matesis
dedas

Türk Devrimi Ve Sonrası - Taner Timur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türk Devrimi Ve Sonrası kimin eseri? Türk Devrimi Ve Sonrası kitabının yazarı kimdir? Türk Devrimi Ve Sonrası konusu ve anafikri nedir? Türk Devrimi Ve Sonrası kitabı ne anlatıyor? Türk Devrimi Ve Sonrası PDF indirme linki var mı? Türk Devrimi Ve Sonrası kitabının yazarı Taner Timur kimdir? İşte Türk Devrimi Ve Sonrası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 11.07.2023 17:00
Türk Devrimi Ve Sonrası - Taner Timur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Taner Timur

Yayın Evi: İmge Yayınevi

İSBN: 9789755330471

Sayfa Sayısı: 332

Türk Devrimi Ve Sonrası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sınıfsal, diplomatik ve ideolojik dayanaklarıyla Türk Devrimi nedir? Kemalizm diyebileceğimiz bir ideoloji var mıdır? Yoksa Türk Devrimi'nin dayandığı bazı ilkelerden sözetmek mi daha doğrudur? Eğer öyleyse bu ilkeler nelerdir? Evrensel bir statüye sahip midirler? Kemalist ideoloji ya da Atatürk ilkeleri bugün aşılmış mıdır? Yoksa tamamen veya kısmen güncelliklerini koruyorlar mı?İşte bu sorulara yanıt arayın, yirmi yıl arayla yapılmış, birbirini tamamlayan, düzelten ve zenginleştiren iki çözümleme... Devrim kavramı etrafında örgütleniyor...

Türk Devrimi Ve Sonrası Alıntıları - Sözleri

  • Fırka programı bir yandan devlet mekanizmasını zayıflatmayı ve onu tam bir sınıf aracı haline getirmeyi öngören tedbirleri sıralarken öte yandan yabancı sermayeye (emperyalizme) kapıları açmaktadır. Programa göre "devlet vazifeleri asgari hadde indirilecektir" (mad.9) ve "idari ademi merkeziyetçilik" ilkesi benimsenecektir. Buna karşılık "asayiş teminiyle, istikrar ve sükûn tesisi ile harici sermayeye gösterilecek hüsnü kabul ile herkese itimad ederek bu sayede harap memleketimizi seri adımlarla inkişaf ettirmeye gayret edeceğiz" (mad. 40) denmektedir. Fırka teşkilatının ilk şubesini Urfa'da açmış ve örgüt özellikle Doğu Anadolu'da rağbet görmüştür. Fırkanın bir ayağı emperyalizmde, öbür ayağı ise feodalizmdedir. Programa göre "umumi hürriyetlere fırka şiddetle taraftardır" (mad.4). Yanılmayalım: bunlar tutucu burjuva ve feodal hak ve hürriyetleridir, işçi hak ve hürriyetlerinden fırka nasıl söz etmiştir? Programın 36. maddesinde "Amelenin kazanca iştirak ettirilmelerine taraftarız. Fakat bunu kanun kuvveti ile değil, ikna suretiyle temin etmeye çalışacağız" denmektedir. Açıkçası, işçilere ne sendika kurma ne de grev hakkı vadeden Terakkiperver Fırka, iktidara gelirse patronları "ikna" edecek ve işçileri kazanca ortak edecektir.
  • "İlim ve bilhassa içtimai ilim sahasına dahil işlerde ben kumanda vermem, bu vadide isterim ki beni alimler irşad etsinler." Atatürk
  • "Aslında her kitap, içinde yazıldığı kültürel atmosferin izlerini taşır. Bunları aştığı ve uzun soluklu tezlere dayandığı ölçüde bilimsellik iddiasına hak kazanır ve kalıcı olur."
  • İsa'nın "benim krallığım bu dünyada değildir" veya "Sezarın hakkı sezar'a, Allah'ın hakkını da Allah'a verin".
  • ...biz , der Atatürk hayatını, istiklalini kurtarmak için çalışan erbabı dayız, zavallı bir halkız.
  • "Ne şarka ne de garba ehemmiyet vermeksizin, yalnız kendi mevcudiyetimize istinat olunabilir mi?"
  • "içinde bulunduğunuz zaman , sizi yakin geleceğe karşı kör etmesin.Kendinizi ,size baskı yapanlara karşı koruyun..."
  • "bir müslüman her şeyi terk edebilir; fakat kuran'ı asla."
  • ...artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor.
  • Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.

