diorex
Dedas

Uzak Yıldız - Roberto Bolano Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uzak Yıldız kimin eseri? Uzak Yıldız kitabının yazarı kimdir? Uzak Yıldız konusu ve anafikri nedir? Uzak Yıldız kitabı ne anlatıyor? Uzak Yıldız PDF indirme linki var mı? Uzak Yıldız kitabının yazarı Roberto Bolano kimdir? İşte Uzak Yıldız kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 01.06.2022 14:00
Uzak Yıldız - Roberto Bolano Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Roberto Bolano

Çevirmen: Zerrin Yanıkkaya

Orijinal Adı: Estrella distante

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753426800

Sayfa Sayısı: 136

Uzak Yıldız Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Uzak Yıldız, Latin Amerika edebiyatının en büyük isimlerinden Roberto Bolaño'nun Türkçeye çevrilen ikinci romanı. Şili'nin karanlık yılları 70'lerde edebiyat hayatını altüst eden bir şiddet ortamında geçen roman, tuhaf bir "sanatçı" üzerinden topluma keskin bir bakış getiriyor. Bolaño'dan Katil Fahişeler de Metis'in yayın programında.

(Tanıtım Yazısından)

Uzak Yıldız Alıntıları - Sözleri

  • Sadece acı insanı hayata bağlar, sadece acı hayatı açığa çıkarır.
  • Sessizlik cüzzam gibidir, diyordu wieder, sessizlik komünizm gibidir, sessizlik doldurulması gereken beyaz bir ekran gibidir. Bu ekranı bir doldurursan, artık başına hiçbir kötülük gelmez.
  • "Sessizlik komünizm gibidir, sessizlik doldurulması gereken beyaz bir ekran gibidir. Bu ekranı bir doldurursan, artık başına hiçbir kötülük gelmez. Temizsen, başına hiçbir kötülük gelmez. Korkun yoksa, başına hiçbir kötülük gelmez. "
  • Ölüm diriliştir.
  • Kudurmuş bir öfke, bayım, tam bir beyhudelik.
  • Edebiyatta yapılması gereken devrim, bir şekilde edebiyatın ilgası olacak, demeye getiriyor Defoe. Şiiri, şair-olmayanlar yaptığında ve okur-olmayanlar okuduğunda.
  • "İronikti ,zehirliydi ,zarifti"
  • "Ölüm aşktır. .
  • Sessizlik cüzzam gibidir, diyordu Wieder, sessizlik komünizm gibidir, sessizlik doldurulması gereken beyaz bir ekran gibidir. Bu ekranı bir doldurursan, artık başına hiçbir kötülük gelmez. Temizsen, başına hiçbir kötülük gelmez. Korkun yoksa, başına hiçbir kötülük gelmez.
  • Temizsen, başına hiçbir kötülük gelmez. Korkun yoksa, başına hiçbir kötülük gelmez.
  • İlk dizesini orada yazdı: Ölüm dostluktur. İkinci dizesini yazdı: Ölüm Şili'dir. La Moneda üstünde, üçüncü dizesini yazdı: Ölüm sorumluluktur. Uçuş pistine dönüş yolunda, dördüncü ve beşinci dizeleri yazdı: Ölüm aşktır ve ölüm gelişmedir.
  • "...geri döndüğünde Wieder, karşılaştığı en büyük tehlikenin sessizlik olduğunu ilan etti. Gazetecilerin gerçek ya da yapmacık şaşkın bakışları altında, sessizlikten kastının, dillerini uçağın gövdesine doğru uzatan Horn Burnu'nun dalgaları olduğunu; seyahat boyunca kendisine dokunmaya çalışan kesik eller ya da Melville'vari devasa balinalar gibi ama sessiz, susturulmuş dalgalarla karşılaştığını, sanki o enlemlerde sesin sadece insanlara özgü bir şey olduğunu anlattı. Sessizlik cüzzam gibidir, diyordu Wieder, sessizlik komünizm gibidir, sessizlik doldurulması gereken beyaz bir ekran gibidir. Bu ekranı bir doldurursan, artık başına hiçbir kötülük gelmez. Temizsen, başına hiçbir kötülük gelmez. Korkun yoksa, başına hiçbir kötülük gelmez."
  • Fotoğrafı hatırladığımda buna inanmakta zorlanıyorum. Ama altmışlı yıllarda, Şili'de, birilerini ümitsizce seven insanlar olduğuna inanmakta hiç zorlanmam. Şimdi tuhaf geliyor bana. Büyük bir sinematekin unutulmuş bir rafında kaybolmuş bir film gibi geliyor. Ama öyle olduğuna yüzde yüz eminim.
  • Nerede kavga varsa orada, nerede umutsuz, yürekli, çıldırmış, cesur, sıkılmış Latin Amerikalılar, gerçekliği yıkıp, yeniden yapıp, kaybedeceklerini bile bile son bir hevesle tekrar tekrar yıkıyorsa orada hayalet gibi bir görünüp bir kayboluyordu.

Uzak Yıldız İncelemesi - Şahsi Yorumlar

O kadar çarpıcı ve övüldüğü kadar başarılı olduğunu düşünmüyorum. Bir anda daha kitabın başında o kadar karakter sokuyor ki aklınıza, kim kimdir, kim kimden hoşlanıyor biraz kafanız karışa bilir. Ama sonunda tüm örgüyü de sağlamatı başarıyor. Ama abartıldığı kadar iyi bir kitap olduğunu düşünmüyorum.. Saygılar.. (Oytun Ata Alçık)

Bolano epeydir aklımda olan, okumak istediğim ama bir türlü fırsatını bulamadığım yazarlardan biriydi. "Uzak Yıldız" ile başlamam bence tam doğru bir tercih oldu. İyi ki de tanışmışım kendisiyle. Bu kitabın ve yazarın bu denli az okunmuş olmasına gerçekten çok şaşırdım. Bolano, Latin Amerika edebiyatı içerisinde Marquez'den sonra en büyük yazarlardan birisi olarak kabul ediliyor artık. Kendisinin aynı zamanda "okuma güçlüğü" rahatsızlığı da var. Uzak Yıldız'ı okumaya başladığımda nutkum tutulmuştu. İnanamamıştım. Böyle bir rahatsızlığa sahip olup da bu kadar çok karakter kullanması, olay örgüsünü bu kadar ince işlemiş olması ve her bir cümlesini bir bina gibi inşa etmesi takdir edilesi bir durum gerçekten. Kendine has bir yazı tarzı mevcut Bolano'nun. Ana eksenine aldığı konuyu birtakım ayrıntıları da içine katarak okuyucuyu metnin içine çeken ve parça parça ayrıntılardan bir bütün oluşturmasını isteyen bir yazar. İlk başlarda şiir yazarak başlayan yaşamı daha sonrasında ise türünü değiştirerek uzun yazılara evrilmiş. Bu da yazdıklarından fazlasıyla hissediliyor. Uzak Yıldız da hemen hemen bunun bir yansıması çünkü şiirin izlerini takip ediyoruz kitap boyunca. 70'li yılların Şili dönemini kapsayan kara bulutların arasından geçen bu kısa ama dolu romanda, ne olduğunu bilmediğimiz bir karakterin peşinden sürükleniyoruz kitap boyunca. Kitap ile ilgili çok ayrıntı vermek istemiyorum ama her bir şiir cümlesi gökyüzüne yazılıyor. Kitabın başından sonuna kadar hep bir merak duygusuyla sayfaları hızlı hızlı çeviriyordum. Uzun zaman sonra bu kadar etkilendiğim bir kitap olmamıştı. İlerde tekrar okuyacağım kitaplar arasına şimdiden girdi bile. Latin Amerika edebiyatı sevenler için kesinlikle kaçırılmaması gereken kitaplardan birisi. (Fuat Can)

