diorex

Şeytan Severse - Cenk Enes Özer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şeytan Severse kimin eseri? Şeytan Severse kitabının yazarı kimdir? Şeytan Severse konusu ve anafikri nedir? Şeytan Severse kitabı ne anlatıyor? Şeytan Severse PDF indirme linki var mı? Şeytan Severse kitabının yazarı Cenk Enes Özer kimdir? İşte Şeytan Severse kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.04.2022 12:00
Şeytan Severse - Cenk Enes Özer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cenk Enes Özer

Yayın Evi: Ufuk Yayınları

İSBN: 9786056240249

Sayfa Sayısı: 213

Şeytan Severse Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kaleme aldığı Hizmetkar Serisi ile bir ilki gerçekleştiren, inanç ve kültür dünyamıza ait meseleleri fantastik kurguyla harmanlayıp hikmetle yoğuran yazarımız Cenk Enes Özer'in son kitabında kaleminin sınırlarını bir hayli zorladığı ortada. Kurgu harika, anlatım büyüleyici.. Son derece akıcı üslubuyla, nefes nefese bir hikaye:

"Şeytan Severse"

Dünyaya dünya denilmeyen zamanlarda başlayıp günümüzden ve bütün günlerden geçerek kıyamete dek uzayacak değişim ve dönüşümler girdabında bir iblis portresi...

Hemen hemen her inanışta insanlığın en büyük düşmanı olarak tanımlanan şeytan, bu kitapta Azâzil özel adıyla ele alınıp hayatının en ilginç detayları hikaye ediliyor. Annesinin yokluğunda her daim üzerine titreyen babası Hablis, tüm bildiklerini kendisinden öğrendiği hocası Ruinas, birçok konuda ona sırdaşlık eden cennet bekçisi Rıdvan ve uğruna cennetlerden geçtiği Prenses Lehya gibi karakterler hikayeye bambaşka bir renk katıyor.

Burada yazara ait bir hassasiyete peşinen vurgu yapalım: Kurgusal yaklaşımlarda Kur'an ve sünnet çizgisine riayet. Yazarın bu konudaki samimiyet çıtası takdire şayan yükseklikte.

Kitap, insanlık öncesi dünyanın ilk misafirleri olan cinlerle başlayıp Azâzil'in Arş-ı Âlâ'ya varan akıl almaz yolculuğunu konu ederken finalde, "E bundan bize ne?" sorusuna da şu diyalogla cevap veriyor:

― Efendim, bu kitapta Azâzil'in hayat hikayesi var. İsyanından önceki ve sonraki hâlinden bahsedilmiş. Sizce insanların bunları bilmeleri onlara bir fayda sağlar mı?

― Cevap zaten sorunun içinde gizli değil mi? Onu Allah'a ulaştıran şeyin edep ve itaat, oradan uzaklaştıran şeyinse kibir ve hased olduğunu; Sevgili'ye binlerce secdenin aşk iddiası, Sevgili hatırına bir tek secdeninse aşkın ispatı olduğunu; hatasında ısrar edenlerin lanete düşmüş şeytan, hatasından dönenlerinse rahmete ermiş insan olduğunu bilmeleri, sence de iyi olmaz mı?

Kitap, şeytanın, "cennetten kovulan bir melek" ya da "sadece kötülüğü sembolize eden bir kavram" olduğu yönündeki birtakım asılsız söylentilere de açıklık getiriyor.

Evet, bu bir deşifre operasyonudur.

Şeytanın en büyük fitnesinin kendini unutturmak olduğu ahir zamanda; bu kitabın, karanlığa çevrilen bir projektör olduğunu söylemek hiç de abartı olmayacaktır.

Çığlık çığlığa çırpınışlarla kaçışmada yarasalar. Uğursuz dehlizlerinin duvarlarını dövüyor feryatları... Siz duymuyor musunuz!?

