Takipçi - Julio Cortazar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Takipçi kimin eseri? Takipçi kitabının yazarı kimdir? Takipçi konusu ve anafikri nedir? Takipçi kitabı ne anlatıyor? Takipçi PDF indirme linki var mı? Takipçi kitabının yazarı Julio Cortazar kimdir? İşte Takipçi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Julio Cortazar
Çevirmen: Pınar Savaş
Çizer: Jose Munoz
Yayın Evi: DeliDolu
İSBN: 9786055060411
Sayfa Sayısı: 104
Takipçi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Hiçbir şey olmamasının korkunç olduğunun farkında mısın?"
Sıradışı metinleriyle 20. yüzyıl dünya edebiyatında kendine özgü bir yer edinen Julio Cortázar'ın caz müziğin ölümsüz isimlerinden Charlie Parker'a adadığı Takipçi isimli hikâyesi, iç içe geçmiş olayların, son hız yuvarlanan yaşamların, biriken sıkıntıların ortasında, yaşantısına katlanmakta zorlanan bir caz dehâsının son günlerini ele alıyor.
Yıl 1949 ya da 50... Cincinnati'de bir kayıt provası... Miles Davis'in de tanıklık ettiği eşsiz bir an... Kahramanımız Johnny Carter, doğaçlama çaldığı bir prova sırasında birden durur ve havaya bir yumruk savurup haykırarak "Bunu yarın çalıyorum," der. Bir yandan alnına vurmaktadır ve "Bunu yarın çalmıştım, bu korkunç bir şey Miles, bunu yarın çalmıştım," diye sayıklamaktadır.
Her satırında varoluşsal sancılar barındıran Takipçi, "zaman" kavramıyla daimi bir problemi olan Charlie Parker'ın parlak kariyerinin ve çalkantılı yaşantısının son zamanlarına tanıklık ettiriyor. Anlatıcımız, bir başka deyişle takipçimiz Bruno, hikâyede Johnny Carter adıyla geçen Charlie Parker'ın baş döndürücü yaşamında kısa ama son derece etkili bir zaman koridoru açarak okurları peşinden sürüklüyor. Caz tarihinin gelmiş geçmiş en büyük alto saksofoncularından Parker'ın ölümünden önceki son günlerini hareketli bir arka plan eşliğinde aktaran Takipçi, Arjantinli sanatçı José Muñoz'un kitabın ruhunu bütünleyen siyah beyaz illüstrasyonlarıyla kitapseverleri metnin derinliklerinde bir gezintiye çıkarıyor.
Sıkı bir Parker hayranı olmasının yanı sıra amatör bir cazcı olan Cortàzar, müzikteki notaların edebiyattaki karşılığı sayılabilecek harflerin yardımıyla efsane müzisyenin anısına yakışan "emprovize" bir metin kaleme alıyor. Her şeyin mümkün olabildiği caz dünyasından günbegün kopmaya başlayan bir yıldızın deyim yerindeyse erken yasını tutan yazar, sanatçı ve eleştirmen arasındaki "karşıt" ilişkiye dem vurarak felsefi sularda geziniyor.
"Bird" olarak da tanınan ve caz tarihinin en büyük isimlerinden Charlie Parker'ın müzikle zamanın ötesine geçişini, saksofonuyla kurduğu özel ilişkiyi ve varoluşsal sancılarını irdeleyen Cortàzar, dönemin çetrefilli atmosferini, geçmişle günümüz arasında akıp duran bir zaman gelgitinde yüzdürüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Takipçi Alıntıları - Sözleri
- Müziğimi çalıyorum ve kendi Tanrımı yaratıyorum.
- Müzik en azından gecenin geri kalanını kurtaracak, aslında en kötü görevlerinden birini yerine getirecekti: Aynanın önüne bir paravan yerleştirip bizi birkaç saatliğine haritadan silmek.
- Ben bunu yarın çoktan çaldım.
- Dédée neskafe hazırlayacağını söyledi. En azından neskafe olmasına sevindim. Neskafesi olan birinin henüz dibe vurmadığını biliyordum; hâlâ dayanacak gücü var demekti.
- Müzik beni zamanın dışına çıkartıyordu, ama aslında onu dile getirme yönteminden başka bir şey değildi. Gerçekten ne hissettiğimi bilmek istersen, bence müzik beni zamanın içine sokuyordu. Ama bu zamanın şeyle... bizimle diyebiliriz, bir ilgisi olmadığına inanmak gerekir.
- Her eleştiri, tat olarak ısırmanın ve çiğnemenin lezzeti olarak başlamış bir şeyin hüzünlü sonudur.
