Şahane Gazeller 1- Fuzuli - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şahane Gazeller 1- Fuzuli kimin eseri? Şahane Gazeller 1- Fuzuli kitabının yazarı kimdir? Şahane Gazeller 1- Fuzuli konusu ve anafikri nedir? Şahane Gazeller 1- Fuzuli kitabı ne anlatıyor? Şahane Gazeller 1- Fuzuli kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Şahane Gazeller 1- Fuzuli kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İskender Pala
Yayın Evi: Kapı Yayınları
İSBN: 9789758950058
Sayfa Sayısı: 80
Şahane Gazeller 1- Fuzuli Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1. Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çare su
2. Ab-gündur günbed-i devvar rengi bilmezem Ya mühit olmuş gözümden günbed-i devvare su
3. Zevk-i tiğından aceb yoh olsa gönlüm çak çak
Kim mürür ilen bırağır rahneler divare su
4. Vehm ilen söyler dil-i mecruh peykanın sözün ihtiyat ilen ier her kimde olsa yare su
5. Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin Bir gül açılmaz yüzün-teg verse bin gülzare su
Şahane Gazeller 1- Fuzuli Alıntıları - Sözleri
- Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsa da; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır.
- Bana başka güzellerden bahsetmeyin. Bülbül gül için inleyip dururken hiç lale ona deva olabilirmi?
- Topraktan olanı toprağa vermek gerek…
- Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsa da; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır..
- devran bîsukûn, Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, tali’zebun .... Dost vefasız, dünya merhametsiz, devir huzursuz, dert çok, derdimi paylaşan yok, düşman kuvvetli, talihim zavallı ve çaresiz...
- Karıncayı bile incitmem deme!! "Bile'den "incinir karınca söz söylemek İrfan ister Anlamak "insan"
- Dem-â-dem cevrlerdir çekdiğim bi-rahm bütlerden Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab Sadeleştirilmişi: Eziyet ve cefa görmekteyim merhametsiz güzellerden daima. Tanrım! Bir müslümanı bu kafirlere tutsak etme aman! (Yoksa onu dinden imandan çıkarırlar.)
- Bende Mecnun'dan füzûn aşıklık istidadı var Aşık-ı sadık benim Mecnun'un ancak adı var Günümüz Türkçesi: Mecnun'dan çok âşıklık yeteneği var bende. Mecnun'un adı çıkmış ama benim asıl, sevgiliye bağımlılığın timsali.
- N'olacaktır terk-i aşk etme Fuzuli vehm edip Gayeti derler ola bir bende sultanım sever Günümüz Türkçesi: En Fuzûli Boş yere korkup aşkı terk etme! Deseler deseler, bir köle bir sultanı sever derler.
- Şifa-yı vasl kaderin gece ile bimar olandan sor Zülaâl-ş şevk zevkin teşne-i didar olandan sor Günümüz Türkçesi: Kavuşmanın nice bir şifa olduğunu, ayrılık ile hasta olandan sor. Bir içim suya benzer tatlı dudağının lezzetini, yüzünü görmeye susayandan sor.
- Sergeşteliğim kâkül-i müşginin ucundan Aşüfteliğim zülf-i perişanın içindir Günümüz Türkçesi: Başımın dönmesi, misk kokulu kâküllerinden; düşkünlüğümse, dağınık saçlarını hatırlamamdan...
- Aciz olmuş yıkmağa kuğu Kûh-ken Neylesin miskin anun aşkı hem ol mikdar imiş Günümüz Türkçesi: Kabe ziyareti için ihrama bel bağladı dediler Sofu için (İhram giymek ile günahtan kurtulacağını sandı zavallı) araştırdım, meğer onun beline bağladığı papaz kuşağı imiş, ihram değil. (Dış görünüş yetmiyor içi kurtarmaya)
- Yeter tavus teg ucb ile kıl arayiş-i suret Vücudundan geçip alemde bir ad eyle Anka teg Günümüz Türkçesi: Tavus gibi kabarıp dış görünüşünü süslemen daha yetmeyecek mi? Varlığından sıyrılıp şu dünyada Anka kuşu gibi bir ad bırakmaya bak!...
- Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm Kimi kim bivefa dünyada gördüm bivefa gördüm Günümüz Türkçesi: Her kimden bir vefa istedim; ancak cefa gördüm. Her kimi gördüysem vefasız dünyada; vefasızlığını da gördüm.
- Kime kim derdimi izhar kıldım isteyip derman Özümden bin beter derd ü belaya müptela gördüm Günümüz Türkçesi: Derman isteyerek her kime bir dert yandımsa; Onu kendimden bin beter dert ve belaya düşmüş gördüm.
