Tarih Bilinci - Abdullah Yıldız Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarih Bilinci kimin eseri? Tarih Bilinci kitabının yazarı kimdir? Tarih Bilinci konusu ve anafikri nedir? Tarih Bilinci kitabı ne anlatıyor? Tarih Bilinci kitabının yazarı Abdullah Yıldız kimdir? İşte Tarih Bilinci kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Abdullah Yıldız
Yayın Evi: Pınar Yayınları
İSBN: 9789753522748
Sayfa Sayısı: 160
Tarih Bilinci Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bilinmelidir ki, insanların ve toplumların geleceklerini ilahi mesaja göre şekillendirmek, tarihin akışına vahiyle müdahale etmek ancak ve ancak "Kur'ani tarih bilinci"ne sahip olmakla mümkün olacaktır. Genç öncüler, Kur'an'dan çıkar sağlayacakları "tarih metodolojisi" sayesindedir ki; toplumların kaderine hükmeden tarihsel yasaları yani "sünnetullahı"ı öğrenip bugünü arayabilir ve geleceğe yön verebilir. Emin olunmalıdır ki, hüsran, kaos ve bunalım batağında boğılmak üzere olan çağımızın insanlık dünyasına Kur'an'ı bir can simidi olarak, bir hayat tarzı olarak sunabildiğimiz takdirde gelecek İslam'ın olacaktır...
Canlı ve dinamik bir ruhla okunan Kur'an, inkılapçı mücadelenin pratik sonuçlarıyla her an yüzyüze olan davetçi Genç Öncü'nün yolunu aydınlatacak, karşılaşacağı problemleri çözmek için gerekli basire, dirayet ve tarih bilincini ona kazandıracaktır.
Tarih Bilinci Alıntıları - Sözleri
- Tarih "insan tekevvününün(oluşumunun) ilmidir." Tarih "insanın kendi kendisini tanımasının ilmidir." Tarih "insanın bizzat kendisini bir bütün olarak gerçekleştirmek için ortaya koyduğu çabadır." Tarih "yaratılışın başlangıcından(bed'ül-halk) bugüne ve hatta sonuna(kıyamet) kadar insanın kendini arayışının ilmidir." Tarih "şimdiki zamanı ortaya çıkarmış olan bir geçmiştir." Tarih "geçmişi inceler ama hedefi şimdi ve gelecektir." Tarih, Hak-batıl mücadelesinden ibarettir. Tarihin temel dinamiğidir bu. Tarih, Adem'le şeytan arasında başlayıp Habil ile Kabil, Musa ile Firavun, İbrahim'le Nemrut ve daha niceleri arasında günümüze değin süregelen Hak-batıl kavgasının serüvenidir. Bütün tarihsel olaylar, son tahlilde Hak-batıl mücadelesinin sonucu ya da uzantılarıdır. Tarih insanlığın ahsen'i takvîm ile esfel-i sâfilin arasındaki iniş çıkışlarının macerasından ibarettir. Toplumların sosyal, ahlaki, hatta siyasal yapılarındaki değişimler, bu iniş-çıkışların yansımalarından başka bir şey değildir. Kur'an'ın amacı ise, böylesine bocalayan, yalpalayan, tereddüt eden, bir anlamda kendi kendisi ile kavga etmekte olan insana kılavuzluk etmek, yol göstermektir. Nasıl ki insan, gayesiz ve başıboş bir varlık değilse, konusu insan olan tarih de anlamsız ve boş bir ilim değildir.
- Kur'ân'da görmek-bakmak, dinlemek-işitmek fiilleri düşünmeyi ve anlamayı da içerecek biçimde kullanılır. Algı azalarımız olan göz ve kulakla, düşünme, hissetme, iman etme merkezi olan kalp arasında doğrudan bir bağ kurulur: "Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapkın dırlar..." (A'raf 7/179)
- Genç Öncü'nün, Kur'ânî tarih bilinci sayesinde, kendisine güveni artacak, "olaylar karşısında şaşkınlığa düşmeyecek", basireti ve feraseti pekişecek ve geçmişten geleceğe olayların, insanların ve toplumların aynı temel dinamiklere göre şekillendiğini, geleceğin de bu yasalara göre şekilleneceğini bilecektir.
- Tarih; toplumların izzet ve zilletlerinin, yükseliş ve çöküşlerinin, güzellik ve çirkinliklerinin serüvenleri ile doludur. Güzellikler ve çirkinlikler arasında sürekli gidip gelen sürekli değişen insanlar/topluluklar içinde yaşadıkları şartları kendi elleriyle oluşturmaktadırlar. "Bir toplum kendi özünde bulunanları değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Ra'd 13/11) Ayete göre ister salih ister kafir bir toplum olsun, onlar kendi özelliklerini olumlu ya da olumsuz istikamete doğru değiştirmedikçe Allah, onların durumunu konumunu değiştirmeyecektir. Yani Allah Teala, toplumların iyiye veya kötüye doğru değişmelerinin, onların iradelerine göre şekilleneceğini, ilahi iradenin ise bu değişim istikametinde tecelli edeceğini beyan buyuruyor.