- Küçükken çalmaya başladığımda zamanın değiştiğini fark ediyordum. Bunu bir kez Jim'e anlattım, bana herkesin aynı şeyi hissettiğini söyledi, insan kendi içine kapandığında... Aynen böyle dedi, insan kendi içine kapandığında. Ama ben çalarken kendi içime kapanmıyorum. Sadece yer değiştiriyorum. Asansörde olmak gibi, asansördesin, birileriyle konuşuyorsun, tuhaf bir şey hissetmiyorsun, bu arada ilk katı geçiyorsunuz, onuncuyu, yirmi birinciyi, kent aşağıda kalıyor, o sırada sen içeri girerken başladığın cümleyi bitiriyorsun, ilk sözcüklerinle sonuncular arasında elli iki kat var. Saksafon çalmaya başladığım zaman bir asansöre biniyordum, ama bu bir zaman asansörüydü, böyle adlandırabilirsem tabii.
- Giderek daha iyi fark ediyorum ki zaman... Bana kalırsa müzik hep bu meseleyi biraz anlamaya yardım etti. Yani aslında anlamaya değil tabii, çünkü gerçek şu ki hiçbir şey anlamıyorum. Hani şu kesinliği olmayan düşler vardır ya, her şeyin yitip gideceğinden kuşkulanmaya başladığın için önce korkarsın; ama aynı zamanda hiç bir şeyden emin değilimdir, sonra her şey pancake gibi alt üst olur, her şey ilahi bir kusursuzluktadır.
- Şimdiye kadar hiç düşünmedim, sadece aniden ne düşündüğümün farkına varıyorum, ama bu komik değil, öyle değil mi? İnsanın bir şey düşündüğünün farkına varmasının nesi komik? Sen de düşünsen, bir başkası da düşünse fark etmez. Ben, ben değilim. Ben düşündüğümden faydalanırım, ama her zaman daha sonra, işte katlanamadığımda bu. Ah, zor, o kadar zor ki..
- Müzik beni zamanın dışına çıkartıyordu, ama aslında onu dile getirme yönteminden başka bir şey değildi. Gerçekten ne hissettiğimi bilmek istersen, bence müzik beni zamanın içine sokuyordu. Ama bu zamanın şeyle... bizimle diyebiliriz, bir ilgisi olmadığına inanmak gerekir.
- Her eleştiri, tat olarak ısırmanın ve çiğnemenin lezzeti olarak başlamış bir şeyin hüzünlü sonudur.
- Bu zaman makinesi karmakarışık, beni her yandan pençelerine alıyor. Yavaş yavaş zamanın içi doldurulan bir valiz gibi olmadığını fark ediyorum. İçine koyduklarını değiştirsem bile valize sığan belli bir miktar var, fazlası sığmıyor demek istedim. Benim valizimi görüyor musun?
Takipçi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Cortazar yazdığı için kitabı okudum ancak çok sıkıcı bir öyküydü. Çok daha iyilerini yazdığını görmüştüm. Bu sefer hayli durağan bir konu ve anlatım seçmiş. (Kalemistik)
Kütüphanede kitap ararken Takipçi ile karşılaştım.Çerezlik ve resimli bir kitap diye hemen kaptım.Fakat ne yazıkki beğenemedim kitabı.100 küsür sayfa bir asır gibi geldi. Bana pek hitap etmedi.Okudum ama okuduğumdan bir cümle bile anlamadım.Bana kalırsa boş bir kitaptı.Sıkılarak okudum ve alıntılamaya değer bir söz bile bulamadım. (Yasemin)
“Charlie Parker’a adanmış bir öykü” Cortazar, çoğunlukla düşüşlerle geçen bir hayatı anlatıyor. Çevresi ne kadar karanlık olsa da içinde sönmeyen yeteneği ile parlayan ve unutulmayan bir isimi..Ve bu isimin varoluşu ile yüzleşmesinin o sancılı sürecini.. . Julio Cortazar kelimelerine Jose Munoz’un enfes çizgileri eşlik ediyor. Siyah ve beyaz, yaşam ile ölüm, iniş ile çıkışların zıtlıklarıyla birlikte~ . Çeviride ise Pınar Savaş yer almakta~ (Hülya Açılan)
Takipçi PDF indirme linki var mı?
Julio Cortazar - Takipçi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Takipçi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Julio Cortazar Kimdir?
1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Perón hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981’de Fransız uyruğuna geçti, ama Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. 1950’li yıllarda yayımlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitaplarını 1963’te yayımlanan Seksek adlı romanı izledi. Bugün yazarın başyapıtı sayılan Seksek, geleneksel romanın olay örgüsünü altüst eden, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandı. Cortázar’ın öteki önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler sayılabilir. Edgar Allan Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortázar, son yıllarında kendini insan hakları davasına adadı ve UNESCO’da çalıştı. 1984’te Paris’te öldü.
