diorex
Dedas

Sarı Duvar Kağıdı - Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sarı Duvar Kağıdı kimin eseri? Sarı Duvar Kağıdı kitabının yazarı kimdir? Sarı Duvar Kağıdı konusu ve anafikri nedir? Sarı Duvar Kağıdı kitabı ne anlatıyor? Sarı Duvar Kağıdı PDF indirme linki var mı? Sarı Duvar Kağıdı kitabının yazarı Charlotte Perkins Gilman kimdir? İşte Sarı Duvar Kağıdı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.08.2022 09:00
Sarı Duvar Kağıdı - Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charlotte Perkins Gilman

Çevirmen: Sevda Deniz Karali

Editör: Alican Saygı Ortanca

Tasarımcı: Hamdi Akçay

Orijinal Adı: The Yellow Wallpaper

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786057762306

Sayfa Sayısı: 72

Sarı Duvar Kağıdı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Sarı Duvar Kağıdı, yazılmış en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri.” – Alan Ryan

Feminist bilinçle yazan Amerikalı ilk yazar olarak kabul edilen, Kadınlar Ülkesi'nin yazarı Charlotte Perkins Gilman, “Sarı Duvar Kağıdı”nda eşiyle birlikte, kendisinin “perili ev” diye tanımladığı bir malikâneye taşınan ve odasındaki sarı duvar kağıdını saplantı haline getiren isimsiz kadın karakterinin başından geçen gerilimli bir öyküyü anlatıyor. Toplumsal cinsiyet, delilik, evlilik ve özgürlük gibi meseleleri tüyler ürperten bir hayalet hikâyesiyle birleştiren “Sarı Duvar Kağıdı”, yazıldığı günden beri en çok tartışılan ve incelenen korku eserlerinden. Doris Lessing, Toni Morrison ve Alice Walker gibi yazarları etkilemiş bir klasik.

Bu cilt ayrıca yazarın “Ben Cadıyken”, “Büyük Morsalkım” ve “Sallanan Sandalye” gibi korku öykülerini de içeriyor.

Duvarda gezinen bir şeyler var… Hayır, birisi var…

Sarı Duvar Kağıdı Alıntıları - Sözleri

  • Hiçbir şey için kılımı kıpırdatamıyorum, ayrıca korkunç derecede huysuz ve sinirli olmaya başladım. En ufak şeye bile ağlıyorum, sürekli ağlıyorum. John buradayken değil tabii ya da herhangi biri buradayken. Yalnızca yalnızken ağlıyorum.
  • Keşke daha hızlı iyileşebilsem.
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum.
  • "Bazen düşünüyorum da, biraz olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim."
  • "Cansız bir şeyde hiç bu kadar çok ifade görmemiştim daha önce, ki cansız şeylerin aslında ne çok şey ifade edebildiğini hepimiz biliyoruz."
  • bazen düşünüyorum da, biraz olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim.
  • Bu aralar da bir hayli yalnızım.
  • “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir neden olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor.
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum.

Sarı Duvar Kağıdı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

#1001kitap~~~: ~~~Bazen düşünüyorum da, 1az olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim~~~ Amerikalı ilk feminist yazarlardan 1i olan Charlotte Perkins Gilman, kendi hayatından izler taşıyan “Sarı Duvar Kağıdı” öyküsünde şefkat ve korumacılık adına yapılan kontrollere, baskılara, kadına biçilen toplumsal rollere, soyutlanmaya ve en çok da kapatılmaya isyan eder ki bu öyküye oyuzden kalbimi bırakmış olabilirim daha güzel ifade edilemezdi bu durum sanırım. Duvara yapışmış olan sari duvar kağıdı gibi hayatını ve zihnini karartan, kaplayan bu baskılar onu güçsüzleştirir, zayıflatır, çaresizleştirir bu hikayedeki psikolojik yaşanan tüm durumları hissederek okudum resmen çok etkileyiciydi… "Ben Cadıyken" hikayesindeki kadın fikirleri her daim üzerimize yapışan rollerimiz adına yine etkileyiciydi zira bu durumlar hala güncelliğini ne yazık ki koruyorlar... "Büyük Morsalkım" kokelerimizden sarkan sessizlikler içinde utanç olarak görülen hallerin ifadesi gibiydi hikaye... "Sallanan Sandalye" sınırlarımız içinde bilinçaltındaki düşüncelerimizden oluşan kuruntuların anlatıldığı güzel 1hikaye... Gotik edebiyata 1yildir ağırlık veriyorum kesinlikle çok sevdiğim 1tarz oldu, karanlıklar, hayaletler ya da olmadığını düşündüklerimiz altındaki psikolojik durum ve tespitler bu edebiyat türünde beni en çok etkileyen kısımlar... Çok yoğun olduğum bu günlerde gün içinde dinlenme aralarında okuduğum bu 4gotik hikaye gün içinde elinize aldiginizda 1saatte bitecek 1kitap olup, ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır, hikayelerin özünde oluşan sıkışmışlık durumlarının en güzel ifadesi gibiydi sanki hikayeler, arada nefes almak isteyenlere kesinlikle tavsiyemdir... (Ayşe...)

