ne yazık ki bu sınıf içerisine bir şekilde hepimiz dâhiliz... Kendini özgür sanan her birey okumalı! (Hilâl)
Psikopolitika PDF indirme linki var mı?
Byung-Chul Han - Psikopolitika kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Psikopolitika PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Byung-Chul Han Kimdir?
Byung-Chul Seul’da doğdu, 2012/13 kış sömesterinden beri Berlin Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde felsefe ve kültür bilimi dersleri veriyor. Han birçok kitap yayımladı, “Müdigkeitsgesellschaft” (Yorgunluk Toplumu), “Topologie der Gewalt” (Şiddetin Toplojisi), “Transparenzgesellschaft” (Şeffaflık Toplumu), “Im Schwarm” (Oğulda) ve “Agonie des Eros” (Erosun Can Çekişmesi) bunlardan birkaçı.
Byung-Chul Han Kitapları - Eserleri
- Şeffaflık Toplumu
- Yorgunluk Toplumu
- Zamanın Kokusu
- Eros'un Istırabı
- Psikopolitika
- Güzeli Kurtarmak
- Şiddetin Topolojisi
- Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü
- Yeryüzüne Övgü
- İktidar Nedir?
- Çakma
- Zen Budizm Felsefesi
Byung-Chul Han Alıntıları - Sözleri
- " Kişi kendini olumluluğun diktasına tümüyle bırakamaz. Olumsuzluk yoksa hayat solarak "ölü varlığa" dönüşür. Hayatı canlı kılan tam da olumsuzluktur. Acı, deneyimin varlığı için gereklidir. Sadece olumlu duygulardan ve akış deneyimlerinden oluşan bir hayat insan hayatı değildir. " (Psikopolitika)
- Sakin, dingin, kendi kendine yeten ve kendisinin ötesine bakmadan aydınlanan bir fânilik, güzeldir. (Zen Budizm Felsefesi)
- Güven, ancak bilmek ve bilmemek arasındaki bir durumda mümkündür. (Şeffaflık Toplumu)
- Günümüzün güzellik ve hijyen takıntılı toplumu, negatifliğin her türünü iğrenç bulan bir pozitif toplumdur. (Güzeli Kurtarmak)
- İnsan ruhu, görüldüğü kadarıyla, ötekinin bakışından uzak, kendi başına kalabileceği alanlara ihtiyaç duyar. (Şeffaflık Toplumu)
- Bu arada, emirler üzerinde tesir eden güç ile özgürlüğe ve doğallığa dayalı güç, iki karşıt model değildir. Sadece görüntü/ tezahür itibariyle farklıdırlar. Soyut bir düzleme çıkarıldıklarında, ortak yapılarını ele verirler. İktidar, Ego'nun, ötekinde kendisi olmasına olanak verir (İktidar Nedir?)
- (…) birçok Harry Potter sahtesi mevcuttur. Örneğin, (Harry Potter ve Porselen Bebek) hikâyeyi Çin'e özgü bir hale getirir. Harry Potter, Çinli arkadaşları Long ve Xing'le birlikte doğudaki düşmanı, Voldemort'un Çinli muadili Yandomort'u kutsal Taishan dağında yener. Harry Potter akıcı bir şekilde Çince konuşabilmektedir, ancak yemek çubuklarıyla yemekte zorlanmaktadır, vesaire. (Çakma)
- "Günümüzde büyüme dediğimiz şey aslında kanseri andıran, nereye gittiği belli olmayan hızlı bir çoğalma." (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
- “Ben merkezli kendilikten uzaklaşmak, ancak fânilik fark edildiğinde mümkündür.” Eihei Dôgen (Zen Budizm Felsefesi)
- Bir iktidar sahibinin gücü ne kadar fazla olursa, astların doğal görüşlerine ve iş birliğine o kadar bağımlıdır. (İktidar Nedir?)
- Şiddete başvurmak, güçsüzlüğü çaresizce güce dönüştürme çabasıdır. (Şiddetin Topolojisi)
- “Sosyal ağlardaki “arkadaşlar”ın başlıca işlevi, bir meta gibi sergilenen Ego’ya tüketici olarak dikkatlerini yönelterek, kişinin narsistik Ben duygusunu artırmaktır.” (Şiddetin Topolojisi)
- Hayat kendini korumak değil, kendini kabul ettirmektir: "Hayat, Darwin'in dediği gibi, sadece kendini koruma dürtüsüne sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kendini kabul ettirir. Koruma arzusu, sadece var olana yapışır, bunun üzerinde katılaşır ve bunda kendini kaybeder, dolayısıyla kendi varlığına karşı körleşir. " (İktidar Nedir?)
- "İnsan dışarıdan bakıldığında hiçbir şey yapmıyormuş gibi göründüğünde zaman en etkin halindedir, tek başınalığı içinde kendiyle yalnız olduğu zaman, en az yalnız olduğu zamandır." (Zamanın Kokusu)
- Bu çağda, yaşamak için fazla ölüyüz ve ölmek için fazla diriyiz. (Güzeli Kurtarmak)
- Güzellik endüstrisi, güzelliği cinselleştirerek ve tüketilebilir hale getirerek bundan faydalanmaktadır. (Güzeli Kurtarmak)
- "Günün telaşı içi boş bir form olarak geceye hükmeder." (Zamanın Kokusu)
- İnsan hep vaktinden önce, hep uygunsuz bir zamanda ölür. (Zamanın Kokusu)
- İnsanlar, insan olamayanlar haline geldi. (Kapitalizm ve Ölüm Dürtüsü)
- İktidar, bir süreklilik fenomenidir (olgusudur). İktidar, sahibine geniş bir kendilik alanı sağlar. Bu iktidar mantığı, genel iktidar kaybının neden mutlak bir alan kaybı olarak deneyimlendiğini açıklar. (İktidar Nedir?)