Türk Devrimi Ve Sonrası İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Elimdeki kitap Türk Devrimi ve sonrası 1919-1946 olarak mevcut 1971 baskısı. Taner Timur hocamın Siyasal dan hocam. kitabın hemen her sayfası selabantlarla yapıştırıla yapıştırıla haşat olmuş vaziyette. Ama ben bu kitabı sık sık döner ilgili yerlerine bakarım. Bu günlerde sıkça ihtiyacımız olan bazı tartışma konularına ışık tutar. Aslında herkesin elinde olması gereken bir kitap. Ulusal Kurtuluş Mücadelesini ve 1946 ya kadar yani çok partili döneme kadar Türkiye'nin ve ulus olarak yaşadığımız olayların, tek parti zamanının sosyal-politik bir gözlemidir. Bu tarz kitaplarda özlü sözler, güzel cümleler aramaktan ziyade tarihe şerh düşülen fikirlerle yetinmemiz gerektiğinden alıntıların olmayacağı aşikardır. Yakın tarih bilgilerinizi geliştirmek için Taner Timur Hocanın, önce Osmanlı Toplum Düzenini, sonra bunu, daha sonrada Türkiye'de Çok Partili Hayata geçiş Dönemi ni okumanızı tavsiye ederim... İyi okumalar dileğimle. (Halil Yavuz KAYA)

Taner Timur yaşı sekseni geçmesine rağmen hâlâ üretmeye devam eden çok saygıdeğer bir akademisyen. Tarih ve felsefe alanında yoğunlaşan çalışmaları ufuk açıcı ve öğretici. Felsefe alanında yazdıklarıyla günümüz Fransız düşüncesini ve Habermas gibi dev bir düşünürü anlamak yolunda büyük mesafe kat etmiş oldum kendi adıma. Türk Devrimi ve Sonrası isimli bu eser ise salt bir tarih kitabı değil,Marksizm perspektifinden Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet Devrimlerinin çözümlenmesi.Olaylara daha geniş açıdan bakmak ve tarihî bağlamı içinde bu iki olguyu görmek açısından okunması gereken bir eser. Tabii sadece bu eserde kalmamak gerek,Taner Timur hocanın yazdığı diğer kitapları da kesinlikle okumak lazım. (Nazım Kam)

Milli Kurtuluş Savaşı, Türk Devrimi, Devrim İdeolojisi, Buhran Yılları, Siyasi Rejim ve İdeolojide Gelişmeler, Savaş Yılları 1939-1945, Bir Değerlendirme, Türk Devrimi 1993: Yeniden Değerlendirme bölümlerinden oluşuyor. Türk devriminin bir burjuva devrimi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Devrimin tarihi dayanakları üzerinde duruyor. (feyza bütün)

Türk Devrimi Ve Sonrası PDF indirme linki var mı?

Taner Timur - Türk Devrimi Ve Sonrası kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Türk Devrimi Ve Sonrası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Taner Timur Kimdir?

1958 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Anayasa Hukuku kürsüsünde asistan olarak akademisyenlik hayatına başladığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1968 yılında doçentliğe, 1979 yılında ise profesörlüğe yükseldi. Akademisyenlik yıllarının başlarında bir süre Yön dergisinde yazıları yayınlandı. 1962-1964 yılları arasında Rockefeller bursuyla gittiği Paris'te çalışmalarına devam etti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki atmosferin yetişmesinde önemli payı olduğunu vurgulamış ve o dönemde takip ettiği Forum dergisinden dolayı kendisini "Forumcu" olarak nitelemiştir. 12 Eylül Darbesinden sonra görevinden istifa ettikten sonra çalışmalarını Fransa'da sürdürdü. 1992 yılında eski görevine dönen Timur, 2002 yılına emekli olana kadar buradaki görevini sür­dürdü.

Taner Timur, 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı olarak belirlenmiştir.

Taner Timur Kitapları - Eserleri

  • Türk Devrimi Ve Sonrası
  • Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi
  • Devrimler Çağı
  • AKP'nin Önlenebilir Karşı - Devrimi
  • Türkiye'de Çok Partili Hayata Geçiş
  • Marx-Engels ve Osmanlı Toplumu
  • Türkler ve Ermeniler
  • Felsefi İzlenimler
  • İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı
  • Marksizm, İnsan ve Toplum
  • Osmanlı Toplumsal Düzeni
  • Osmanlı Kimliği
  • Habermas'ı Okumak
  • Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi
  • Popülizm Dalgası Sivil Darbeler ve Osmanlı Hülyası
  • Türkiye, Ortadoğu ve Mezhep Savaşı
  • Osmanlı Çalışmaları
  • Osmanlı Türk Romanında Tarih, Toplum ve Kimlik
  • Sürüden Ayrılanlar
  • Türkiye Nasıl Küreselleşti?
  • Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Çehreler
  • İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı
  • Küreselleşme Ve Demokrasi Krizi
  • Gezi'yi Soldan Kavramak 18 Brumaire'den Taksim Direnişi'ne
  • Toplumsal Değişmeler ve Üniversiteler

