diorex
Dedas

Tek Adam - Cilt 1 - Şevket Süreyya Aydemir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tek Adam - Cilt 1 kimin eseri? Tek Adam - Cilt 1 kitabının yazarı kimdir? Tek Adam - Cilt 1 konusu ve anafikri nedir? Tek Adam - Cilt 1 kitabı ne anlatıyor? Tek Adam - Cilt 1 PDF indirme linki var mı? Tek Adam - Cilt 1 kitabının yazarı Şevket Süreyya Aydemir kimdir? İşte Tek Adam - Cilt 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.05.2022 15:00
Tek Adam - Cilt 1 - Şevket Süreyya Aydemir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Şevket Süreyya Aydemir

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751406705

Sayfa Sayısı: 382

Tek Adam - Cilt 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam`da, değişen bir dünyada çöken bir dinsel - geleneksel imparatorluktan ve Sevr`i imzalanmış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor. Tek Adam, sadece Türk Devrimi`ni değil, aynı zamanında, Mustafa Kemal Atatürk`ün kişiliğinde, bir devrimciyi de çok iyi çözümleyen veokuyucuya aktaran bir başyapıt...

EMRE KONGAR

Tek Adam - Cilt 1 Alıntıları - Sözleri

  • Abdülhamit’in hem içeriye, hem dışarıya karşı siyaseti, şu birkaç sözcükle özetlenebilirdi: Çatışmaları uyuşturmak, olayları örtbas etmek, çöküntüyü görmemezlikten gelmek ve ne pahasına olursa olsun, kendi tahtını korumak!
  • Saraya bilgin, düşünen ve hareketli subaylar değil, sadık, her türlü yokluğa şikâyetsizce dayanacak, gözü kapalı robotlar lazımdı.
  • “Eğer devir karanlık bir istibdat devri olmasa, eğer saray her sözden , her hareketten mana çıkarmasa, matbaalar serbest olsa , dış memleketin neşriyatı sınırlardan serbestçe geçebilse, istediği kadar kitap bulabilse, insanlığın tarihini, harplerin, ihtilâllerin tarihlerini okuyabilse, fikren ne kadar serpilecek, ne kadar da daha iyi yetişecektir.Halbuki kurmay akademisinde bile el atılacak bir kitap hazinesi yoktur.”
  • “Geldikleri gibi giderler!” Mustafa Kemal ATATÜRK
  • NİÇİN HÜRRİYET, NİÇİN VATAN? "Ancak hür fikirli insanlardır ki vatanlarına faydalı olabilirler. Onlardır ki vatanlarını kurtarıp muhafaza etmek kudretine malik olurlar..."
  • Biz bir yayız ki, çocuklarımız, attığımız oklardır. Ok yaydan kurtulunca artık bizim değildir. Bizden durmadan uzaklaşır. Kendi aleminde, kendi ufuklarına doğru uçar gider.
  • Bir savaş günü, bir insanı on yıl yaşlandırabilir. Çünkü ateş altında insan, kendi hayatı ile oynar.
  • Abdülhamit ile Veliahtı Reşad Efendi, 19 yıl, evet 19 yıl birbirlerinin yüzlerini dahi görmemişlerdi. Bütün şehzadeler köşklerinde mahpustular. Dadılar, arap harem ağaları elinde, kümes hayvanları kadar beyinsiz mahkumlar haline getirilmişlerdi. Gazete, kitap okumazlar, misafir kabul edemezlerdi.
  • Hakîr olduysa millet şanına noksan gelir sanma, Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten...
  • "Sorumluluk,ölümden ağırdır." M.Kemal
  • Mustafa Kemal'e gelince bu baş döndürücü kıyamet içinde onun adı anılmaz.O büsbütün arka plana itilmiş. Sadece ordu karargahında görevli bir kurmaydır.
  • Atatürk bir duygu ve heyecan adamı değil di.Yargılarına, kararlarına ve davranışlarına daima mantık hakim oldu.
  • Çatışmaları uyuşturmak, olayları örtbas etmek, çöküntüyü görmezlikten gelmek ve ne pahasına olursa olsun, kendi tahtını korumak!
  • İki taraf da kritik dakikalar geçirir. İngilizler, belki yor­gunluktan, belki de ayak bastıkları toprağı ve bu toprağın sak­ ladığı sırları bilememekten yürüyüşlerine devam etmezler. Ar­ kadan 57'nci Alay yetişir. Karaya çıkan düşman 8 taburdan faz­ladır. Mustafa Kemal'in elinde bu kadar kuvvet yoktur. Fakat derhal süngü taktırır. Bir dakika sonra da taarruz emrini ver­ miş ve taarruz başlamıştır (sabah saat 10) . Kendisi Conkba­yırı'ndan harekatı idare eder. Sağ sol birliklerle irtibatlar kur­ maya çalışır. Taarruz ilerlemektedir. Bu harekatı anla'tırken onun sözleri şunlardır: "Herkes öldürmek ve ölmek için düşmana atılmıştı .Ya öldürmek, ya ölmek! Zaten bu verilmiş bir emirdir. " Yerine getirilen bir emirdir. Çünkü askerini bu taarruza kal­ dırırken etrafına topladığı alay subaylarına verdiği emirler şudur: " Size ben taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum ... Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve başka kumandanlar alabilir." Evet, içinde bulundukları an, kritik bir andı. Öldürmek ve ölmek lazımdı. Kumanda yerindeydi. Kumandan, işte böyle bir andabu emri verebilen insandır. Bu emri alanlar, öldürmeyi ve ölmeyi bilen insanlardı. Netice şu oldu. Düşmana saldırıldı. Boğuşuldu. Düşman dayanamadı. Geri çekildi. Sahile kadar ge­ rileyerek oralarda tutunabildi. Arıburnu cephesi işte böyle açıldı. Ya 57'nci Alay? 57'nci Alay bir başka türlü alaydı. 57'nci Alaydan bu gök kubbede baki kalan bir hoş sadadır. Çünkü Çanakkale Harbinde 57'nci Alay, tamamen şehit oldu...
  • Bu kitapsızlığın, bilgisizliğin Mustafa Kemal nesli üzerinde şu tepkisi oluyordu ki, yokluklar ve yetersizlikler onların yetişme, öğrenme ve düşünme ihtirasını büsbütün kamçılıyordu. Mevcut nizamın aşağılığı, çürüklüğü üzerinde kesin kanaatlere varıyorlardı. İstibdada karşı kinlerini ve hürriyete olan hasretlerini müşterek bir inanç ve hareket haline getiriyorlardı.

