diorex
Dedas

Roma'nın Gizem Dinleri - Çiğdem Dürüşken Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Roma'nın Gizem Dinleri kimin eseri? Roma'nın Gizem Dinleri kitabının yazarı kimdir? Roma'nın Gizem Dinleri konusu ve anafikri nedir? Roma'nın Gizem Dinleri kitabı ne anlatıyor? Roma'nın Gizem Dinleri PDF indirme linki var mı? Roma'nın Gizem Dinleri kitabının yazarı Çiğdem Dürüşken kimdir? İşte Roma'nın Gizem Dinleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.07.2022 03:00
Roma'nın Gizem Dinleri - Çiğdem Dürüşken Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Çiğdem Dürüşken

Yayın Evi: Arkeoloji Sanat Yayınları

İSBN: 9799756899815

Sayfa Sayısı: 216

Roma'nın Gizem Dinleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Büyük İskender'in Asya'yı fethinden sonra, Yunanlılar arasında hızla yayılan Doğu'nun gizem tapımları, bireysel inanç özlemi çeken Romalılar'ı da etkisi altına almakta gecikmemiştir. Anadolu'dan gelen Phrygia kaynaklı Cybele Gizemleri, Trakya kaynaklı Orpheuscu öğretilerle örülü Bacchus Gizemleri, Yunan'ın Ceres ve kızı Persephone'yle ilgili Eleusis Gizemleri, Mısır'dan gelen Isis ve Osiris Gizemleri ve Persler'in tanrısı Mithra ile ilgili olan Mithras Gizemleri Roma'da yayılmaya başlamış ve gün be gün daha fazla taraftar toplamıştır.

Çiğdem Dürüşken'in bu değerli çalışması Antikçağ'da Yaşamın ve Ölümün Bilinmezliklerine doğru bizi Gizemli bir yolculuğa çıkarmaktadır.

Roma'nın Gizem Dinleri Alıntıları - Sözleri

  • Birazcık görmek bu kızı yetmiştir Pluton’a Sevgi işte böyle acelecidir.
  • Bacchus kültünün vazgeçilmez içkisi, şarap din taraftarlarının tanrıyla bağlantı kurmasını kolaylaştırdığından, bu kültü benimseyenler sürekli bir sarhoşluk hali içinde esrik bir yaşantı sürüyorlardı.
  • İnsanın bilinmeyene olan evrensel merakından ve bu merakın yaşam ve ölüm gibi iki ana damarda toplanma­sından yararlanarak tapım biçimlerini ve kendine özgü ku­rallarını belirleyen gizemler, coşkunluğu artırmak için gerçekleştirdikleri dinsel ayinleri kanlı kurban törenlerine, mü­zik ve şarabın etkisiyle çıldırasıya yapılan danslara, tanrıyla esrik kavuşmalara dönüştürünce, ortaya çıkan taşkınlıklar kişilerin kendilerine ve topluma da zarar verici boyutlara ulaşmıştır. Bu durumda, devletinin varoluşunu öngörüyle kesintisizce sürdürmek zorunda olan Roma, peşpeşe çıkardığı Senatus kararlarıyla gizem dinlerinin yasaklanması ya da işlevlerinin sınırlanması konusunda kesin tavır sergilemiştir.
  • Ama ışıl ışıl gözleriyle altın yüzlü Güneş dolaşmaya başlayınca parlak gökyüzünde, katı toprakta, çılgın denizde, diri küheylanlarıyla kovunca gecenin gölgelerini. ( Catullus)
  • Nerede, hangi yörelerde yer aldığını düşüneyim, ey yurdum? Göz bebeklerim sana yöneltmek istiyor bakışlarını, şu yabanıl öfkeden kurtulurken bir an önce.
  • Tıklım tıklım olurdu kapım, sıcacık kalırdı eşik, evim vardı çiçekten çekenklerle donatılan yatağımdan kalkar kalkmaz güneş doğarken.
  • Birazcık görmek bu kızı yetmiştir Pluton’a Sevgi işte böyle acelecidir (Ovidius)
  • “Savaşın adını bile hiç işitmemiş adamlar cüretkarca taşlara ve duvarlara saldırdı. Serapeum’u yıktılar. Muharebesiz, düşmansız galipler sunulara savaş açtılar. Cesaretle onları yok edene kadar, soyup soğana çevirene kadar heykellerle savaştılar. Askeri taktikleri görünmeden çalmaktan ibaretti. Kımıldatamadıkları taşlarının ağırlığından dolayı döşemeyi taşıyamadılar, neyse. Herşeyin altını üstüne getirdiklerinde, elleri kanla lekelenmedi. Tanrılara karşı savaş kazandıklarını söylediler. Kutsal şeylere saygısızlıktan ve dinsizlikten şöhret elde ettiler. Bu kutsal yerlere keşişler yerleştirirler, insana benzeyen ama domuz gibi yaşayan şu adamlar... Siyah bir cübbe giyenin ezici bir üstünlüğü vardı, ne de olsa!..”
  • Hıristiyanlık doğduğu yıllarda ölümcül bir hastalıkla engellenseydi, dünya bugün Mithras dininde olurdu .. - E. Renan
  • "..Her insanın doğarken kendine özgü bir ruh edinmesi gibi, her ulus da kendi yazgısını yönlendiren bir ruha sahiptir..."

