diorex
life

Uyanışlar - Oliver Sacks Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uyanışlar kimin eseri? Uyanışlar kitabının yazarı kimdir? Uyanışlar konusu ve anafikri nedir? Uyanışlar kitabı ne anlatıyor? Uyanışlar PDF indirme linki var mı? Uyanışlar kitabının yazarı Oliver Sacks kimdir? İşte Uyanışlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.06.2022 05:00
Uyanışlar - Oliver Sacks Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Oliver Sacks

Çevirmen: Erhun Yücesoy

Editör: Betül Yalçıner

Editör: Cem Akaş

Tasarımcı: Nahide Dikel

Orijinal Adı: Awakenings

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750806674

Sayfa Sayısı: 496

Uyanışlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Uyanışlar, 1920’lerde dünyanın çeşitli yerlerinde görülen “uyku hastalığı” salgınının kurbanı yirmi hastanın ve kırk yıl sonra, Doktor Sacks’ın gözetiminde aldıkları “mucize ilaç” L-DOPA sayesinde inanılmaz bir şekilde “uyanmalarının” hikâyesi. Etkileyici, cesaret dolu, hatta trajik uyanışlar bunlar.

1973’te yayımlanan Uyanışlar, daha sonra bir belgesele, radyo ve sahne oyunlarına ve başarılı bir filme konu oldu. Oliver Sacks bu kitapta “uyanışlar”ın uyarlanma serüvenini de anlatıyor. W.H. Auden’ın “bir başyapıt”olarak nitelendirdiği Uyanışlar, Dorris Lessing’in dediği gibi “nasıl bir bıçak sırtında yaşadığımızı anlamanızı sağlıyor.”

Uyanışlar Alıntıları - Sözleri

  • kendin olarak kal yalnızca kendi kişiliğini sergile hiçbir şey doğasından kopamaz yada yapısına ters düşemez ..
  • Fakat hiç insan sevgisi, alakası ve sıcaklığı gösterilme­mişti.
  • İncinmiş hisler ya da duygusal boşluklar; dünyayla olan ilişkide çıkmazlara yol açan yalnızlıklar...
  • "Gerçek şu ki, yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu: kimyasal pencere kapanınca başka bir uyanış gerçekleşti. İnsan ruhunun her ilaçtan daha güçlü olduğu. Beslenmesi gereken bu. Çalışma, oyun, dostluk, aile. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz bunlardı, en basit şeyler."
  • Bakışları ta derinlere ka­dar işliyor.
  • _ nasıl gidiyor ? _ Nasıl mı gidiyor Ailem ölmüş, karım şuanda huzur evinde Oğlum batıda bir yere kaçmış Yaşlı ve dolandırılmış İşte böyle hissediyorum...
  • Onu tutsak eden prangalardan intikam alırcasına bir patlama yaparak kurtul­muştu.
  • Zaman zaman adeta cepheden yeni dönmüş, savaştan ötürü ruhsal çöküntü yaşayan bir asker gibi sersemlemiş bir ifadeye bürünüyor.
  • Eğer herkes benim kadar iyi hissetseydi, kavgaları ve savaşları akıllarından geçirmezlerdi.
  • Bu cehennem gibi bir yaşam, keşke ölseydim.
  • Çıkış yolum yok. Bedenimin içine hapsedildim. Bu ahmak bedenim sadece pencereleri olan ama kapıları olmayan bir kodes.
  • Bu, yaşamın derinlerdeki gizeminin bir parçasıdır ...
  • Hepimiz bu basit yanılsama­lara tabiyiz.
  • Hayır, özellikle kötü bir şey yapmış olduğuma inanmıyorum. Kötü bir insan değilim.
  • En son geçirdiğim şiddetli bunalım sırasında yine kokain aldım ve küçük bir doz beni muazzam bir biçimde yük­seklere uçurdu. Şimdi, bu sihirli maddeye övgüler düzen bir şarkı yazmak için edebi araştırmalar yapıyorum.

Uyanışlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

1920’li yıllarda uyku hastalığının görüldüğü bir dönemde. L-dopa ilacı ile insanların uyanışlarını konu alan tek kelimeyle müthiş bir kitap. Kitabı ilk 100 sayfasında yer alan Bayan D’nin yaşadığı hayatı okudukça kalbim sıkıştı resmen . Bir solukta okuyacağınız güzel kitaplardan. Ayrıca filmi ve tiyatrosu yapılmış haftasonu filmi izleyeceğim . Keyifli okumalar:)) (Aynur kaval)

Uyanmak mı iyi, uyanmamak mı???: Nöroloji'ye, beynin gizli kıvrımları arasında dolaşan ve akıl almaz yeteneklerini inceleyen bu bilim dalına oldum olası hayranım. Oliver Sacks bu alanda yazanların en önde geleni. Hastalıkların semptomlarından ziyade hastaları ve onların hissettikleri ile ilgilenmesi ve gözlemlediklerini bilim çevrelerinin yanısıra sıradan insanlarla akıcı bir dille paylaşması beni etkiliyor. Her Sacks okuduğumda çok şaşırdığımı ve hayata başka gözle bakmaya başladığımı söylesem yalan olmaz. Tavsiye ederim, beğenirsiniz... Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru büyük bir uyku salgını başlar (Encephalitis Lethargica). 1916 yılında başlayıp 1927 yılına kadar süren bu salgın yaklaşık 5 milyon insanı etkiler. Hastaların büyük çoğunluğu ya şiddetli uyku, ya da uykusuzluk durumunun yarattığı komplikasyonlar sonucu hayatlarını kaybederler. Beyne yerleşen bir virüsün sebep olduğu bu hastalıktan sağ kurtulmayı başaran, ancak hayatlarının uzun yıllarını çoğunlukla hareketsiz ve post ensefalitik sendrom ile geçiren hastalar, Oliver Sacks’ın intern’lük döneminde yeni keşfedilmiş olan Dopamin (L-Dopa) isimli ilacın verilmesi ile birlikte tekrar hayata dönerler. İşte Oliver Sacks kitabında bu "uyanış"ları anlatır. Çoğunlukla vücutlarındaki katılaşmalar nedeniyle hareket edemeyen, hastalığın Parkinson benzeri etkileri ile konuşmakta zorlanan, donup kalan, kendi hareketlerini kontrol edemeyen bu hastalar büyük bir uyanış yaşarlar. Ancak bu uyanışlar birçok yan etkiyi de beraberinde getirir. Çoğu hasta bu sefer post ensefalitik sendromlardan değil, ama uyanışın getirdiği beynin aşırı hareketlenmesi ve beraberindeki yan etkilerden; en çok da yaşama demir atabilecekleri bir nokta bulamamalarından ve iki hastalık semptomları arasında kaybolup gitmelerinin yaşattığı ağır depresyon ve çaresizlikten hayatlarını kaybederler. Hayatta kalmayı başaranlar her ne olursa olsun durumu sükunetle kabul edenler ve bir amacı olanlardır genelde. Oliver Sacks uzun yıllar tedavi ettiği ve gözlediği bu hastalarına L-Dopa’nın neler yaptığını; bu mucize ilacın faydaları kadar önemli yan etkileri de olduğunu ve dozunu ayarlamanın zorluğunu bilimsel dergilere yazmak, kongrelerde sunmak ister; ancak L-Dopa lobisi (illa para nedeni ile değil; bu ilacın hastalarına faydalı olduğunu düşünen ve bu yüzden önünün kesilmesini istemeyen gruplar da) onu engeller; nereye gitse kendini dinleyecek birilerini bulamaz. Sonunda bilimsel makale formatı dışına çıkmaya ve tecrübelerini hastalarının bir insan olarak yaşadıklarını anlatarak aktarmaya karar verir; zira bu hastalığın ve tedavisinin kişilerden bağımsız ele alınamayacağını, ilacın ve yan etkilerinin de sadece bilimsel analizlerle değil çevresel ve psikolojik koşullar da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Bu kitap peşinden filme çekilecek, Robert De Niro ve Robin Williams’ın oynadığı bu film Oscar’a aday gösterilecektir. Yine aynı isimli bir belgesel de vardır. (AkilliBidik)

1920'lere gidiyoruz. Bize nispeten uzak olmayan veya kısa bir araştırmayla ulaşabileceğimiz dönemde, yaklaşık beş milyon insan bedeninin kontrolünü tamamen yitiriyor ve uyku hastalığı denilen salgına yakalanıyor. Bu salgının kurbanlarından 20 kişi, kırk yıl sonra değerli nörolog Oliver Sacks ve yöntrmlrri ile tanışıyor. Sacks, gözlem altında tuttuğu bu hastalarına L-DOPA dediği mucizevi bir ilacı kontrollü şekilde uyguluyor. Ve böylelikle hastalar alışılagelmemiş ve etkileyici bir biçimde kabus salgından uyanmaya başlıyor. Oliver Sacks bu kitabıyla sağlık, ilaç, etki, farkındalık, tedavi ve metafizik gibi tanımlara çok farklı yenilikler getiriyor. Yöntemleriyle hastalar uyanırken; kitabı okuyan bizler de bir farkındalık yaşıyoruz bir uyanış gerçekleştiriyoruz. Oliver Sacks'ın sıradışı fikirleri ve çok üst düzeyde düşünce yapısı, bize çok farklı deneyimler yaşattırıyor. Beden ve akıl arasındaki o bağdan hiç şaşmıyor. Tüm bu yönleriyle "Uyanışlar"; yıllarca belgeselere, radyo programlarına, sahne sanatlarına ve filme konu oldu. Sizin de seveceğinizi düşündüğüm, size farklı deneyimler yaratacak, kaçırılmaması gereken bir kitap (Batuhan Babaoğlu)

Uyanışlar PDF indirme linki var mı?