Tek Adam - Cilt 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Şimdiye kadar pek çok Atatürk incelenmeleri, biyografileri, anıları kaleme alındı. Ancak Tek Adam, Mustafa Kemal Atatürk'ü her yönüyle ele alan ve onun çağdaşı olan bir yazar tarafından yazılmış önemli bir eser. Şevket Süreyya Aydemir, aslında ihtiyacımız olan bir tarzda ele almış Mustafa Kemal'in hayatını. İlk cildinde Mustafa Kemal'in doğumundan Samsun'a çıkışına kadar geçen süreç anlatılıyor. Ancak salt tarihi bilgilerle donatılmış tipik bir biyografi kitabı gibi değil. Dönemin koşullarıyla Mustafa Kemal'in iç çekişmeleri arasında bağlantı kurmaya çalışan ve onun fikirlerini, hissettiklerini fazlasıyla okuyucuya geçiren bir yapıt. Şevket Süreyya Aydemir, anlatım biçimi olarak Mustafa Kemal'i dışarıdan gözlemleyen biri gibi gözükse de aslında Mustafa Kemal'in eylemlerinin nedenlerini de onun ve ülkenin içinde bulunduğu durumu birlikte değerlendirerek okuyucuya aktarmaya çalışıyor. Pek çoğumuz daha popüler yazarların kaleme aldığı, maddi çıkarlar nedeniyle göz önünde olan ve bu nedenle çok daha fazla okunan kitaplardan Mustafa Kemal'i okumayı tercih ediyoruz. Ve itiraf etmeliyim ki günümüz yazarlarının yazdığı çoğu eser, bana göre fazlasıyla tarihî manipülasyonlarla dolu ve tekdüze bir biçimde yazılıyor. Kaldı ki sözde popülaritesiyle Mustafa Kemal Atatürk üzerinden cebini doldurmaya çalışanların sayısı da artık azımsanacak gibi değil. Böylesine niteliksiz eserlerin olduğu bir ülkede Tek Adam'ın, Mustafa Kemal'i anlamak isteyenlerin başvurması gerektiği temel kaynaklardan biri olduğunu düşünüyorum. Diğer ciltlerini de büyük bir zevkle okuyacağıma eminim. Türkiye'de bu tarz eserlerin sayısının her geçen gün artması dileğiyle... (Doğanay Yılmaz)