‘Bazen güçlü yanımız zaaflarımızdır. Bazen güçlü olabilmek için önce zayıf olmak gerekir.’ der, Glenn Beck. On dokuzuncu yüzyıl Amerika’sında “kadın hastalığı” olarak bilinen deliliğin bu öyküyle aslında katı cinsiyetçi toplumda toplumun sorunu olduğunu yansıtmak amacıyla yazılmış kısa ama dahiyane atıfları olan bir kitap okudum.‍️ Yazar Perkins Gilman yaşadığı dönemde bu temada çokça eserler vermiş, aynı zamanda feminizm savunucularından biri olmuş. Sarı Duvar Kağıdı’nda ise ismi olmayan başkarakterinin geçirdiği bunalım sürecini ve bu süreçten kurtulmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Sinir bozukluğu ve halsizlik şikayetlerinin iyileşmesi ümidiyle kocası John, bebekleri ve kocasının kızkardeşi, birlikte üç ay geçiricekleri kolonyal bir malikaneye gitmeleriyle başlıyor öykü. Edebiyatı çok seven başkarakter bu malikaneye taşındıktan sonra malikanenin sarı duvar kağıdı gibi genel detaylarında hayal dünyasını ileri derecede besliyor ve malikanenin perili köşkleri anımsattığını düşünmeye başlıyor. Bu durumun patolojik gösterilmemesi ve engellenme korkusu ile kendini ifade etmeye çalışsa da anlaşılamıyor, dolayısıyla gizlice günlük tutarak iyi hissetmeye çabalıyor fakat nafile.. artık bu sanrılarla baş başa kalıp bunu kendi içinde fazlasıyla normalleştiriyor. Ayrıca malikaneyi betimlediği bir çok satırda kölelik, delilik ve evlilik bağlamında erkek egemenlik atıfları çok yerinde. Özellikle kendi ruhsal bunalımını görmezden gelen kocasının yazarın rahatsızlığı üst sınıra vardığında öyküde geçen "Ne diye bayıldı ki bu adam şimdi? Ne yapalım, bayıldı işte, hem de duvarın hemen önüne, yolumun üzerine! Her geçişimde üzerinden sürünmek zorunda kaldım!" deyişinin fazlasıyla etkileyici bir düşünce bloğu kurması bu öykünün türünün sadece bir hikaye olmadığını kanıtlıyor. Yazar kadın erkek rollerini üst düzey bir psikolojiyle eleştirmiş ve feminist ütopya türünü bir kadının haleti ruhiyesi üzerinden zekice anlamlandırarak ciddi bir noktaya taşımış. (Fulya)