Julio Cortazar Kitapları - Eserleri
- Seksek
- Cinayeti Gördüm
- Mırıldandığım Öyküler
- Hayvan Hikayeleri
- Ötekinin Rüyası
- Ayak İzlerinde Adımlar
- Oyunun Sonu
- Andres Fava'nın Güncesi
- Gözlemevi
- Sınav
- Buluşma
- Lucas Diye Biri
- Edebiyat Dersleri
- Bir Sarı Çiçek
- Takipçi
- Kendime Anlattığım Hikayeler
- 62 Maket Seti
- Son Raunt
- Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı
- Güney Otoyolu
- Borulardaki Ayı
- Açıklayıcı Bilgiler El Kitabı
Julio Cortazar Alıntıları - Sözleri
- "Bir öbeğin kıyısındaydı, sıradan bir sarı çiçek. Sigara yakmak için durmuştum, dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlemiştim." (Bir Sarı Çiçek)
- İnsanlar o kadar cahil ve gözleri o kadar üzerimizde ki.. (Hayvan Hikayeleri)
- Dédée neskafe hazırlayacağını söyledi. En azından neskafe olmasına sevindim. Neskafesi olan birinin henüz dibe vurmadığını biliyordum; hâlâ dayanacak gücü var demekti. (Takipçi)
- Şiddete topyekün karşı olmak kolay bir şey ama sıklıkla hiç düşünülmeyen bir şey var o da bu şiddete nasıl gelindiği, onu tetikleyen sürecin nasıl başladığı. (Edebiyat Dersleri)
- Birbirimizi aramaksızın yürüdük. Ama birbirimizi bulmak için yürüdüğümüzün farkındaydık. (Buluşma)
- artık affın hiçbir değeri yok... İnsan hala biraz sevdiklerini affeder... (Ötekinin Rüyası)
- Ne yazık ki kısa bir süre sonra üçünden biri geleneksel davranacak, söylenmesi gereken şeyi söyleyecek, o yapay salaklığa saplanacak, terk edecek veya dönecek veya bir hata yapacak veya ağlayacak veya kendini öldürecek veya kendini feda edecek veya kendini idare edecek veya başka birine âşık olacak veya ona Guggenheim bursu verecekler, o büyük rutinin kıvrımlarından herhangi biri... (62 Maket Seti)
- Her eleştiri, tat olarak ısırmanın ve çiğnemenin lezzeti olarak başlamış bir şeyin hüzünlü sonudur. (Takipçi)
- .. öykü yazmaktan başka çarem kalmadığında .... Adolfo Bioy Casares olmak isterdim. (Kendime Anlattığım Hikayeler)
- İnsani varlıklar olarak temel görevimizin analiz etmek, yeri geldiğinde eleştirmek ve gerçekten gerekliyse yıkmak olan şeyleri hangi noktaya kadar kabullendiğimizi fark etmek için, işlemekte olan bir toplumu (bu kötü olduğu anlamına gelmiyor) biraz gözlemlemek yeterlidir. (Edebiyat Dersleri)
- “Söylenmesi gereken sözün gerisi hep bir buluttur.” (Cinayeti Gördüm)
- Başta Arjantin olmak üzere İspanyolca konuşulan bazı ülkelerde, gündelik dilde kullanılan ağabey, dostum, bilader, kardeşim anlamlarına gelebilecek hitap sözcüğü. Zaman içinde Arjantinlilerle özdeşleştirilen ifade, Küba devrimi sırasında birlikte mücadele ettiği arkadaşları tarafından Ernesto Guevara’ya verilmiş ve sonrasında kendisi Che olarak anılmıştır. (Buluşma)
- Plan yapmak biraz da yazgıya karşı çıkmaktır. (Sınav)
- Tanrım, ne işkenceydi o, demek istediğim, kızın yüzüne bakamıyorsun, o da seninle alay ediyor (Cinayeti Gördüm)
- “Benden bir şey isteyecekseniz tatlılıkla isteyin.” (Cinayeti Gördüm)
- O mavi gözlerin gerisinde daha başka şeyler var, sözcüklerin, iniltilerin ve suskuların derinliklerinde başka bir ülke doğuyor, başka bir Alana soluk alıyor. (Mırıldandığım Öyküler)
- Ne var ki onunla konuşmakta gitgide daha güçlük çeker oldum, çünkü hep...ağlayacak gibiydi (Cinayeti Gördüm)
- Bu benim için baş döndürücü bir uçurum gibidir gölge öğüten değirmen bir iyiliğin katlanılmaz taşkınlığı beni içine tıkabileceğiniz ve sizlere huzur içinde dönüp bakabileceğim de tek bir ıssız ada kaldı nede adı çıkmış bir Koruluk ey ahalili dikenli yerküre sorarım sana tek boynuzlu at olmak suç mu? (Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı)
- Müziğimi çalıyorum ve kendi Tanrımı yaratıyorum. (Takipçi)
- Günün birinde burada ölecektik. Bilmediğimiz uzak akrabalar mirasımıza konacak (Cinayeti Gördüm)