Benim Tutkularım Var: Tutkuların bir insanı nerelere getirdiğini görüyoruz. Kitap için öncelikle önsözü mükemmeldi. Önsöz anlatılanları değerlendirmede okuyucuya rehberlik ediyor, pusula oluyor. Yapacağımız yanlış değerlendirmeleri rayına oturtmamızı sağlıyor. Şevket Süreyya Aydemir 'in uzun cümleleri de gerçekten hoştu. Tek cümlede onca konuyu toparlayıvermesi mükemmel. Kitapta sevmediğim bir anlatım tarzı vardı ilk başlarda. Lakin bu zannedersem ilk 100-120 sayfa içindeydi. Sonrasındaki ciltlerde de bu durumu bir daha görmemem beni bayağı memnun ve daha doğrusu yüreğime su serpti. O durum şuydu : Bir roman karakteri gibi Mustafa Kemal 'in ruh halini anlatma tarzı. Bu anlatım da yapılabilir ama genel biyografik anlatma şeklinin içinde bu durum (ilk 100-120 sayfada) bayağı rahatsız ediciydi. Ve tarih hataları. Bendeki basım hatasından olabilir fakat 1. ve 3. ciltte (1. ciltte daha çok) tarih hataları vardı. Temeli olmayan kişiler için son derece tehlikeli, yanlış yönlendirici olur. Özellikle böyle bir kitabı kronolojik düzlemde anlamak, idrak etmek çok faydalı. Buraları farkedemeyen biri ne yazık ki yeterince fayda sağlamayabilir. Yine her üç ciltte yer yer bölümlerin içinde kronolojik kaygı gütmeden bir anlatım var. Yani 1 paragrafın içinde bir süreç anlatılırken zamanda olayı sırayla oluşumunu anlatırken, sanki devamıymış gibi öncesinde yaşanan bir olayla satırlar devam ediyor, bu da rahatsız ediciydi. Kitap objektif mi? Tabiki değil. Ama aşırı bir duygu gösterisi yok. Yazarın anlatımında bir beğeni söz konusu ( özellikle son ciltte) .Mustafa Kemal 'in yaptığı hatalar çok göz önünde değil ama hiç bahsetmeme gibi bir durum da yok. Ki son ciltte inklaplar yönünden söylenenlerle yapılanlar arasındaki çelişkiyi çokça da olumsuzluyor. Ama bunlar yeterli mi? Değil. Lozan ve sonrasının daha teferruatlı, hataları daha realist, duyguya kapılmadan, kumandanlara savaş kahramanlıklarından dolayı duyulan minnetin reel politike etki etmesine izin vermeden artısının eksisinin değerlendirilmesi gerekirdi. Tabi biz bunları biraz da günümüzden görüyoruz. Şevket Süreyya Aydemir de önsözlerde ileride yazılacak Atatürk eserlerinin mutlaka çok daha iyilerinin de yazılacağını söyleyecek kadar da olgun ve alçakgönüllü. Tüm bunlarla beraber Şevket Süreyya Aydemir gayet kapsamlı, öyle ki Mustafa Kemal 'in çocukluk dönemi ve çok da bilinmeyen annesi ve babasının dönemi hakkında ta o zamanlarda alıştığımız dar anlatımın dışında daha çok bilgi vermiş. Tabi bu kitabın geneline bakıldığında yine de çok az kalıyor ne yazıkki. Bunun sebebi de o dönemden yeteri kadar kayıtların ve bilgilerin pek ulaşamaması. Ve klişe gibi olacak ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ü bilmek, yapılanları anlamak, zihinleri radikal saldırgan nefret zehirlerinden korumak için 'Tek Adam' serisi temel bir kitap. Sonrasında dönemin politik incelemelerini anlatan başka eserleri okumak faydalı olacaktır. Entelektüel bir yüzleşme; gerçekleri aramayan, duygularını kamçılatmak isteyenler için korkutucu olur. Ama tarihi bir şahsiyetin de insan olduğu malumunu gayette kabul eden zihinler için bir milli kahramanın duyguları, eylemleri, davranışları dönem koşulları içinde değerlendirilince o kişi de asla hayal kırıklığı olmaz. Ki böyle zihinler ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün mirasını en iyi şekilde anlayacak ve onu her zaman koruyacaktır. Kitapta çok sevdiğim kısımlar : İlk iki ciltteki önsözler, Dipnotlar, Hatıralar, Dönemi anlamak için ekstradan dünya konjonktürünün değerlendirilmesi (Oğuz)