Roma'nın Gizem Dinleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Roma'nın Gizem Dinleri Çiğdem Dürüşken Çoktanrıcı bir din olan Roma devlet dini, Roma devletinin varlığını ve birlikli bütünlüğünü koruyan ve tüm vatandaşların sadakatla bağlandıkları çeşitli inanç ve faaliyetler bütündür. Romalılar, rahip heyetinin başkanlığında çeşitli tanrılarla ilişkilerini düzenlemek ya da gerektiğinde bu ilişkileri yenilemek amacıyla yılın belli günlerinde bayramlar düzenler ve bu bayramlarda, yapılan dualar, adanan kurbanlar ve tapım biçimleriyle, tanrıları yatıştırarak aile ve devletlerinin güvenliğini sürdürürlerdi. Roma devlet dininin gelişimi, Roma'nın siyasal yaşamına ve bu yaşamdaki gelişmelere paralel olarak gerçekleşmiştir. Bu dinin ilkesi devlete ve Roma yurttaşlarına yararlı olanı çekip ayırmak ve devlet arenasında yönetime destek olarak işlev kazanmaktır. Romalılar dünyadaki her tanrıya taparlar. Onların gücü ve yetkesi tüm dünyanın en uç sınırına egemen olmuştur ve yetkesi güneşin geçtiği yolların ve koca Oceanus'un sınırlarının ötesinde yayılmıştır... Romalılar bir kenti ele geçirdikten sonra... fethettikleri halkın tanrılarına onur bahşederler. Tanrıları Roma'ya davet ederler, onları ve tüm dünyanın tanrılarını sahiplenirler... Böylece, Romalılar bütün ulusların dinsel ayinlerini kendilerine uyarlarken, kendileri de bir imparatorluk kazanırlar. Livius, bu dinlerin yayıldığı I.Ö 213 yılındaki genel görünümü şöyle yansıtır: Savaş sürüp gittikçe ve bir yenip bir yenilme insanların hem mal varlıklarını hem de duygu ve düşüncelerini etkiledikçe, sayıları gittikçe artan, çoğunluğu yabancı olan din, kenti kuşattı... Artık halk devlet dinine olan memnuniyetsizliğini gizlemez oldu. Insan ruhunun ölümsüz olduğunu söyleyenler yine Mısırlılardır. Onlara göre, beden öldüğünde, ruh art arda başka canlıların bedenine girer, yineden doğar; karada, denizde ve havada yaşayan bütün varlıkların içine girip çıktıktan sonra (bu göçler üç bin yılda tamamlanır), doğum sırasında bir insan bedenine girer. Yunanlıların bazıları (eskiler ve yeniler) bu öğretiyi kendilerininmiş gibi gösterdiler. Bilge olmayan bir adamın ruhu, su sızdırdığı ve hiçbir şeyi tutamayan dönek ve unutkan olduğu için, bir süzgece benzetilmiş. Tanrıçanın sembolü olan siyah gök taşı bütün tapınaklarda mevcuttu. Constantinus'un zamanında Mithras da diğer Doğu dinlerinin yazgısını paylaşmak zorunda kaldı ve tapımın gerçekleştiği mağaralar yerini Hıristiyanlığın bazilikalarina bıraktı. Roma Gizem dinleri, ölüm ve yeniden doğuş gibi temel içerikleriyle, kurtuluş düşüncesiyle, törensel ve sembolik bir takım özellikleriyle Hristiyanlığa kaynak oluşturdukları halde, bu yeni dinin karşısında tutunamamaları, onların, Hıristiyanlık tanrıbilimi gibi bir tanrıbilimi olmayışları, felsefi içeriklerinin zayıflığı, ekklesia türünde bir örgütlenme biçimine sahip olmayışları, evrensel bir akidelerinin bulunmayışı gibi nedenlerden kaynaklanmıştır. Bunun sonunda, Hıristiyanlığa miras olarak bırakabildikleri özellikleri dışında, bu yeni dinin karşısında tümüyle geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Roma'nın Hıristiyanlığı kabulünün ve bu dönemden sonra başa geçen imparatorlarının da, bu dinin yaygınlaşmasına tehlike oluşturacak hiçbir inanç unsurunu barındırmak istememesi, onların yok oluşunu kolaylaştırmıştır. Varlıklarını en fazla, farklı kültürler yumağı olan Hellenistik dönemde duyumsatan ve dolasıyla en iyi günlerini bu dönemin güçlü felsefelerine dolanarak yaşayan Gizemler, I.S. 391-92 yılındaki imparatorluk kararnamesiyle din tarihin karanlık sayfalarında kaybolmuşlardır. Romulus'un düzenlediği Roma'nın ilk takvimine göre, Roma'nın kuruluş tarihi (i.ö 753) başlangıç noktası kabul edilerek yıllar belirlenmişti ve 304 günden ve 10 aydan oluşuyordu.... ... .. . (Reşat Cengil)