Sarı Duvar Kağıdı Kitap Analizi: Bu kitabı anlatmaya başlamadan önce büyük ihtimalle yazarın hayatından bahsetmeliyim. Charlotte Perkins Gilman 1860 larda Amerika’da doğdu. İlk çocuğundan sonra doğum sonrası depresyonu görmeye başladı. Bu zamanlarda doğum sonrası depresyonu ciddiye alınan bir hastalık değildi. Doktoru ona düşünmemesini ve yazmamasını önerdi. Fakat bu onun yalnızca daha da kötüleşmesini sağladı. Durumunun kötüleşmesine kayıtsız kalamayan Gilman kontrolü kendi eline almaya karar verdi. Ona bu zararlı tedaviyi veren doktorundan ve eşinden uzaklaştı. Zamanını yazı yazarak geçirdi ve bu da onun iyileşmesini sağladı. İşte Sarı Duvar Kâğıdı isimli öyküsünü de başından geçen bu olaylardan ilham alarak yazdı. Gilman bu eseriyle ilgili: “ Bu öyküyü insanları delirtsin diye değil, delirmekten kurtarsın diye yazıldı ve işe yaradı da.” demiştir. Bu inceleme burdan sonra spoiler içerir. Sarı Duvar kâğıdının ana karakteri isimsiz, yeni evlenmiş, yeni anne olmuş bir kadın. Yakın zamanda doktoru tarafından sinirsel çöküntü ve depresyon teşhisi konduğu için eşi John’la üç aylığına eski bir konağa taşınır. Bu konakta kendini yormaması, düşünmemesi ve yazı yazmaması gerekmektedir. Ama ana karakterimiz bu kuralları saçma bulur, uymaz. Düşünmeyi bırakmaz ve gizlice yazı yazmaya devam eder. Bu da ana karakterin ikiye bölünmesini sağlar: içindeki ve dışındaki benlik. Biz de bu hikâyeyi onun yazılarından okuruz. Başta yazılarında günlük olaylardan, eşi John’dan, ona bakmakla yükümlü olan eşinin kız kardeşi Jennie’den ve konağın kötü zevkle yapılmış sarı duvar kâğıtlarından bahseder. Bir süre sonra bu duvar kâğıtları onda bir saplantıya dönüşür. Sürekli onları izlemeye ve onların sırlarını açığa çıkarmayı kafasına koyar. Geceleri bu duvar kâğıtlarına bakarken duvar kâğıdının içinde kaçmaya çalışan bir kadın görür ve bu onu sinirlendirir. Onu duvar kağıtlarına bağlamak ister. Ne diye kaçmaya çalışıyordur ki? Sahip oldukları ona yetmez mi? Aslında bu kadın onun içindeki benliğin bir yansımasıdır. Hapsedildiği bu hayattan kaçmak ister ama dış benliği izin vermez. Ana karakter dış dünyayla iletişimi kestikçe kendi iç benliğini anlamaya başlar, adeta gözleri açılır. Gözlerinin açılmasıyla da etrafındaki kadınlarında bu duvar kağıdının içindeki kadın gibi süründüğünü fark eder. Çünkü onlar da kendilerine dayatılan bu domestik hayata mahkumdur. Ana karakter sonunda duvar kağıdının içindeki bu kadını, yani kendisini özgür bırakma kararı alır. Bunu yapmanın tek yolunu da duvar kağıtlarını- bu durumda kendi dış benliğini yok etmektir. Öykünün sonunda ana karakter eşine şunları söyler : “ Nihayet çıkabildim, sana ve Jane’e rağmen! Ayrıca duvar kağıdının neredeyse hepsini söktüm, beni geri sokamazsınız içine!” Burada gördüğümüz üzere artık ana karakter kendisini duvar kağıtlarında gördüğü kadınla bir tutmaktadır. Bu cümlede üzerinde durmamız gereken bir diğer şeyse bahsi geçen Jane’dir. Çünkü bu ismi kitap boyunca ilk defa duyarız. Bu iki türlü yorumlanabilir. İlki bu ismin yalnızca bir yanlışlık olarak yazılması, burada asıl söylenmesi gerekenin Jennie olduğudur. İkinci yorumsa Jane’in ana karakterin ismi olduğudur. Burada artık kendini Jane isminden, onun yaşantısından, onun toplumundan ve onun eşinden tamamen soyutlamıştır. Sonunda kendisine rağmen özgür kalmayı başarmıştır. (Burcu)

Sarı Duvar Kağıdı PDF indirme linki var mı?

Charlotte Perkins Gilman - Sarı Duvar Kağıdı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sarı Duvar Kağıdı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charlotte Perkins Gilman Kimdir?

Amerikan edebiyatının etkili sesi Charlotte Perkins Gillman (1860-1935), feminist harekete yüzyıl dönümünde önemli katkılar yapan Amerikan geleneğinin önemli yazarlarından biridir ve feminist bir bilinçle yazan ilk Amerikalı (feminist) kadın yazar olarak kabul edilir.