İşte bu adam şartlara olaylara boyun eğmeyen "TEK ADAM"idi: Kişilere olan hayranlığı/düşkünlüğü saçma bulurum hep, fakat söz konusu: sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk kişi olan, köylüye milletin efendisi dedirttiren, Türklüğün şerefini ve çalışkanlığı bahseden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, ırk ayrımı gözetmeyen, istiklal, hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölümsüz olduğunu milletine aşılamak isteyen, kadınlara seçme seçilme hakkı sunan, ülkesini gelişimine adayan, inkılapçı, sanata ve sanatçıya önem veren baş öğretmen, dil bilimci, tarihçi, asker, antropolog, sosyolog, yazar, devlet adamı, ve baş komutan'dan bahsedeceğim; yaşamıma yön veren, üç adam listesinin birinci sırasında olan, hayranı olduğum Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'tür gördüğüm an, kabrine gittiğimde duygulanan, hüzünlenen, heyecanımı, coşkunluğumu, ilgimi, merakımı, hayranlığımı bastıramadığım . kitabı okuduğumda güçlü duruşuyla insanı coşkun duygulara kaptıran bu adamın iç dünyasını keşfettiğimde, şu zamana kadar kendimde keşfedemediğim şey daha da bir anlam kazandı; onun kendi arzusu bağımsızlık, hür, hürriyet ve istiklal'idi dahada bir düşkünleştim ona. kitapta; -Niçin Hürriyet Niçin vatan? Mustafa Kemal bu sorulara şöyle cevap verir: "Ancak hür fikirli insanlardır ki vatanlarına faydalı olabilirler. Onlardır ki vatanlarını kurtarıp muhafaza etmek kudretine malik olurlar..." Diyor bu dize beni çok etkiledi unutmadıklarım arasında Ve Bugüne kadar Ulu ATATÜRK hakkında birçok şey okudum, onu anlamaya çalıştım; fikirlerini, düşüncelerini ve zekasını anlamaya betimlemeye çalıştım kitap/nutuk--2582, Tek Adam serileri ve kitap/bozkurt--135510 kitapları dehasını anlamamda yardımcı oldu Kitabı okurken, lisede gördüğümüz İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük'ün ders kitabı, keşke Tek Adam ve Nutuk'un belli bir düzen halinde dönüştürülmüş hali olsaydı, diye düşünmedim değil. Yazarın amacı, olabilecek en hafif şekilde Atatürk'ün hayatını anlatmak ve bunun yanında dönemin şartlarından da söz etmek, bunu kendisi yazıyor ön sözünde. 1881-1919 tarihleri arasında nasıl neler yaşadığını anlamamız için bir başucu kitabı. Ve bence bu amacına da ulaşmış, her Türk vatandaşının bilmesi gerektiği ölçüde veriyor bilgileri . Bu ülkenin bu koşullara nasıl geldiğini 1919 Anadolu'sundan bugünlere nasıl geldiğimizi anlamamız ve Bu ülkenin kurucu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ve silah arkadaşına çok şey borçlu olduğumuzu sevmesen bile saygı duyman gerektiğini anlatan bir kitap Mutlaka okumalısınız. iyi okumalar dilerim #Okudumbitti. (UlU 〄)

