Toz - Rasim Özdenören Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Toz kimin eseri? Toz kitabının yazarı kimdir? Toz konusu ve anafikri nedir? Toz kitabı ne anlatıyor? Toz PDF indirme linki var mı? Toz kitabının yazarı Rasim Özdenören kimdir? İşte Toz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rasim Özdenören
Yayın Evi: İz Yayıncılık
İSBN: 9789753555059
Sayfa Sayısı: 104
Toz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bütün hayatı, en sıradan, en basit gibi görünen bir olay, an ya da şey etrafında anlatabilme kudretinde bir yazar. Ve O’nun, yeri başka öykülerle hiçbir şekilde doldurulamayacak nitelik ve derinlikteki aşk öyküleri. Duyan, düşünen ve yaşayışın içinde kendiliğinden içkin olan felsefeyi okuruna yaşatan öyküler... Bu öykülerden her birinin odağında aşkın doğasını sorgulayan, onu içindeki haliyle arayan, aşkın ruhunda bir şekilde sürüp gittiği kadınlar var. Yaşamasız, yalnız ve yenik olmak, hepsini birleştiren nokta.
Bu kitapta toz”, sözcüklerden bir sözcük, isimlerden bir isim değil. Toz töz demek, göz (iç ve dış) demek. Aşk, doğa, hayat ve dirim demek. Yazarın tam da yazmayı amaç edindiği türden öyküler bunlar: “Ben isterim ki; öykülerim okunduğunda insan ruhen yüceldiğini hissetsin!” Toz’da sizi, Türk öykücülüğünün doruklarından bir toplam bekliyor.
Toz Alıntıları - Sözleri
- Sevilen sevdirmezse, seven sevemez.
- ".....hayır, onu zihninde bile aldatmamıştı o,....."
- Sustu. O zaman ona yeniden: "Ben ölümlü güzelliği sevmiyorum." dedim gerisini benim yerime o tamamladı: "Ben de doğmayan, bu demektir ki, aynı zamanda, batmayan bir güzelliğe vurgunum!" "O sensin!" dedim.
- öyle sıradan, basit biriyim, böyle olduğum için kimseye hesap verecek değilim...
- Başlangıçta yalnızca sevilen vardı, sevilen kendini seviyordu, kendi sevgisinden evreni yarattı. Sonra evrene kendini, yani onu sevmeyi esinledi. Başlangıcı düşünürsen, yerli yerine oturur her şey.
- Nasıl da birbirine benzeyerek geçiyordu günler, güllerin birbirine benzerliği gibi, zambakların, lalelerin..
- Karmaşık biri bile değilim ben, diye düşünüyordu, öyle sıradan, basit biriyim, böyle olduğum için kimseye hesap verecek değilim… ama işte günler böyle birbirine benzeyerek geçiyordu.
- Sabaha nasıl olup da sağ çıkardı bilemezdi, nasıl olup da hâlâ yaşamakta bulunuşuna akıl erdiremezdi. Yalnızlık, küskünlük, sessizlik, delilik birbirini besleyerek böylece uzanıp giderdi, geceler ve günler boyu, hiç bir şeyi değiştirmeden, değiştirmek istemeden, marşlar, trampetler çalmadan, öylece orada durmuş, kalmış, kendi içinde yitip gitmiş olarak, öylece, öylece, öylece, öylece, öyle..
- Sustu... Konuşması suskunluğunda sürüp gidiyor gibiydi.
- O, yalnızca kendi gecesinin karanlığında yaşıyordu.
- Her neyse, o, yalnızca kendi gecesinin karanlığında yaşıyordu, başka karanlığa ve başkasının karanlığına da ihtiyacı yoktu.
- Durmak her zaman beklemek anlamına gelmez.
- Şimdi orası sözverilmiş de olsa ulaşılmaz bir ülke olmalı.
- Birbirimizden habersiz.. birbirimiz hiç yokmuşcasına...
- Her neyse, o, yalnızca kendi gecesinin karanlığında yaşıyordu, başka karanlığa ve başkasının karanlığına da ihtiyacı yoktu.