Uzak Yıldız Roberto Bolaño'dan okuduğum üçüncü kitap.Kitaplarında kendi yaşamından kesitlere sıklıkla yer veren Roberto Bolaño Uzak Yıldız'da Allende döneminde şiir atölyesine katılan bir avuç genç şairin yaşamının Pinochet rejimiyle birlikte alt üst oluşunu gözler önüne seriyor.Pinochet ile birlikte başlayan baskıcı, faşist yönetimin sonuçlarının edebiyat dünyası üzerinden yansıtılması hayli ilgi çekici geldi bana.Darbe sonrası yaşanan değişimi ve kişilerin verdiği tepkilerin farklılığını şairler üzerinden anlatan Roberto Bolaño aslında bir dönem romanına imza atmış.Hem de bir polisiye roman örgüsünü de çağrıştırır şekilde. Çok da uzak değil ülkemiz halkının ve Şili halkın yaşadıkları. Roberto Bolaño ile tanışmak isteyenler için harika bir seçim olur Uzak Yıldız diye düşünüyorum.Çok acı duyarak ve edebi olarak büyük bir keyif alarak okudum Uzak Yıldız'ı.Tavsiye ederim.️ (Özlem Akbaş)

Uzak Yıldız PDF indirme linki var mı?

Roberto Bolano - Uzak Yıldız kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Uzak Yıldız PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Roberto Bolano Kimdir?

Şili'nin Santiago kentinde doğdu. Çocukluğu Los Angeles, Valparaiso, Quilpe, Viña del Mar gibi kentlerde geçti. On üç yaşında ailesiyle birlikte Meksika'ya yerleşti. Yeniyetmelik yıllarını Meksika Kent Kütüphanesi'ne kapanıp okuyarak geçirdi.

1973 yılında Salvador Allende'nin sosyalist reform sürecine katılmak için neredeyse bütün Latin Amerika'yı kat ederek Şili'ye gitti. Pinochet'nin darbesinden sonra direnişe katılmaya karar verdi, ancak kısa sürede tutuklandı. Sekiz gün tutukluluktan sonra eski okul arkadaşı bir polis yardımıyla serbest kaldı. Meksika'ya döndü ve (Vahşi Hafiyeler'deki Ulises Lima karakterine model olan) yakın arkadaşı şair Mario Santiago Papasquiaro ile "Infrarealist şiir hareketi"ni başlattı. Daha sonra Bolaño, şiirden çok düzyazıda yoğunlaştı.

1977 yılında Katalunya'ya, annesinin yanına yerleşti. Edebiyat yarışmalarına katılarak yaşamını kazanmaya başlamadan önce çeşitli işlerde (yazları bağbozumu, gece bekçiliği, bulaşıkçılık, satıcılık) çalıştı. İlk romanları 40 yaşında basılmaya başladı. 90'lı yıllarda şansı döndü. Vahşi Hafiyeler romanıyla Herralde Ödülü'nü (1998) ve Latin Amerika'nın Nobel'i olarak görülen Venezüella, Romulo Gallegos Ödülü'nü (1999) kazandı. Ölümünden bir yıl sonra 2004'te, 2666 adlı romanıyla İspanyolca yazılmış en iyi romana verilen Salambó ödülüne layık görüldü. Barselona'da 2003 yılında, elli yaşında karaciğer rahatsızlığından öldü. Metis Yayınları başta Estrella distante (Uzak Yıldız, 1996) ve Putas asesinas (Katil Fahişeler, 2001) olmak üzere yazarın eserlerini yayımlamaya devam edecektir.

Roberto Bolano Kitapları - Eserleri

  • 2666
  • Uzak Yıldız
  • Katil Orospular
  • Tılsım
  • Lümpen Roman
  • Mösyö Pain
  • Vahşi Hafiyeler
  • Gerçek Bir Polisin Çilesi

Roberto Bolano Alıntıları - Sözleri

  • Ama kitap okurken, yararlı bir şey yaptığımı biliyordum. Önemli olan buydu. (2666)
  • Özel yürekler onca sevgiyi, rasgele ele geçirilmiş onca mükemmelliği kaldıramazlar. (Katil Orospular)
  • Kadınlar sevişirken söylediklerini her zaman dikkatle dinle, Max. Konuşmuyorlarsa, tamam, o zaman dinleyecek bir şey yok, düşünmen de gerekmeyecek, ama eğer konuşurlarsa , fısıldiyor olsalar bile, her sözcüğü dinle ve üzerinde düşün. Ne dediklerini düşün, ne demediklerini düşün, söylediklerin gerçekten ne anlama geldiğini anlamaya çalış. (Katil Orospular)
  • Bizler güçsüz ve yorgun varlıklardık. (Lümpen Roman)
  • Aşk "iyi"yi getirmez. Aşk her zaman daha "iyi"yi getirir. (Tılsım)
  • Ne yazık ki güzellikleri ancak tatlarını çıkaramayacağımız korkunç zamanlarda fark ederiz (2666)
  • Ne zaman tam anlamıyla yalnız olduğumuzu biliyor musun? dedi. Kalabalıkların arasındayken, dedim onu dinlediğimi, demek istediğini anladığımı göstermek için. Ama Hayır, kalabaliklarda değil, bu kadarcığını akıl etmeliydim, ölümde, dedi. Meksika 'da insanın tek yalnızlık ânı ölüm. (Katil Orospular)
  • "Ölüm aşktır. . (Uzak Yıldız)
  • O zaman derin bir nefes alıyor, tereddüt ediyor, zihnimi boşaltıyor ve şöyle diyordum: Kehanetlerim şunlar. Vladimir Mayakovski 2150 yılına doğru yine popüler olacak. James Joyce, 2124'te Çinli bir oğlan olarak yeniden doğacak. Thomas Mann, 2101'de Ekvadorlu bir eczacı olarak karşımıza çıkacak. Marcel Proust için 2033 yılı uzun sürecek kasvetli bir unutuluşun başlangıcı demek. 2089'da bazı kütüphanelerden Ezra Pound'un kitapları kaldırılacak. Vachel Lindsay 2101'de halkın şairi olacak. 2045'te varoşlarda Cesar Vallejo okunacak. 2045'te varoşlarda Jorge Luis Borges okunacak. 2101'de Vicente Huidobro kitlelere hitap etmeye başlayacak. Virginia Woolf, 2076'da Arjantinli bir roman yazarı olarak yeniden doğacak. Louis Ferdinand Celine 2094'te arafa girecek. 2101'de herkes Paul Eluard okuyacak. Metempsikoz: Şiirde ruh geçişmesi. Şiir yok olmayacak. Karşı-gücü başka şekillerde kendini dışa vuracak. Cesare Pavese 2034'te Gözlemcilerin Koruyucu Azizi ilan edilecek. Pier Paolo Pasolini 2100'de Kaçakların Koruyucu Azizi ilan edilecek. 2167'de Giorgio Bassani mezarından çıkacak. Oliverio Girondo 2099'da çocuk kitapları yazarı olarak yerini bulacak. Roberto Arlt'ın bütün eserleri 2102'ye kadar sinemaya uyarlanacak. Adolfo Bioy Casares 2105'te bütün eserlerinin beyaz perdeye uyarlandığını görecek. Arno Schmidt, 2085'te kendi küllerinden doğacak. Güney Amerika'nın varoşlarında, 2101'de yeniden Franz Kafka okunacak. 2098'de Rio De La Plata bölgesinde Witold Gombrowicz iade-i itibarın tadını çıkaracak. Paul Celan 2113'te küllerinden yeniden doğacak. Andre Breton 2071'de aynalar aracılığıyla geri dönecek. Son okuyucusu 2059'da ölen Max Jacob'u bir daha kimse okumayacak, yani son okuru da ölecek. Jean-Pierre Duprey'i 2059'da kim okuyacak? Gary Snyder'ı kim okuyacak? Ilarie Voronca'yı kim okuyacak? Bunlar kendime sorduğum sorular. Gilberte Dallas'ı kim okuyacak? Rodolfo Wilcock'u kim okuyacak? Pierre Unik'i kim okuyacak? 2059'da Şili'de bir meydana Nicanor Parra'nın heykelini dikecekler. 2020'de Meksika'da bir meydana Octavio Paz'ınkini. Onlardan biraz daha küçük bir Ernesto Cardenal heykeli de 2018'de Nikaragua'daki bir meydana konacak. Ama bütün bu heykeller ya Tanrı’nın müdahalesi ya da dinamitin gücüyle, er geç, Heine'nin heykeli gibi yıkılacak. Bu yüzden sizin yerinizde olsam, dikilen heykellere pek güvenmezdim. Carson McCullers'ı 2100'de de okuyacaklar, ama Alejandra Pizarnik, aynı yıl son okuyucusunu da yitirecek. Alfonsina Storni 2050'de ya kedi ya da ayıbalığı olarak yeniden dünyaya gelecek, hangisi olacak, emin değilim. Anton Çehov'un durumuysa biraz farklı: 2003'te yeniden doğacak, 2010'da yeniden doğacak, 2014'te yeniden doğacak. 2081'de bir kere daha belirecek. Sonra, ondan bir daha haber alınamayacak. 2017'de Alice Sheldon kitlelere hitap edecek. Alfonso Reyes 2058'de kesin olarak öldürülecek ya da öyle sanacaklar, ama aslında katillerini öldüren Reyes olacak. Marguerite Duras 2035'te bile, binlerce kadının sinir sisteminde yaşamayı sürdürecek. (Tılsım)
  • Başta hemen herkes iyidir fakat en nihayetinde herkes kötüdür. (Lümpen Roman)
  • Bizi yararsız şeyleri kullanmaya zorluyorlar ve bu nesnelerin amaçları hayat standardımızı yükseltmek değil, insanlar onları moda veya statü sembolü oldukları için kullanıyor. (2666)
  • Ardından şimdi yaptığım gibi geçmişimi düşünmeye başladım. Tarihleri düşünürken varsayımsal çaresizliğimin duvarları yavaşça parçalandı ve gölün dibinden yükselen görüntüler geldi gözümün önüne, onların güneşin veya ayın aydınlatmadığı o acınası su kütlesinden çıkmalarına kimse engel olamazdı ve zaman rüyalarda olduğu gibi kendi içine kapandı. (Tılsım)
  • “... kendilerini toparlama şansı bulamamış olan şehirlere yapılan ani yolculukların sonucunda oluşan fenomene jetlag deniyordu ve kaynağı , sizin yorgunluğunuz değil siz oraya gitmezseniz hala uyuyor olacak insanların yorgunluğuydu. “ (2666)
  • İnsanoğlu her şeye alışır. (Tılsım)
  • Ve ben acılar içinde kıvranırken, sen Susamış, sıcak kanımla beslenen Vampir gibi, simsiyah ve inatçı. (Vahşi Hafiyeler)
  • Aşka olumlu bakmıyordum. Referans noktası televizyon dizileri ve kimi küçük kızların çoktan unutulmuş fısıldaşmaları olan tutku dolu ilişkilere olumlu bakmıyordum. Bazen tüm hayata olumsuz bakıyordum. (Lümpen Roman)
  • Şiirin uçsuz bucaksız deryasında çeşitli akımlar olduğunu ileri sürüyordu: ibnetorlar, ibneler, ibnoşlar, çılgınlar, arkacılar, tekerlekler, şen çocuklar, nonoşlar akımları. Yine de ona göre en önemlileri ibnetorlar ve ibnelerdi. Walt Whitman örneğin, ibnetor bir şairdi. Pablo Neruda ise ibne bir şairdi. William Blake, hiç kuşkusuz, ibnetordu, Octavio Paz ise ibne. Borges nonoş, yani beklenmedik bir anda ibne olabilir, yine beklenmedik bir başka zaman da cinsiyetsiz olabilirdi. Ruben Dario bir çılgındı, gerçekten de çılgınlar şahı ve paradigmasıydı. (Vahşi Hafiyeler)
  • "İronikti ,zehirliydi ,zarifti" (Uzak Yıldız)
  • “ ‘Deliriyorsun’ dedi. Bunun iyi mi yoksa kötü bir şey mi olduğunu sordum. Deliliğin tahammül edilemez bir acıdan kaçma yöntemi olduğu olağanüstü durumlar hariç her zaman kötü olduğunu söyledi. Ve işte o zaman belki de tahammül edilmez bir acı çektiğimi söyledim ama onun birşey söylemesine fırsat vermeden sözümü geri aldım. ‘İyiyim. Tahammül edilemeyecek acı yoktur. Delirmedim.’ “ (Lümpen Roman)
  • Artık yakınlık diye bir şey olmadığını biliyorum. Birilerinin gözleri her zaman kapalıdır. Biri görürken diğeri görmez. Diğeri görürken öteki görmez. (Lümpen Roman)

Yorum Yaz