diorex
Dedas

Yeni Türkiye Cumhuriyeti - Graham E. Fuller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yeni Türkiye Cumhuriyeti kimin eseri? Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabının yazarı kimdir? Yeni Türkiye Cumhuriyeti konusu ve anafikri nedir? Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabı ne anlatıyor? Yeni Türkiye Cumhuriyeti PDF indirme linki var mı? Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabının yazarı Graham E. Fuller kimdir? İşte Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 29.12.2022 22:00
Yeni Türkiye Cumhuriyeti - Graham E. Fuller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Graham E. Fuller

Çevirmen: Mustafa Acar

Orijinal Adı: The New Turkish Republic

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789752637184

Sayfa Sayısı: 336

Yeni Türkiye Cumhuriyeti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

CIA Türkiye Masası Eski Şefi Graham E. Fuller'dan, 2002 Seçimleri Sonrasında Ortadoğu Bölgesinde Adeta Bir Lider Ülke Haline Gelen Türkiye Üzerine Kapsamlı Bir Değerlendirme:

Yeni Türkıye Cumhuriyeti!

Türkiye artık o eski, bildik Türkiye değil. Klasik sadık ABD müttefiki rolünden vazgeçmiş, dış politika kartlrını daha akıllıca oynamaya başş bir Türkiye, Ortadoğu'daki güç dengesinin kurucularından biri…

Geleneksel tek odaklı Batıcı dış politika anlayışının terk edilmesi; Batı dünyası ve özellikle AB ile ilişkiler askıya alınmaksızın vizyoner bir bakışla İran, Suriye, İsrail, Rusya ve diğer ülkelerle münasebetler geliştirilmesi, Türkiye'ye eskiye nispetle oldukça geniş bir hareket alanı getirdi. Fuller dış politika kartlarını giderek daha akıllıca kullanan bu yeni güç odağının, "Yeni Türkiye Cumhuriyeti"nin bölge için de büyük bir şans olduğunu söylüyor:

"Bugünkü Türk hükümetinin, bütün komşularıyla iyi ilişkiler kurmayı hedefleyen, Orta Doğu ve Avrupa'yı ilgilendiren sorunlarla çok daha içli dışlı, her zamankinden daha bağımsız bir dış politika yönünde derinlemesine ve güvenle ilerlemesi muhtemeldir. Bu, Türkiye'nin geleceği açısından iyiye işarettir. Her ne kadar bu süreç, Washington'un 'müttefik' bir Türkiye'ye sahip olduğu o eski güzel günleri aramasına sebep olabilirse de Yeni Türkiye, aslında, gerek kendi çıkarlarına ve gerekse bölgenin genel istikrarına daha iyi hizmet edebilir. Eminim ki Amerikan gözlemciler de Orta Doğu bölgesinde bir istikrar abidesi olan böyle bir Yeni Türkiye'nin varlığını takdir edeceklerdir."

Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu'da hangi rolü üstlenecek?

Amerikan siyaset yapıcıları AKP'nin dış politika anlayışını nasıl değerlendiriyor?

Eski sadık müttefik Türkiye'nin kaybedilmesi, Washington koridorlarında nasıl yankılanıyor?

Rusya, İran ve Suriye ile ilişkilerini güçlendirmiş bir Türkiye'nin bundan sonra atacağı adımlar neler olacak?

Türkiye'de bir "siyasal İslam tehlikesi" var mı?

Dünyaca ünlü siyaset bilimciler, Fuller'ın"Yeni Türkiye Cumhuriyeti/Yükselen Bölgesel Aktör" kitabınışöyle değerlendiriyor.

Zbigniew Brzezinski:

"Fuller'ın yaptığı bu isabetli analiz gerçekten büyük bir jeopolitik öneme sahip."

Ian Lesser:

"Graham Fuller'ın son kitabı Türkiye'nin dünyadaki rolü konusundaki tartışmalara değerli bir katkı yapıyor. Yeni Türkiye'yi ve onun başkaları için ne anlam ifade ettiğini anlamak isteyenler için çok önemli bir eser."

Hakan Yavuz:

"Bu kalitesi yüksek çalışma Türkiye'nin dönüşümüne ve bölgedeki rolüne vurgu yapmak suretiyle yeni bir çığır açıyor."

Yeni Türkiye Cumhuriyeti Alıntıları - Sözleri

  • Üç nesil gibi kısa bir zaman zarfında Türkiye canlı, heyecanlı ve hassas bir demokrasi geliştirmiştir ve şu anda bu demokrasiye, kararlı bir islami kimliğe sahip, yetkin bir siyasi parti hükmetmektedir. AKP, Fuller'in de ortaya koyduğu gibi, bireylerin dini özgürlüğünü tanıyan sekülerizmden yanadır.
  • ABD ve AB'nin Türkiye'de demokratikleşme ve liberalleşmeye destek vermesi, Türk siyasetinde islamcıların konumunu doğrudan sağlamlaştırmaktadır.
  • Batı'ya bir yandan güçlü, gelişmiş ve başarıyla ulaşmış bir uygarlık olarak hayranlık duyulmakta; ama bu arada aynı Batı, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması ve çökertilmesinde anahtar rol oynamış, uzun soluklu bir emperyalist saldırganlık kaynağı olarak görülmektedir. Batılı güçler yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti'ni bile ortadan kaldırmaya gayret etmişlerdir; şayet Atatürk'ün dört ülkenin kuvvetlerini Anadolu'dan söküp atan dahice generalliği olmasaydı, bu amaçlarını gerçekleştirmeleri mümkün olabilirdi.
  • Onlarca yıldır devam eden Kemalist eğilimli tarih öğretimi, genelde islam dünyası, özelde arap dünyası hakkında olumsuz düşünme yönünde, ülkenin beynini yıkamıştır. Türkler müslüman dünyayı sadece geri kalmışlık ve aşırılıkçılıkla ilişkilendirilecek şekilde yetiştirilmişlerdir.
  • Dış politika yalnızca bir ülkenin ne istediğini değil, aynı zamanda ne olduğunu da ifade eder.
  • 1970'lerden başlayarak Türkiye ilk defa dış politikasına ekonomik bir boyut ekledi. Bunda üç haneli enflasyon, yarı kapasiteyle çalışan sanayi üretimi ve 1973'te petrol fiyatlarının ciddi biçimde yükselişini takiben dış kredilerin faiz borçlarını ödemek için gerekli sağlam parayı temin edememe gibi sorunlardan oluşan büyük ekonomik krizin etkisi olmuştu. Türkiye Orta Doğu'ya enerji yönünden bağımlılığın getirdiği maliyetleri ithal ikamesine dayalı, ihracat piyasasını ihmal eden, Türk piyasalarını dış dünyaya kapatan, devletçi, otarşik ekonomik politikalarla artık karşılayamaz duruma gelmişti.
  • AKP üyeleri genel olarak dindar ve tanrıya hürmetkar özellikler göstermektedirler. Radikal laikçiler, AKP'nin kendisini yalnızca muhafazakar demokrat bir parti tarif etmekle dürüst olmadığını, gerçekte Türkiye'nin islamileştirilmesine ve -buna inanmak oldukça zor olsa da- şeriatı getirmeye yönelik derin bir gündemi gizlemekte olduğunu iddia etmektedirler.
  • İslam kültürü, Türklerin geri kalmışlığının ve zayıflığının kaynağı olarak görülüyordu.
  • _(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt Ziemke(Cia) _İslamcı akp'nin iktidara getirilmesi ve cemaatçi Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı yapılmasıyla Türk ordusunu Türk Devletini kafesledik. Henry Barkey(Cia) _1980 darbesini bizim çocuklar başardı. Paul Henze(Cia) _Yeni Türkiye'nin amacı Osmanlıcılıktır. 1980’den beri Atatürkçülük öldü. Türkiye, Osmanlı gibi eyalet sistemine geçmelidir. Bunun için de plan, ılımlı İslam, Yeni Türkiye başkanlığıdır. _Akp ılımlı islamcı bir partidir. Bu grup Osmanlı özlemiyle yanmaktadır. Ak parti Türkiyenin önünü açtı. 1950’lerde İslamcı Menderes, ülkenin politikasını tamamen batının çıkarlarına göre ayarlamıştır. 2003’ten sonra ise Akp bu yolda harika işler yapmakta, bölgede ABD çıkarları için yararlı bir güç olarak hizmet verebileceği fark edilmiştir. Akp 40 yıllık İslami deneyimin sonucudur. Özalın liberal ekonomisinin ürünüdür. Akp ile Türkiye İslam dünyasının arasına Truva atı olarak girecek ve ülkeleri parçalayıp liberalleştirecek. _Amerika, ortadoğuda emperyalist bir rol oynadığı sürece Türk ve Amerikan politikaları bir noktada çakışacaktır. Ama ak parti ile bu tür çatışmaların devri geçmiştir. _Türkiye'yi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğinizde meclis, meclisi ikna ettiğinizde ordu, orduyu ikna ettiğinizde yargı karşınıza çıkıyor. Amerikanın çıkarı için Türkiye, federal bir devlete dönüştürülmelidir. Bunun için de orduyu meclisi yargıyı tek elde toplayan başlanlık rejimine geçilmelidir. Tek kişiyi idare etmek çok daha kolaydır. Eğer o kişi tereddüt ederse onu yıkmak sorun olmaz. 2006 Paul Henze (Cia) _Türk konuşma tarzında Araplar tembel, dürüst olmayan, geri, ihanet etmiş ve fanatik gibi sıfatlarla anılır. Öte yandan Araplar da halk arasında Türkleri anlayışı kıt, sert, emperyal, inatçı, batı karşısında yaltaklanan ve kendi öz-kimliği konusunda kafası karışık insanlar diye nitelerler. _Kemalist sol, büyük güçlere kuşkuyla yaklaşmıştır. ABD eylemlerinin Kürtleri ve İslamcıları güçlendirmek, Türkiye’yi zayıflatmak ve ABD’ye boyun eğdirmek üzere tasarlandığını düşünmektedir. Bu grup Washington’la mümkün olduğu ölçüde seçici işbirliğini koruyacak, ancak çıkarların ayrıştığına dair en küçük bir işarete karşı dahi ihtiyat halinde olacaktır. * Katı biçimde seküler milliyetçiler (“ulusalcılar”) bir yandan Batı’ya güvenmezken aynı anda İslam’a karşı da derin bir güvensizlik besleme bakımından Kemalist kampa katılmaktadırlar. Osmanlı dönemine saygıları yoktur, bunun yerine İslam-öncesi Türk geçmişini bağırlarına basarlar. _Kemalist tarih öğretimi, İslam ve Arap dünyası hakkında olumsuz düşünme yönünde ülkenin beynini yıkamıştır. Türkler Müslüman dünyayı sâdece geri kalmışlık ve aşırılıkçılıkla ilişkilendirecek şekilde yetiştirilmişlerdir. Kemalist dönem, Osmanlı sonrası devleti batılılaşmış bir ulus-devlete dönüştürmüştür. Bu Batılılaştırmacı vizyon, Kemalist bir elit zümreye, Türkiye’yi karanlık Osmanlı geçmişinden alıp ona parlak ve aydınlık bir Batılı gelecek bahşetme rolü biçmiştir. _Kemalist reformlar tamamen “devrimci” olarak değerlendirilmez çünkü yenileşme 1839 yılındaki Tanzimat ile yola çıkan çok daha uzun bir reform süreci ile başlar. Kemalist reformların ön adımları daha önceki yüzyılda atılmıştır veya Türk tarihinde köklü bir kopuşu temsil etmezler. _Atatürk’ün yaptığı reformların özü, dinin özüne karşı bir tutumu değil; din yerine geçen geleneklere, görüntülere ve çürümüş kurumlara karşı bir tutumu yansıtmaktadır. _Kemalist reformlar, 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu reform hareketleri birikiminin bir sonucunu ve zirveye tırmandığı anı temsil eder. Osmanlı İmparatorluğu’nun çok etnik unsurlu, çok-dinli ve İslami yönelimli değerlerinin yerini alacak yeni bir milliyetçi değerler kümesi üzerine bina edilmiş yeni bir Türk ulus-devleti inşa etmek istiyorlardı. İlaveten, yeni etnik temelli ulus-devleti destekleyecek şekilde tarih de yeniden yazıldı: Buna göre Türklerin şan ve şerefi İslam’la değil, İslam’dan çok daha önceki dönemlerde başlamıştı; hâttâ bâzı yazarlar Türk tarihinin İslam’la batağa saplanmış hale geldiğini ileri sürdüler. _Alfabesi, giyimi, kanunları, takvimi batıya uyarlandı. Bu yanlıştı. 1924 yılında Halifeliği kaldırmasıyla birlikte Türkiye, İslam dünyası ile ilişkilerine en önemli darbeyi vurmuş oldu. Halifeliğin devam eden eksikliği, 21. yüzyılın İslami hareketlerinin çoğunda yeni yankı bulmuştur. _Sonuç olarak 1950 sonrası Türk tarihi, Kemalizmi törpüleyen ve milletin Cumhuriyet öncesi geçmişiyle daha rahat ilişkiye dönmesini sağlayan bir süreç özelliği göstermiştir. Kemalistler bile kemalizme tam olarak uyamamıştır..*ordunun politikaya karışması* Avrupa tarzı bir ulus devlet inşa etme sürecinde Türk olmayan etnik kimliklerin (özellikle Kürtlerin) dışlanması * İslami geleneklerin kötülenmesi; İslam ve Osmanlı geçmişiyle de gurur duyan ve bugün artık ana akım Türk siyasetine dâhil olan daha geleneksel toplumsal sınıfların büyük bölümünü yabancılaştırmıştı. _İslam kültürü, Türklerin geri kalmışlığının ve zayıflığının kaynağı olarak görülüyordu; yeni aydınlanmış bir Türkiye’nin yükselişi, ancak “öteki” uçtan olacaktı. _Türkiye 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda tarafsız kalıp, amerikanın İsrail’e destek sağlamak üzere üslerini kullanmasına izin vermemiştir. _İran-Irak Savaşı boyunca Türkiye, o eski Kemalist tarafsızlık ilkesine geri dönerek tarafsız kalmış, rehine krizinden sonra amerikanın Tahran’a uyguladığı ticaret ambargosunu reddetmişti. Bunun sonucunda, savaştan en kârlı çıkan taraf Ankara olmuştur, zira savaşan her iki taraf da çatışma sırasında ekonomik olarak yüksek oranda Türkiye’ye bağımlı hale gelmiştir. _1999 yılında, PKK’ya desteğinden ötürü Suriye’yi açıkça savaşla tehdit etmesi, Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra izole hale gelmiş olan ve 1990’larda gelişen Türk İsrail stratejik işbirliğinden endişe duyan Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat, kendisinden beklenmedik şekilde Türkiye’ye boyun eğmiştir. _Fethullah Gülen Hareketi _Gülen, Calvinist bir karaktere büründürür şekilde dünya hayatıyla aktif olarak ilgilenen, eğitimli ve müreffeh bir inanandır. Toplumu inşa etme peşinde koşmaktadır. Askeriyedeki birçok kişi, hareketin çapından ve toplumsal etkisinden çekinmekte ve en nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik düzenini yıkmayı amaçladığına inanmaktadır. Bunun sonucu olarak, Gülen hareketi mensuplarının ordu, istihbarat ve güvenlik teşkilatına girmesi engellenmektedir. _Nur hareketinin kökleri, imparatorluğun gerileme döneminde ortaya çıkan siyasî kargaşa, bozgun ve mânevî bunalımlardan doğmuştur. Nur hareketinin kurucusu Bediüzzaman Said Nursi, kayda değer bir İslamcı modernist düşünürdür. Gülen hareketi Nur hareketinden çıkmaktadır. _Bütün gericiler dindar olmadığı gibi, bütün dindarlar da gerici değildir. Devlet dinî inançlar konusunda tarafsız olmalıdır. _İslamcı bir entelektüel olarak Mehmet Metiner şöyle der: “Devlet kişisel maneviyat empoze edemez. Bizlere günah işlemek özgürlüğü tanınmalıdır. Sâdece Allah’a hesap vermekle yükümlüyüz. Cehennemin kapılarından içeri girmek yasaklanmamalıdır. Metiner, Müslümancılık kavramını tartışırken şunu da ifâde etmiştir ki; İslâm, sâdece şeriat hukukuna bağlı olmaya indirgenemez. Ona göre İslam, yalnızca bir kişisel inanç sistemi ve eylem kodu değildir daha geniş bir tarihsel ve felsefi vizyon önermektedir. _AKP, ordunun bunu özel bir İslami gündemi temsil ettiği şeklinde yorumlaması ihtimaline karşı, böyle bir programı yoğun şekilde teşvik etmek konusunda çekingen davranmıştır. _Kürt Sorunu _(PKK) Kürt İşçi Partisi lideri Abdullah Öcalan 1980’de, Ankara’daki bir askeri darbeden sonra Türkiye’den Suriye’ye kaçmış, burada kendilerine devlet desteği verilmiştir. Ancak Sovyetler Birliği’nin 1991’de çökmesiyle birlikte, Türk ve İsrail askeri güçleri arasında izole edilmiş ve sıkışmıştır. 1998’de Ankara Şam’a açık bir ültimatom vererek, PKK’ya desteğini kesmez ve Öcalan’ı sınırdışı etmezse, Türk askeri işgaline hazır olmasını belirtti. Bu tehdit Suriye sınırına onbin askerin kaydırılmasıyla da desteklendi. Hafız Esat, elinde fazla seçenek olmadığını hissederek, kendisinden pek beklenmeyen bir tavırla diz çöküp Türkiye’ye karşı uyguladığı çatışmacı politikaları tamamen gözden geçirmeye yöneldi. _1492’de, Yahudiler, Müslümanlarla birlikte Katolik İspanya’dan sürüldükleri zaman Osmanlı’ya sığınmışlardır. Yahudiler, modern Türkiye’de de baskıdan uzak bir hayat sürmüşlerdir ve İsrail’de de hayli Türk yanlısı önemli bir Türk-Yahudi topluluğu mevcuttur. _Orta Doğu devletlerinin Türk güvenliğine meydan okuması halinde, Ankara’nın stratejik düşüncesinde İsrail ile ilişkisinin önemi yeniden ağırlıklı hale gelebilir. _Afgan Kralı Emanullah Han’ın (1919-29) Atatürk’le yakın bir kişisel dostluğu vardı; Emanullah Han, Atatürk’ün modernleştirici reformlarının büyük bir hayranı idi ve bunları Afganistan’da da aynen gerçekleştirmek istemişti. _Arap tarihi, 1258 yılında Abbasi Halifeliği’nin Moğollara yenik düşmesiyle “sona ermişti.” O günden sonra, Araplar uluslararası alanda bağımsız bir oyuncu olmaktan çıkmış; zira önce Selçuklu Türklerine, daha sonra da Osmanlı Türklerine boyun eğmişlerdi. _El-Suud’a 2002de Mekke’de bir konut projesine yer açmak amacıyla tarihi bir Osmanlı-Türk Kalesi yıkılınca Türkler Suudilere ateş püskürmüşlerdir. _Kıbrıs konusunda Arap dünyası sürekli olarak, Müslüman Türkiye yerine Hıristiyan Yunanistan’a destek vermişti, ki bu, Ankara’nın sıkı biçimde Batı yanlısı safta yer almasının neden olduğu bedelin çarpıcı bir göstergesiydi. _1963 Ankara için en sıkıntı verici olan Sovyetler’in Küba’daki füzelerini çekmesi karşılığında, Birleşik Devletler’in de Türkiye’deki füzelerini çekmeye istekli olmasıydı. Türkiye’ye danışılmadan füzelerin çekilmesi, Ankara’da ciddi bir şoka sebep olmuş. Bu kriz Ankara ile Moskova arasında çarpıcı bir yeni yakınlaşma dönemini başlatmıştır. Ayrıca, Moskova Kıbrıs konusunda Türkiye’ye daha sempatik yaklaşmaya başlamıştır. Yakınlık, Sovyetlerin 1980’de Afganistan’ı işgal etmesiyle bozulmuştur _1972’de Türkiye, ABD’nin afyon üretiminin tamamen yasaklanması yönündeki baskılarından rahatsız olmuştur; Türkiye’nin önem taşıyan ilaç sanayisi için tamamen yasal ve denetlenen bir üretim süreci işliyordu ve bu, Türk hükümet bütçesinin bir gelir kaynağıydı. Ankara 1974’te Kıbrıslı Türklerin statüsünü korumak amacıyla Kıbrıs’ı işgal edince, Yunan lobisi ABD Kongresi’ni Ankara Atina ile uzlaşmaya râzı oluncaya kadar Türkiye’ye yönelik bütün ABD askeri malzeme satışlarını ve yardımını durdurmaya ikna etmiştir._ABD askeri yardımı 1984’te 715 milyon dolarla zirve yapmıştır. _1991 Körfez Savaşı, ki Ankara için bir felakettir, Washington’la yeni bir sürtüşme dönemi başlatmış, bu süreç öteden beri Türk-Amerikan ilişkisinin altında yatan gerilim kaynaklarını hızla su yüzüne çıkarmıştır. Savaş, Ankara için bir Kürt mülteci krizi yaratmış ve Türkiye’yi çok büyük hayal kırıklığına uğratan bir olay olarak bugüne kadar genişleyip derinleşerek gelen, Irak Kürtlerinin de facto özerkliği sürecini başlatmıştır. Aponun teslimi de ilişkileri ısıtamamış. İkili ilişkiler, 2003’te Türk parlamentosunun, Irak’ın işgali için Türk topraklarının Amerika Birleşik Devletleri tarafından kullanılmasına izin vermeyen kararıyla büyük bir şoka uğramıştır. _Osmanlıcılık, İslami fikirler ile Batılı Aydınlanma fikirlerini sentezlemeye yönelik bilinçli bir çabayı temsil ediyordu. _Pan-İslamizmin doğuşu Sultan II. Abdülhamid, imparatorluğun geniş Müslüman kesiminin bütünlüğünü koruyabilmek için Pan İslamizm ideolojisine yönelerek, Müslüman dünyanın tahtının Batılı imansızların tehdidi altında olduğunu belirten ve Müslümanları Hıristiyan Avrupalı işgalci düşmanlara karşı birlik olmaya çağıran kapsamlı bir ferman yayınladı. _Bugün Müslüman dünya hâlâ bir lider arayışındadır. Mevcut liderlik boşluğunun ışığı altında Türkiye giderek daha fazla itibar edilen, bağımsız ve başarılı bir Müslüman ses olarak daha dikkatle dinlenmektedir. _Türkiye’ye tarihteki yedi büyük dünya imparatorluğundan birinin mirasçısı. _Davutoğlu’na göre, Rusya ve Çin yönetiminde Orta Asya bölgesinin güvenlik ve kalkınmasına çalışan Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olmaya çalışmak Türkiye’nin tamamen yararınadır. _Abd, Türkiye’ye yönelik bir numaralı tehdit olarak sıralanmıştır; bunu Yunanistan, Ermenistan ve İsrail takip etmektedir. -Buna rağmen, kriz zamanlarında (deprem, iç savaş vb.) Türkiye’nin en çok güvenebileceği ülkeler sıralamasında ABD ilk sırada yer almıştır. _Marksist-Leninist terör; aşırı sağ milliyetçi terör (ülkücüler); etnik Kürt terör (PKK) ve radikal İslamcı terör _Demokrasiye bağlı olsa da, koruma rolü, geçmişte orduyu ideolojik tehditler karşısında müdahalede bulunmaya zorlamıştır _Henry barkey:(Cia): Türk ordusu amerikaya güvenmiyor ve kendi başına ıraka girip terör yuvalarını dağıtmak istiyor. ______ ______ __BOP__(Mit ajanı, Mahir kaynak)_ _Kavga, operasyonun kurbanları arasındadır. _Düşüncesinin doğruluğundan şüphe eden karşı tarafı yok etmeye çalışır. _İslam, ezilen insanların ideolojisidir. _Sihirli bir el Batı’yı dünya haritasından silse, petrol zengini halklar deve sırtında vahadan vahaya gitmekten öte ne yapabilir? _Bir lokantada yemek yerken istediğinizi seçebilirsiniz ama menünün dışına çıkamazsınız. _Tüm akımlar radikalleştirilerek bertaraf edilir. _Türkiye'de diğer ülkelerdekiler gibi "sıradan bir devlet adamı” dahi gelmedi. Bizi yönetenler bir tüccar, bir esnaf gibi davrandılar. İyi para kazanan ya da iyi para kazandıran bir adam Türkiye'yi iyi yönetemez. İyi bir asker, Türkiye'yi iyi yönetemez. Ama dünyayı kavrayan ya da dünya üzerinde oynanan büyük oyunları farkedebilen bir yöneticiye ihtiyacımız vardır. _Devletlerin ideolojisi olmaz, politikaları olur. Devletin aklı ve buna dayanan politikaları vardır, ideoloji bir araçtır ve halk içindir. _Bir olay olduğunda, olayın failini bulmak istiyorsanız olayın sonucunun kime yaradığına bakın. Bu olay kimin işine yarar? Bunu bilirseniz, bu işi kimin yaptığını da bilirsiniz. _Türban destekçilerinin bu konuda ısrar ederlerse bir zafer kazanacaklarını ancak bu zaferle birlikte ülkelerini kaybedeceklerini söylemişti. _Eğer bir hükmü geçersiz hale getirmek istiyorsanız, bunu güvenilirliği ve inandırıcılığı olmayan bir insana söyletin. İnsanlar hemen bu şahsı yargılar. Eğer şahıs güvenilmezse söylediği şey de yalandır. _Derin devlet: ülkenin geleceğini planlayan ve politikalar üreten bir akıl. _Bir ülkede kavga varsa, mesela türban laiklik kavgası, o mutlaka dış operasyondan kaynaklıdır. Plan tutmuştur ve bu kavgayı kim körüklüyorsa, dış güçlerin maşasıdır. Dış düşmanların planı: ülkeleri ideolojik bazda oyuna getirip, birbirinine düşürüp zayıflatmak. Bu oyuna gelmemek için stratejiler amaçlar doğrultusunda yapılmalı. _Bopun merkezinde Türkiye var. Bopun önemli, birinci madde olarak İsrail'in güvenliği diyor. İkincisi ise petrolün güvenliği. Müslüman İsrail kurmaya çalışıyorlar. İsrail 'in yükünü hafifletecek, bölge ülkeleriyle kavgalı olacak. _Türkiyede Laikler, muhafazakarlar veya radikaller ayrımı var. İleride insanlar birbiri ile sabahtan akşama kadar kanlı bıçaklı savaş halinde olacaklar. _Halkın tercihlerinden daha fazla, devlet mekanizmalarının davranışları siyaseti daha çok belirliyor. _Güçlü bir siyasi yapı nasıl bertaraf edilebilir? Bunun tek bir yolu vardır, o da ekonomi çökertilirse. _Türkiye üzerinde dış kavga var, iç değil. Bu kavga bitince Türkiye istikrara kavuşur ve gelişir. _Enerjiye hakim olmak demek, kuyuların üzerinde asker bulundurmak değildir. Piyasaya hakim olduğunuz zaman, zaten o alanı kontrol ediyorsunuz. _Din çatışmasını mücadelenin temeli değil, sadece bir aracı, din bir maske, amaç ekonomik. Haçlı seferleri gibi. Türkiye içerisinde din ile laiklik arasındaki çatışmalar, onların projelerinin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. _Önce kavga çıkartıp sonra buraya Birleşmiş Milletler aracılığıyla insani müdahale adı altında girip referandum talebinde bulunmak en iyi emperyal yöntem _Nasıl geçmişte İslam'da komünizme karşı dinsizlik ileri sürüldü, onun iddiaları bu şekilde çürütüldü. Bu sefer de din adına diyorlar ki, sizin dininize terör var. Buradaki dinsel ve etnik çatışmaları mutlaka tahrik edecektir. _Ab kendi kuracağı orduya 100 milyar dolar her yıl ayırırsa, 20 yılda ancak bugünkü Amerikan kuvvetlerinin gücüne gelecek. Tabi 20 yıl sonra Amerikan kuvvetleri ne du-rumda olacak? _Sızma oldu mu güveniliyor, söyleseler propaganda sayılırdı _İlluminati, dünya üzerinde çatışan tarafların her ikisini de kontrol etmektedir. Yani siz önceden belirlenmiş bir projenin araçlarından ibaret oluyorsunuz. Sizin davranışlarınız hiçbir biçimde ne kendi kaderinizi ne de dünyanın geleceğini etkileyemiyor. Bunun dışında, birtakım gizli silahların varlğından ve bu silahların hiç kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde tahribatlar yapacağından söz ediliyor. Bu da insanların artık savunma reflekslerinin gerekli olmadığını, bunların hiçbir faydası olmayacağını, zaten dünyadaki birtakım güçlerin her şeye hakim olduğu intibainı vermeye yöneliktir. Mesela bunlar öyle güçlü ki, depremler yaratabiliyorlar, insanların zihnini kontrol eden mekanizmalar geliştirebiliyorlar. Yani mücadele edeceğiniz gözünüzün görmediği, elinizin ulaşmadığı ve herhangi bir etkinizin olamayacağı bir varlık haline dönüşmeye başlıyor. Denizdeki balık gibiyiz. Balık denizde herşeye olta nazarıyla bakarsa aç kalır, her seye yem nazarıyla bakarsa da oltaya takılır. Bu durumda, olta ile yemi birbirinden ayırt edebilecek akıllı bir balık gibi davranmak gerekiyor. Şunu da unutmamalıdır ki, balıkçılar her zaman oltayı yeme benzetirler! _Dünya bir tahtravallidir. Uçlarında da rusya ve abd oturur. İkisi de birbirinden memnundur. Karşısında birbirinden başkasını istemez. Yalnız bu da her tahtravalli gibi bir denge noktasına ihtiyaç duyar. Hem abd hem rusya bu denge noktasının türkiye olmasında mutabıktır çünkü türkiye bu tahtravalliyi devirecek veya ikisinden birinin yerine oturabilecek güçte değildir ama bir taraf ağır basmaya başlarsa diğer tarafa doğru kayarak yine dengeyi bulma yeteneğine haizdir. Oysa bu denge görevi ab'ye verilirse ab tahtravalliyi devirecek belki de birinin yerine tahtravalliye oturabilecek güce ulaşabilir. İstenmeyen tek şey abd ve rusya dışında üçüncü bir güç noktasıdır. Ne ab, ne çin ne küresel sermaye. Ulusalcıların küresel sermayeyi tasfiye ettiği, ab'nin bölünmeye başladığı ve abd-rusya eksenli yeni bir dünya düzeninin kurulduğu yeni konjunktür türkiye'ye altın tepside bir tarihi sorumluluk bahşetmektedir. Bugün yaşanan sorunların sebebi de küresel sermaye ve ulusalcıların türkiye topraklarında giriştiği bu büyük meydan savaşıdır. _Amerika'nın nüfuz bölgesindeki bir ülkede ABD'ninyaptığı bir operasyona Rusya karışmaz, çünkü bu kendi nüfuz bölgesinde yapacağı operasyonlara da ABD'nin karışmaması içindir. Eğer birisi oynanan oyunu bozmaya kalkarsa, o da onun oyununu bozar. _Serveti gasp edilenden daha kötü durumdayız. Kötülüklere karşı Allah'a sığınıyoruz. _Medya, en önemli güç. İnsanları sürekli olarak bir konuda ikna edebilir ve onları bazı şeylere inandırabilirsiniz ama bir kişinin bir doğrusu, kurulan bütün yapıları imha edebilir. _İnsanları dengeler açısından değil, ideolojileriyle değerlendiririz. Ülke için çok uygun tekliflerde bulunan bir kişi, ideolojisi açısından beğenilmediği zaman bertaraf edilir. Mücadele, olmaması gereken yerde yapılır. İkincisi, Türkiye içerisindeki meseleleri anlamış olanlar, siyasette zaten önemli yerlere gelemezler. _Vatikan’ı dünya üzerinde ABD ve Rusya’yla birlikte etkin olan üçüncü büyük güç olarak telakki edebiliriz. _Bu işlerde iyi polis kötü polis oynanır. Emperyal merkezler böyle yapar. Siz onların yöntemini onlara karşı kullanmazsanız zarar görürsünüz. _Çoğunluk, "türkiye darbecileri ordudan temizliyor, oh ne güzel demokratikleşiyoruz." diye yorum yaparken, "bu işin arkasındakiler, yarın size de operasyon yapabilir." diye hükümeti uyarmıştır. _Genelkurmay başkanlığı sembolik önemli bir görev. _En iyi ajanlar: 1 - Mi6 ingiliz dış istihbarat, 2 – Kgb, 3 – Cıa _Kürtler içinde pkk'yı daha çok fakir kesim, dtp'yi ise daha çok aristokrat kesim destekliyor. Bu nedenle aralarında bir sınıf farkı var. abdullah öcalan askerdir. Siyasi plan yapmayı bilmez. Strateji bilmez. O sadece eline silah almasını bilir. _Kaynak, devrimci dernekler kurup, solcuların arasına karışıyor ve bilgi toplayıp mite veriyordu. _Bugüne kadar geçmişte türkiye'deki sermaye hep darbelerin yanında oldu eğer onların ortaklığı olmasaydı darbelerin başarılı olması mümkün değildi ama şu anda istanbul sermayesinin dışında bir sermaye çıktı ve artık darbelerin yapılması imkansız hale geliyor. _Kılıçdar başarılı bir operasyonla chpye getirildi ve chpnin ideolojisini reddetti. Bu türkiyenin resmi ideolojisinin tasfiyesidir. Ergenekon' u kuran ekip aynı zamanda operasyonu yapan ekipti -ergenekon benzeri örgütler taraf değildir, tarafların kullandıkları araçlardır. islam hangi tarafta diye sorduk. Her tarafta olabilir, herkes kullanabilir. Önemli olan yaptıkları eylemin sonucunun kime yaradığıdır. _Düzene itiraz, sanıldığı gibi, dengenin taraflarından yani ABD ve SSCB'den gelmedi. Başlangıçta Avrupa bu iki gücün dışında ve onlarla eş konumda bir güç olma iddia ve çabasındaydı. Ancak düzenin efendileri buna izin vermediler ve Avrupa bir güç odağı konumuna gelemedi. Ülkemizde bu mücadele, bloklar arasındaki bir çatışma olarak algılandı. Ülkemizde kazanan ve kaybedenler vardı; ama biz bunların taraflarının kimler olduğunu anlayamadık. Sınırlarımızı korumamızı, bütünlüğümüzü sürdürmemizi bir başarı saydık. Oysa bunlar zaten tehdit altında değildi ve var olan anlaşma değişime izin vermiyordu. Böyle bir ortamda teşkilatın başarı ya da başarısızlığından söz edilemezdi. Blok içi sürtüşmeleri bloklar arası saymak da biraz abartılıydı. Ancak giderek güçlenen bir odak, kurulu düzeni tehdit ediyor ve yeni bir model sunuyordu. Küresel sermaye, dünyanın her yerindeki parasal birikimleri kontrol ediyor, bunları kendi modelinin kurulması amacıyla kullanıyordu. Bu güç, ulus devletlerin varlığının dünyadaki çatışmanın temel nedeni olduğunu, küresel ekonomik güç tarafından yönetilecek dünyanın çatışmadan uzak olacağını… _Son zamanlara kadar küreselci söylem egemen düşünce haline geldi. Devletler özelleştirmelerle ekonomik alanı bu yeni güce terk etti, devletin zayıflatılması her yerde bir hedef haline geldi. Devlet gücünün azaltılması, halkın etkinliğinin artması olarak algılandı. Oysa var olan egemen güç yerini başkasına terk ediyordu. Bu güç de devletler kadar örgütlü ve onlar kadar etkiliydi. Küresel gücün en büyük başarısı, dağılan SSCB'nin yerini alan Rusya'yı kontrol etmesi oldu; ama başarı bununla sınırlı sayılmazdı. AB, geçmişteki bağımsız bir güç odağı olma iddiasından vazgeçmiş ve küresel gücün bir üssü haline gelmiş gibi görünüyordu. Bunun dışında birçok ülkede egemenliği ele geçirdikleri görülüyordu. Mesela Çin gibi dev bir ülke onların sağladığı kaynaklarla büyüyor. Küreselcilik ve ulus devlet birbiriyle çelişen iki kavramdır ve birinin olduğu yerde diğeri yoktur. Eğer bir bölgeye yönelik politikalar izliyorsak bunun hangi modele göre olacağını yani küreselci güçlerin istikametinde mi yoksa kuracağımız ittifaklar sisteminin gereği olarak mı yapacağımıza karar vermemiz…. _Avrupa halkını da teröre karşı mücadeleye ikna etmek lazım. İkna etmenin yolu da onları da teröre maruz bırakmaktır. _Demokrasi, insanların gelişme seviyeleri ile ilgili değildir. Demokrasi ekonomik bir hadisedir; bir ülkede demokrasi olması için rakip tarafların olması lazımdır. Bu rekabet ekonomik güç ile ortaya çıkar. Amerikada çok sayıda ekonomik güç olduğu için, bunların arasındaki rekabet, siyasi par-tileri doğurur. Oysa, ekonomik gücün tek olduğu ülkede demokrasi olmaz. Çünkü, bütün kaynaklar elindedir. Suudi Arabistan'da herkes Oxford'tan mezun olsa yine demokrasi olmaz. Çünkü ekonomik kaynak tektir. O da petroldür. Petrol kimin elinde ise, bütün basın yayın organlarına, eğitim sistemine hakim olacaktır. Rakiplerini boğar. Hatta hiç kimse onunla rekabete cesaret edemez, çünkü ekonomik olarak kaybeder. Ekonomik kaynaklar tek elde olunca, siyaset de tek elde olmak zorundadır. Bunu kimse bozamaz. _Ortadoğu hakimiyetinde, Türkiye'yi kaybettiği zaman davayı kaybeder. Onun için bundan sonraki çatışma alanı dediğiniz operasyonların en büyüğünü ve önemlisini Türkiye'de görüyorum bölgede sadece Türk askeri kullanabilirsiniz. Türk askeri, burada, bütün dengeleri bulunduğu yerin lehine değiştirir. _Amerika, avrupayı kontrol edebilirse türkiyenin abye girmesini ister ama ab rusyayla yakınlaşırsa türkiyenin önünü engeller. _Uzan_3 Kasım'dan önceki siyasi yapıyı Genç Parti müdahale ederek bozmuştur. Türkiye'nin siyasetinde, radikal, köklü, inanılmaz değişiklik yaratmıştır. Soru şu; bu Türk halkının tercihi midir, yoksa Genç Parti'yi bu denklemin içine sokanların tercihi midir? Uzan'ları siyasete sokan nedir? Bir iş adamı iyi paralar kazanıyor. Ve siyasetin aslında bir husumet getireceğini ve kendisinin ticari açıklarının hepsinin ortaya çıkacağını bilmesine rağmen, onu siyasete sokan nedir? Uzan birden bire, kendimizi kurtardık, bir de Türkiye'yi kurtarayım, dememiştir. Türkiye'deki bu siyasi yapıyı değiştirmek isteyenler, 2 partiyi barajın altına atmak isteyenler, Cem Uzan'ı sürmüşlerdir. Rolü bununla sınırlıdır. Kendisini bu kadar güçlü telakki edince, onunla iş birliği yapan güçlere de ters düşen bir takım şeyler yapmıştır. _HRİSTİYANLIK YAHUDİLİK ÇATIŞMASI_ Da Vinci'nin Şifresi adlı kitapta Hz. İsa'nın evlendiği, çocuk sahibi olduğu, soyunun bu çocuktan devam ettiği, bu soyun son temsilcisinin de hayatta olduğu iddia ediliyor. _Emin GÜRSES: Katoliklerle Müslümanlar benzer bu kapitalizmin işine gelmez. Onlar için iyi din Protestanlıktır. Protestan felsefe kapitalizmin hizmetindedir. Sovyetler Birliği'ni şeytanın imparatorluğu diye tanımlayanlar, komünist Çin'le yakın ilişkilerini sürdürüyorlardı. _Avrupa Birliği beni almıyor diye çekiliyorum filan derseniz onları memnun edersiniz. Ne yapacaksınız? siz onları sıkıştıracaksınız. _Irak Saddam döneminde laik bir ülkeydi. Kuzeyde de Kürtler istediği gibi yaşıyordu. Şimdi o zaman siz Saddam'ı neden deviriyorsunuz. Adamlar açıkça burada, siz bir din devleti kurun, ama birbirinizi de yiyin ki, ben Kuzeyde otonom bölgeyi istediğim gibi bölge ülkelerine karşı kullanayım… _Kuzey Irak'ı Akdeniz'e nasıl bağlayabilirler? Haritaya bakıyorlar, Ürdün'den mi yoksa Suriye'den mi bağlasak diyorlar. Ürdün'den bağlasak, Ürdün müttefikimiz. Suriye'den bağlarsak sorun olmaz zaten terörist lis-tesinde. _1991körfez savaşı sırasında önemli sayıda Iraklı öğrenci ülke dışına atıldı. Bu öğrencilerin neden özellikle kimya, biyoloji gibi dallarda eğitim aldıkları İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiş _M. KAYNAK:_Yahudi ve Protestan birliği evangelistleri oluşturur, maskesi kapitalizmdir. Diğerlerini de fakir, fukara halk… _Yahudilerin iki kimliği var. Biri zenginliği diğeri dini. _Papa, gelir adaletsizliğine karşı tavır aldı. Bu tavrı dine bağladı. Bu uluslararası finans kapitali en ürküten şeydir. Çünkü arkasına dini alırsa tehlikelidir, çünkü ideolojik hareketlerin yıktılar. Ama dini arkasına alırsa, o zaman nasıl duracaklar. _Evangelist ittifakı, Ortadoğu kontrol etmek istiyor. Dünya üzerinde ekonomik çatışma var ama bu çatışmanın görünüm araçları din olarak kullanılıyor. _Amerika, Irak pazarını Avrupa'ya kapattı. Çünkü, Irak bir pazar olmaktan çıktı. Yani diyor ki, ya benim pazarım, ya hiç kimsenin pazarı değil. Bu şuna benzer; çorbanın tamamını içmek için, içine tükürmeye benzer. Başkası da içemez. İçerse kendi içer. _barzanistan yapılanmanın asıl sorumlusu Türkiye'dir. ABD ve İngiltere'nin Kuzey Irak'ı Bağdat'tan koparmak için yaptığı girişimlere, askeri saldırılara destek vermiş. _TERÖR MÜ UZLAŞMA MI_İspanya hükümetinin tetrör endisini halkın da taşıması için, İspanya'nın böyle bir teröre muhatap olması gerekiyordu. Avrupa halkını da teröre karşı mücadeleye ikna etmek lazım. İkna etmenin yolu da onları da teröre maruz bırakmaktır. Eylem, asıl mesafeyi kapatmak için yapılmış bir eylemdir. _Siyasi görüş farklılıkları giderilebilir. Sağcıyla solcu birbirini öldürdükten sonra barış sağlayabilir. Türkiye'de de gördünüz. Ama etnik çatışmalar daha sonra giderilemez. İki tarafın düşmanlığı sürer. Kan davası unutulmaz. _Çatışmalar nedeniyle insanlar etnik kimliğin etrafında birleşir. Uzlaşmaz, bir ayrışmaya yol açar. bu hem yanlış, hem tehlikelidir. Türkiye'deki sınıfsal kimlik ön plana çıkarılabilir. Mesela SHP içerisinde HADEP bütünleşiyor. Bu doğru bir stratejidir. Yani diyorlar ki, bir sol hareketin içine giriyoruz. Bir etnik hareket olmaktan uzaklaşıyorlar. PKK içerisindeki siyasi ve ideolojik kimliği etnik kimliğe dönüştürdüğünüz an PKK diye bir şey kalmaz, Kürt kalır. Kürt mücadelesi olur. Bu herkes için yanlıştır. _Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı, devleti ele geçiren İnönü'ye karşı kurdurmuştur. Bu bir demokrasi denemesi değil İnönü'nün karşısında Atatürk'ün tekrar güç kazanma isteğidir. Fakat ilk hamleyi İnönü kazanmış, partiyi kapatmıştır. Daha sonra Atatürk, İnönü'yü başbakanlıktan azletmiştir. 1960 askeri darbesi, Atatürkçülük adına Atatürk'e karşı yapılmış bir darbedir. Askerler darbeyi yapanlardır, darbeyi planlayan ise CHP ve İsmet Paşa'dır.” ______ ______ _MEDENİYETLER ÇATIŞMASI_(Samuel P. Huntington) _Erdoğan, Atatürk’ün kurduğu ulus-devlet’e dayalı Türkiye’yi yıkıp, yerine İslami renkli yeni bir devlet kurmak istiyor. Amerikan çıkarları için bu desteklenmelidir. 1996 _Atatürkçü çizgide laik, çağdaş ve demokratik bir Türkiye, amerikan çıkarlarına aykırıdır. Yeniden osmanlıcı-islamcı köklerine sarılmış bir türkiye’nin ise amerikan çıkarlarına uygun olacaktır. _Huntington, islam ülkelerine diyor ki: Demokrasi, eşitlik, laiklik, insan hakları, kadın hakları gibi değerler emperyalist batının değerlerdir. Siz İslam medeniyetindensiniz ve bunlara inanmanıza gerek yok. _Türkiye kemalizmi reddederek İslamcı kimliğine dönmelidir. Türkiye laik olduğu sürece islamın lideri olamaz. Atatürk çok yanlış yapmıştır çünkü islam medeniyetine sırt çevirerek türkiyenin yüzünü batıya çevirdi ve demokratikleştirdi. _Amerika, “ötekileştirilmiş ülkelere” ihtiyaç duymaktadır, ancak laiklik, çağdaşlık, demokrasi gibi batı’nın değerlerine (evrensel değerlere) sahip atatürkçü bir Türkiye “ötekileştirilmiş bir ülke” olmayacağından abd’nin medeniyetler çatışması kuramında işe yaramayacaktır. _Dünyadaki medeniyetler: 1- Batı medeniyeti 2- Latin 3- İslam 4- Çin 5- Hindu 6- Ortodoks 7- Japon 8- Afrika. Bir ülke hangi medeniyete aittir? 5 kriteri var. Üyelik, yalnızlık, merkeziyet, bölünmüşlük, kararsızlık. _Türkiye tek başına kalmış. Ne batı ne doğu ne İslam. Bölünmüş ve kararsız bir ülke. Türkiyenin sorunu kimlik sorunsalı. _İdeolojiler öldü ve din kaynaklı medeniyetler çağı geri döndü. Soğuk savaşın görece basit iki kutupluluğunun yerini çok kutuplu, çok medeniyetli bir dünyanın çok daha karmaşık ilişkileri alıyor. _Kemalizm, demokratikleşme ve batılılaşmadır. Halka rağmen halkın iyiliği için yapılan dramatik bir yenileşmedir. Türk devrimi toplumsal talepten değil asker elitin isteğiyle yapıldı. _Türkiye kendisini yeniden tanımladığı taktirde ne olur? Türkiye bir noktada Batı dünyasına üyelik için yalvarıp duran bir dilenci olarak oynadığı hüsran verici ve aşağılayıcı rolden vazgeçip, Batının temel islami muhatabı ve düşmanı olarak oynadığı çok daha etkileyici ve onurlu tarihsel rolü yeniden üstlenmeye hazır hale gelebilir. _Kemal, Büyük Petro’ya öykünerek dinsel gelenekselciliğin bir simgesi olduğu gerekçesiyle fesi yasakladı. Halkı şapka giymeye teşvik etti. Türkçenin Arap harfleriyle değil, Latin harfleriyle yazılmasını kararlaştırdı. Bu reform, latin harfleriyle okuma yazma öğrenen yeni kuşakların engin bir geleneksel literatüre erişmesini imkansızlaştırdı _İslamın en baştan itibaren kılıç dini olup, askeri erdemleri yücelttiği savı ileri sürülmektedir. İslam “savaşçı Bedevi göçebe kabileleri” arasında doğdu ve bu şiddete dayalı köken islamın kuruluşuna damgasını vurdu. Muhammed’in kendisi çetin bir savaşçı ve becerikli bir komutan olarak anılır. Bu ne İsa için ne de Buda için söylenebilir. İslamın öğretileri, öne sürüldüğü üzere, inançsızlara karşı savaşmayı buyurur… _İslam dünyada istikrarsızlığın kaynağıdır çünkü, baskın bir merkezden yoksundur. _James Payne şu sonuca ulaşır; “islam ile militarizm arasında çok kesin bir biçimde bir bağlantı mevcuttur _İslamın sınırları kanlıdır, dolayısıyla iç kısımları da öyle. – İslamın sınırları dahilinde nereye bakacak olsanız, müslümanların komşularıyla barış içinde yaşamada sorunlar yaşadığını görürsünüz. _Din barıştan ziyade hem milletler arasında hem de aynı millet içinde savaşlara neden olabilmektedir. _Orta Doğu dışında, medeniyetlerin kimliği, milli-devlet kimliğine nazaran çok daha zayıf hissedilmektedir. Bugün Avrupa'da yaşayanların çoğu kendisini Hristiyanlık medeniyetinin bir üyesi olarak değil, öncelikle bir Alman, bir İtalyan ya da büyük ihtimalle Avrupalı olarak görmektedir. _Pop kültürünün ve tüketim mallarının bütün dünyaya yayılmasının Batı medeniyetinin bir başarısı olarak gösterilmesi, Batı kültürünü önemsizleştirmektedir. Batı medeniyetinin özü ‘Magna Carta’dır (1215). _ Batı için ‘evrenselcilik’ anlamına gelen, diğer medeniyetler için ’emperyalizm’ anlamına gelir. – Komünizmin çöküşüyle, Batının “demokratik liberalizm” ideolojisi küresel bir zafer kazandı…Batı ve özellikle de bir “misyoner ulus” olagelen ABD, Batılı olmayan halkların kendilerini, Batının değerleri olarak kabul edilen demokrasi, serbest piyasa, sınırlı hükümet, insan hakları, bireycilik, ve hukuk devleti değerlerine teslim etmeleri gerektiğine ve kendi kurumlarında bu değerleri gerçekleştirmeleri gerektiğine inanır. _Modern fikirleri ve değerleri teorik olarak reddetmek mümkündür. Ama bu reddi insanların hayatlarına ölçü yapmak çok zordur. Bunu yapmak için birisinin toplumun tamamını ele geçirmesi ve modern'e karşı olan dini, herkes için zorunlu hale getirmesi gerekir. _Arap, Türk ve İran toplumlarında entelektüellerin yeri çok önemli olmalıdır. Bu toplumların politik ve kültürel görüşlerini ortaya koyacak, sorulara cevap verecek, Avrupa Birliği ile arada köprü oluşturacak, bilgi akışını sağlayacak entelektüellere ihtiyaç vardır. _Terörizm, hoşgörüsüzlüğün canice ortaya çıkışıdır.. _Samuel Huntington (1927 - 2008) Amerikalı siyaset bilimci. Yeni Türkiyenin yaratıcısı. Erbakan tarafından görüşleri savunulmuştur. _______________________________________ __Emre Kongar - Huntington eleştirisi__ _Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Fukuyama'nın "Tarihin, yani ideolojilerin sonu geldi, artık, liberalizm her yerde ve herşeye egemen" anlayışı idi. Huntington, Fukuyama'nın bıraktığı yerden alıyor ve 21. yüzyılın din ağırlıklı bir uygarlıklar çatışması ile belirleneceğini söylüyor. Önce Çin uygarlığını ve özellikle İslam'ı Batı'nın karşısına yeni "düşmanlar" olarak dikiyor. Bu yolla, "Batıyı diri tutabilmek için" çöken Sovyetlerin yerine yeni düşmanlar tanımlıyor. Bunu yaparken de, karşısına aldığı toplumlara "Batı uygarlığı aslında evrensel değildir, emperyalisttir. Siz bizden farklısınız ve bunda haklısınız!" diyor ve kendisinden farklı olan dünyayı, argoda tam ifadesini bulan bir deyimle, "gaza getirerek" bütünüyle dışlıyor. _Huntingtona göre :Eskiden insanlara "Hangi taraftansın?" diye sorarlardı. Şimdi "Kimsin" diyorlar. Ülkeler, mensup bulundukları uygarlığın lider devletleri etrafında gruplaşmaktadırlar. uygarlıklar arası nüfuz alanları dikkatle çizilmeli ve bu alanlara titizlikle riayet edilmelidir. Rusya, Slav-Ortodoks ve Batı uygarlıkları arasında bölünmüştür. Türkiye, İslam ve Batı uygarlıkları arasında bölünmüştür. Güney Afrika, Batı ve Afrika uygarlıkları arasında bölünmüştür _ Sosyal psikolojinin en basit kuralına göre, "farklılık" duygusu, yani "onlar" ifadesi, "biz" duygusunun zorunlu besleyicisidir. Huntington, "batı dışındaki uygarlıkları" "farklı" ilan ederek, ve zaman içinde, ne kadar modernleşirlerse modernleşsinler, bu farklılıklarını koruyacaklarını söyleyerek, Batı uygarlığı ile insanlığın geri kalan kısmı arasına kesin bir "ayrımcı çizgi" çizmektedir Huntington'a göre, batı uygarlığı dışındaki ülkelerin hangi yolla olursa olsun, "batılılaşması" olanaksızdır. _ Huntington'a göre, Batı uygarlığı dışındaki ülkelerin batılılaşmaya ve modernleşmeye (çağdaşlaşmaya) karşı üç tepkisi oluşuyor: Birinci tepki reddiyecilik. Hem modernleşmenin hem de batılılaşmanın yadsınması biçiminde gelişiyor. 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Japonya bunun klasik örneği. İkinci tepki Kemalizm. Hem çağdaşlamanın hem batılılaşmanın kabul edilmesi biçiminde ortaya çıkıyor. Örnek Türkiye. Üçüncü tepki reformculuk. Çağdaşlaşmanın kabulü fakat, batılılaşmanın yadsınması biçiminde oluşuyor. Klasik örnek Mısırda Mehmet Ali Paşa, Çin'de Ch'ing hanedanının son yılları ve 1870-1920 arası Osmanlı İmparatorluğu. _Türkiye, artık İslam aleminin lideri olabilir. Bu öneriyi okuyunca insanın aklına hemen, "Huntington Türkiye'yi neden bu kadar çok seviyor? " sorusu geliyor. __Kuzeyden gelen büyük tehlikeye karşı Türkiye'nin bir siper olarak Batı için yararı kalmamıştır. Artık, Körfez savaşında olduğu gibi, güneyden gelen daha küçük tehditler için olası bir müttefiktir. Yani, Sovyetlerin çökmesinden sonra Türkiye, Batı için ancak Ortadoğu petrolleri konusundaki bekçilik açısından önemlidir. _Huntington, kültürleri birbirine benzer ülkelerin ittifak yapacağını söylerken çok basit bir gerçeği, uluslararası ilişkilerde, çıkarların, her türlü duygunun önüne geçtiği gerçeğini gözardı etmiş. Niçin 21. yüzyıl, bu ilkenin değişmesine ve "kültürel kimlik" adı altında son derece muğlak bir ölçütün, ulusal çıkarların, özellikle de ekonomik ulusal çıkarların önüne geçmesine neden olsun? _"Kültürleşme" ve "Kültürlenme"_ Birbirleri ile temasta olan uygarlıklar ya da kültürler, zamanla kaçınılmaz olarak birbirlerini etkiler ve birbirlerinden etkilenirler. Böylece gittikçe birbirlerine benzemeye başlarlar. _Çölde, elindeki bilgisayarla, sakat bir din ve yanlış bir Allah anlayışına dayalı olarak kellesini keseceği insanları izleyen, deve üstündeki bedevi, modern midir? _belli bir teknolojik düzeyin, zorunlu toplumsal ve kültürel değişmeleri de birlikte getirdiği ve bu "birörnekleştirici" etkinin tüm kültürleri birbirine yaklaştırdığı da ayrı bir gerçek. Türkiye acaba şu anda hem kültür hem de uygarlık olarak, yani hem yerel hem de evrensel olarak Suudi Arabistan'a ya da İran'a mı daha yakın, yoksa, Batıya mı? _Atatürk, hem Türkiye'ye hem de insanlığa, Hitler faşizmi ya da Stalin komünizmi gibi tarihsel bir parantez değil, tarihin akışını yakalamış bir devrimcinin, insanlığın gelişme sürecine uygun atılım uygulamalarını getirmiş bir devrimcidir. _____________________________ _Abraham Foxman- amerikanın en büyük yahudi örgütünün başkanı. siyonist hareket temsilcisi. 1997de amerikada fetullah ile görüştü gülenin amerikadaki destekçisidir. Gazeteci sabahattin önkibar'a göre akp kurulurken başbakan erdoğan’la cumhurbaşkanı gül’ün gizlice buluşup desteklerini aldıkları yahudi önderi. 2001 yılında yapılan bu gizli görüşmeyi öğrenip o zaman ankara temsilciliğini yaptığım star gazetesinde yazınca kıyamet kopmuş ve tayyip bey bizi o gün defterinden silmişti. _Richard Perle (karanlıklar şövalyesi) cıa ajanı, neocon, radikal Yahudi. BOP’un kurucusu. _Morton abromovist_ AKP’nin 1 numaralı kurucusu Abramowitz, gülene yeşil kart verdiren Yahudi. Erdoğan, erbakan'ın yerini almalıdır. Erdoğan daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı’yken, 1994 yılında, onu keşfeden kişidir. _2011 “Gerçek Tayyip Erdoğan” “kadife eldiven giydirilmiş demir bir yumruk”. “sıfır sorunlu” bir dönem inşa etmeyi telaffuz ederken, kendisini “birdenbire” yanan Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkelerinin iç ilişkilerine müdahale ederken buldu. Erdoğan İsrail karşıtı görünüyor ma israili korumak için konuşlandıracağımız füze savunma süstemine onay veriyor, libyanın parçalanması için destek veriyor. _Wikileks: Erdoğan ve AKP’li yöneticiler vizyonsuz. Analitik derinlikten yoksun. Erdoğan zayıf istihbarata ve medya dezenformasyonuna bel bağlamış. Dar dünya görüşü ve Sünni kimliği ile halkla ilişkilerinde sorumsuz davranıyor. Kendisinin Sünni görüşlü önyargılara ve duygusal tepkilere kapılmaları, birleştirici ve pratik iç/dış politikalar geliştirmelerini engelliyor. ____________
  • Gülen'in kendi yazıları islamın yayılması ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ortaya çıkmasında Türk tarihinin ve Türklerin üstün yeteneğinin büyük rolüne dair bir inanç barındırmaktadır. Vatanseverlik duygularıyla devlete bağlılık, kendisinin islam vizyonuyla tamamen uyumludur.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yeni Türkiye Cumhuriyeti: Politikayı yakından takip edenler Graham Fuller'i iyi bilir. 25 yıl CIA'de görev aldıktan sonra, akademik kariyeri ve danışmanlık hizmetleri ile Ortadoğu'yu en iyi bilen istihbaratçılardan biri. Bu kitabı 2006-2008 yılları arasında yazdı. Bu yüzden bugün okuduğunuzda yapılan tahminleri, Türkiye'deki eksen kaymasını, dış politikadaki gelişmeleri, cemaat-iktidar ilişkisini, komşularla sıfır sorun politikasını, Avrupa Birliği sürecini, Ortadoğu politikalarını ve Ak Parti'nin geldiği noktayı çok iyi anlıyorsunuz. 《☆☆☆》 Graham Fuller'in Gülen cemaati konusundaki iyimser görüşlerinin gerçeği yansıtmadığını anlıyorsunuz. İlk döneminde Ak Parti iktidarı uzlaşmacı ve arabulucuydu. Avrupa ile ılımlı bir çizgide ilerliyordu. Ortadoğu'da müdahaleci değil tavsiye vericiydi. Toplumsal kutuplaşma yoktu. Mütevazı, ılımlı, ilerici ve yapıcı bir siyaset anlayışı vardı. 《☆☆☆》 Abdullah Gül cumhurbaşkanı olduktan sonra ve iktidarının ikinci döneminde gücünü pekiştirince her şey tersine döndü. Darbe tehdidine karşı ordu tasfiye edildi. Cemaat ile yapılan ortaklık bozuldu ve toplumda ve devlet teşkilatında derin etkileri oldu. Ahmet Davutoğlu'nun stratejik dış politikası çöktü. Komşularıyla sıfır sorun politikası, komşularla sıfır ilişki gerçeğine dönüştü. Stratejik ortaklıklar arasındaki denge korunamadı. ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Ortadoğu politikaları birbiriyle çelişince çıkar çatışmaları derinleşti. Ve en nihayetinde son 10 yıldır bunun sancılarını yaşıyor, bedelini de ödüyoruz. 《☆☆☆》 Başarısız bir darbe girişimi, Gezi parkı olayları, otoriterleşen bir iktidar, kutuplaşan bir toplum, kronikleşen bir ekonomik kriz, sağlanamayan politik ve toplumsal mutabakat, göçmen krizi, yolsuzluklar, liyakatsız yönetim anlayışı ile işte size Yeni Türkiye Cumhuriyeti... (Murattgenstein)

Türkiye'yi yakınen tanıyıp bir Türk diplomatından daha çarpıcı tespitlere varan Fuller her zaman ki gibi retoriği elden bırakmıyor. Değişen Türkiye Cumhuriyetini neleriyle değiştiğini yeni bir evrime nasıl gittiğine değinen Fuller, Orta Doğu Masası Şefliğinin hakkını veriyor bölgenin insanlarının ve devlet bürokrasine de hakim olan Fuller, Avrasya, Avrupa , Amerika ile olan ilişkilerin nasıl bir ivme kazandığını tespit ediyor (Samet)

Terör büyük bir züccaciye dükkanını dağıtmaya niyetli bir sineğe benzer, tek başına bir fincanı bile hareket ettiremez.Bu yüzden kendine bir boğa bulur, kulağına girer ve vızıldamaya başlar.Boğa korku ve öfke ile çıldırıp dükkanı alt üst eder.Bizi ortaçağ günlerine sürükleyip orman kanununu geri getirmek isteyen teröristler aslında bunu gerçekleştiremiyecek kadar zayıflar,bizi kışkırtsalar da nihayetinde her şey bizim tepkimizle bitiyor.Orman kanunu yeniden yürürlüğe girerse bunun suçlusu teröristler olmayacak. (Yunus Akar)

Yeni Türkiye Cumhuriyeti PDF indirme linki var mı?

Graham E. Fuller - Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yeni Türkiye Cumhuriyeti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Graham E. Fuller Kimdir?

Graham E. Fuller Amerikan Rand düşünce kuruluşunun daimi politik danışmanı, ABD Merkezi Haberlama Teşkilatı'nın (CIA) eski Milli Haberlama Konseyi (İngilizce:National Intelligence Council) yardımcı başkanı, yazar, ABD'li devlet görevlisi.

Harvard Üniversitesi'nden Rusya ve Orta Doğu çalışmaları ile BA ve MA dereceleri aldı. 20 yıllık dışişleri görevlerinin 17 senesini Almanya, Türkiye, Lübnan, Suudi Arabistan, Kuzey Yemen, Afganistan, Hong Kong gibi ülkelerde hizmet ederek geçirdi. 1982 yılında yakın doğu ve güney Asya'dan sorumlu CIA'nın Milli Haberalma görevine atandı. 1986 yılında ulusal seviyede stratejik tahminler umumi sorumlusu olarak CIA Milli Haberalma Konseyi başkan yardımcılığına getirildi.

1988 yılında doğrudan devlet ile çalışmalarını sonlandıran Fuller, Rand Şirketine esas olarak Orta Doğu, Orta Asya, Güney ve Güneydoğu Asya ve Sovyetler Birliği etnik problemleri ile ilgili çalışmalar yapmak göreviyle katıldı. Rusça, Türkçe, Arapça ve Çince bilmektedir. Ayrıca Yabancı Dil Nasıl Öğrenilir isimli popüler kitabın yazarıdır. Bazı iddialara göre, Kurtlar Vadisi Pusu adlı dizideki Aron Feller karakteri Graham Fuller'i temsil etmektedir.

Graham E. Fuller Kitapları - Eserleri

  • Yeni Türkiye Cumhuriyeti
  • İslamsız Dünya
  • Türkiye ve Arap Baharı
  • Türkiye'nin Kürt Meselesi
  • Yabancı Dil Nasıl Öğrenilir
  • Siyasal İslamın Geleceği
  • Türkiye'nin Yeni Jeopolitik Konumu