Taner Timur Alıntıları - Sözleri

  • ''Herkesin kendine göre bir 'gerçek İslam'ı' var. Ve kimilerinin de eli çabuk; hemen silahına gidiyor. Ölen ölüyor ve bizler de meydanlarda toplanıyor, slogan atıyoruz...'' (AKP'nin Önlenebilir Karşı - Devrimi)
  • Bilim, kesin ve yerleşmiş bir öneriler sistemi ya da son bir duruma doğru düzenli şekilde ilerleyen bir sistem değildi. (Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi)
  • Ermeni prensi Senekerim XI. yüzyılın başlarinda Türklerle ilk defa karşılaşınca korku ile Incile sarılmiş ve kendini teselli edecek cümleler aramıştı. Malazgirt savaşından birkaç yıl önce görülen bir kuyruklu yıldız da Bizans'lar tarafından kötüye yorulmuştu: Türkler geliyorlardi. (Osmanlı Toplumsal Düzeni)
  • Türkiye'de gerçek lâikliğin hukuki temelleri, Türk Devrimi bağlamında, 1923-1926 yılları arasında saltanat ve hilafetin kaldırılması, eğitimin birleştirilmesi ve Medeni Hukuk'un kabulü ile atılacaktır. Bununla beraber, Batı'da lâiklik yüzyıllar süren sınıfsal ve ideolojik kavgaların ürünü olmuştu. Bu temellerden yeterince beslenmeyen lâiklik tecrübeleri -son yıllarda Türkiye'de yaşanan krizin de gösterdiği gibi- sağlam temellere oturmuş sayılamaz. Aynı şekilde, sosyal ve felsefi plandaki kazanımlar da pozitif hukukla garanti altına alınmadığı sürece bir ülkede lâikliğin gerçekleştirildiği iddia edilemez. (İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı)
  • Adına ne denilirse densin, tüm savaşlar para ile, üstelik giderek artan para ile yürütülür ve bu paralar da vergiyle ve verginin artık toplanamadığı durumlarda da borçlanma ile sağlanır. (Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi)
  • ''AKP mutlaka bir gün Gezi cinayetlerinin ve 17 Aralık yolsuzluklarının hesabını verecek. Ve sonunda da dağılıp tarihe karışacak...'' (AKP'nin Önlenebilir Karşı - Devrimi)
  • Magna Carta, suçlanan bireylerin mutlaka hakim huzuruna çıkarılarak yargılanmaları gerektiğini söylüyordu ve bu yapılmadan kimsenin hiçbir keyfi muameleye uğramayacağını kural haline getiriyordu... Ne var ki Magna Carta bu kuralla sadece "özgür insanları" dikkate almış, milyonlarca serfi bu korumanın dışında tutmuştu. (Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi)
  • Çobanlık deyip hafife almayın; çobanlığın felsefesini anlamayan, onun psikolojisini yaşamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım. (Popülizm Dalgası Sivil Darbeler ve Osmanlı Hülyası)
  • Osmanlı yenileşme hareketlerinin başını çekenler, Batı'da olduğu gibi burjuva sivil toplumunda ya da Habermas'ın daha özgül bir alan olarak betimlediği özerk kamusal alanda yer almıyorlardı. Bunlar genellikle devlet memuru statüsünde olan kimselerdi ve temel kaygıları da "Devlet'i kurtarmak" idi. Oysa "Devleti kurtarma" gibi bir ön-kabul Aydınlanma düşüncesine tamamen yabancıydı. (Marx-Engels ve Osmanlı Toplumu)
  • İslamcı şair koyu bir Yahudi düşmanıydı; Yahudileri Kanuni’den itibaren Osmanlı çöküşünün başlıca aktörleri arasında görüyordu ve Hitler’i Abdülhamit ve Menderes gibi en sevdiği şahsiyetlerle birlikte anmakta bir sakınca görmüyordu. Gerçekten de N. Fazıl’a göre Yahudilerin en çok korktukları şahıslar “Abdülhamit ve Hitler’den ibaret kalmıştı” (Başmakalelerim, 3; s. 214). Aynı şekilde, 1954 seçimlerinden sonra da DP’nin gurura kapıldığını söylüyor ve “gururu olmasa ve hadiselerin iç mimarisi içinde kendi zaafını seçebilecek bir duygusu olsaydı, Hitler’in batmasına imkân var mıydı?” diye soruyordu. (Başmakalelerim, 1; s. 256). (AKP'nin Önlenebilir Karşı - Devrimi)