Roma İmparatorluğu'nda ana din hakkında kısa bilgi verdikten sonra Bacchus, Ceres, Mithra gibi diğer dinlerin Roma toplumunda nasıl geliştiğini ve yayıldığını anlatıyor. (Ahmet Kaya)

Roma'nın Gizem Dinleri PDF indirme linki var mı?

Çiğdem Dürüşken - Roma'nın Gizem Dinleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Roma'nın Gizem Dinleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Çiğdem Dürüşken Kimdir?

İstanbul Üniversitesi- Edebiyat Fakültesi, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan 1984 yılında mezun oldu. Aynı Anabilim Dalında, 1987 yılında "Seneca'nın De Providentia'sında Tanrı ve İnsan" konulu teziyle, Yüksek Lisans’ını; 1990 yılında, "Quintilianus'ta Çocuk ve Yetişkin Eğitimi, ve Günümüzle Bağlantıları" teziyle, Doktora’sını tamamladı. Bu süreçte, İstanbul-İtalyan Kültür Derneğinden kazandığı öğrenim bursuyla, 'Universita Italiana Per Stranieri (Perugia)' de araştırmalarda bulundu ve 'Universita Italiana per Stranieri'den aldığı bursla, aynı Üniversitede gerçekleştirilen "Latina Lingua e Cultura" başlıklı seminerlere katıldı. 1991 yılında Yardımçı Doçent oldu. 1993 yılının 7-22 Temmuz tarihleri arasında, Olympia- Uluslararası Olimpik Akademi'de düzenlenen "Olimpizm Felsefesi" konulu toplantılara, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi-Olimpik Akademi Kurulu aracılığıyla, Türkiye’yi temsilen katıldı. 1995 yılında Doçent; 2001 yılında Profesör unvanını aldı.