Oliver Sacks - Uyanışlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Uyanışlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Oliver Sacks Kimdir?

Oliver Wolf Sacks, hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog.

Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.

Kitaplarının birçoğunda hastalarının tıbbi detaylarından çok, yaşam tecrübeleri üzerinde durur. Mars'ta Bir Antropolog ve Karısını Şapka Sanan Adam adlı kitapları farklı hastalarının çeşitli nörolojik rahatsızlıklarını anlattığı kısa bölümlerden oluşur. Diğer kitaplarında ise tek bir konuyla bütünlük sağlamıştır.

Uyanışlar adlı, Encephalitis lethargica hastalarına yardımcı olma çabasını anlattığı otobiyografik kitabı, 1990 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Robin Williams'ın ve Robert De Niro'nun da kadrosunda bulunduğu film, Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmiştir.

Türkçeye çevrilmiş eserleri

Halüsinasyonlar

Uyanışlar

Karısını Şapka Sanan Adam

Mars'ta Bir Antropolog

Renkkörleri Adası

Sesleri Görmek: Sağırların Dünyasına Bir Yolculuk

Tungsten Dayı: Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları

Dayanacak Bir Bacak

Migren

Müzikofili

Oliver Sacks Kitapları - Eserleri

  • Karısını Şapka Sanan Adam
  • Benim Periyodik Tablom
  • Mars'ta Bir Antropolog
  • Aklın Gözü
  • Halüsinasyonlar
  • Sesleri Görmek
  • Bilinç Nehri
  • Müzikofili
  • Uyanışlar
  • Dayanacak Bir Bacak
  • Renkkörleri Adası
  • Oaxaca Günlüğü
  • Migren
  • Tungsten Dayı
  • Hareket Halinde Bir Hayat
  • Everything in its Place
  • Dayanacak Bir Bacak