Tek Adam - Cilt 1 PDF indirme linki var mı?

Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam - Cilt 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tek Adam - Cilt 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şevket Süreyya Aydemir Kimdir?

1897'de Edirne'de Balkan göçmeni, topraksız bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası Mehmet Ağa, Bulgaristan'ın Deliorman yöresinde toprak sahibi varlıklı bir kişi iken servetini kaybetmiş biriydi, Edirne'de bahçıvan olarak çalışmaktaydı. Annesi aydın bir kişi olan Şaziye Hanım idi. Okuma yazmayı annesinden öğrendi. Mahalle Mektebi'nden sonra askeri rüştiyeye devam etti. Küçük yaşlardan itibaren siyasetle ilgilendi. Henüz on bir yaşında iken İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu. Balkan Savaşları öncesinde annesini ve bir ağabeyini kaybetti. Edirne işgale uğrayınca katliamdan kurtulmaları için İstanbul'a gönderilen çocuklar arasında yer aldı. Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydoldu ancak Edirne'nin geri alınması ve bir oğlunun daha asker olmasını istemeyen babasının çağırması üzerine geri döndü; Edirne Rüştiyesi ve Öğretmen Okulu'nda (bugünkü Edirne Lisesi) öğrenim gördü. Bu yıllarda Turancı görüşleri benimsedi. Diğer ağabeyinin Sarıkamış'ta hayatını yitirmesi üzerine I. Dünya Savaşı'nda gönüllü olarak savaşa katıldı; ağabeyin şehit edildiği Kafkasya Cephesi'nde çarpıştı, yaralandı. Cephedeyken okuduğu Müfide Ferit'in Aydemir adlı romanı onu çok etkiledi. İleride Soyadı Kanunu çıktığında Aydemir soyadını seçmesi bu romanın etkisiyledir.

Geri çekilme emri üzerine Edirne'ye dönen Şevket Süreyya, öğretmenlik eğitimini tamamladı. Edirne'nin Yunanlar tarafından işgali üzerine bir süre yerel direniş hareketlerine katıldı. Azerbaycan'da kurulan hükümetin İstanbul hükümetinden öğretmen istemesi üzerinde Nuha kentine (bugünkü adıyla Şeki) öğretmen olarak atandı ve 1919–1920 yılları arasında Azerbaycan'a geçti. Ermeniler'e karşı kurulan gönüllü birliğin kumandanı oldu ve bir halk kahramanı haline geldi. Ancak Kafkasya'nın çok etnikli yapısını görünce eski Turancı fikirlerinin doğruluğunu sorgulamaya başladı. Bakü'de toplanan Doğu Halkları Kurultayı'na Nuha Delegesi olarak katıldı. Bu kongreye katılması onun komünizme merakını arttırdı. Kurtultay'dan 10 gün sonra yine Bakü'de gerçekleşen Türkiye Komünist Fırkası'nın toplantısına da katılan Şevket Süreyya, merak ettiği ideolojiyi öğrenmek isteiği ağır basınca Milli Mücadele'ye katılmak yerine Nuha'ya dönmeyi tercih etti. Bir süre amaçsızca gezen Şevket Süreyya, Batum'a gittiğinde Komünist Parti'ye girdi. Yine Batum'da bir öğretmen arkadaşının kızkardeşi ile evlendi ve bu evliliği ömrünün sonuna kadar sürdürdü. Batum'dan sonra Moskova'ya giderek bir çok Türk öğrenicinin de öğrenim gördüğü Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) kaydoldu. İktisadi ve Sosyal Bilimler Okulu 'nda ekonomi eğitimi aldı. 1923 yılında Türkiye'ye geri döndü.