Toz İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir Not: Bazen insanın içi çok daralır etrafında paylaşabileceği kimse olmaz. Bazen insan içinde ki huzursuzluğu yada bir anlık bir duyguyu dile dökemez tarif edemez ya. Sanki Rasim bey o duygulara tercuman olmuş. Kitap o başı sonu belli, karakter ve mekanlar belli, hiç olmazsa bir olay örgüsünün olduğu cinsten değil öyle öyküler değil yani. 2 en fazla 3 sayfalık "an öyküsü" bu da sevgili Rasim beyin tarzıymış. Öykülere girişler genelde uzun tasvirlerle oluyor ve bu tasvirler bende teffekkür izlenimi bıraktı. Yani ağaçlar çiçekler böcekler öyle derin ve güzel anlatılıyor ki imsan bir kez daha hayran kalıyor yaratanın sanatına. Yapıkan incelemelerde pek beğenilmemiş olsada ben çok beğendim. Umarım okurunu bulur. (DERYA)
Sevdim mi? Galiba. Sevmedim mi? Hayır. Ama neyini sevdim, sevmediğim yönü ne oldu kitabı bitirmeme rağmen hâlâ tam anlamıyla çözemedim. "Ben isterim ki; öykülerim okunduğunda insan ruhen yüceldiğini hissetsin!" demiş Özdenören. Ruhen beni yakalamayı çok güzel başardı. Öyküye başlarken ne anlatacak, nereye bağlayacak derken bir anda olayın içinde buluyordum kendimi. Sonra pat diye biterken şaşakalıyordum. Okuduğum için pişman olmadığım bir kitap. (Miraç Şentürk)
Rasim Özdenören-Toz: 4 Öykü dışında diğer öyküleri sevemedim. Birde yazarın bazı betimlemeleri tekrara kaçıyordu, tekrara kaçtığı için aynı satırı okuyormuş gibi hissediyorsunuz. Çokta sevemedim genel olarak kitabı ama genede ileride bir şans daha vericem kitaba. (Albert Hourani)
Toz PDF indirme linki var mı?
Rasim Özdenören - Toz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Toz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Rasim Özdenören Kimdir?
Rasim Özdenören (d. 1940, Maraş), Türk öykü ve deneme yazarı. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ.Ü. Hukuk Fakültesini ve İ.Ü.Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD'nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971'de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978'de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü. Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan ilki, Uluslararası Prag TV Filmleri Yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır.
Rasim Özdenören'in, Türk edebiyatında adını duyurmaya başladığı yıllar, köy romancılığının etkisinin artık azalmaya başladığı, varoluşçu yazarların etkisinin daha fazla hissedildiği yıllardır. O yıllarda roman ve öykü yazarları genel olarak Batı kaynaklı bir anlayışla, sanki dışarıdan bakan bir gözle eserlerini yazmışlardır. Özdenören ise daha çocukluğunda Anadolu'nun birçok ilini gezerek, orada yaşayarak, köyünü, kasabasını, şehrini tanıyarak, kendisine ';ayrıntı avcısı' dedirtecek bir özellik ve güçlü bir tasvir yeteneğiyle, insanın evrensel yanlarını öne çıkararak yazmıştır öykülerini. Yazar, gençliğinin ilk yıllarından itibaren kendine edebiyatı ciddi bir meşale olarak seçen insanlardan oluşan bir arkadaş grubuna dahil olmakla, sonraki yıllarda şekillenecek edebi şahsiyeti için çok önemli bir zemin bulmuştur. Bu arkadaş grubu Özdenören'in anlaşılmasında kilit konumdadır. Çünkü Özdenören'in okumaları, edebi ilgileri büyük oranda bu arkadaş grubunda şekillenmeye başlamış; sonraki yıllarda tanıştığı Sezai Karakoç'un etkisiyle bir bütünlük kazanmıştır. Özdenören'in Amerika'ya gidip orada iki yıla yakın bir süre kalması vesilesiyle çağdaş dünyanın en önemli merkezini tanımasının da eserlerine olumlu yansımaları olmuştur. O, yerli olmak nedir, bu nasıl gerçekleştirilir, sorularının cevabını öyküleriyle vermiş bir yazardır. Hikayelerinin kahramanları, çevremizde rahatlıkla görebileceğimiz, dokunabileceğimiz kişilerdir.
Rasim Özdenören, gerek denemelerinde gerekse öykülerinde, meselenin anlatmak olduğunu ilk öykülerinden başlayarak kavramış bir yazardır. O, İslami kimliğiyle tanınan bir öykücü olmasına rağmen öykülerinde hiçbir zaman, dönemindeki birçok yazarda görüldüğü gibi, inandığı şeyleri okuyucusuna dayatmamış, vermek istediği mesajı öyküyü örselemeden, akışı ve yapıyı bozmadan anlatmayı bilmiştir. Anlatırken de dili ustaca kullanmış, yer yer de adeta şiir yazmıştır.