- Hz. Adem'den beri insan aynı insan. Ademoğulları yaratılalı beri aynı karakteristik özellikleri taşıyor. Değişik zaman ve mekan kalıpları içinde, aynı rolü farklı biçimlerde sahneye koyan insanlık, "ahsen-i takvim" ile "esfel-i sâfilîn" arasında gidip geliyor(Tin 95/4-5) ve adeta *Sisyphus'un kısır döngüsünü yaşıyor. Evet, olumlu ve olumsuz özellikleriyle, güçlü ve zayıf yanlarıyla, özlemleri, beklentileri, hayalleri, içgüdüleri, düşünceleri ve davranışlarıyla insan başından beri aynı insan. Çünkü o bir tek mayadan, bir tek hamurdan yaratıldı; yani çamurdan... Su ve toprağın karışımı olan çamurdan... Sonra da o mayaya "ilahi ruh" üflendi(Secde 32/7-9). Bu yüzden çamurlaşmaya da rabbanileşmeye de eğilimli bir yapıdadır o: "Güneş'e ve onun ışığına, Ardından gelmekte olan Ay'a, Onu ortaya koyan gündüze, Onu bürüyen geceye, Göğe onu yapana, Yere ve onu yayana, Nefse ve onu şekillendirene, Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene andolsun ki: Kendini arındıran felâha erer, Kendini fenalıklara gömen de ziyan eder." (Şems 90/1-10) Dip Not; *Sisyphus: Yunan efsanelerine göre, kuvvetli ve çok tamahkar bir hükümdardır o. Sufli alemde sonsuza dek taşları dağın tepesine kadar çıkarmaya mahkum edilmiştir. Ancak onun dağın tepesine kadar çıkardığı taşlar, her seferinde tekrar aşağı yuvarlanmaktadır.
- Yaratılış aşamasında kendisine "ilahi ruh" üflenen, "Allah'ın halifesi" nitelemesine layık görülen insan, en güzel biçimde yaratılmıştır ama aynı zamanda unutkandır da. Zaten İnsan kelimesi ile "nisyan" (unutkanlık) kelimesi arasında yakın bir anlamsal ilişki vardır. İlk insanla başlayan bu unutkanlık; günahların, sapmaların ve mutsuzlukların nedenidir. Hz. Adem, yasak ağaçtan meyve yememesi konusunda Allah tarafından uyarıldığı halde, şeytan ona bunu unutturmuştur: "Andolsun biz daha önce Adem'e ahit verdik de unuttu; biz onda bir kararlılık bulmadık." (Tâhâ 20/115) Insanın Rabbini, O'na verdiği kulluk sözünü, ahiret gerçeğini unutmasının sonuçları ise felakettir: "Allah'ı unuttular, O da onları unuttu. (Tevbe 9/67) "Şu, Allah'ı unuttuklarından dolayı, Allah'ın da kendi öz benliklerini unutturduğu kimseler gibi olmayın." (Haşr 59/19) "Onlar kendilerine hatırlatılanı unuttular." (Araf 7/165) "Onlar bugüne kavuşacaklarını unutmuşlardı. Ayetlerimize karşı direniyorlardı. Bugün de Biz onları unutuyoruz." (Araf 7/51) Allah Teala, insanlara kulluk bilincini sürekli hatırlatmak, onları uyarmak ve ahireti unutmamallarını sağlamak için ardarda peygamberler(uyarıcılar) göndermiş ve bir hatırlatma(tezkira) olan, Kur'an'ı indirmiştir: "Bu bir hatırlatmadır, dileyen Rabbine varan bir yol tutar." (Müzzemmil 73/19; İnsan 76/29)
- Bazı bilim adamları 20. yüzyılı bunalım çağı olarak adlandirmislardi. Görünen o ki 21. yüzyıl bunalım çağı olmaya devam ediyor. Esasen insanlık bütün zamanlarda çoğunlukla bunalimin və cozumsuzlugun acı dramini yaşamistır "Asra yemin olsun ki insan husrandadir ancak iman edenler salih amel işleyenler birbirlerine hakkı və sabri tavsiye edenler müstesna"
- Tarihin humuslu toprağından beslenmeyen hayat ağacının,gelecekte yeşermesi imkansızdır.
- Kur'an; insanlığın tarihine genişçe yer verir ve tarihsel olayları belli bir üslup ve mantık kurgusu içinde sunar. Olaylar rastgele ve amaçsız bir bilgi yığını halinde değil, tam tersine sürekli "aynı hedefleri döven ve aynı amaçları gözeten bir dizi yorumla" birlikte aktarılmaktadır bu yorumlar bir araya getirildiği zaman bir toplumun kaderini etkileyen ve biçimlendiren faktörler ortaya çıkar.