Sami Ünal

Şeytan Severse Alıntıları - Sözleri

  • Kullar anlasın ya da anlamasın, hatta anladığını zannedenler bile isterse yanlış anlasın, Allah'ın her işinde bin bir türlü hikmet saklıydı.
  • ..."İmtihan" dedi. Anlasana Demnis! O'nu gördükten sonra inanmamak diye bir şey zaten söz konusu olmazdı ki.
  • Gerçek dost "nereye" diye değil, "ne zaman" diye sorar.
  • Yapılacak onca iş dururken Azâzil yarınki kır gezisine hazırlıkla meşguldü. Gülünesi bir hâl ama Allah düşürmesin bir kere... Anlaşılan o ki, âşık olunmuyor; aşka, düşülüyordu. Çünkü aşk, düşkünlüktü... Maşuka düşkünlüktü... Akıldan düşkünlüktü... Kısacası, düşkünlüktü işte, Allah düşürmesin...
  • Demek ki yalancılığın zirvesi, sonunda kendini kandırabilmekti...
  • Azâzil'in hâli; elinden kalemi, dilinden kelimeleri alınmış şair gibiydi... Yüreğindeki yangını anlatması için ona kalan sadece; mısra mısra gözyaşı ve kafiyeli hıçkırıklardı...
  • Anlaşılan o ki, aşık olunmuyor; aşka düşülüyordu. Çünkü aşk, düşkünlüktü… Maşuka düşkünlüktü… Akıldan düşkünlüktü… Kısacası, düşkünlüktü işte, Allah düşürmesin…
  • Allah’ın Âdem ve eşine verdiği ceza Azâzil'in aklına hiç gelmeyecek türdendi: İkisi de Mavi Küre’ye indirilecekler ve birbirlerini bulana kadar o en korktukları şeyle, yalnızlıkla terbiye edileceklerdi.
  • Anlaşılan o ki aşık olunmuyor, aşka düşülüyordu. Çünkü aşk düşkünlüktü. Maşuka düşkünlüktü.
  • İçten içe yanmaya başlayan ve yavaş yavaş tüm benliğini sarmasına mani olamadığı bu Ateş hilkatinden miydi? Yoksa, ateşten yaratıldığı için miydi kalbindeki bu yangin?
  • Azâzil, yapması gerekeni hiç bir zaman ögrenemeyecekti. Ruinas'ın ihtiyacı olan son bir nefes, sadece sözünü tamamlamakla kalmayacak belki de kıyamete kadar olacakların seyrini değiştirecekti. Ama olmadı işte... ne de olsa kader değişmezdi...
  • Eğer aşk bir bal ise tutku, bozulmuş balın zehre dönmesinden ibaretti... Zaten 'aşkın şarabı' dedikleri şey de zehrin ta kendisi değil miydi?
  • Kullar Yaratıcı'ya dua ederlerken çoğunlukla bu duanın ne şekilde tecelli edeceğini bilemezler. Sabır istediklerinde, sabretmeleri için birer firsat niteliğinde olan belalar gönderilebilir. Ya da ilim istediklerinde; bilmediklerini öğrensinler diye, neyi bilmedikleri gösteriliverir...
  • Sen hiç yaratıcıyı gördün mü Tarnüs?
  • -"Imtihan" dedi.Anlasana Demnis! O'nu gördükten sonra inanmamak diye bir şey zaten söz konusu olamaz ki. O halde inananla inanmayanı birbirinden ayırmak nasıl mümkün olacak?

Şeytan Severse İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Seri içinde Pindaros'un Kitabı'ndan sonra en sevdiğim kitap... Ve her seferinde beni değişik duygular içerisine sürüklüyor. Yani demek istediğim, düşmanınızı şöyle bir detaylı tanımak nasıl olurdu? İşte bunu bu kitabı okuyunca anlıyorsunuz. Azâzil'in, yani bildiğimiz şeytanın hikayesi gerçekten böyle midir bilemeyeceğim ama "Neden olmasın?" diyecek gerçeklikte bir hikaye. Küçük yaşta annesini kaybetmiş Azâzil'in bir süre sonra babası da dahil olmak üzere tüm tanıdıklarını kaybederek makamların en güzeline yükseltilmesi, sonra kendini nefsine kaptırarak emre başkaldırması sonucu yaşadıkları, hatta Havva'yı kandırmak için uydurduğu yalanın pençesine ilahi adalet yoluyla düşmesi çok fenaydı. İçtenlikle söylüyorum ki tarif edilebilir bir şey değil bu hikaye. Ve bana kalırsa Azâzil'in kaybettiği asıl nokta, Lehya aracılığıyla kendisine geri dönmek için fırsat verildiğinde bile inatla ayak direyişi oldu. Bunun bedelini de baya ağır ödedi. Mesaj çıkaracak olursak insanlar olarak kendisinden şu durumda çok da bir farkımız kalmıyor, tabii pişman olup çarparak çıktığımız o kapıya geri dönmezsek... (Adalia)