Çalışma konuları, Latince Gramer, Yunan- Roma Düşünce Tarihi, Roma Dini ve Rhetorica Eğitimi üzerinde temellenmiş olup Antikçağ'da, özellikle Sokrates öncesi düşünürlerin metinlerindeki Eski Yunanca felsefe kavramlarıyla ve Hellenistik Dönem ve Ortaçağ’daki Latince Felsefe terimbilimiyle ilgili araştırmalar yapmaktadır. Ayrıca, Yunan-Roma Klasiklerinin dilimize kazandırılması için kaynak dilden çeviri çalışmalarını da sürdürmektedir.

Türk Eskiçağ Bilimler Enstitüsünün (Başk. Prof Dr. Ali Dinçol) Asli Üyesidir.

(1980-1984) İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Latin Dili ve Edebiyatı.

(1985-1987) Yüksek Lisans: Tez başlığı: “Seneca’nın De Providentia‘sında Tanrı ve İnsan” (Danışman: Prof. Dr. Müzehher Erim, İstanbul Üniversitesi)

(1988-) Istituto Italiano Di Cultura’dan aldığı bursla, İtalya, Perugia, Universita Italiana Per Stranieri’de, 2 aylık İtalyanca eğitimi aldı.

(1987-1990) Doktora: Tez başlığı: “Quintilianus’ta Çocuk ve Yetişkin Eğitimi ve Günümüzle Bağlantıları” (Prof. Dr. Müzehher Erim, İstanbul Üniversitesi)

(1990) Istituto Italiano Di Cultura’dan aldığı bursla, İtalya, Perugia, Universita Italiana Per Stranieri’de, 20 günlük Latina Lingua e Cultura seminerlerine katıldı.

(1993) Türkiye Ulusal Olimpiyat Komitesi tarafından Türkiye’yi temsilen Yunanistan, Olympia’da düzenlenen toplantılara katıldı.

Çiğdem Dürüşken Kitapları - Eserleri

  • Antikçağ Felsefesi
  • Roma'nın Gizem Dinleri
  • Descartes Latince Öğreniyor
  • Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri
  • Roma Dini
  • Roma’da Rhetorica Eğitimi
  • Paulus'un Kutsal Görev Gezileri Ve Anadolu Halklarına Mektupları (Latince - Türkçe)

Çiğdem Dürüşken Alıntıları - Sözleri

  • Gün gelip nefret duyabileceğimizi bilerek sevmeliyiz. (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • Ama ışıl ışıl gözleriyle altın yüzlü Güneş dolaşmaya başlayınca parlak gökyüzünde, katı toprakta, çılgın denizde, diri küheylanlarıyla kovunca gecenin gölgelerini. ( Catullus) (Roma'nın Gizem Dinleri)
  • Pan: Vahşi doğanın, ormanların, dağların, çobanların tanrısı. Keçi şeklinde simgelenir; ayrıca ani ve sebepsiz korkuların yaratıcısı... (Descartes Latince Öğreniyor)
  • Quod dubitas, ne feceris: Şüphe ettiğin şeyi yapma. (Descartes Latince Öğreniyor)
  • Proxumus sum egoment mihi Bana en yakın kişi, yine benim! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • Nocens precatur, innocens irascitur Suçlu yalvarır, suçsuz öfkelenir (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • "..Her insanın doğarken kendine özgü bir ruh edinmesi gibi, her ulus da kendi yazgısını yönlendiren bir ruha sahiptir..." (Roma'nın Gizem Dinleri)
  • Libros legimus, ut multa discamus: Kitapları pek çok şey öğrenmek için okuyoruz. (Descartes Latince Öğreniyor)
  • Değerli şeyler ender bulunur.. (Antikçağ Felsefesi)
  • Qui se ipse accusari non potest Kendisini suçlayan kişi, suçlanamaz (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • Ab amante lacrimis redimas iracundiam Aşığın öfkesi iki damla gözyaşıyla diniverir! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • “Kölelerin daha iyi beslenmesi, daha iyi giyinmesi, ailelerin parçalanmaması gerektiğini düşünen iyi insanlar vardı. İkinci grup bunlara bakıp dedi ki, ‘Dalga mı geçiyorsunuz? Sorun köleleri iyi beslemek değil, sorun kölelerin olması!” (Antikçağ Felsefesi)
  • Baksanıza şu hafızamdaki geniş ovalara, dehlizlere, mağaralara; her türden şey var içinde, saymaya kalksanız sayamazsınız. Nesneleri arıyorsanız imgeleri orada, sanatları arıyorsanız kendileri orada. Zihnimizi etkileyen duyguları arıyorsanız, tanımlanması zor kavramlar ya da kayıtlı izlenimler olarak orada. Zihinsel olarak yaşanmamış olan duygular bile hafızada tutulmakta, gerçi hafızada ne varsa zihinde de olmalı. Hızla koşuyorum aralarından, bir oraya bir buraya uçuşuyorum ve aklım erdiğince içlerine nüfuz etmeye çalışıyorum, ama bir türlü yolun sonunu göremiyorum. (Antikçağ Felsefesi)
  • Bonus animus laesus gravius multo irascitur İyi bir ruh incindiğinde, çok daha derinden öfkelenir. (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • Ultima forsan Kimbilir, belki de bu son saatin! (Latince Deyişler ya da Yaşamın Renkleri)
  • Bacchus kültünün vazgeçilmez içkisi, şarap din taraftarlarının tanrıyla bağlantı kurmasını kolaylaştırdığından, bu kültü benimseyenler sürekli bir sarhoşluk hali içinde esrik bir yaşantı sürüyorlardı. (Roma'nın Gizem Dinleri)
  • "...Şeylerin amacının ne olduğunu, doğanın bütün düzeninin kendisine aktığı son amacın ne olduğunu anımsıyor musun? Boethius: Duymuştum, ama çektiğim üzüntü zihnimi dumura uğrattı." (Antikçağ Felsefesi)
  • “Savaşın adını bile hiç işitmemiş adamlar cüretkarca taşlara ve duvarlara saldırdı. Serapeum’u yıktılar. Muharebesiz, düşmansız galipler sunulara savaş açtılar. Cesaretle onları yok edene kadar, soyup soğana çevirene kadar heykellerle savaştılar. Askeri taktikleri görünmeden çalmaktan ibaretti. Kımıldatamadıkları taşlarının ağırlığından dolayı döşemeyi taşıyamadılar, neyse. Herşeyin altını üstüne getirdiklerinde, elleri kanla lekelenmedi. Tanrılara karşı savaş kazandıklarını söylediler. Kutsal şeylere saygısızlıktan ve dinsizlikten şöhret elde ettiler. Bu kutsal yerlere keşişler yerleştirirler, insana benzeyen ama domuz gibi yaşayan şu adamlar... Siyah bir cübbe giyenin ezici bir üstünlüğü vardı, ne de olsa!..” (Roma'nın Gizem Dinleri)
  • Nerede, hangi yörelerde yer aldığını düşüneyim, ey yurdum? Göz bebeklerim sana yöneltmek istiyor bakışlarını, şu yabanıl öfkeden kurtulurken bir an önce. (Roma'nın Gizem Dinleri)
  • "...Kısacası rüzgâr, üşüyene soğuk gelir ya da deniz suyu bir insana öldürücü ama bir balığa besleyici gelir." (Antikçağ Felsefesi)

Yorum Yaz