- Kur'an; tarih olayları hakkında "bütüncül" bir bakış açısı çizer. Kur'an kıssaları "nicelikler"le ilgilenmez insan ve toplumların "nitelikleri" üzerinde durur. Kur'an nihai amaç olarak "insanın hidayetini ve mutluluğunu" hedefler. Kur'an'ın bütünü içine serpiştirilen kıssaların ortak bir amacı vardır; insanın hidayeti ve mutluluğu. Kur'an kıssaları, bize; elimizin altındaki bir yığın tarih malzemesine nasıl yaklaşacağımızı, bunları hangi ölçüye ve kıstasa göre değerlendireceğimizi gösteren önemli ipuçları sunmaktadır. Adeta tarih ummanında yüzmekte olan araştırıcıya istikamet ve hedefini bulma konusunda "pusula" görevi yapmaktadır.
- İnsanlar bugüne yani içinde yaşadıkları dünyaya ve topluma nasıl bakıyorlarsa; düne de öyle bakıyorlar demektir; aynı şekilde tarih olaylarını nasıl değerlendiriyor ve yorumluyorlarsa, Bugünü de öyle değerlendirip anlamlandırıyorlar, yine geleceğe de öyle yön vermeyi tasarlıyorlardır.
- Bazen tarih bilgisi, insanların elini kolunu bağlayarak ya da onları yanlış yönlere sevkederek zararlı hale de gelebilir. Mesela Nietzche'nin deyişi ile, "tarih, eylemin kanatlarını kesen bir hayat macerası" olabilir.
Tarih Bilinci İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın Yazarı Abdullah Yıldız Kimdir?
1954 yılında Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Ayşehoca köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Adana İmam Hatip Lisesi’ni 1973 yılında bitirdi. Aynı yıl girdiği Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü’nden 1976’da mezun oldu. 1980’den itibaren çeşitli eğitim kurumlarında toplam 23 yıl öğretmenlik yaptı. 1976-1978 yıllarında haftalık Yeniden Milli Mücadele dergisinde; 1978-1980 döneminde aylık Pınar dergisinde yazılar yazdı. 1981’de Pınar Yayınları’nın oluşumunda yer aldı. 1991 yılından bu yana Umran dergisinde, Ocak 2001’den bu yana da her Salı günü Vakit/Yeni Akit gazetesinde yazıyor. 2006’da bir grup yazar arkadaşı ile birlikte kuruluşuna öncülük ettiği Namaz Gönüllüleri Platformu’nun halen devam eden çalışmaları, bütün Türkiye ve Avrupa’da binlerce insanın namazla buluşmasına ve namaz bilinci kazanmasına zemin hazırladı. Abdullah Yıldız evli olup, dört çocuk, üç de torun sahibidir.
Abdullah Yıldız Kitapları - Eserleri
- Namaz: Bir Tevhid Eylemi
- Yol Haritamız Kur'an
- Dua Söylemden Eyleme
- Haydi Namaza
- Yusuf'un Üç Gömleği
- Örnek ve Önder Hz. Peygamber
- Kur'an'ı Anlamaya Giriş
- Hz. Şuayb
- Aşır Aşır Kur'an-ı Kerim Dersleri
- 40 Hadis 40 Ders
- On İki Emir
- Kur’an’ı Nasıl Yaşadılar
- Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica
- Kur’an’ı Nasıl Okudular
- Kur'an'ı Nasıl Anladılar
- Oruç Ötelere Seyahat
- 28 Şubat
- Tarih Bilinci
- Selahaddin Eyyübi - Minberin Sırrı
- Kur'an ve Çağımız
- Ramazanla Dirilmek
- Fahreddin Paşa ve Medine Savunması
- Direnişten Dirilişe
- Namazı Yaşamak
- Aşır Aşır Kur'an-ı Kerim Dersleri 2
- İçindeki Putları Kır
- Tevhid ve Risalet
- Adanmış Ömürler
- Ramazan Seti
- Barbaros Hayreddin Paşa
- Balyoz ve Kalem
Abdullah Yıldız Alıntıları - Sözleri
- Ticaretin, paranın, çıkarın kol gezdiği bir dünyada, "Allah yolunda" harcadığı hiçbir karşılık beklememek, asıl ve ebedi karşılığı sadece Allah'tan ve öbür dünyada beklemek, ne büyük bir özveri ve hasbiliktir. (Hz. Şuayb)
- İbrahim'in asıl amacı da buydu: insanların zihinlerindeki putları kırmak! (İçindeki Putları Kır)
- Kuşkusuz Allah, yardımı yalnızca kendisinden bekleyen mazlum ve mağdur kullarına bir çıkış yolu gösterecekti. (Yusuf'un Üç Gömleği)