Şahane Gazeller 1- Fuzuli İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ey Aşk Adamı Fuzuli: Fuzuli deyince aklınıza ne geliyor? Gereksiz, boş, lüzumsuz dediğinizi duyar gibiyim. Hatta şöyle cümle kullananınız da olmuştur. Fuzuli işlerle boş yere vaktini harcama. Böyle düşünmeniz normal. Zira Türk Dil Kurumu'nun internet sitesinde yer alan sözlüklerde Fuzuli ismini arattırdığınız da karşınıza "yersiz, gereksiz" anlamları çıkıyor. Ama bizim kitabımızın yazarı olan Fuzuli bu manalarla namütenasip bir hayat felsefesi ve kişiliği var. Ona aşk acısı ile çektiği çileden lezzet alan Aşk adamı demek çok doğru olur sanırım. Fuzuli, aslen Irak'lı olan Türk Divan edebiyatını derinden etkileyip izler bırakmış, aşk gazelleri ile meşhur olmuş, Azerice şiirini önemli ölçüde etkilediğinden olsa gerek Azerilerin sahiplendiği bir Türk Divan şairidir. Onun gazellerini okuyunca, bendeki dert de dert mi Fuzuli'nin yanında diyorum. Aşkın her türlüsünü, acısını, cefasını, çilesini çeken ve bunları anlatmasının yanında aynı zamanda vefadan ve dünya hayatından çektiği ızdırapları da konu edinmiş bu kitabında. Aşk neymiş, Leyla ile Mecnun ne demekmiş, sevgili olmak neymiş, kime denirmiş bu kitapta öğreniyorsun. Şuraya Fuzuli'ye ait sadeleştirilmiş iki mısra yazayım benim anlatamadığımı Fuzuli anlatsın. "Varımı yok ettim, sevgilinin yüzüne öykünerek. Ebedi zevk dedikleri şey, sevgilinin yüzünü görmekmiş meğer!.." (Ömer Yaşar)
Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?
İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.
1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.
1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.
1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.
1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.
1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.
1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.
1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.
1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.
İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.
Ödülleri :
1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)
2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,
2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,
2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü
2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,
Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü
İskender Pala Kitapları - Eserleri
- Şah ve Sultan
- Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
- Od
- Kitab-ı Aşk
- Aşkname
- Aşina Güzeller
- Ah Mine'l-Aşk
- ... Ve Gazel Yeniden
- Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
- Atasözleri
- Ayine
- Katre-i Matem
- Boğaziçi'ndeki Mücevher
- Divan Edebiyatı
- Divane Güzeller
- Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
- Düşte Kalan
- Efsane Güzeller
- Gözgü
- Gül Şiirleri
- Güldeste
- İki Darbe Arasında
- Hayriyye
- İki Dirhem Bir Çekirdek
- Kadılar Kitabı
- Kahve Molası
- Kırk Ambar
- Kırk Güzeller Çeşmesi
- Kırkıncı Kapı
- Kudemanın Kırk Atlısı
- Leyla ile Mecnun
- Mir'at
- Muhteşem Şair Muhibbi
- Müstesna Güzeller
- Perişan Gazeller
- Perî-şan Güzeller
- Su Kasidesi
- Şair Fatih: Avni
- Şairlerin Dilinden
- Şiirler Şairler Meclisler
- Şir-i Kadim
- Tavan Arası
- Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
- Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
- Aşka Dair
- Mevlana
- Efsane
- Hoş Sadâ
- Kırklar Meclisi
- Lale Devri
- Mihmandar
- İstanbulcunun Sandığı
- Bülbülün Kırk Şarkısı
- Şahane Gazeller 1
- Üstatlar konuşuyor
- Fetih ve Fatih
- Nurundandır Bütün Nurlar
- Mesela
- İstanbul Bir Rüya
- Karun ve Anarşist
- Şahane Gazeller 2
- Şahane Gazeller 3
- Uzmanlar Konuşuyor
- Barbarossa
- Tarihimiz Konuşuyor
- Türk Dili ve Kompozisyon
- Yunus Emre
- Şahane Gazeller 1- Fuzuli
- Nabi
- Naili
- Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
- Necati
- Nedim
- Nef'i
- Şeyh Galip
- Aşkî
- Baki
- Fatih Sultan Mehmet
- Fatih'in Şiirleri
- Abum Rabum
- İtiraf
- Kalp
- Akşam Yıldızı
- Şiirin Sultanları
- Ortaöğretim için Divan Şiiri
- Ahmed Paşa
- Jennifer’ın Düğünü
- Darbe: Kan ve Sultan
- Aşk Bir Zamanlar
- Neyzen Tevfik
- Vali Hanım
- Süleyman
- Leyla ile Mecnun
- Nizamülmülk
- Kılıçarslan
- Kervan
- Düşte Kalan
- Güldeste
- Mevlanâ Celaleddin
- Ah Mine'l Aşk
- A-71
- Şehir ve Kültür İstanbul
İskender Pala Alıntıları - Sözleri
- Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
- "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
- Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
- İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
- Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
- Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)
- Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
- Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
- Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
- 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
- Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
- Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
- Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)
- Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
- Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
- Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
- Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
- Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
- gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
- Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)