Rasim Özdenören Kitapları - Eserleri
- Gül Yetiştiren Adam
- Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
- Müslümanca Yaşamak
- Kafa Karıştıran Kelimeler
- Çok Sesli Bir Ölüm
- Yeniden İnanmak
- Kuyu
- Ansızın Yola Çıkmak
- Çözülme
- Aşkın Diyalektiği
- Denize Açılan Kapı
- Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
- İpin Ucu
- Eşikte Duran İnsan
- Uyumsuzlar
- Ben ve Hayat ve Ölüm
- Hastalar ve Işıklar
- Acemi Yolcu
- Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
- Hışırtı
- Toz
- Yaşadığımız Günler
- Köpekçe Düşünceler
- Yüzler
- Çarpılmışlar
- İmkansız Öyküler
- Ruhun Malzemeleri
- Düşünsel Duruş
- Red Yazıları
- Çapraz İlişkiler
- Edebiyat ve Hayat
- Açık Mektuplar
- Kent İlişkileri
- İki Dünya
- Hadislerin Işığında Hz. Muhammed
- Yazı, İmge ve Gerçeklik
- Siyasal İstiareler
- İmkânsız Öyküler
- Elli Yılın Öyküsü
- Çözülme
Rasim Özdenören Alıntıları - Sözleri
- Çünkü bir sevgi daima, inanılmaz bir durum, ama, daima tahammül edilemez bir şeydir, insanca bir şey.. uzaklıklar, unutmalar.. bunlarla diri kılınabilirdi sevgi.. (Hışırtı)
- Kısır niyetler, kısır sonuçlar doğurur.Niyete bir aşkınlık yükleyerek, daha doğrusu aşkın niyetlerle yola çıkarak bereket ülkesine ulaşmak mümkünken, kendi nefsanîliğinin dar sınırları içinde kalmak onu eşya ile kendi nefsi arasındaki çorak bir alanda bırakır. (Yeniden İnanmak)
- "Senden uzak kalan tesellisini hasret yaşlarında bulur; düşünelim, ya seni bulan ne olur?" (İmkansız Öyküler)
- “Sevginin içinde o alevi söndürecek Tükenmekte olan fitil gibi bir şey vardır.” Shakespeare (İmkânsız Öyküler)
- "Kalplerimizi dinin üzerine sabit kıl" (İmkansız Öyküler)
- kentin bu derin uğultusu, bu sürgünlük ve krallık bir gün silinip gidecektir. ne tuhaftır ki, ebedîlik iştiyakı da bu sürgün hayatının ve bu fena olma halinin içinden sökün ediyor. (Kent İlişkileri)
- Ne zaman elimi ona doğru uzatsam elim boşlukta kalıyor. (Uyumsuzlar)
- Hakkın hiçbir zuhuratı yoktur ki, mümin için iman tazelemesine yol açmasın. (Müslümanca Yaşamak)
- Ve şimdi, öyle düşünüyorum ki, tecrübe denilen şey, insanın hayatında yer etmiş olan hayal kırıklıklarının toplamıdır. (İpin Ucu)
- O sıralarda ben kendim miyim, değil miyim, sorusunu tartışıyordu kafasında. Diyordu ki, ben kendimsem, benim benden ayrılmam, benim benden kaçmam mümkün olmamalı: ama ben kendim değilsem, ben kendimden kaçıp kurtulabilirim. (Elli Yılın Öyküsü)
- İnsanın, sevgisi ne türden olursa olsun, onun dışına çıkması diye bir şey söz konusu olmaz ki, onu denesin. Ve zaten böyle bir şey denenebilecek bir şey olsa, o deney o sevginin bitirilmiş olduğu yerde başlar. (Aşkın Diyalektiği)
- Hayatı elde tutmak ölümü ele geçirmekle, mümkün oluyor ve ölümün ele geçirilişi, onu ele geçirenin kendi ölümünü sonuçluyor. (Eşikte Duran İnsan)
- Durmak her zaman beklemek anlamına gelmez. (Toz)
- Onun görmesinden nereye kaçacaksın diye fısıldadı kadın... (Çarpılmışlar)
- Günümüzde kendisine Müslümanım diyenlerin çoğu "çağın gözüyle İslam'a bakma" yaklaşımını benimsemiş durumdadır.. Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar.. (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)
- Dünya kendi dışında cebinde duran herhangi önemsiz yabancı bir nesne gibiydi. (Çarpılmışlar)
- İnsan, yeryüzünü kendisi için kötü bir döşek haline getirmiştir. (Red Yazıları)
- Özgürlüğümü yitirdiğim yalan. (Ansızın Yola Çıkmak)
- zaman zaman, dön dolaş aynı noktaya gelip takıldığımı, belki daha isabetli bir ifadeyle hiçbir yere kıpırdamamış olduğumu hissediyor; yalnız bunu hissetmekle de kalmıyor, bu hissi de daha önce yaşamış olduğum hissine yakalanıyorum. (Kent İlişkileri)
- "İslâm diyalektiğinin dışında kalan birine her çeşit izahın yetersiz ve kısır kalacağı aşikârdır. Böyle bir hükmün sırrını ancak bir mümin kavrayabilir." (Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler)