diorex
sampiyon

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık kimin eseri? Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık kitabının yazarı kimdir? Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık konusu ve anafikri nedir? Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık kitabı ne anlatıyor? Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık kitabının yazarı Ray Bradbury kimdir? İşte Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.02.2022 18:00
Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ray Bradbury

Çevirmen: Deniz Kurt

Orijinal Adı: Zen in the Art of Writing

Yayın Evi: Altıkırkbeş Basın Yayın

İSBN: 9786059878128

Sayfa Sayısı: 152

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ray Bradbury, Mars'tan getirdiği parçaların üzerinde bulunan garip simgeleri bu sefer bizler için çözümlüyor.

Yazın hayatı boyunca moral bozucu ve keyif verici birçok uçuk kategoriyi bir araya getirme becerisiyle bizleri karşılayan Bradbury, " canavarlar, iskeletler, sirkler, karnavallar, dinazorlar ve Mars " arasındaki bağlantıları nasıl kurduğuna ilişkin ipuçlarını, herkesi aynı kuşku tüneline bindirerek anlatıyor. Her gün en az bin sözcük yazamadığımız bir yaşamdan en fazla ne bekleyebiliriz ki ?

(Tanıtım Bülteninden)

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık Alıntıları - Sözleri

  • Durmaksızın usul usul dolan bardaklar gibiyiz. İşin sırrı kendimizi devirip içimizdeki güzellikleri dökebilmekte.
  • Yapmak olmaktır. ... Yapmamak ölmektir.
  • İnsanlar fikirlerimi nereden bulduğumu sorduklarında onlara sadece gülüyorum. Ne kadar tuhaf, bir şeyi yapmanın yolunu ararken etrafa bakmaya o kadar alışmışız ki, içimize bakmayı unutuyoruz.
  • Eğer şevk, zevk, sevgi, eğlence olmadan yazıyorsan yarım bir yazarsındır. Yani bir gözün piyasada, bir kulağın avangart zümrelerdeyken kendin olamıyorsun demektir. Hatta kendini bile tanımıyorsun. Çünkü bir yazarın hissetmesi gereken en önemli şey heyecandır. Duygu ve heves dolu olmalıdır. Böyle bir enerjisi yoksa gitsin şeftali toplasın ya da çukur kazsın daha iyi. Allah bilir sağlığı için daha iyi olacaktır.
  • Yaratıcılığın büyük sırrı işte budur. Fikirlere kediler gibi davranman gerekir. Onlar seni takip etmeli. Eğer bir kediye yaklaşıp kucağına almak istersen hayatta sana izin vermez. "Ne halin varsa gör," diyebilmelisin. Kedi durup "Bir dakika. Bu diğer insanlar gibi davranmıyor," diye düşünecek, meraktan peşine takılacaktır. "Senin sorunun ne, ne diye beni sevmiyorsun?" İşte fikirler de böyledir. Anladınız mı? "Aman, yeter, depresyona gerek yok, endişeye gerek yok, zorlamaya gerek yok," diyeceksin. Böylece fikirler peşime takılacak. Boş bulunduklarında, dünyaya getirilmeye hazır olduklarında ise arkamı dönüp tuttuğum gibi yakalayacağım.
  • Dünya hakkında ne düşünüyorsun? Dünyaya vuran ışığı bir prizma gibi yakala. Kafanın içinden parıldayarak geçen ışık beyaz kağıda dünyada başka kimseden çıkmayacak bir tayf yansıtacaktır.
  • ÇALIŞ. Bu birincisi. RAHATLA. Bu da İkincisi. Son olarak iki kelime geliyor: DÜŞÜNMEK YOK!
  • Zaten hayatın anlamı başka insanların kafasına girip olaylara onun gözünden bakmak ve "Vay be, sen böyle mi görüyorsun," diye şaşakalmak değil midir? Yani, bunu unutmasam iyi olur.
  • Yıldızları mı istiyoruz? Bizim olabilir. Güneşten bir fincan alev ödünç alabilir miyiz? Alabiliriz, almalıyız ve dünyayı aydınlatmalıyız.
  • Ben içinde hala bir çocuk yaşayan, her şeyi hatırlayan o ucubeyim. Doğduğum günü ve saati hatırlıyorum. Doğumumdan sonra dördüncü günde sünnet edildiğimi hatırlıyorum. Annemin memesini emdiğimi hatırlıyorum.
  • 1942'de "Göl"ü yazdığım gün geldi çattı. On yıllık bir her şeyi yanlış yapma sürecinden sonra bir anda doğru fikir, doğ­ ru mekan, doğru karakterler, doğru gün ve doğru zamanı bul­ muştum.
  • Durmaksızın usul usul dolan bardaklar gibiyiz. İşin sırrı kendimizi devirip içimizdeki güzellikleri dökebilmekte.
  • Canımız sıkılmasın diye kendimizi sık sık uydurma işler, sahte meşguliyetlere bırakırız. Ya da allah korusun da para için çalıştığımızı fark etmeyelim. O zaman para bir amaç, hedef ve en önemli eleman haline gelir. Dolayısıyla yalnızca bir amaca yönelik olduğunda çalışmak can sıkıntısına dönüşür. Boşuna nefret etmiyoruz demek ki, değil mi?
  • Bir yazara verilebilecek en büyük ödül nedir? Biri yüzünde parlayan bir içtenlik, gözlerinde sıcak bir hayranlıkla sana koşar ve bağırır: "Şu yeni hikayeniz güzeldi, çok güzeldi!" İşte sırf bunun için yazmaya değer.
  • Aşağılık duygusu, genelde belli bir zanaatte sadece deneyim eksikliğinden kaynaklanan gerçek bir yetersizliğin ta kendisidir. Öyleyse çalışmalı, deneyim kazanmalı ve bir yüzücünün suyun üzerinde kaldığı rahatlıkla yazabilmelisin. Dünyada yalnızca bir çeşit hikaye vardır, o da senin hikayendir.

Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazmak ve yazarlık üzerine kişisel deneyimler üzerinden oldukça açıklayıcı ve yol gösterici denemeler bulunuyor kitapta. Hepsi de farklı tarihlere ait ancak mesaj aynı; yaz. Kendinden yola çıkarak yaz. Hayal gücünü de kullan tabi ki ama senin hayal gücün, senin yaşadıkların, senin gördüklerin ve daha da önemlisi senin yorumların, senin algılama biçimin, senin sevgilerin, senin korkuların, senin nefretlerin, senin kinin, senin yazın olsun. Ray Bradbury gibi bir yazarın kendi deneyimlerini, başarısızlıklarını, çabalamalarını, yazma rutinini okumanın tadı da bi' ayrı tabi ki. Yazma hayali olanlar için masa lambası niteliğinde bir kitap. (Sinemis Özdemir)

Bir yandan yazarlığa dair sırlar okurken diğer yandan Ray Bradbury'nin eserlerinin nasıl doğduğuna tanık oluyorsunuz. Her tavsiyenin, yazarın tecrübelerinden damıtılarak yazıldığını o zaman anlıyorsunuz. Yazarlığa dair muhteşem bir sözü okuyup not alırken birden kendinizi Fahrenheit 451'in içinde buluyorsunuz. Yazmanın hazzına dair vurucu bir sözün altını çizerken bir anda Mars Yıllıkları'nı okumaya başlıyorsunuz. Peki, ne mi diyor Bradbury? Buyurun: - On iki yaşımdan itibaren her gün en az bin sözcük yazdım, sen de her gün yaz. - Yazmak için iki şeyde ısrarcı ol: Şevk ve zevk. - Yazmak için iki şey depola: Sevgi ve nefret. - Özgün ol. - Yazmaya başlamadan önce kelime kelime bir konu listesi oluştur. - Esin perini besle. - Çalış, rahatla ve başka bir şey düşünme. (Akif Enes)

FASTFOOD tipi yazın...: Bir arkadaşımın hediyesi olan kitabı Amerikalıların fastfood kültürü misali iki saatte okuyup bitirdim. Peki ne tortu kaldı hafızamda? Bitirdiğimde uyuyakalmışım ve şimdi uyandığımda kahve eşliğinde birşeyler yazmaya çalışıyorum. Ünlü #fahrenheit451 'in yazarından daha önemli şeyler bekliyordum belki de. Son yüzyılın süper gücü ülkesinin yazarları da yapıtlarından görüleceği üzere hemen her şeyi basite indirgeyip açıklama getirme ve başarılarının sır değil gayet basit sebepleri olduğunu belirtme hastalıkları var. Geçen yy sonunda başlayan bu süperleşmeyle dünya edebiyatına el atma oyunları, tüm kişisel gelişim kitaplarının söz birliği etmişçesine çıktığı bu aynı kaynağın bizleri benzer, robotik (bilimkurgu!) insanlara dönüştürme çabalarını beraberinde getiriyor. Elbette #edgarallanpoe #williamfaulkner veya biraz #johnsteinbeck istisnadır belki ama kökeni olmayan veya karışık federal bir ülkenin yine aynı kıtada fakat benzer Latin ülkeler kadar (meksika, brezilya, Arjantin hatta Kolombiya) derinlikli edebiyatı olamaması şaşırtmıyor beni. Edebiyat her ne olursa olsun hala bu süper güç tarafından ele geçirilemedi veyahut savaşıyor. Kitaba gelirsek; gayet samimi ve akıcı bir dille yazılmış kabul, ancak " şunları yaparsan iyi yazar olursun" diyebilmek kadar BASİT değildir bu iş. Aynı popüler kişisel gelişim kitaplarının dediği gibi, mistik havada fakat hepimizin bildiği şeyleri pazarlaması gibi. Orijinal bir fikir bulunup (ki Silikon Vadisini asla yadsımıyorum:) üzerine basit kurguda metin uydurulup ( #fahrenheit451) serbest piyasaya sürülmesi gibi... Bir hikayeci ve yazarlık hevesinde biri olarak kitap benim için, Knut Hamsun, Marguarite Duras, Adana Binyazar hatta Necati Mert 'ın yazmak üzerine eserleri gibi bile değil. Edebiyat veya tüm sanatlar Fastfood tarzı çabuk pişirilip tuketilecek şeyler hiç değil. (Hayat Bu)

Kitabın Yazarı Ray Bradbury Kimdir?

Raymond Douglas Bradbury, 22 Ağustos 1920 tarihinde, Waukegan, Illinois, ABD.’de dünyaya geldi. İsveç göçmeni bir anne ve telefon hatları çekerek geçimini sağlayan bir babanın oğlu olan Bradbury, gençlik yıllarının çoğunu Waukegan’da bulunan Carnegie Kütüphanesi’nde geçirdi.

Kütüphaneleri çok seven yazar, her gün saatlerini orada geçirirken, bir yandan da ileriki yıllarda yazacağı romanların temellerini atıyordu. 1934 yılında, henüz 13 yaşındayken, ailesinin Los Angeles’a taşınması nedeniyle Waukegan’dan kopan Bradbury, Los Angeles Lisesi’ne kayıt oldu ve 1938 yılında bu okulu başarıyla bitirdi. Çok iyi bir öğrenci olmasına rağmen üniversiteye kayıt olmayan Bradbury, bunun yerine gazete satmayı tercih etti.

..."Beni kütüphane yetiştirdi. Kolej ya da üniversite gibi kavramlara inanmıyorum. Kütüphaneleri seviyorum çünkü çoğu öğrenci üniversiteleri karşılayacak maddi olanaklara sahip değil. Liseden mezun olduğumda depresyonun kenarındaydım ve hiç param yoktu; ben de 10 yıl boyunca haftanın 3 günü kütüphaneye giderek kendimi geliştirdim."...

Flash Gordon ve Buck Rogers gibi erken dönem bilimkurgu kahramanlarından büyük oranda etkilenen Bradbury, 1938 yılından itibaren yazdığı öyküleri fanzinlere satarak para kazanmaya başlamıştı. Los Angeles Bilimkurgu Cemiyeti’ne katılan yazar, Robert A. Heinlein, Fredric Brown ve Jack Williamson gibi ustalarda orada tanıştı.

1938 yılında Imagination! Adlı fan dergisinde Hollerbochen’s Dilemma adını taşıyan ilk öyküsünü yayınlamayı başaran Bradbury, 1939 yılında ise Futuria Fantasia adını taşına bir dergiyi yayınlamaya başladı. Sadece 4 sayı çıkan ve her biri 100’er kopya olarak hazırlanan Futuria Fantasia kısa ömürlü olduysa da, yazarın önünü açması açısından faydası tartışılmazdı.

Bradbury 1941 yılında Pendulum adlı kısa hikayesini Super Science Stories dergisine 15 dolar karşılığında satmayı başardı; bu yazarın edebi yeteneği sayesinde kazandığı ilk paraydı. İki yıl içerisinde tam zamanlı bir yazarak olarak çalışmaya başlayıp bütün diğer işlerini bırakan Bradbury, 1947 yılında ise kısa hikayelerin toplamından oluşan ilk romanı olan Dark Carnival’ı piyacasa çıkarttı.

400’ün üzerinde kısa hikaye ve novella yazan, 50’nin üzerinde antoloji kitabında öyküleri yayınlanan, 20’den fazla tiyatro oyunu, onlarca çocuk edebiyatı, kurgu-dışı hikaye ve t.v. senaryosu kaleme almış olan Bradbury, çağımızın en üretken yazarlarından birisidir. Hayranları tarafından bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlansa da bu tanımlamaya katılmayan Bradbury, bu konuda şu açıklamayı yapmıştır;

..."Öncelikle, ben bilimkurgu yazmıyorum. Yazdığım tek bilimkurgu kitabı var; o da Fahrenheit 451. Çünkü o kitap gerçeğe dayanılarak yazıldı. Bilimkurgu gerçeğin tasviridir, fantazi ise değildir. Fahrenheit 451 dışında bilimkurgu alanında verdiğim eser yoktur."...

1947 yılında Marguerite McClure ile evlenen Bradbury, bu evlilikten 4 kız çocuğu sahibi oldu. Los Angelas’da yaşayan yazar, hikayelerini kaleme almaya devam etti. Onlarca eseri çizgiroman, tv dizisi ve sinema filmi olarak uyarlanmış olan yazarın üzerine bir de belgesel çalışması yapılmıştır; Ray Bradbury; Story of a Writer.

Ray Bradbury, 5 Haziran 2012 tarihinde 92 yaşında Los Angeles, Kaliforniya, ABD'de ölmüştür.

Ray Bradbury Kitapları - Eserleri

  • Fahrenheit 451
  • Eve Dönüş
  • Şimdi ve Daima
  • Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
  • Deliler Mezarlığı
  • Sonbahar Ülkesi

  • Yakma Zevki
  • Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık
  • Karahindiba Şarabı
  • Ateş ve Buz
  • Fahrenheit 451
  • Güneşin Altın Elmaları
  • Son Yaya

  • Cadılar Bayramı Ağacı
  • Ertelenen Aşk
  • Resimli Adam
  • Mars Yıllıkları
  • Dünyalıların Gelişi
  • The Velt
  • A Medicine for Melancholy and Other Stories

  • Gök Gürültüsünün Sesi
  • Papa ile Papağan
  • Death Is a Lonely Business
  • Topraktan Dönenler

Ray Bradbury Alıntıları - Sözleri

  • "Sıkıntı şu ki, insanların bize sadece bir noktaya kadar inanmasını sağlamalıyız! Eğer bize haddinden fazla inanırlarsa; çekiçlerini dövmeye, kazıklarını bilemeye, çarmıhlarını kurmaya ve aynalarını asmaya başlarlar. İki ucu boklu değnek. Savaştığımızı belli etmeden nasıl savaşacağız? Fazla net olmadan nasıl aşikâr olacağız? Gereğince gömüldüğümüzü fakat ölü olmadığımızı mı söyleyeceğiz?" (Topraktan Dönenler)
  • ”Neşelen, yeğenim. Aslında senin için her şey çok daha renkli. Bizim dünyamız ölü bir dünya. Her yer mezar taşı grisi. Hayat yaşayanlara güzeldir, her bir anı altın kadar değerli!” (Eve Dönüş)
  • İnce buzda paten yapmak en iyisidir, hafifçe. Durursaniz, dikkatinizin ağırlığı kabuğu kirabilir. Kabuğun içine batarsiniz, öylesine derin, öylesine uzak derinliklerde bogulursunuz ki, bütün geçmiş orada mezar taşı mermerlerine kazılı durmaktadır. Buzlu su damarlarınıza şırınga edilecektir. Aynanın kenarında mıhlanmışsanız, orada, bakışlarınızı Zaman'ın duzeltmelerinden ayıramadan, sonsuza dek orada kalırsınız. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • Bu gece neredesin? Tuzlu bir denizin kenarında, çamur çukurlarının,buharın ve sessizliğin yanında. Güneş batıyor burada. (Eve Dönüş)
  • Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur. (Topraktan Dönenler)
  • Kurtları kovabilirlerdi ama anıları hayır, hayaletleri hayır. (Cadılar Bayramı Ağacı)