Şevket Süreyya, Türkiye'ye döndükten sonra Aydınlık Dergisi'nde komünist fikirleri yaymaya çalışan yazılar yazdı. 1924 yılında Sadrettin Celal Antel ile beraber hazırladığı Lenin ve Leninizm adlı kitabı yayımladı. 1925'te TKP'nin üçüncü kongresinde yedi kişilik Merkez Komite'nin üyesi oldu. Türkiye İşçi ve Çiftçi Fırkası'nın 1 Mayıs'ta "Dünyanın Bütün İşçileri Birleşiniz" yazılı broşür dağıtması nedeniyle gerçekleşen "1925 tevkifatı" sonucu dergi kapatıldı ve Aydemir de Ankara İstiklal Mahkemesi'nde devrin bir çok ünlü komünistiyle beraber yargılanarak 10 yıl hapse mahkum oldu. Muasır Türkiye'nin İktisadi İnkişaf İstikametleri adlı kitabını mahkumiyeti sırasında yazdı fakat bu eser yayımlatamadı. Afyon Cezaevi'nde geçirdiği bir buçuk yıldan sonra 29 Ekim 1927'da ilan edilen genel aftan yararlanarak hapisten çıktı. 1927 Tevkifatı sırasında yeniden tutuklanıp yargılandı fakat beraat etti. Bundan sonra komünizm çizgisinden ayrılıp bir nevi milliyetçi komünizm anlayışını savunmaya başladıysa da Türkiye için geçerli düşüncenin Kemalizm olduğu görüşüne döndü. Vedat Nedim Tör'le birlikte TKP'den ayrıldı. Partiyi polise ihbar etmekle suçlandı.

1928'de Bürokrat olarak Ankara'da çalışmaya başladı. 1951 yılında kadar eğitimci ve iktisatçı olarak çeşitli devlet görevlerinde bulundu. Yüksek Teknik Öğretim Umum Müdür Yardımcılığı, Ankara Belediyesi İktisat Müdürlüğü, Ankara Ticaret Mektebi Kurucu Müdürlüğü, İktisat Vekaleti Sanayi Tetkik Heyeti Reisliği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Üyeliği yaptı.

1932 yılında Atatürk'ün isteği üzerine Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile birlikte Kadro Dergisi'ni çıkarttı. Dergi kapatıldığında Ankara Ticaret Mektebi'nde müdür olan Aydemir, bu görevi 1936'ya kadar sürdürdü. İki yıl Ankara Belediyesi İktisisat Müdürlüğü yaptıktan sonra İktisat Bakanlığı'nda çalışmaya başladı ve İsmet İnönü'nün güvenini kazandı. Komünist geçmişi nedeniyle çok eleştirilse de başarıları nedeniyle yükseldi. Bir dönem Ekonomi Bakanlığı'nca İsmail Hüsrev Tökin'le birlikte bir kalkınma planı hazırlamakla görevlendirildi. Fakat İsmet Paşa bu planı kabul etmedi.

1951'de Vekiller Heyeti kararıyla emekli edildikten sonra kendisini yazarlığa verdi. Hayatı boyunca çok sayıda eser veren Aydemir, Tek Adam adlı eserinde Atatürk; İkinci Adam adlı eserinde İsmet İnönü 'yü yazdı. Bunun dışında Menderes'in Dramı, Enver Paşa (kitap) gibi biyografiler ve Suyu Arayan Adam gibi otobiyografik denemeler dışında Toprak Uyanırsa ve Kahramanlar Doğmalıydı adlı romanları yazdı. 27 Mayıstan sonra oluşan yeni düşünce ortamında kurulan sosyalist eğilimli Devrim ve Yön gibi dergilerde yazıları yayınladı. 12 Mart Muhtırası sonrası Yön Dergisi kapatılınca yazılarına Cumhuriyet Gazetesi'nde devam etti. 25 Mart 1976'da Ankara'daki evinde hayatını kaybetti. Ankara Belediye Başkanı'nın emriyle tabutu, Türk bayrağına sarılı olarak defnedilmiştir. Adı, Ankara'da yıllarca oturduğu sokağa verildi.

Şevket Süreyya Aydemir Kitapları - Eserleri

  • Suyu Arayan Adam
  • Tek Adam - Cilt 1
  • Tek Adam - Cilt 2
  • Tek Adam - Cilt 3
  • İkinci Adam Cilt: 1
  • Menderes'in Dramı
  • İkinci Adam - Cilt 2
  • Toprak Uyanırsa
  • İkinci Adam Cilt: 3
  • Enver Paşa - Cilt 1
  • Enver Paşa - Cilt 2
  • Enver Paşa - Cilt 3
  • Tek Adam Mustafa Kemal
  • İhtilalin Mantığı
  • İnkılap ve Kadro
  • Kırmızı Mektuplar ve Son Yazılar
  • Lider ve Demagog
  • Kahramanlar Doğmalıydı