Allah'a karşı çıkan iblisin kibrini anlatan bir kitap..Kıyamete kadar ademoğullarını yani insanlığı kendi tarafına çekmek için uğraşan azazil..Kibri ve itaatsizliği yüzünden lanetlenmiş şeytan.. (Aslıhan Sözen)

Kitap antik bir hikaye olan şeytanın cennetten düşüşünü hep insanlığın düşmanı olarak nitelendirdiğimiz bu şeytanın gözünden anlatıyor. Okuyucuya aslında iyi ve kötünün bu kadar kesin bir ayrımının olmadığını , hatta şeytanın haklı olan taraf olabileceğini hissettiriyor. Kitabın son derece sürükleyici bir anlatımı olduğunu düşünüyorum. Okumak zorunda olduğumdan okumaya başlayıp, beğenince tek gecede bitirmiştim. (Afşin)

Şeytan Severse PDF indirme linki var mı?

Cenk Enes Özer - Şeytan Severse kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şeytan Severse PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cenk Enes Özer Kimdir?

1978 yılının Aralık ayında Ankara’da dünyaya geldi.

İlk, orta ve lise eğitimini Cebeci İ.Ö.O., Cebeci Orta Okulu ve Ankara Lisesi’nde tamamladı.

1996 yılında Eskişehir’e gitti ve Anadolu Üni. İ.İ.B.F. Maliye bölümünden mezun olarak 2000 yılında Ankara’ya döndü.

Aynı yıl İlkay Tuğba Hanım’la evlendi ve Metro Turizm Ankara Böl. Md.’nde Muhasebe Müdürlüğü yapmaya başladı.2001 yılında ilk çocukları Ahmet Faruk dünyaya geldi.2003 yılında askerlik vazifesi için İzmir’e gitti ve dört aylık eğitiminin ardından Ankara’ya, Hava Loj. Kom.’na döndü.2004 ve 2007 yılları arasında, özel sektörde kurumsal gelişim uzmanlığı ve genel müdürlük yaptı.

2007 yılının başında, dünya hayatının ancak bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu ve çoktandır bu oyundan sıkıldığını fark edip aldığı ani bir kararla ilk kitabı “Hizmetkar Kim?”i kaleme aldı. Sonra da onu sırasıyla “Kara Kutu Operasyonu”, “Pindaros’un Kitabı”, “Kılıcın Bekçileri”, “Şeytan Severse” ve “Sinova” izledi.

Cenk Enes Özer Kitapları - Eserleri

  • Hizmetkar Kim
  • Şeytan Severse
  • Kara Kutu Operasyonu
  • Pindaros’un Kitabı
  • Kılıcın Bekçileri
  • Sinova
  • Adalia
  • Piyonun Yolu: Süley-man
  • Süley-man II - Oyunun Sonu
  • Zamansız Yağmur Başlıyor
  • The Servant