Oliver Sacks Alıntıları - Sözleri

  • " 'Kişi ağzıyla yalan söyleyebilir ama yüz ifadesi onu ele verir' der" (Karısını Şapka Sanan Adam)
  • Ama hekim olmayı gerçekten istediğimden emin degildim. Kimyager olma hayallerimi sürdüremezdim; kimya ,benim pek sevdiğim on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl inorganik kimyasının çok daha ötesindeydi artık (Hareket Halinde Bir Hayat)
  • Deborah'ya yazdığı biyografiden Clive'ın haberdar olup olmadığını sorduğumda ona iki kez gösterdiğini ama Clive'ın kitabı hemen unuttuğunu söyledi. Üzerine bol bol not alınmış kopyam yanımdaydı, Deborah'dan yine göstermesini rica ettim. "Bir kitap yazmışsın!" diye haykırdı Clive, hayretle. "Afe­rin sana! Tebrikler!" Kapağına dikkatle baktı. "Hepsini sen mi yazdın? Aman Tanrım!" Heyecanlandı, neşeyle zıpladı. Deborah ona ithaf sayfasını gösterdi ("Clive'ım için"). "Bana mı ithaf et­tin?" Deborah'ya sarıldı. Aynı sahne, hemen hemen aynı şaşkın­lık gösterisiyle, aynı sevinç nidalarıyla birkaç dakika içinde pek çok kez tekrarlandı. Clive ile Deborah, amneziye rağmen birbirlerini hala çok seviyorlar (hatta Deborah'nın kitabının alt başlığı Aşk ve Amne­zi Anıları). Clive, sanki yeni gelmiş gibi onu birkaç kez sevinçle karşıladı. Karşındakinin belleğinde hep taze kalmak, bir hediye, bir lütuf gibi karşılanmak olağanüstü bir durum olsa gerek, diye düşündüm, hem delirtici hem de onur verici. http://drt23.blogspot.com/2012/02/zamanda-kaybolan-adam.html?m=1 (Müzikofili)
  • ????????? (Müzikofili)
  • Demek ki hiç konuşamasalar ya da konuşmayı anlayamasalar bile bazı hastalarda düşünsel işlevler -mantıklı ve sistemli düşünmek, plan yapmak, anımsamak, öngörmek, tahmin etmek- mükemmel biçimde korunabiliyor. (Aklın Gözü)
  • "Cehennemde bile insanın yakasını bırakmayan o yalnızlığı" hepimiz biliyorduk. Hepimiz büyük karanlıklara ve derinliklere inmiştik. (Dayanacak Bir Bacak)
  • Sağırlık bir illet değildir; illet, iletişimin kesildiği ve dilin yok olduğu yerde başlar. (Sesleri Görmek)
  • Hayır, özellikle kötü bir şey yapmış olduğuma inanmıyorum. Kötü bir insan değilim. (Uyanışlar)
  • _ nasıl gidiyor ? _ Nasıl mı gidiyor Ailem ölmüş, karım şuanda huzur evinde Oğlum batıda bir yere kaçmış Yaşlı ve dolandırılmış İşte böyle hissediyorum... (Uyanışlar)
  • Bazen, ağır veya bulaşıcı bir hastalık söz konusuysa, aileyle birlikte mutfakta veya yemek odasında oturup beklerdim. Babam üst kattaki hastayı muayene ettikten sonra aşağı iner, ellerini özenle yıkar ve mutfağa yönelirdi.  (Tungsten Dayı)
  • Dışım nazik ve uysalken içim gizli bir umutsuzlukla doluydu. (Dayanacak Bir Bacak)
  • Geçmişe özlem duymaya benzer bir efkârla içim dolup taşmıştı. (Benim Periyodik Tablom)
  • “Tarihi anlamayanlar, onu tekrarlamaya mahkûmdur.” Santayana (Migren)
  • Ama geçmiş nedir? Geçmişin kesinliği bir yanılsamadan ibaret olamaz mı? Geçmiş, bir çiçek dürbünü, aniden çıkan her meltemle kımıldanan bir imgeler düzeni, bir kahkaha, bir düşünce olabilir mi? Ve kımıldanma, salınma, değişim her yerdeyse, nasıl bilebiliriz ? (Müzikofili)
  • Saatler ve dakikalar sıkıldığım zamanlar hâlâ bunlatıcı derecede uzun, kendimi bir şeye kaptırdığım zamanlar ise çok kısa geliyor. Çocukken, öylece oturup vızıldayan öğretmenleri dinlemeye zorlandığım okuldan nefret ederdim. (Bilinç Nehri)
  • "Biyolojik bir "batarya" imal etmek için, altı limonu ve patatesi birbirine(daha yüksek bir voltaj elde etmek istiyorsam seri, gücü artırmak istiyorsam paralel)bağlıyordum. (Tungsten Dayı)
  • "Gerçek şu ki, yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu: kimyasal pencere kapanınca başka bir uyanış gerçekleşti. İnsan ruhunun her ilaçtan daha güçlü olduğu. Beslenmesi gereken bu. Çalışma, oyun, dostluk, aile. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz bunlardı, en basit şeyler." (Uyanışlar)
  • İnsan öldüğünde yerine başkası konamaz. Doldurulamaz bir boşluk bırakır ardında, çünkü her insan tekinin kaderinde -genetik ve sinirsel kaderinde- biricik bir fert olmak, kendi yolunu bulmak, kendi hayatını ve kendi ölümünü yaşamak yazılıdır. (Benim Periyodik Tablom)
  • “Ben zamandan yapılmışım,” der Jorge Luis Borges, “zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim.” (Bilinç Nehri)
  • Biz insanlar hataya açık, zayıf ve kusurlu, ama aynı zamanda büyük bir esnekliğe ve yaratıcılığa sahip belleklerle donatılmışız. Kaynak karmaşası veya kaynağa karşı kayıtsızlık paradoksal biçimde güçlü yanımız olabilir: Bütün bilgi kaynaklarımızı etiketleyebilseydik genellikle ilgisiz bir sürü malumatın altında ezilir giderdik. Kaynağa kayıtsızlık, okuduklarımızı, bize anlatılanları, başkalarının söylediklerini, düşündüklerini, yazdıklarını ve resmettiklerini sanki birinci elden deneyimlermiş gibi yoğun ve zengin biçimde özümsememizi sağlar. Bu sayede başkalarının gözleriyle görür, kulaklarıyla duyarız, başka zihinlere girer, bütün bir kültürün sanatını, bilimini ve dinini özümseriz, ortak akla ve bilgi birikimine dahil olur ve katkıda bulunuruz. Bellek yalnızca deneyimden değil, zihinlerin etkileşiminden de kaynaklanır. (Bilinç Nehri)

Yorum Yaz