Graham E. Fuller Alıntıları - Sözleri

  • Çok sayıda Müslüman'ın - sırf öğretisinin üstünlüğü ne­deniyle - İslam'ın bir gün tüm insanlığın dini haline geleceği­ne inandığı gibi, rekonstrüksiyonistler de bir gün Hıristiyanlığın herkesçe kabul edileceğine ve böylece tüm dünyaya hükmede­ceğine inanmaktadırlar. (İslamsız Dünya)
  • Askerler olmadan imparatorluklar inşaa edemezsiniz. (Türkiye ve Arap Baharı)
  • Ne tuhaftır ki İslam'ı iyi veya kötü anlamda tek bir sabit olgu haline getirmeye çalışanlar bir yanda en fanatik ve katı Müslümanlar, diğer yanda da İslam'ın Batı'daki en ateşli düşmanlarıdır. (İslamsız Dünya)
  • Üç nesil gibi kısa bir zaman zarfında Türkiye canlı, heyecanlı ve hassas bir demokrasi geliştirmiştir ve şu anda bu demokrasiye, kararlı bir islami kimliğe sahip, yetkin bir siyasi parti hükmetmektedir. AKP, Fuller'in de ortaya koyduğu gibi, bireylerin dini özgürlüğünü tanıyan sekülerizmden yanadır. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti)
  • Siyasi liderler, kendi amaçlarına ulaşmanın bir aracı olarak din üzerinde sıkı bir denetime sahip olmaya çalışırlar. (İslamsız Dünya)
  • Batının anahtar stratejisi İslâmı siyasi içerikten yoksun basit bir ritüel ve âdet egzersizinden ibaret hale dönüştürmektir. "Liberal" İslâm da aynı etkiye sahiptir: İslâm’ın cihadist hayatiyetini yok edip onu zararsız ve anlamsız hale getirerek, Batı için artık bir tehlike olmaktan çıkarmak. Uzlaşma, modernleşme ve İslâmı yeniden yorumlamaların hepsi de onun cihadist doğasını ve gücünü tahrip etmek için tasarlanmış şeylerdir. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı yoğun milliyetçilik belki de bunların başlıca ortak özelliğidir; bu özelliğin, bugün destek için ABD’ye yüzünü dönmüş otoriteryen rejimlerin çökmesinden sonra, gelecekte İslâm dünyasında ortaya çıkacak rejimleri karakterize edecek artan milliyetçi ifade tarzını andırması olasılığı yüksektir. Zor kullanarak iktidarı ele geçiren İslâmî yönetimlerin geleceği bakımından bu rejimlerin hiçbiri de pek cesaret verici değildir. Esasen, huysuz bir milliyetçilik dışında, bu yönetimler bölgedeki İslâmcı olmayan otoriteryen rejimlere benzemektedirler. Gelecekteki İslâmcı yönetişimin gerçek sınavı, İslâmcılar iktidara demokratik yollardan geldikleri ve o ortamda iş yaptıkları zaman söz konusu olacaktır. Bu yönde atılabilecek böylesi bir adımın ilki, ılımlı bir İslâmcı partinin 2002 sonlarında seçimle iktidara geldiği Türkiye’de atılmış durumdadır. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Amerikan karşıtlığının beslendiği zemin olarak kuşku hedefi olan Etnik ve İdeolojik Fundamental Hareketler denizaşırı ülkelerde ABD baskısının en şiddetli darbelerini hissedecekler, ABD tarafından muhtemelen, güç kullanarak bunları bastırmaları için otoriteryen devletlere daha fazla yeşil ışık yakılması da buna eşlik edecektir. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Belirli öğretiler ve görüşler hal­kın devlet algısını etkiliyorsa kişisel dini inançlar bile devleti et­kileyebilir. (İslamsız Dünya)
  • "Türkiye'de devletin dine karışması ülke tarihinde hep rastlanan bir olgu olmuştur." (Türkiye ve Arap Baharı)
  • Dış politika yalnızca bir ülkenin ne istediğini değil, aynı zamanda ne olduğunu da ifade eder. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti)
  • 1970'lerden başlayarak Türkiye ilk defa dış politikasına ekonomik bir boyut ekledi. Bunda üç haneli enflasyon, yarı kapasiteyle çalışan sanayi üretimi ve 1973'te petrol fiyatlarının ciddi biçimde yükselişini takiben dış kredilerin faiz borçlarını ödemek için gerekli sağlam parayı temin edememe gibi sorunlardan oluşan büyük ekonomik krizin etkisi olmuştu. Türkiye Orta Doğu'ya enerji yönünden bağımlılığın getirdiği maliyetleri ithal ikamesine dayalı, ihracat piyasasını ihmal eden, Türk piyasalarını dış dünyaya kapatan, devletçi, otarşik ekonomik politikalarla artık karşılayamaz duruma gelmişti. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti)
  • Herşeyden önemlisi severek çalışma duygusu büyük bir fark yaratır. (Yabancı Dil Nasıl Öğrenilir)
  • Şu ana kadar İslâm devletlerinde ortaya çıkan etnisite sorunları İslamcıların henüz bu sorunları halletmek üzere uygulanabilir bir teorik ve pratik politika geliştirmemiş olduklarını göstermektedir. Nüfusun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkelerde bile Müslümanlar arasında hala etnik sorunlar vardır - Afganistan (Peştunlar, Tacikler, Hazaralar), Cezayir (Berberiler), Endonezya (Acehnese, Minang), İran (Kürtler, Beluciler), Irak (Kürtler), Türkiye (Kürtler), Fas (Berberiler), Pakistan (Beluciler, Sindiler, Pencabiler, Peştunlar, Ürdün (Filistinliler), Özbekistan (Tacikler)...v.s. İlke olarak İslâm’ın milliyetçi ideolojilerin üstüne çıkabilmesi ve etnik kökenli farklılıklara karşı milleti bir arada tutacak ideolojik yapıştırıcının büyük bölümünü sağlayabilmesi gerekir, ancak İslâmcılar henüz bunun formülünü bulmuş değildirler. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Anahtar konumdaki liderler -Rusya’da, Türkiye'de, Hindistan’da, İsrail’de, Filipinler’de ve Çin’de- yerel düzeyde kendi Terörizme Karşı Savaşlarını ilan etme ve kendi Müslüman azınlıklarını -Çeçenler, Keşmirliler, Filistinliler, Kürtler, Morolar ve Uygurlar- her zamankinden daha büyük bir güçle bastırma konusunda ABD politikasını fırsat bilmişlerdir. İsrail Başbakanı Şaron, Yaser Arafat’ı “İsrail’in Bin Ladin’i” ilan etmiştir. Özbekistan, Mısır, Filipinler, Malezya ve Cezayir’de olduğu gibi başka bazı rejimler de, kendi İslamcı gruplarını daha büyük şiddet kullanarak bastırmak için söz konusu olayı fırsat olarak değerlendirmişlerdir. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Lakin müridlerin artık Allah'ı değil de, sizi memnun etme derdinde (Türkiye ve Arap Baharı)
  • İsrail'in güvenliği tartışmaya açık olmamalı... (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Siyasal İslâmı bugün yönlendiren çok sayıda toplumsal faktör ve sıkıntı varlığını sürdürdüğü müddetçe onu yönlendirmeye devam edecektir -bunların ortadan kalkması da pek ihtimal dâhilinde değildir. Şayet siyasal İslâmcılar bu meseleleri etkili bir şekilde benimsemez ve acilen çözmeye çalışmazlarsa, o zaman bunları benimseyecek ve acilen çözecek başka güçler piyasaya çıkacaktır. Bu noktada öncü alternatif aday, solculuktur. Siyasal İslâmcılar ya solun radikal reform gündemlerini benimseyecek ya da sola yol verecek ve öncülüğü kaybedecektir. Bu olduğu zaman muhtemelen İslâmcılar ile radikal sol arasında, kısmen 1970’lerde gördüğümüze benzer türden, bir mücadelenin yeniden yükselişine şahit olabiliriz. (Siyasal İslamın Geleceği)
  • Uluslararası politika orman yaşamından farklı değildir: Daha küçük ve zayıf hayvanların hayatta kalabilmeleri için keskin bir zekâya, hassas duyulara ve çevikliğe ihtiyacı vardır: güçlüler ise - örneğin filler- çevresel koşullara pek dikkat etmek zorunda değildirler ve çoğunlukla, diğerlerini umursamadan, dilediklerini yapabilirler. (İslamsız Dünya)
  • _(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt Ziemke(Cia) _İslamcı akp'nin iktidara getirilmesi ve cemaatçi Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı yapılmasıyla Türk ordusunu Türk Devletini kafesledik. Henry Barkey(Cia) _1980 darbesini bizim çocuklar başardı. Paul Henze(Cia) _Yeni Türkiye'nin amacı Osmanlıcılıktır. 1980’den beri Atatürkçülük öldü. Türkiye, Osmanlı gibi eyalet sistemine geçmelidir. Bunun için de plan, ılımlı İslam, Yeni Türkiye başkanlığıdır. _Akp ılımlı islamcı bir partidir. Bu grup Osmanlı özlemiyle yanmaktadır. Ak parti Türkiyenin önünü açtı. 1950’lerde İslamcı Menderes, ülkenin politikasını tamamen batının çıkarlarına göre ayarlamıştır. 2003’ten sonra ise Akp bu yolda harika işler yapmakta, bölgede ABD çıkarları için yararlı bir güç olarak hizmet verebileceği fark edilmiştir. Akp 40 yıllık İslami deneyimin sonucudur. Özalın liberal ekonomisinin ürünüdür. Akp ile Türkiye İslam dünyasının arasına Truva atı olarak girecek ve ülkeleri parçalayıp liberalleştirecek. _Amerika, ortadoğuda emperyalist bir rol oynadığı sürece Türk ve Amerikan politikaları bir noktada çakışacaktır. Ama ak parti ile bu tür çatışmaların devri geçmiştir. _Türkiye'yi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğinizde meclis, meclisi ikna ettiğinizde ordu, orduyu ikna ettiğinizde yargı karşınıza çıkıyor. Amerikanın çıkarı için Türkiye, federal bir devlete dönüştürülmelidir. Bunun için de orduyu meclisi yargıyı tek elde toplayan başlanlık rejimine geçilmelidir. Tek kişiyi idare etmek çok daha kolaydır. Eğer o kişi tereddüt ederse onu yıkmak sorun olmaz. 2006 Paul Henze (Cia) _Türk konuşma tarzında Araplar tembel, dürüst olmayan, geri, ihanet etmiş ve fanatik gibi sıfatlarla anılır. Öte yandan Araplar da halk arasında Türkleri anlayışı kıt, sert, emperyal, inatçı, batı karşısında yaltaklanan ve kendi öz-kimliği konusunda kafası karışık insanlar diye nitelerler. _Kemalist sol, büyük güçlere kuşkuyla yaklaşmıştır. ABD eylemlerinin Kürtleri ve İslamcıları güçlendirmek, Türkiye’yi zayıflatmak ve ABD’ye boyun eğdirmek üzere tasarlandığını düşünmektedir. Bu grup Washington’la mümkün olduğu ölçüde seçici işbirliğini koruyacak, ancak çıkarların ayrıştığına dair en küçük bir işarete karşı dahi ihtiyat halinde olacaktır. * Katı biçimde seküler milliyetçiler (“ulusalcılar”) bir yandan Batı’ya güvenmezken aynı anda İslam’a karşı da derin bir güvensizlik besleme bakımından Kemalist kampa katılmaktadırlar. Osmanlı dönemine saygıları yoktur, bunun yerine İslam-öncesi Türk geçmişini bağırlarına basarlar. _Kemalist tarih öğretimi, İslam ve Arap dünyası hakkında olumsuz düşünme yönünde ülkenin beynini yıkamıştır. Türkler Müslüman dünyayı sâdece geri kalmışlık ve aşırılıkçılıkla ilişkilendirecek şekilde yetiştirilmişlerdir. Kemalist dönem, Osmanlı sonrası devleti batılılaşmış bir ulus-devlete dönüştürmüştür. Bu Batılılaştırmacı vizyon, Kemalist bir elit zümreye, Türkiye’yi karanlık Osmanlı geçmişinden alıp ona parlak ve aydınlık bir Batılı gelecek bahşetme rolü biçmiştir. _Kemalist reformlar tamamen “devrimci” olarak değerlendirilmez çünkü yenileşme 1839 yılındaki Tanzimat ile yola çıkan çok daha uzun bir reform süreci ile başlar. Kemalist reformların ön adımları daha önceki yüzyılda atılmıştır veya Türk tarihinde köklü bir kopuşu temsil etmezler. _Atatürk’ün yaptığı reformların özü, dinin özüne karşı bir tutumu değil; din yerine geçen geleneklere, görüntülere ve çürümüş kurumlara karşı bir tutumu yansıtmaktadır. _Kemalist reformlar, 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu reform hareketleri birikiminin bir sonucunu ve zirveye tırmandığı anı temsil eder. Osmanlı İmparatorluğu’nun çok etnik unsurlu, çok-dinli ve İslami yönelimli değerlerinin yerini alacak yeni bir milliyetçi değerler kümesi üzerine bina edilmiş yeni bir Türk ulus-devleti inşa etmek istiyorlardı. İlaveten, yeni etnik temelli ulus-devleti destekleyecek şekilde tarih de yeniden yazıldı: Buna göre Türklerin şan ve şerefi İslam’la değil, İslam’dan çok daha önceki dönemlerde başlamıştı; hâttâ bâzı yazarlar Türk tarihinin İslam’la batağa saplanmış hale geldiğini ileri sürdüler. _Alfabesi, giyimi, kanunları, takvimi batıya uyarlandı. Bu yanlıştı. 1924 yılında Halifeliği kaldırmasıyla birlikte Türkiye, İslam dünyası ile ilişkilerine en önemli darbeyi vurmuş oldu. Halifeliğin devam eden eksikliği, 21. yüzyılın İslami hareketlerinin çoğunda yeni yankı bulmuştur. _Sonuç olarak 1950 sonrası Türk tarihi, Kemalizmi törpüleyen ve milletin Cumhuriyet öncesi geçmişiyle daha rahat ilişkiye dönmesini sağlayan bir süreç özelliği göstermiştir. Kemalistler bile kemalizme tam olarak uyamamıştır..*ordunun politikaya karışması* Avrupa tarzı bir ulus devlet inşa etme sürecinde Türk olmayan etnik kimliklerin (özellikle Kürtlerin) dışlanması * İslami geleneklerin kötülenmesi; İslam ve Osmanlı geçmişiyle de gurur duyan ve bugün artık ana akım Türk siyasetine dâhil olan daha geleneksel toplumsal sınıfların büyük bölümünü yabancılaştırmıştı. _İslam kültürü, Türklerin geri kalmışlığının ve zayıflığının kaynağı olarak görülüyordu; yeni aydınlanmış bir Türkiye’nin yükselişi, ancak “öteki” uçtan olacaktı. _Türkiye 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda tarafsız kalıp, amerikanın İsrail’e destek sağlamak üzere üslerini kullanmasına izin vermemiştir. _İran-Irak Savaşı boyunca Türkiye, o eski Kemalist tarafsızlık ilkesine geri dönerek tarafsız kalmış, rehine krizinden sonra amerikanın Tahran’a uyguladığı ticaret ambargosunu reddetmişti. Bunun sonucunda, savaştan en kârlı çıkan taraf Ankara olmuştur, zira savaşan her iki taraf da çatışma sırasında ekonomik olarak yüksek oranda Türkiye’ye bağımlı hale gelmiştir. _1999 yılında, PKK’ya desteğinden ötürü Suriye’yi açıkça savaşla tehdit etmesi, Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra izole hale gelmiş olan ve 1990’larda gelişen Türk İsrail stratejik işbirliğinden endişe duyan Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat, kendisinden beklenmedik şekilde Türkiye’ye boyun eğmiştir. _Fethullah Gülen Hareketi _Gülen, Calvinist bir karaktere büründürür şekilde dünya hayatıyla aktif olarak ilgilenen, eğitimli ve müreffeh bir inanandır. Toplumu inşa etme peşinde koşmaktadır. Askeriyedeki birçok kişi, hareketin çapından ve toplumsal etkisinden çekinmekte ve en nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik düzenini yıkmayı amaçladığına inanmaktadır. Bunun sonucu olarak, Gülen hareketi mensuplarının ordu, istihbarat ve güvenlik teşkilatına girmesi engellenmektedir. _Nur hareketinin kökleri, imparatorluğun gerileme döneminde ortaya çıkan siyasî kargaşa, bozgun ve mânevî bunalımlardan doğmuştur. Nur hareketinin kurucusu Bediüzzaman Said Nursi, kayda değer bir İslamcı modernist düşünürdür. Gülen hareketi Nur hareketinden çıkmaktadır. _Bütün gericiler dindar olmadığı gibi, bütün dindarlar da gerici değildir. Devlet dinî inançlar konusunda tarafsız olmalıdır. _İslamcı bir entelektüel olarak Mehmet Metiner şöyle der: “Devlet kişisel maneviyat empoze edemez. Bizlere günah işlemek özgürlüğü tanınmalıdır. Sâdece Allah’a hesap vermekle yükümlüyüz. Cehennemin kapılarından içeri girmek yasaklanmamalıdır. Metiner, Müslümancılık kavramını tartışırken şunu da ifâde etmiştir ki; İslâm, sâdece şeriat hukukuna bağlı olmaya indirgenemez. Ona göre İslam, yalnızca bir kişisel inanç sistemi ve eylem kodu değildir daha geniş bir tarihsel ve felsefi vizyon önermektedir. _AKP, ordunun bunu özel bir İslami gündemi temsil ettiği şeklinde yorumlaması ihtimaline karşı, böyle bir programı yoğun şekilde teşvik etmek konusunda çekingen davranmıştır. _Kürt Sorunu _(PKK) Kürt İşçi Partisi lideri Abdullah Öcalan 1980’de, Ankara’daki bir askeri darbeden sonra Türkiye’den Suriye’ye kaçmış, burada kendilerine devlet desteği verilmiştir. Ancak Sovyetler Birliği’nin 1991’de çökmesiyle birlikte, Türk ve İsrail askeri güçleri arasında izole edilmiş ve sıkışmıştır. 