Cenk Enes Özer Alıntıları - Sözleri

  • Kur’an’da neden, “zina etmeyin” yerine “zinaya yaklaşmayın “ dendiğini düşündüğüm bir gün hizmetkar bana, “ her şey gözle başlar da ondan. Kişi gördüğünü ister. Ama baktığı o sahte güzelliğin ardında saklanan A’ver ‘in çirkinliğini bir görse değil istemek, köşe bucak kaçacak yer arardı.” demişti. (Kılıcın Bekçileri)
  • "Televizyon, sizin tek dostunuzdur. Sizi hiçbir zaman hiçbir yerde yalnız bırakmaz. Sabah kalktığınızda hemen onu açarsınız. Yemek yerken size eşlik eder. Bir misafiriniz geldiğinde onu ağarlar. Akşam, haberleri ondan öğrenirsiniz. Çocuklarınıza bakıcılık yapar. Canınız sıkkınsa sizi güldürür. Rahatlamak istediğinizde karşısına geçer ağlarsınız. Siz televizyonsuz yapamazsınız. Çünkü ona bağımlısınız. O kapalı olduğunda evinizde bir şey eksik gibidir. Hayatınız, onun ekranı gibi kararır. Halbuki onunlayken zamanın nasıl geçtiğini dahi anlamazsınız. Televizyon, sizin tek dostunuzdur. Sizi hiçbir zaman..." (Kara Kutu Operasyonu)
  • "İnsan bekaya, yani sonsuzluğa âşıktır. Sonsuza kadar yaşamak, var olmak ister. Zahiren yokluk gibi gördüğü ölümden korkması da bundandır. İşte burada da diyor ki, madem şu geçici dünya hayatında bir devamlılık, bir ölümsüzlük, yani sonsuzluk istiyorsun; o halde bilmelisin ki tüm beka, fenadan çıkar. Tıpkı toprağın bağrına düşen çekirdek gibi... Zahiren, yani görünüşte çürüyüp yok olan çekirdek; geniş gövdesi, uzun dalları, yeşil yaprakları ve renk renk meyveleriyle bir ağaç olarak hayat bulur, yüzünü fenadan bekaya döner. İşte sen de o çekirdek gibi fena bul, içindeki kötülüklerden kurtul; küçüklüğün büyüklüğe, aczin kuvvete, yokluğun varlığa tebdil olsun, dönüşsün!" (Piyonun Yolu: Süley-man)
  • Ama sen de haklısın be uyku! Yerinde olsam ben de gelmezdim... (Süley-man II - Oyunun Sonu)
  • - Peki hocam, vicdanın gıdası nedir? Neyle beslenir? - İki şeyle: Zikir ve fikir. Kişi, kendine Allah'ı hatırlatacak yollara, kitaplara, arkadaşlara ve Hizmetkarlara tevessül ettikçe, onlarla daha çok vakit geçirdikçe, öğrendiklerinin üzerinde kafa yorup içselleştirdikçe vicdanı kuvvetlenir, kendi ayakları üzerinde durabilir hâle gelir. (Pindaros’un Kitabı)
  • Yükselmen için önce alçalman gerek... (Pindaros’un Kitabı)
  • "Even he who owns the whole world, he will look at others who are breathing and say, 'You are consuming my oxygen,' and he will continue to oppress." (The Servant)
  • —Allah'ın Hz.Âdem ve eşi Hz.Havva'yı, "Ey Âdem, bu şeytan, senin ve eşinin kesin düşmanıdır. Binaenaleyh, sakın o sizi cennetten çıkarmasın. O zaman sıkıntıya düşersiniz." (Hizmetkar Kim)
  • Hem Allah'tan her şeyin hayırlısını isteyeceksiniz hem de başınıza gelen olaylar karşısında “Hayır bunun neresinde?" diyeceksiniz. Ben söyleyeyim: Hayır, o olayların ötesinde. Şayet sabredebilirseniz bunu gözlerinizle göreceksiniz! (Sinova)
  • "[...] hayatta tekrar diye bir şey yoktur. Her, gün batımı bir tekrarsa izlemekten niye bıkmıyoruz?" (Piyonun Yolu: Süley-man)
  • Hakk şerleri hayr eyler Zannetme ki gayr eyler Ârif ânı seyreyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler Deme niçin şu şöyle Yerincedir o öyle Bak sonuna sabr eyle Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler ~İbrahim Hakkı Hz. (Kara Kutu Operasyonu)
  • İnsanın kalbinde içten içe sürekli yanan bir ateştir hased. Hem de orada güzellik adına ne varsa yakıp kül eden bir ateş... Dumanı gözleri kör eden bir ateş... Öyle bir körlük ki; Allah’ın bahşettiği onca nimetin birini bile görmez olur... Öyle bir göz ki; başkalarının sahip olduğu en ufak bir çöpü dahi kemirir durur... Değil çöpü dünyaları yalayıp yutsa ne fayda? Onu ancak toprak doyurur... (Kılıcın Bekçileri)
  • Ve aşk papatya falına başlarken cepte bir yaprağı hazırda bulundurmaktı. (Sinova)
  • "İmkansız diye bir şey yoktur Süleyman! Henüz bulunmamış bir yol vardır." (Piyonun Yolu: Süley-man)
  • Anlaşılan o ki aşık olunmuyor, aşka düşülüyordu. Çünkü aşk düşkünlüktü. Maşuka düşkünlüktü. (Şeytan Severse)
  • Kendini, bir masumu aç bir aslanın önünden kurtaran kahraman gibi görüyordu. (Hizmetkar Kim)
  • "Let's go! Our friends and enemies are waiting for us." (The Servant)
  • Bu his, İsmail Fakirullah Hazretlerinin bir sözünü hatırlatmıştı: “Yolumuzda olanlar, uzağımız dahi olsa yakınımızdır. Yolumuzda olmayanlar, yakınımız dahi olsa uzağımızdır. (Kılıcın Bekçileri)
  • Bana kalırsa aşk, 'Neden seviyorum?' sorusundan sonraki sessizlik halidir Regsua. (Adalia)
  • -[...] dua, mü'minin asıl silahıdır. (Kara Kutu Operasyonu)

Yorum Yaz