Din bilimcisi olan babası çocukken ailesini terk ettiğinden yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçiren Gillman, yaşamı boyunca kadınlara uygulanan adaletsizlikleri eleştirmiş ve kadınların oy hakkını savunmuştur.

Sanat öğretmenliği ve mürebbiyelik yapan Gillman, yazar olacağını sezdiğindeyse gönülsüzce evlenir. Ancak bir anne, ev idarecisi ve eş olarak yaşayacağı güçlükleri de tahmin eder ve evlendikten on bir ay sonra bir kızı olduğunda umutsuzluğa kapıldığından evliliğinde sorunlar yaşar. Annesi ve kocası ise, genç kadını depresyonu yenmesi için dinlenmesi gerektiğine inandırarak, tedavi için Philadelphia, Amerika'da döneminin kadınların sinir hastalıklarında uzmanlaşmış ünlü nörologu Dr. Sir Weir Mitchell'a gönderir. Histeri hastalarına verdiği dinlenme kürleriyle ünlü nörolog, Gillman'a altı haftalık yatak istirahatı verir ve entelektüel aktivitelerini kısıtlar. Eve döndükten sonra üç ay boyunca bu tavsiyelere uyan Gillman, zihinsel bir çöküntü olan "borderline" hastalığının eşiğine gelir ve nerdeyse çıldırır. Hayatını, isteksiz bir eş ve anne olarak yaşamakla, hevesli bir yazar olmak arasında geçirdiğini düşünür.

1888'de ise, evliliğinin deliliğine meyil verdiğini anladığı için boşanma davası açan Gillman, kızıyla birlikte Kaliforniya'ya taşınsa da ancak 1892'de resmen boşanabilir. 1900'de yeniden evlenen yazar, 1934'de eşinin ölümü üzerine kızının ailesinin yanına taşınır ve bir yıl sonra göğüs kanseri olduğunu öğrenince bunun üretken yaşamına engel olacağına inandığı için intihar eder.

Gillman'ın boşandıktan sonra kaleme aldığı ve evliyken yaşadığı depresyonu otobiyografik öğelerle birlikte anlattığı "Sarı Duvar Kağıdı" adlı öyküsü de, Freud'un özgül nedenlerle oluşan nevroz tespitine uygun bir biçimde sinirsel buhranları yüzünden doktor tavsiyesi üzerine, kocasıyla birlikte dinlenmeye geldiği yazlık malikâne de kocasından ve onun kız kardeşinin kontrol ve baskılarından uzakta, gizlice yazı yazmaya ve kitap okumaya çalışırken tamamen çıldırarak; evin sarı renkli duvar kağıtlarının desenlerinden dışarı çıkmak isteyen bir kadın olduğunu düşünen, yazar bir kadının hikâyesini anlatır.

Öykünün hemen başında, kocasıyla birlikte babadan miras kalan kolonyal bir malikâneye taşınan anlatıcı kadının, "perili ev" diye tabir ettiği ev, 19. yüzyıl romanslarını andıran bir atmosfere sahiptir. Patriarkal bir simge olan bu muazzam evin, kolonyal bir malikâne olduğu gerçeğinin ilk olarak vurgulanması, Amerikan tarihinin köle ticareti geçmişine de işaret eder ve öykünün sonunda, anlatıcının ancak duvar kağıdının desenlerinde gördüğü kadın gibi delirerek özgürleşeceğini ima eder.

Kölelerin özgürlük hareketiyle özdeşleşerek, kolonyalizm eleştirisi de yapan yazar, kadınların toplumsal cinsiyet öğretilerinin dışına çıkarak, özgürleşmeleri gerektiğini de savunur. Gillman'a göre bu bağlamda, siyah kölelerin hayaletleri de, Amerikan kadının bastırılmışlığında, susturulmuşluğunda ve nihayet deliliğinde açığa çıkacaktır.

Hikâyenin sonunda anlatıcı kadın, baskıdan kaynaklanan kendi şizofrenik bölünmesini yansıtır bir biçimde hem duvar kağıdını hem de kendi yazılarını kast ederek kocasına "Sonunda sana ve Jane'e rağmen çıktım! Ve, kağıtların çoğunu parçaladım, yani beni tekrar oraya kapatamazsın." der.