1998’de Ankara Şam’a açık bir ültimatom vererek, PKK’ya desteğini kesmez ve Öcalan’ı sınırdışı etmezse, Türk askeri işgaline hazır olmasını belirtti. Bu tehdit Suriye sınırına onbin askerin kaydırılmasıyla da desteklendi. Hafız Esat, elinde fazla seçenek olmadığını hissederek, kendisinden pek beklenmeyen bir tavırla diz çöküp Türkiye’ye karşı uyguladığı çatışmacı politikaları tamamen gözden geçirmeye yöneldi. _1492’de, Yahudiler, Müslümanlarla birlikte Katolik İspanya’dan sürüldükleri zaman Osmanlı’ya sığınmışlardır. Yahudiler, modern Türkiye’de de baskıdan uzak bir hayat sürmüşlerdir ve İsrail’de de hayli Türk yanlısı önemli bir Türk-Yahudi topluluğu mevcuttur. _Orta Doğu devletlerinin Türk güvenliğine meydan okuması halinde, Ankara’nın stratejik düşüncesinde İsrail ile ilişkisinin önemi yeniden ağırlıklı hale gelebilir. _Afgan Kralı Emanullah Han’ın (1919-29) Atatürk’le yakın bir kişisel dostluğu vardı; Emanullah Han, Atatürk’ün modernleştirici reformlarının büyük bir hayranı idi ve bunları Afganistan’da da aynen gerçekleştirmek istemişti. _Arap tarihi, 1258 yılında Abbasi Halifeliği’nin Moğollara yenik düşmesiyle “sona ermişti.” O günden sonra, Araplar uluslararası alanda bağımsız bir oyuncu olmaktan çıkmış; zira önce Selçuklu Türklerine, daha sonra da Osmanlı Türklerine boyun eğmişlerdi. _El-Suud’a 2002de Mekke’de bir konut projesine yer açmak amacıyla tarihi bir Osmanlı-Türk Kalesi yıkılınca Türkler Suudilere ateş püskürmüşlerdir. _Kıbrıs konusunda Arap dünyası sürekli olarak, Müslüman Türkiye yerine Hıristiyan Yunanistan’a destek vermişti, ki bu, Ankara’nın sıkı biçimde Batı yanlısı safta yer almasının neden olduğu bedelin çarpıcı bir göstergesiydi. _1963 Ankara için en sıkıntı verici olan Sovyetler’in Küba’daki füzelerini çekmesi karşılığında, Birleşik Devletler’in de Türkiye’deki füzelerini çekmeye istekli olmasıydı. Türkiye’ye danışılmadan füzelerin çekilmesi, Ankara’da ciddi bir şoka sebep olmuş. Bu kriz Ankara ile Moskova arasında çarpıcı bir yeni yakınlaşma dönemini başlatmıştır. Ayrıca, Moskova Kıbrıs konusunda Türkiye’ye daha sempatik yaklaşmaya başlamıştır. Yakınlık, Sovyetlerin 1980’de Afganistan’ı işgal etmesiyle bozulmuştur _1972’de Türkiye, ABD’nin afyon üretiminin tamamen yasaklanması yönündeki baskılarından rahatsız olmuştur; Türkiye’nin önem taşıyan ilaç sanayisi için tamamen yasal ve denetlenen bir üretim süreci işliyordu ve bu, Türk hükümet bütçesinin bir gelir kaynağıydı. Ankara 1974’te Kıbrıslı Türklerin statüsünü korumak amacıyla Kıbrıs’ı işgal edince, Yunan lobisi ABD Kongresi’ni Ankara Atina ile uzlaşmaya râzı oluncaya kadar Türkiye’ye yönelik bütün ABD askeri malzeme satışlarını ve yardımını durdurmaya ikna etmiştir._ABD askeri yardımı 1984’te 715 milyon dolarla zirve yapmıştır. _1991 Körfez Savaşı, ki Ankara için bir felakettir, Washington’la yeni bir sürtüşme dönemi başlatmış, bu süreç öteden beri Türk-Amerikan ilişkisinin altında yatan gerilim kaynaklarını hızla su yüzüne çıkarmıştır. Savaş, Ankara için bir Kürt mülteci krizi yaratmış ve Türkiye’yi çok büyük hayal kırıklığına uğratan bir olay olarak bugüne kadar genişleyip derinleşerek gelen, Irak Kürtlerinin de facto özerkliği sürecini başlatmıştır. Aponun teslimi de ilişkileri ısıtamamış. İkili ilişkiler, 2003’te Türk parlamentosunun, Irak’ın işgali için Türk topraklarının Amerika Birleşik Devletleri tarafından kullanılmasına izin vermeyen kararıyla büyük bir şoka uğramıştır. _Osmanlıcılık, İslami fikirler ile Batılı Aydınlanma fikirlerini sentezlemeye yönelik bilinçli bir çabayı temsil ediyordu. _Pan-İslamizmin doğuşu Sultan II. Abdülhamid, imparatorluğun geniş Müslüman kesiminin bütünlüğünü koruyabilmek için Pan İslamizm ideolojisine yönelerek, Müslüman dünyanın tahtının Batılı imansızların tehdidi altında olduğunu belirten ve Müslümanları Hıristiyan Avrupalı işgalci düşmanlara karşı birlik olmaya çağıran kapsamlı bir ferman yayınladı. _Bugün Müslüman dünya hâlâ bir lider arayışındadır. Mevcut liderlik boşluğunun ışığı altında Türkiye giderek daha fazla itibar edilen, bağımsız ve başarılı bir Müslüman ses olarak daha dikkatle dinlenmektedir. _Türkiye’ye tarihteki yedi büyük dünya imparatorluğundan birinin mirasçısı. _Davutoğlu’na göre, Rusya ve Çin yönetiminde Orta Asya bölgesinin güvenlik ve kalkınmasına çalışan Şangay İşbirliği Örgütü’ne üye olmaya çalışmak Türkiye’nin tamamen yararınadır. _Abd, Türkiye’ye yönelik bir numaralı tehdit olarak sıralanmıştır; bunu Yunanistan, Ermenistan ve İsrail takip etmektedir. -Buna rağmen, kriz zamanlarında (deprem, iç savaş vb.) Türkiye’nin en çok güvenebileceği ülkeler sıralamasında ABD ilk sırada yer almıştır. _Marksist-Leninist terör; aşırı sağ milliyetçi terör (ülkücüler); etnik Kürt terör (PKK) ve radikal İslamcı terör _Demokrasiye bağlı olsa da, koruma rolü, geçmişte orduyu ideolojik tehditler karşısında müdahalede bulunmaya zorlamıştır _Henry barkey:(Cia): Türk ordusu amerikaya güvenmiyor ve kendi başına ıraka girip terör yuvalarını dağıtmak istiyor. ______ ______ __BOP__(Mit ajanı, Mahir kaynak)_ _Kavga, operasyonun kurbanları arasındadır. _Düşüncesinin doğruluğundan şüphe eden karşı tarafı yok etmeye çalışır. _İslam, ezilen insanların ideolojisidir. _Sihirli bir el Batı’yı dünya haritasından silse, petrol zengini halklar deve sırtında vahadan vahaya gitmekten öte ne yapabilir? _Bir lokantada yemek yerken istediğinizi seçebilirsiniz ama menünün dışına çıkamazsınız. _Tüm akımlar radikalleştirilerek bertaraf edilir. _Türkiye'de diğer ülkelerdekiler gibi "sıradan bir devlet adamı” dahi gelmedi. Bizi yönetenler bir tüccar, bir esnaf gibi davrandılar. İyi para kazanan ya da iyi para kazandıran bir adam Türkiye'yi iyi yönetemez. İyi bir asker, Türkiye'yi iyi yönetemez. Ama dünyayı kavrayan ya da dünya üzerinde oynanan büyük oyunları farkedebilen bir yöneticiye ihtiyacımız vardır. _Devletlerin ideolojisi olmaz, politikaları olur. Devletin aklı ve buna dayanan politikaları vardır, ideoloji bir araçtır ve halk içindir. _Bir olay olduğunda, olayın failini bulmak istiyorsanız olayın sonucunun kime yaradığına bakın. Bu olay kimin işine yarar? Bunu bilirseniz, bu işi kimin yaptığını da bilirsiniz. _Türban destekçilerinin bu konuda ısrar ederlerse bir zafer kazanacaklarını ancak bu zaferle birlikte ülkelerini kaybedeceklerini söylemişti. _Eğer bir hükmü geçersiz hale getirmek istiyorsanız, bunu güvenilirliği ve inandırıcılığı olmayan bir insana söyletin. İnsanlar hemen bu şahsı yargılar. Eğer şahıs güvenilmezse söylediği şey de yalandır. _Derin devlet: ülkenin geleceğini planlayan ve politikalar üreten bir akıl. _Bir ülkede kavga varsa, mesela türban laiklik kavgası, o mutlaka dış operasyondan kaynaklıdır. Plan tutmuştur ve bu kavgayı kim körüklüyorsa, dış güçlerin maşasıdır. Dış düşmanların planı: ülkeleri ideolojik bazda oyuna getirip, birbirinine düşürüp zayıflatmak. Bu oyuna gelmemek için stratejiler amaçlar doğrultusunda yapılmalı. _Bopun merkezinde Türkiye var. Bopun önemli, birinci madde olarak İsrail'in güvenliği diyor. İkincisi ise petrolün güvenliği. Müslüman İsrail kurmaya çalışıyorlar. İsrail 'in yükünü hafifletecek, bölge ülkeleriyle kavgalı olacak. _Türkiyede Laikler, muhafazakarlar veya radikaller ayrımı var. İleride insanlar birbiri ile sabahtan akşama kadar kanlı bıçaklı savaş halinde olacaklar. _Halkın tercihlerinden daha fazla, devlet mekanizmalarının davranışları siyaseti daha çok belirliyor. _Güçlü bir siyasi yapı nasıl bertaraf edilebilir? Bunun tek bir yolu vardır, o da ekonomi çökertilirse. _Türkiye üzerinde dış kavga var, iç değil. Bu kavga bitince Türkiye istikrara kavuşur ve gelişir. _Enerjiye hakim olmak demek, kuyuların üzerinde asker bulundurmak değildir. Piyasaya hakim olduğunuz zaman, zaten o alanı kontrol ediyorsunuz. _Din çatışmasını mücadelenin temeli değil, sadece bir aracı, din bir maske, amaç ekonomik. Haçlı seferleri gibi. Türkiye içerisinde din ile laiklik arasındaki çatışmalar, onların projelerinin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. _Önce kavga çıkartıp sonra buraya Birleşmiş Milletler aracılığıyla insani müdahale adı altında girip referandum talebinde bulunmak en iyi emperyal yöntem _Nasıl geçmişte İslam'da komünizme karşı dinsizlik ileri sürüldü, onun iddiaları bu şekilde çürütüldü. Bu sefer de din adına diyorlar ki, sizin dininize terör var. Buradaki dinsel ve etnik çatışmaları mutlaka tahrik edecektir. _Ab kendi kuracağı orduya 100 milyar dolar her yıl ayırırsa, 20 yılda ancak bugünkü Amerikan kuvvetlerinin gücüne gelecek. Tabi 20 yıl sonra Amerikan kuvvetleri ne du-rumda olacak? _Sızma oldu mu güveniliyor, söyleseler propaganda sayılırdı _İlluminati, dünya üzerinde çatışan tarafların her ikisini de kontrol etmektedir. Yani siz önceden belirlenmiş bir projenin araçlarından ibaret oluyorsunuz. Sizin davranışlarınız hiçbir biçimde ne kendi kaderinizi ne de dünyanın geleceğini etkileyemiyor. Bunun dışında, birtakım gizli silahların varlğından ve bu silahların hiç kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde tahribatlar yapacağından söz ediliyor. Bu da insanların artık savunma reflekslerinin gerekli olmadığını, bunların hiçbir faydası olmayacağını, zaten dünyadaki birtakım güçlerin her şeye hakim olduğu intibainı vermeye yöneliktir. Mesela bunlar öyle güçlü ki, depremler yaratabiliyorlar, insanların zihnini kontrol eden mekanizmalar geliştirebiliyorlar. Yani mücadele edeceğiniz gözünüzün görmediği, elinizin ulaşmadığı ve herhangi bir etkinizin olamayacağı bir varlık haline dönüşmeye başlıyor. Denizdeki balık gibiyiz. Balık denizde herşeye olta nazarıyla bakarsa aç kalır, her seye yem nazarıyla bakarsa da oltaya takılır. Bu durumda, olta ile yemi birbirinden ayırt edebilecek akıllı bir balık gibi davranmak gerekiyor. Şunu da unutmamalıdır ki, balıkçılar her zaman oltayı yeme benzetirler! _Dünya bir tahtravallidir. Uçlarında da rusya ve abd oturur. İkisi de birbirinden memnundur. Karşısında birbirinden başkasını istemez. Yalnız bu da her tahtravalli gibi bir denge noktasına ihtiyaç duyar. Hem abd hem rusya bu denge noktasının türkiye olmasında mutabıktır çünkü türkiye bu tahtravalliyi devirecek veya ikisinden birinin yerine oturabilecek güçte değildir ama bir taraf ağır basmaya başlarsa diğer tarafa doğru kayarak yine dengeyi bulma yeteneğine haizdir. Oysa bu denge görevi ab'ye verilirse ab tahtravalliyi devirecek belki de birinin yerine tahtravalliye oturabilecek güce ulaşabilir. İstenmeyen tek şey abd ve rusya dışında üçüncü bir güç noktasıdır. Ne ab, ne çin ne küresel sermaye. Ulusalcıların küresel sermayeyi tasfiye ettiği, ab'nin bölünmeye başladığı ve abd-rusya eksenli yeni bir dünya düzeninin kurulduğu yeni konjunktür türkiye'ye altın tepside bir tarihi sorumluluk bahşetmektedir. Bugün yaşanan sorunların sebebi de küresel sermaye ve ulusalcıların türkiye topraklarında giriştiği bu büyük meydan savaşıdır. _Amerika'nın nüfuz bölgesindeki bir ülkede ABD'ninyaptığı bir operasyona Rusya karışmaz, çünkü bu kendi nüfuz bölgesinde yapacağı operasyonlara da ABD'nin karışmaması içindir. Eğer birisi oynanan oyunu bozmaya kalkarsa, o da onun oyununu bozar. _Serveti gasp edilenden daha kötü durumdayız. Kötülüklere karşı Allah'a sığınıyoruz. _Medya, en önemli güç. İnsanları sürekli olarak bir konuda ikna edebilir ve onları bazı şeylere inandırabilirsiniz ama bir kişinin bir doğrusu, kurulan bütün yapıları imha edebilir. _İnsanları dengeler açısından değil, ideolojileriyle değerlendiririz. Ülke için çok uygun tekliflerde bulunan bir kişi, ideolojisi açısından beğenilmediği zaman bertaraf edilir. Mücadele, olmaması gereken yerde yapılır. İkincisi, Türkiye içerisindeki meseleleri anlamış olanlar, siyasette zaten önemli yerlere gelemezler. _Vatikan’ı dünya üzerinde ABD ve Rusya’yla birlikte etkin olan üçüncü büyük güç olarak telakki edebiliriz. _Bu işlerde iyi polis kötü polis oynanır. Emperyal merkezler böyle yapar. Siz onların yöntemini onlara karşı kullanmazsanız zarar görürsünüz. _Çoğunluk, "türkiye darbecileri ordudan temizliyor, oh ne güzel demokratikleşiyoruz." diye yorum yaparken, "bu işin arkasındakiler, yarın size de operasyon yapabilir." diye hükümeti uyarmıştır. _Genelkurmay başkanlığı sembolik önemli bir görev. _En iyi ajanlar: 1 - Mi6 ingiliz dış istihbarat, 2 – Kgb, 3 – Cıa _Kürtler içinde pkk'yı daha çok fakir kesim, dtp'yi ise daha çok aristokrat kesim destekliyor. Bu nedenle aralarında bir sınıf farkı var. abdullah öcalan askerdir. Siyasi plan yapmayı bilmez. Strateji bilmez. O sadece eline silah almasını bilir. _Kaynak, devrimci dernekler kurup, solcuların arasına karışıyor ve bilgi toplayıp mite veriyordu. _Bugüne kadar geçmişte türkiye'deki sermaye hep darbelerin yanında oldu eğer onların ortaklığı olmasaydı darbelerin başarılı olması mümkün değildi ama şu anda istanbul sermayesinin dışında bir sermaye çıktı ve artık darbelerin yapılması imkansız hale geliyor. _Kılıçdar başarılı bir operasyonla chpye getirildi ve chpnin ideolojisini reddetti. Bu türkiyenin resmi ideolojisinin tasfiyesidir. Ergenekon' u kuran ekip aynı zamanda operasyonu yapan ekipti -ergenekon benzeri örgütler taraf değildir, tarafların kullandıkları araçlardır. islam hangi tarafta diye sorduk. Her tarafta olabilir, herkes kullanabilir. Önemli olan yaptıkları eylemin sonucunun kime yaradığıdır. _Düzene itiraz, sanıldığı gibi, dengenin taraflarından yani ABD ve SSCB'den gelmedi. Başlangıçta Avrupa bu iki gücün dışında ve onlarla eş konumda bir güç olma iddia ve çabasındaydı. Ancak düzenin efendileri buna izin vermediler ve Avrupa bir güç odağı konumuna gelemedi. Ülkemizde bu mücadele, bloklar arasındaki bir çatışma olarak algılandı. Ülkemizde kazanan ve kaybedenler vardı; ama biz bunların taraflarının kimler olduğunu anlayamadık. Sınırlarımızı korumamızı, bütünlüğümüzü sürdürmemizi bir başarı saydık. Oysa bunlar zaten tehdit altında değildi ve var olan anlaşma değişime izin vermiyordu. Böyle bir ortamda teşkilatın başarı ya da başarısızlığından söz edilemezdi. Blok içi sürtüşmeleri bloklar arası saymak da biraz abartılıydı. Ancak giderek güçlenen bir odak, kurulu düzeni tehdit ediyor ve yeni bir model sunuyordu. Küresel sermaye, dünyanın her yerindeki parasal birikimleri kontrol ediyor, bunları kendi modelinin kurulması amacıyla kullanıyordu. Bu güç, ulus devletlerin varlığının dünyadaki çatışmanın temel nedeni olduğunu, küresel ekonomik güç tarafından yönetilecek dünyanın çatışmadan uzak olacağını… _Son zamanlara kadar küreselci söylem egemen düşünce haline geldi. Devletler özelleştirmelerle ekonomik alanı bu yeni güce terk etti, devletin zayıflatılması her yerde bir hedef haline geldi. Devlet gücünün azaltılması, halkın etkinliğinin artması olarak algılandı. Oysa var olan egemen güç yerini başkasına terk ediyordu. Bu güç de devletler kadar örgütlü ve onlar kadar etkiliydi. Küresel gücün en büyük başarısı, dağılan SSCB'nin yerini alan Rusya'yı kontrol etmesi oldu; ama başarı bununla sınırlı sayılmazdı. AB, geçmişteki bağımsız bir güç odağı olma iddiasından vazgeçmiş ve küresel gücün bir üssü haline gelmiş gibi görünüyordu. Bunun dışında birçok ülkede egemenliği ele geçirdikleri görülüyordu. Mesela Çin gibi dev bir ülke onların sağladığı kaynaklarla büyüyor. Küreselcilik ve ulus devlet birbiriyle çelişen iki kavramdır ve birinin olduğu yerde diğeri yoktur. Eğer bir bölgeye yönelik politikalar izliyorsak bunun hangi modele göre olacağını yani küreselci güçlerin istikametinde mi yoksa kuracağımız ittifaklar sisteminin gereği olarak mı yapacağımıza karar vermemiz…. _Avrupa halkını da teröre karşı mücadeleye ikna etmek lazım. İkna etmenin yolu da onları da teröre maruz bırakmaktır. _Demokrasi, insanların gelişme seviyeleri ile ilgili değildir. Demokrasi ekonomik bir hadisedir; bir ülkede demokrasi olması için rakip tarafların olması lazımdır. Bu rekabet ekonomik güç ile ortaya çıkar. Amerikada çok sayıda ekonomik güç olduğu için, bunların arasındaki rekabet, siyasi par-tileri doğurur. Oysa, ekonomik gücün tek olduğu ülkede demokrasi olmaz. Çünkü, bütün kaynaklar elindedir. Suudi Arabistan'da herkes Oxford'tan mezun olsa yine demokrasi olmaz. Çünkü ekonomik kaynak tektir. O da petroldür. Petrol kimin elinde ise, bütün basın yayın organlarına, eğitim sistemine hakim olacaktır. Rakiplerini boğar. Hatta hiç kimse onunla rekabete cesaret edemez, çünkü ekonomik olarak kaybeder. Ekonomik kaynaklar tek elde olunca, siyaset de tek elde olmak zorundadır. Bunu kimse bozamaz. _Ortadoğu hakimiyetinde, Türkiye'yi kaybettiği zaman davayı kaybeder. Onun için bundan sonraki çatışma alanı dediğiniz operasyonların en büyüğünü ve önemlisini Türkiye'de görüyorum bölgede sadece Türk askeri kullanabilirsiniz. Türk askeri, burada, bütün dengeleri bulunduğu yerin lehine değiştirir. _Amerika, avrupayı kontrol edebilirse türkiyenin abye girmesini ister ama ab rusyayla yakınlaşırsa türkiyenin önünü engeller. _Uzan_3 Kasım'dan önceki