- Kur'an; tarih olayları hakkında "bütüncül" bir bakış açısı çizer. Kur'an kıssaları "nicelikler"le ilgilenmez insan ve toplumların "nitelikleri" üzerinde durur. Kur'an nihai amaç olarak "insanın hidayetini ve mutluluğunu" hedefler. Kur'an'ın bütünü içine serpiştirilen kıssaların ortak bir amacı vardır; insanın hidayeti ve mutluluğu. Kur'an kıssaları, bize; elimizin altındaki bir yığın tarih malzemesine nasıl yaklaşacağımızı, bunları hangi ölçüye ve kıstasa göre değerlendireceğimizi gösteren önemli ipuçları sunmaktadır. Adeta tarih ummanında yüzmekte olan araştırıcıya istikamet ve hedefini bulma konusunda "pusula" görevi yapmaktadır. (Tarih Bilinci)
- " İbadet kabuk,dua öz gibidir." (Dua Söylemden Eyleme)
- Bütün korku ve ümitlerimizin ilk ve son mercii Sen'sin yâ ilahî! Sen korku vermezsen korku yok, Sen ümit vermezsen ümit yok! (Namaz: Bir Tevhid Eylemi)
- Allah'ın yardımının gelmesi için, müslümanların Allah'ın yardımına layık bir maddi çaba ve askeri hazırlık ortaya koymalarına ek olarak,manevi donanımları itibariyle de yani ibadetleri ve ahlaki özellikleri açısından da yeterli duyarlılığa sahip olmaları gerekirdi... (Selahaddin Eyyübi - Minberin Sırrı)
- Ebedilik duygusu ile zevkü sefa sürüp insanlara nice haksızlık ve zulüm yapanların, bu cürümlerinin cezasını, çoğunlukla daha bu bu dünyada iken görmüş/görmekte olmaları ibretâmizdir. (Hz. Şuayb)
- Her şey bir rüya ile başlamıştı... (Yusuf'un Üç Gömleği)
- Zira, okumak anlamaya, anlamak da yaşamaya yöneliktir. Kur'ân'ı Hakîm'in ifadesi ile, okuyup anlama faaliyetini "yaşamak" niyetiyle yapmayanlar, Allah korusun "kitap yüklü merkepler" (Cuma 62/5) konumunda kalırlar. Unutmayalım ki biz, Hesap Günü'nde amellerimizden yani okuyup anladıklarımızı yaşayıp yaşamadığımızdan sorguya çekileceğiz. (Kur’an’ı Nasıl Yaşadılar)
- ibrahim içimdeki putları devir elindeki baltayla kırılan putların yerine yenilerini koyan kim güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü putların boyunları kırıldı ibrahim güneşi evime sokan kim? gönlümü put sanıp kıran kim? (İçindeki Putları Kır)
- Ondan ışık alan, dirilir. Onun ışıklarından kaçan, mezarsız ölüdür. | Sezai Karakoç (Kur’an’ı Nasıl Okudular)
- "o,ahireti dünyaya tercih etmişti." (Örnek ve Önder Hz. Peygamber)
- Cenab-ı Hak sabredenlerle beraberdir (Fahreddin Paşa ve Medine Savunması)
- •" Ümmetimin seyahati oruçtur." (Oruç Ötelere Seyahat)
- Hz. İbrahim, putperest bir toplum içerisinde tek başına olmasına rağmen, hiçbir korku ve kaygıya kapılmadan tevhid inancından ve bu uğurdaki kararlı mücadelesinden vazgeçmeyişi ve en olumsuz şartlarda direnip ayakta kalması ile sembol bir isimdir. Bu yönüyle Kur'an onu hem tekil 'muvahhid', hem de çoğul 'ümmet' olarak tanıtır ve örnek gösterir. (İçindeki Putları Kır)
- “Camilerimiz sabah namazlarında bomboş iken, hangi yüzle Allah’tan yardım dileyebiliriz?” (Selahaddin Eyyübi - Minberin Sırrı)
- "(Dünyalık olarak) size ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır." (Şura suresi, 36) (Kur’an’ı Nasıl Okudular)
- Hürriyet haramlar için var. Bütün haramlar serbest, helâller prangalı! (Adanmış Ömürler)
- Ticareti, siyaseti, kardeşliği, aile ilişkilerini, komşuluğu, oturmayı, kalkmayı, selamlaşmayı; kısaca "hayatı kuranla yaşama adabını" o'ndan öğrendiler; her alanda adım adım o'nu takip ve taklit ettiler. " Onlar hayatın her alanında iliklerine kadar kuranı yaşadılar". (Kur’an’ı Nasıl Yaşadılar)