Şevket Süreyya Aydemir Alıntıları - Sözleri

  • 530 esir, Yılanlı Ovası'na indirilir. Görürler ki kendilerini esir alanlar bir avuç köylülerdir. Ama Menil'in başka bir derdi daha vardır: Genç ve güzel karısı Bilemedik'te çalışıyordu, acaba ne oldu? Düğüm çabuk çözülür: Bilemedik'te de Fransızlar yenilmiş ve Bayan Menil esir edilmiştir. Esir Bayan hiçbir hakeret görmemiştir. Türk çetelerinden gördüğü üstün insanlık muamelesini heyecanla kocasına anlatırken, Çukurova'da Fransızlarla Ermenilerin yaptıklarını çok iyi bilen Menil'in başını utanarak önüne eğdiğini etrafındakiler görürler. Tarih 28 Mayıs 1920'dir. (Tek Adam - Cilt 2)
  • ...Biz Anadolu köylüsünü dindar , mutaassıp bilirdik.Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler. (Suyu Arayan Adam)
  • ''Eğer takdir seslerini, dostlarımızın alkış sadalarından değil de, düşmanlarımızın kin ve garaz dalgalarından duyabilirsek, yolumuz çetin, fakat yolculuğumuz yaşanmaya değer olacaktır...'' (İkinci Adam - Cilt 2)
  • Kumandan muharebeyi, harp meydanında değil, kafasında kaybederse, bu yenilgi, tam yenilgi olur. Savaş, kumandanın kafasında kaybolmadıkça, yenilgi tamamlanmış ve savaş sona ermiş değildir. Milli Mücadele'de biz savaşı, hiçbir zaman kafamızda kaybetmiş duruma düşmedik... (Tek Adam - Cilt 2)
  • Mustafa Kemal’in cevabı kısa ve kesindir: “Bir gün de, geldikleri gibi giderler”. (Enver Paşa - Cilt 3)
  • Bize göre ise, bu büyük tezadın halli için her şeyden önce, sanayici memleketlerle sanayiden yoksun memleketler arasındaki ekonomik bağımlılığın kalkması lazımdır. Yani, dünya üzerine bugün kurulmuş olan iktisadi iş bölümünün değişmesi şarttır. Büyük üretim vasıtalarının, yani sanayinin ve ulaştırma vasıtalarının dünya üzerinde yeniden ve daha rasyonel bir şekilde dağılışı şarttır. Bu tasfiye ve dağılış, elbette ki, sanayici ülkelerin sanayisiz ve geri kalmış milletler ve halklar tarafından yağması suretiyle değil, fakat haysiyetli bir milli bağımsızlık savaşı ile, kurucu inşacı ve planlı bir milletler ve halklar kalkınması, yani kısacası Milli kurtuluş yolu ile olacaktır. (İnkılap ve Kadro)
  • Asırlar boyunca Şarktaki (Doğu memleketlerindeki) bütün sokak ayaklanmaları, din bayrağı altına sığınmıştır. Dinin değil ama geriliğin davalarını gütmüştür. (Enver Paşa - Cilt 2)
  • Polatlı, Anadolu' nun önemli bir ilçesidir. (Toprak Uyanırsa)
  • yolumuzu biz mi tayin ederiz? yoksa birtakım eller , çıktığımız yolculukta bizi kendi şartlarına ve kanunlarına göre , bu şartların çezildiği istikametlere doğru mu iterler? bu , bütün çağlar boyunca insanoğlunun serüveninde bir problemdir ki , bu problemi ne bizden öncekiler çözebilmişlerdir , ne bizden sonrakiler çözebilecekler .. && uyumak ve unutmak? bazen uyku ve unutuş , ne kadar da kurtarıcıdır önümüzde ise aşılacak daha nice yollar var .. && kendine dön , kendine inan ve yalnız kendinde olanı ara .. (Suyu Arayan Adam)
  • İkinci Meşrutiyet için mücadele eden İttihat ve Terakki, aydın öncülerin çalışmalarında, meşrutiyet genel mefhumundan başka, doktriner bir anlayış bulmak mümkün değildir. (Enver Paşa - Cilt 1)
  • Sovyetler Birliği, devletler arasında bir ahlak siyaseti değil, bir rejim ve doktrin mücadelesi yürüten bir ülkeydi. (İkinci Adam - Cilt 2)
  • Atatürk'e ve hatırasına bağlılık, elbette ki Atatürk'ü putlaştırmak değildir. Kahraman putlaştırıldığı zaman ölür. (İhtilalin Mantığı)
  • "Sizin gibi ruh temizliğine ve değerlerine inandığım beş on kişimiz daha olsa, bu talihsiz vatan, elbette kurtulur." (Enver Paşa - Cilt 2)
  • "Monarşi , bir kimsenin, herhangi bir sorumluluk veya denetim olmaksızın dilediğini yapabilmesi demektir.Böyle olunca da sağlam bir ahlak sisteminin içine nasıl yerleştirilebilir ? Böyle bir mevkiye yükseltilen insanların en iyisi bile kötüleşir." (İhtilalin Mantığı)
  • Devrim; Halkın faydasına olanları, halka rağmen, fakat halk için, halka getirme işidir. (İnkılap ve Kadro)
  • Şarki Buhara’ya geçiyorum. Kazanırsak Gazi, kazanamazsak Şehit olacağız. Yol gösterecek Türkmenler, artık bizi beklemesinler… (Enver Paşa - Cilt 3)
  • Namık Kemal bir bayrak adamdır. Ve bayrak adamlar tarihte pek fazla yetişmezler... (Enver Paşa - Cilt 1)
  • Tarihte öyle zaman olur ki, milletin iradesini, hatta tek bir kişi bile şahsında temsil edebilir. Mesela Tek Adam, yani Mustafa Kemal böyle bir temsilciydi. (Menderes'in Dramı)
  • Gerçek şudur ki, Mustafa Kemal, şu atalar sözü gereğince: "Ya devlet başa ya kuzgun leşe!" diyerek evvelâ Erzurum'da kelleyi koltuğuna almıştır. (Tek Adam - Cilt 2)
  • Pazara inmeyen erkeğin, ev halkının gözünde hiçbir kıymeti yoktur. (Toprak Uyanırsa)

Yorum Yaz