siyasi yapıyı Genç Parti müdahale ederek bozmuştur. Türkiye'nin siyasetinde, radikal, köklü, inanılmaz değişiklik yaratmıştır. Soru şu; bu Türk halkının tercihi midir, yoksa Genç Parti'yi bu denklemin içine sokanların tercihi midir? Uzan'ları siyasete sokan nedir? Bir iş adamı iyi paralar kazanıyor. Ve siyasetin aslında bir husumet getireceğini ve kendisinin ticari açıklarının hepsinin ortaya çıkacağını bilmesine rağmen, onu siyasete sokan nedir? Uzan birden bire, kendimizi kurtardık, bir de Türkiye'yi kurtarayım, dememiştir. Türkiye'deki bu siyasi yapıyı değiştirmek isteyenler, 2 partiyi barajın altına atmak isteyenler, Cem Uzan'ı sürmüşlerdir. Rolü bununla sınırlıdır. Kendisini bu kadar güçlü telakki edince, onunla iş birliği yapan güçlere de ters düşen bir takım şeyler yapmıştır. _HRİSTİYANLIK YAHUDİLİK ÇATIŞMASI_ Da Vinci'nin Şifresi adlı kitapta Hz. İsa'nın evlendiği, çocuk sahibi olduğu, soyunun bu çocuktan devam ettiği, bu soyun son temsilcisinin de hayatta olduğu iddia ediliyor. _Emin GÜRSES: Katoliklerle Müslümanlar benzer bu kapitalizmin işine gelmez. Onlar için iyi din Protestanlıktır. Protestan felsefe kapitalizmin hizmetindedir. Sovyetler Birliği'ni şeytanın imparatorluğu diye tanımlayanlar, komünist Çin'le yakın ilişkilerini sürdürüyorlardı. _Avrupa Birliği beni almıyor diye çekiliyorum filan derseniz onları memnun edersiniz. Ne yapacaksınız? siz onları sıkıştıracaksınız. _Irak Saddam döneminde laik bir ülkeydi. Kuzeyde de Kürtler istediği gibi yaşıyordu. Şimdi o zaman siz Saddam'ı neden deviriyorsunuz. Adamlar açıkça burada, siz bir din devleti kurun, ama birbirinizi de yiyin ki, ben Kuzeyde otonom bölgeyi istediğim gibi bölge ülkelerine karşı kullanayım… _Kuzey Irak'ı Akdeniz'e nasıl bağlayabilirler? Haritaya bakıyorlar, Ürdün'den mi yoksa Suriye'den mi bağlasak diyorlar. Ürdün'den bağlasak, Ürdün müttefikimiz. Suriye'den bağlarsak sorun olmaz zaten terörist lis-tesinde. _1991körfez savaşı sırasında önemli sayıda Iraklı öğrenci ülke dışına atıldı. Bu öğrencilerin neden özellikle kimya, biyoloji gibi dallarda eğitim aldıkları İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiş _M. KAYNAK:_Yahudi ve Protestan birliği evangelistleri oluşturur, maskesi kapitalizmdir. Diğerlerini de fakir, fukara halk… _Yahudilerin iki kimliği var. Biri zenginliği diğeri dini. _Papa, gelir adaletsizliğine karşı tavır aldı. Bu tavrı dine bağladı. Bu uluslararası finans kapitali en ürküten şeydir. Çünkü arkasına dini alırsa tehlikelidir, çünkü ideolojik hareketlerin yıktılar. Ama dini arkasına alırsa, o zaman nasıl duracaklar. _Evangelist ittifakı, Ortadoğu kontrol etmek istiyor. Dünya üzerinde ekonomik çatışma var ama bu çatışmanın görünüm araçları din olarak kullanılıyor. _Amerika, Irak pazarını Avrupa'ya kapattı. Çünkü, Irak bir pazar olmaktan çıktı. Yani diyor ki, ya benim pazarım, ya hiç kimsenin pazarı değil. Bu şuna benzer; çorbanın tamamını içmek için, içine tükürmeye benzer. Başkası da içemez. İçerse kendi içer. _barzanistan yapılanmanın asıl sorumlusu Türkiye'dir. ABD ve İngiltere'nin Kuzey Irak'ı Bağdat'tan koparmak için yaptığı girişimlere, askeri saldırılara destek vermiş. _TERÖR MÜ UZLAŞMA MI_İspanya hükümetinin tetrör endisini halkın da taşıması için, İspanya'nın böyle bir teröre muhatap olması gerekiyordu. Avrupa halkını da teröre karşı mücadeleye ikna etmek lazım. İkna etmenin yolu da onları da teröre maruz bırakmaktır. Eylem, asıl mesafeyi kapatmak için yapılmış bir eylemdir. _Siyasi görüş farklılıkları giderilebilir. Sağcıyla solcu birbirini öldürdükten sonra barış sağlayabilir. Türkiye'de de gördünüz. Ama etnik çatışmalar daha sonra giderilemez. İki tarafın düşmanlığı sürer. Kan davası unutulmaz. _Çatışmalar nedeniyle insanlar etnik kimliğin etrafında birleşir. Uzlaşmaz, bir ayrışmaya yol açar. bu hem yanlış, hem tehlikelidir. Türkiye'deki sınıfsal kimlik ön plana çıkarılabilir. Mesela SHP içerisinde HADEP bütünleşiyor. Bu doğru bir stratejidir. Yani diyorlar ki, bir sol hareketin içine giriyoruz. Bir etnik hareket olmaktan uzaklaşıyorlar. PKK içerisindeki siyasi ve ideolojik kimliği etnik kimliğe dönüştürdüğünüz an PKK diye bir şey kalmaz, Kürt kalır. Kürt mücadelesi olur. Bu herkes için yanlıştır. _Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı, devleti ele geçiren İnönü'ye karşı kurdurmuştur. Bu bir demokrasi denemesi değil İnönü'nün karşısında Atatürk'ün tekrar güç kazanma isteğidir. Fakat ilk hamleyi İnönü kazanmış, partiyi kapatmıştır. Daha sonra Atatürk, İnönü'yü başbakanlıktan azletmiştir. 1960 askeri darbesi, Atatürkçülük adına Atatürk'e karşı yapılmış bir darbedir. Askerler darbeyi yapanlardır, darbeyi planlayan ise CHP ve İsmet Paşa'dır.” ______ ______ _MEDENİYETLER ÇATIŞMASI_(Samuel P. Huntington) _Erdoğan, Atatürk’ün kurduğu ulus-devlet’e dayalı Türkiye’yi yıkıp, yerine İslami renkli yeni bir devlet kurmak istiyor. Amerikan çıkarları için bu desteklenmelidir. 1996 _Atatürkçü çizgide laik, çağdaş ve demokratik bir Türkiye, amerikan çıkarlarına aykırıdır. Yeniden osmanlıcı-islamcı köklerine sarılmış bir türkiye’nin ise amerikan çıkarlarına uygun olacaktır. _Huntington, islam ülkelerine diyor ki: Demokrasi, eşitlik, laiklik, insan hakları, kadın hakları gibi değerler emperyalist batının değerlerdir. Siz İslam medeniyetindensiniz ve bunlara inanmanıza gerek yok. _Türkiye kemalizmi reddederek İslamcı kimliğine dönmelidir. Türkiye laik olduğu sürece islamın lideri olamaz. Atatürk çok yanlış yapmıştır çünkü islam medeniyetine sırt çevirerek türkiyenin yüzünü batıya çevirdi ve demokratikleştirdi. _Amerika, “ötekileştirilmiş ülkelere” ihtiyaç duymaktadır, ancak laiklik, çağdaşlık, demokrasi gibi batı’nın değerlerine (evrensel değerlere) sahip atatürkçü bir Türkiye “ötekileştirilmiş bir ülke” olmayacağından abd’nin medeniyetler çatışması kuramında işe yaramayacaktır. _Dünyadaki medeniyetler: 1- Batı medeniyeti 2- Latin 3- İslam 4- Çin 5- Hindu 6- Ortodoks 7- Japon 8- Afrika. Bir ülke hangi medeniyete aittir? 5 kriteri var. Üyelik, yalnızlık, merkeziyet, bölünmüşlük, kararsızlık. _Türkiye tek başına kalmış. Ne batı ne doğu ne İslam. Bölünmüş ve kararsız bir ülke. Türkiyenin sorunu kimlik sorunsalı. _İdeolojiler öldü ve din kaynaklı medeniyetler çağı geri döndü. Soğuk savaşın görece basit iki kutupluluğunun yerini çok kutuplu, çok medeniyetli bir dünyanın çok daha karmaşık ilişkileri alıyor. _Kemalizm, demokratikleşme ve batılılaşmadır. Halka rağmen halkın iyiliği için yapılan dramatik bir yenileşmedir. Türk devrimi toplumsal talepten değil asker elitin isteğiyle yapıldı. _Türkiye kendisini yeniden tanımladığı taktirde ne olur? Türkiye bir noktada Batı dünyasına üyelik için yalvarıp duran bir dilenci olarak oynadığı hüsran verici ve aşağılayıcı rolden vazgeçip, Batının temel islami muhatabı ve düşmanı olarak oynadığı çok daha etkileyici ve onurlu tarihsel rolü yeniden üstlenmeye hazır hale gelebilir. _Kemal, Büyük Petro’ya öykünerek dinsel gelenekselciliğin bir simgesi olduğu gerekçesiyle fesi yasakladı. Halkı şapka giymeye teşvik etti. Türkçenin Arap harfleriyle değil, Latin harfleriyle yazılmasını kararlaştırdı. Bu reform, latin harfleriyle okuma yazma öğrenen yeni kuşakların engin bir geleneksel literatüre erişmesini imkansızlaştırdı _İslamın en baştan itibaren kılıç dini olup, askeri erdemleri yücelttiği savı ileri sürülmektedir. İslam “savaşçı Bedevi göçebe kabileleri” arasında doğdu ve bu şiddete dayalı köken islamın kuruluşuna damgasını vurdu. Muhammed’in kendisi çetin bir savaşçı ve becerikli bir komutan olarak anılır. Bu ne İsa için ne de Buda için söylenebilir. İslamın öğretileri, öne sürüldüğü üzere, inançsızlara karşı savaşmayı buyurur… _İslam dünyada istikrarsızlığın kaynağıdır çünkü, baskın bir merkezden yoksundur. _James Payne şu sonuca ulaşır; “islam ile militarizm arasında çok kesin bir biçimde bir bağlantı mevcuttur _İslamın sınırları kanlıdır, dolayısıyla iç kısımları da öyle. – İslamın sınırları dahilinde nereye bakacak olsanız, müslümanların komşularıyla barış içinde yaşamada sorunlar yaşadığını görürsünüz. _Din barıştan ziyade hem milletler arasında hem de aynı millet içinde savaşlara neden olabilmektedir. _Orta Doğu dışında, medeniyetlerin kimliği, milli-devlet kimliğine nazaran çok daha zayıf hissedilmektedir. Bugün Avrupa'da yaşayanların çoğu kendisini Hristiyanlık medeniyetinin bir üyesi olarak değil, öncelikle bir Alman, bir İtalyan ya da büyük ihtimalle Avrupalı olarak görmektedir. _Pop kültürünün ve tüketim mallarının bütün dünyaya yayılmasının Batı medeniyetinin bir başarısı olarak gösterilmesi, Batı kültürünü önemsizleştirmektedir. Batı medeniyetinin özü ‘Magna Carta’dır (1215). _ Batı için ‘evrenselcilik’ anlamına gelen, diğer medeniyetler için ’emperyalizm’ anlamına gelir. – Komünizmin çöküşüyle, Batının “demokratik liberalizm” ideolojisi küresel bir zafer kazandı…Batı ve özellikle de bir “misyoner ulus” olagelen ABD, Batılı olmayan halkların kendilerini, Batının değerleri olarak kabul edilen demokrasi, serbest piyasa, sınırlı hükümet, insan hakları, bireycilik, ve hukuk devleti değerlerine teslim etmeleri gerektiğine ve kendi kurumlarında bu değerleri gerçekleştirmeleri gerektiğine inanır. _Modern fikirleri ve değerleri teorik olarak reddetmek mümkündür. Ama bu reddi insanların hayatlarına ölçü yapmak çok zordur. Bunu yapmak için birisinin toplumun tamamını ele geçirmesi ve modern'e karşı olan dini, herkes için zorunlu hale getirmesi gerekir. _Arap, Türk ve İran toplumlarında entelektüellerin yeri çok önemli olmalıdır. Bu toplumların politik ve kültürel görüşlerini ortaya koyacak, sorulara cevap verecek, Avrupa Birliği ile arada köprü oluşturacak, bilgi akışını sağlayacak entelektüellere ihtiyaç vardır. _Terörizm, hoşgörüsüzlüğün canice ortaya çıkışıdır.. _Samuel Huntington (1927 - 2008) Amerikalı siyaset bilimci. Yeni Türkiyenin yaratıcısı. Erbakan tarafından görüşleri savunulmuştur. _______________________________________ __Emre Kongar - Huntington eleştirisi__ _Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Fukuyama'nın "Tarihin, yani ideolojilerin sonu geldi, artık, liberalizm her yerde ve herşeye egemen" anlayışı idi. Huntington, Fukuyama'nın bıraktığı yerden alıyor ve 21. yüzyılın din ağırlıklı bir uygarlıklar çatışması ile belirleneceğini söylüyor. Önce Çin uygarlığını ve özellikle İslam'ı Batı'nın karşısına yeni "düşmanlar" olarak dikiyor. Bu yolla, "Batıyı diri tutabilmek için" çöken Sovyetlerin yerine yeni düşmanlar tanımlıyor. Bunu yaparken de, karşısına aldığı toplumlara "Batı uygarlığı aslında evrensel değildir, emperyalisttir. Siz bizden farklısınız ve bunda haklısınız!" diyor ve kendisinden farklı olan dünyayı, argoda tam ifadesini bulan bir deyimle, "gaza getirerek" bütünüyle dışlıyor. _Huntingtona göre :Eskiden insanlara "Hangi taraftansın?" diye sorarlardı. Şimdi "Kimsin" diyorlar. Ülkeler, mensup bulundukları uygarlığın lider devletleri etrafında gruplaşmaktadırlar. uygarlıklar arası nüfuz alanları dikkatle çizilmeli ve bu alanlara titizlikle riayet edilmelidir. Rusya, Slav-Ortodoks ve Batı uygarlıkları arasında bölünmüştür. Türkiye, İslam ve Batı uygarlıkları arasında bölünmüştür. Güney Afrika, Batı ve Afrika uygarlıkları arasında bölünmüştür _ Sosyal psikolojinin en basit kuralına göre, "farklılık" duygusu, yani "onlar" ifadesi, "biz" duygusunun zorunlu besleyicisidir. Huntington, "batı dışındaki uygarlıkları" "farklı" ilan ederek, ve zaman içinde, ne kadar modernleşirlerse modernleşsinler, bu farklılıklarını koruyacaklarını söyleyerek, Batı uygarlığı ile insanlığın geri kalan kısmı arasına kesin bir "ayrımcı çizgi" çizmektedir Huntington'a göre, batı uygarlığı dışındaki ülkelerin hangi yolla olursa olsun, "batılılaşması" olanaksızdır. _ Huntington'a göre, Batı uygarlığı dışındaki ülkelerin batılılaşmaya ve modernleşmeye (çağdaşlaşmaya) karşı üç tepkisi oluşuyor: Birinci tepki reddiyecilik. Hem modernleşmenin hem de batılılaşmanın yadsınması biçiminde gelişiyor. 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Japonya bunun klasik örneği. İkinci tepki Kemalizm. Hem çağdaşlamanın hem batılılaşmanın kabul edilmesi biçiminde ortaya çıkıyor. Örnek Türkiye. Üçüncü tepki reformculuk. Çağdaşlaşmanın kabulü fakat, batılılaşmanın yadsınması biçiminde oluşuyor. Klasik örnek Mısırda Mehmet Ali Paşa, Çin'de Ch'ing hanedanının son yılları ve 1870-1920 arası Osmanlı İmparatorluğu. _Türkiye, artık İslam aleminin lideri olabilir. Bu öneriyi okuyunca insanın aklına hemen, "Huntington Türkiye'yi neden bu kadar çok seviyor? " sorusu geliyor. __Kuzeyden gelen büyük tehlikeye karşı Türkiye'nin bir siper olarak Batı için yararı kalmamıştır. Artık, Körfez savaşında olduğu gibi, güneyden gelen daha küçük tehditler için olası bir müttefiktir. Yani, Sovyetlerin çökmesinden sonra Türkiye, Batı için ancak Ortadoğu petrolleri konusundaki bekçilik açısından önemlidir. _Huntington, kültürleri birbirine benzer ülkelerin ittifak yapacağını söylerken çok basit bir gerçeği, uluslararası ilişkilerde, çıkarların, her türlü duygunun önüne geçtiği gerçeğini gözardı etmiş. Niçin 21. yüzyıl, bu ilkenin değişmesine ve "kültürel kimlik" adı altında son derece muğlak bir ölçütün, ulusal çıkarların, özellikle de ekonomik ulusal çıkarların önüne geçmesine neden olsun? _"Kültürleşme" ve "Kültürlenme"_ Birbirleri ile temasta olan uygarlıklar ya da kültürler, zamanla kaçınılmaz olarak birbirlerini etkiler ve birbirlerinden etkilenirler. Böylece gittikçe birbirlerine benzemeye başlarlar. _Çölde, elindeki bilgisayarla, sakat bir din ve yanlış bir Allah anlayışına dayalı olarak kellesini keseceği insanları izleyen, deve üstündeki bedevi, modern midir? _belli bir teknolojik düzeyin, zorunlu toplumsal ve kültürel değişmeleri de birlikte getirdiği ve bu "birörnekleştirici" etkinin tüm kültürleri birbirine yaklaştırdığı da ayrı bir gerçek. Türkiye acaba şu anda hem kültür hem de uygarlık olarak, yani hem yerel hem de evrensel olarak Suudi Arabistan'a ya da İran'a mı daha yakın, yoksa, Batıya mı? _Atatürk, hem Türkiye'ye hem de insanlığa, Hitler faşizmi ya da Stalin komünizmi gibi tarihsel bir parantez değil, tarihin akışını yakalamış bir devrimcinin, insanlığın gelişme sürecine uygun atılım uygulamalarını getirmiş bir devrimcidir. _____________________________ _Abraham Foxman- amerikanın en büyük yahudi örgütünün başkanı. siyonist hareket temsilcisi. 1997de amerikada fetullah ile görüştü gülenin amerikadaki destekçisidir. Gazeteci sabahattin önkibar'a göre akp kurulurken başbakan erdoğan’la cumhurbaşkanı gül’ün gizlice buluşup desteklerini aldıkları yahudi önderi. 2001 yılında yapılan bu gizli görüşmeyi öğrenip o zaman ankara temsilciliğini yaptığım star gazetesinde yazınca kıyamet kopmuş ve tayyip bey bizi o gün defterinden silmişti. _Richard Perle (karanlıklar şövalyesi) cıa ajanı, neocon, radikal Yahudi. BOP’un kurucusu. _Morton abromovist_ AKP’nin 1 numaralı kurucusu Abramowitz, gülene yeşil kart verdiren Yahudi. Erdoğan, erbakan'ın yerini almalıdır. Erdoğan daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı’yken, 1994 yılında, onu keşfeden kişidir. _2011 “Gerçek Tayyip Erdoğan” “kadife eldiven giydirilmiş demir bir yumruk”. “sıfır sorunlu” bir dönem inşa etmeyi telaffuz ederken, kendisini “birdenbire” yanan Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkelerinin iç ilişkilerine müdahale ederken buldu. Erdoğan İsrail karşıtı görünüyor ma israili korumak için konuşlandıracağımız füze savunma süstemine onay veriyor, libyanın parçalanması için destek veriyor. _Wikileks: Erdoğan ve AKP’li yöneticiler vizyonsuz. Analitik derinlikten yoksun. Erdoğan zayıf istihbarata ve medya dezenformasyonuna bel bağlamış. Dar dünya görüşü ve Sünni kimliği ile halkla ilişkilerinde sorumsuz davranıyor. Kendisinin Sünni görüşlü önyargılara ve duygusal tepkilere kapılmaları, birleştirici ve pratik iç/dış politikalar geliştirmelerini engelliyor. ____________ (Yeni Türkiye Cumhuriyeti)

Yorum Yaz