  • "Hayvan koleksiyonu ile hayvanat bahçesi arasındaki fark ne?" (Deliler Mezarlığı)
  • "Güneşin doğmasına çok uzun bir yol vardır, şafak da epey uzaktır, o yüzden hayatının bütün aptalca şeylerini toplarsın, o denli iyi tanıdığın ve şimdi o denli ölü olan kişilerle yapılmış olan aptal hoş şeyleri." (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • Onlar sadece kendilerine göre alışıldık olan bir akıl hastalığına tahammül gösteriyorlardı... (Mars Yıllıkları)
  • "Bir ses bir defa çıkarıldı mı bir daha asla kaybolmaz," diye açıkladı Small. "Hepsi elektrik bulutları halinde saklanmıştır, yerlerini tespit edebilirsek, unutulup gitmiş savaşların gürültüsüne, uzun yaz mevsimlerinin insana miskinlik veren tınısına, tabiatın sonbaharın geldiğini haber veren o hüzünlü sesine bir dokunuşla yeniden erişebiliriz." (Şimdi ve Daima)
  • “Çünkü sen onları gerçekten bir kez bile okumadan, Bay Poe'nun bütün kitaplarını yaktın. Onları yakmak ihtiyacında olan insanların sözü üzerine tümünü yaktın. Eğer onları okumuş olsaydın, biraz önce bu kata indiğimizde ne yapmayı planladığımı hemen anlardın. Cahillik öldürücüdür Bay Garrett.” (Mars Yıllıkları)
  • Ve bu şekilde koştular. Yıldız ışığında üç hayvan gibi. Siyah bir su samuru. Bir kedi. Bir tavşan. Ben, diye düşündü Will, ben tavşanım. Ve rengi beyazdı ve çok korkuyordu. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
  • "Büyüyünce ne olacaksın Bob?" "Yazar..." "Kararlısın demek... Ama, unutma ki yazar olmak kolay iş değil... Çok uğraşmak gerek..." "Biliyorum. Ama şansımı deneyeceğim. Çok okuyorum." (Ertelenen Aşk)

  • "Ne yapabilirim? Berbat ve boş bir hayatı telafi etmek için yapabileceğim bir şey var mı şimdi?" (Resimli Adam)
  • Temmuz sıcağına yürek ferahlatan bir serinlik, kış soğuna insanların iliklerini ısıtan bir sıcaklı veriyordu sanki... (Ertelenen Aşk)
  • "Şunu açıkca söyleyeyim. İnsanlar her gün psikolojik açıdan ölüyor. Bazı parçaları yoruluyor. Ve bu yorgun parça tüm kişiyi öldürmeye çalışıyor". (Sonbahar Ülkesi)
  • Bütün bunlar kocaman bir yanlışlık (Ertelenen Aşk)
  • "İnsanlar hep yarın yaşamaktan söz ediyordu, yarın ölmekten değil." (Ateş ve Buz)
  • En azından maskeyi görmen gerekir ki darben ardındaki yüze ulaşsın. (Topraktan Dönenler)
  • Eğer şevk, zevk, sevgi, eğlence olmadan yazıyorsan yarım bir yazarsındır. Yani bir gözün piyasada, bir kulağın avangart zümrelerdeyken kendin olamıyorsun demektir. Hatta kendini bile tanımıyorsun. Çünkü bir yazarın hissetmesi gereken en önemli şey heyecandır. Duygu ve heves dolu olmalıdır. Böyle bir enerjisi yoksa gitsin şeftali toplasın ya da çukur kazsın daha iyi. Allah bilir sağlığı için daha iyi olacaktır. (Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık)

Yorum Yaz