  • Orleans Dükü bu toplantının legal olmadığını söyledi. Fakat kralın yanıtı kısa ve kesin oldu: "Legaldir; çünkü ben öyle istiyorum!" (Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi)
  • Protestan hareketi aslında dinden uzaklaşma değil, tam aksine insanları dine daha içten bağlarla bağlama hareketi olarak doğdu. Bunun yolu da Luther'e göre, insan ile Tanrı arasındaki yozlaşmış aracıları devreden çıkarmak, herkesin Kutsal Kitap 'ı doğrudan okumasını sağlamaktı. Böylece kolektif otoriteye yani Kilise' ye olan inanç kırılacak, buna karşılık kişisel inancın otoritesi yeniden kurulacaktı. (Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi)
  • Faşist rejimler, ulusal kültür ve gelişme düzeylerine göre değişen renklere bürünseler de bazı genel özellikler taşır. En genel hatlarıyla, faşizm, demagog ve karizmatik liderlerle sürü psikolojisi içindeki yığınların bulaşmasına dayanır. Faşizmin tutarlı bir dünya görüşüne ihtiyacı yoktur; onun sadece düşmanları bulunur ve en büyük silahı yalandır. (Popülizm Dalgası Sivil Darbeler ve Osmanlı Hülyası)
  • "O sayede bir insana dünyaya göre vatan, oturduğu şehre göre kendi evi hükmünde görünür. " (İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı)
  • "İlim ve bilhassa içtimai ilim sahasına dahil işlerde ben kumanda vermem, bu vadide isterim ki beni alimler irşad etsinler." Atatürk (Türk Devrimi Ve Sonrası)
  • ''... seksen yılı aşan bir süre önce Anadolu'da verilen bu kavganın siyasal, toplumsal ve kültürel sonuçlarını günümüzde de yaşıyoruz. Yaşıyoruz, çünkü o sırada söz konusu olan şey, siyasal planla sınırlı bir iktidar devir teslimi olmanın çok ötesinde bir olguydu. Gelenek zoruyla toplumun geri, tutucu ve ruhsuz tüm ögelerini hâlâ temsil edebilen; fakat çağdaş hayat açısından anlamını tamamen yitirmiş bir sultanla; aynı toplumun ileriye dönük, zinde ve açık fikirli bütün unsurlarını temsil eden bir devrimci lider karşı karşıyaydı.'' (Marx-Engels ve Osmanlı Toplumu)
  • Tarih 18 Mart’ı gösteriyordu ve o sabah Parisliler top sesleriyle uyandı. Komün Merkez Komitesi’nin ilan ettiği Manifesto, “Başkent proletaryası,” diyordu, “yönetici sınıfların yetersizlikleri ve ihanetleri karşısında durumu kurtarmak için kamu işlerinin yönetimini ele alma zamanının geldiğini anlamıştır”. Paris sokaklarında “Yaşasın Komün!” nidaları çınlıyordu. (Devrimler Çağı)
  • Türkiye, tarihin hiçbir döneminde islam alemine önderlik edecek yorumcular, müçrehitler, yetiştirmedi. Kanuni zamanında bile medreselerde Arap ve İranlı alimlerin yorumları esas alınıyordu. İslamiyetten sonra Ortadoğu’daki tüm devlet yapılanmaları da ideal tiplerini İran Sasaniler modelinde buldular. Şu anda yaşadığımız toplumsal kriz bile, Arap devletlerinden çok İran İslami Cumhuriyetinde yaşananlara benzerlikler gösteriyor. (Popülizm Dalgası Sivil Darbeler ve Osmanlı Hülyası)
  • 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri aslında iktidara ve parlamenter muhalefete karşı yapılmadı; esas itibariyle “parlamento dışı muhalefete”, sol-devrimci güçlere karşı yapıldı; bu arada silahlı kavgaya girmiş, adam öldürmüş ülkücüler da tutuklandı ve yargılandı. Ülkücüler kendilerini devlete yardımcı, paramiliter güçler olarak gördükleri için bunu hâlâ affetmiyorlar, hatta bu yüzden ikiye bölündü ve İslamcılığa kaydılar. (AKP'nin Önlenebilir Karşı - Devrimi)
  • ...artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. (Türk Devrimi Ve Sonrası)

Yorum Yaz