Charlotte Perkins Gilman Kitapları - Eserleri

  • Kadınlar Ülkesi
  • Sarı Duvar Kağıdı
  • Bizim Ülkemiz
  • Dağı Yerinden Oynatmak
  • Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler
  • The Yellow Wallpaper and Other Stories

Charlotte Perkins Gilman Alıntıları - Sözleri

  • ''Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu şeylerin cinsiyet farlılığından kaynaklandığını gururla iddia ediyorduk. Erkeklerin kadınlarda görülmeyen kötü özellikler sergilediği şeyleriyse büyük bir rahatlıkla ırk özelliği olarak değerlendiriyorduk.'' (Bizim Ülkemiz)
  • "Bazen düşünüyorum da, biraz olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim." (Sarı Duvar Kağıdı)
  • ''Her dinin içindeki dayatma inanç, nihai hakikat olduğunu iddia ederek, diğer inananlara ve inanmayanlara karşı ahmakça bir üstünlük duygusu geliştirilmesini teşvik etme eğiliminde olduğundan, zulümde uç noktalara koşarlar.'' (Bizim Ülkemiz)
  • "Havva Ana'ya gelince, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem ama şunu söyleyeyim ki eğer günahı dünyaya getirdiyse bile biz erkekler günahın bugüne kadar gelmesinde aslan payına sahibiz. Buna ne dersiniz?" (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • İnsan zihninin en ayırt edici özelliklerinden biri, daha iyi şeyler öngörmesidir. Önceye ve sonraya bakarız biz Ve olmayan için yas tutarız. (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Şahsen, zevk alarak yapılan bir işin, heyecan ve değişiklikle beraber bana iyi geleceğine inanıyorum... (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Erkekleri dişilikle etkilemekten çok onlarla insan olarak arkadaş oldu; insan olarak fikir alışverişi yapıp anlaştılar. Kadınlar o kadar insan değildi. Genellikle daha dar bakış açıları, daha az deneyimleri vardı. İçlerinden birine konuşmak için yaklaştığında, fazla kadınca bir bakış açısı, faklı toplumsal ve ahlaki değer anlayışları, konumlarının getirdiği tuhaf sınırlamalar devreye giriyordu. (Bizim Ülkemiz)
  • ''Her şey bol miktarda olduğunda, herkes istediği kadar almakta özgürdü; yetersiz olduğunda bölüyorlardı. Ne yaptıklarıyla ve ne yapacaklarıyla ilgileniyorlardı, ne alacaklarıyla değil.'' (Bizim Ülkemiz)
  • İnsanlarınız halka yalan söylenmesine o kadar alışmış ki umursamıyorsunuz. Gözünüzü dört açmanız gereken belli kötülüklere karşı felç olmuş, hissizleşmiş, nasırlaşmışsınız. Çok daha fazla ses çıkardığınız, çok daha az tehlikeli bir sürü şey var. (Bizim Ülkemiz)
  • Keşke daha hızlı iyileşebilsem. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Bu aralar da bir hayli yalnızım. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Otorite yöntemi çok basit. 'Bu bir emirdir!' ve sen sadece yerine getirirsin. Düşünmek yok, emek yok, sorumluluk yok. Tanrı böyle söylüyor, kral ya da kaptan böyle söylüyor, kitap böyle söylüyor ve hepsinin omurgası Aile, Baba-Patron. Nasıldı o güzel öykü: 'Baba ne diyorsa odur!' (Bizim Ülkemiz)
  • “Yalanlara inanmayı bırakıp gerçekleri gördüğümüzde, dünyanın nasıl bir sabaha uyandığını sana hissettirebilseydim keşke.” (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • ''Demokrasi, bütün insanların bilinçli, mantıklı ve koordineli eylemlerde bulunmasını gerektirir.'' (Bizim Ülkemiz)
  • Neden olmasın? Neden hayatında bir kez olsun kendin olmayasın, insanların senden istediklerini değil kendi istediğin şeyi yapmayasın? (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir neden olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Beyefendiler her daim zararsız mıdır? (Kadınlar Ülkesi)
  • "...yazmak düşüncelerin basıncını azaltır ve beni rahatlatırdı." (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)

Yorum Yaz