Yol Ayrımı - Celaleddin Vatandaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yol Ayrımı kimin eseri? Yol Ayrımı kitabının yazarı kimdir? Yol Ayrımı konusu ve anafikri nedir? Yol Ayrımı kitabı ne anlatıyor? Yol Ayrımı PDF indirme linki var mı? Yol Ayrımı kitabının yazarı Celaleddin Vatandaş kimdir? İşte Yol Ayrımı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Celaleddin Vatandaş
Yayın Evi: Pınar Yayınları
İSBN: 9789753524117
Sayfa Sayısı: 332
Yol Ayrımı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eskiden rahmet yağardı, şimdi yağmur yağıyor. Eskiden kazancın öncelikle bereketli olması istenirdi, şimdi kazancın sadece bol olması isteniyor. Eskiden israftan kaçınılırdı, şimdi sınırsızca ve sorumsuzca harcamak yüceltilen ve özlenen bir hayat tarzı oldu. Eskiden mahrem olan şeyler örtülür ve orta malı olması önlenirdi, şimdilerde ise teşhir ediliyor, herkesin ilgi ve arzusuna sunuluyor. Eskiden çocukların iyi insan olması istenir ve çocuklar buna göre yetiştirilirdi. O zamanlar iyi insan olmak, hayırlı bir evlat, insanlara yararlı kişi, çevresine faydalı bir insan, Allah'a karşı sorumlu bir kul olmak... anlamlarına gelirdi. Şimdi maaşı yüksek bir iş sahibi olmak, güzel veya yakışıklı olmak anlamına geliyor. Kariyer sahipleri ise el üstünde tutuluyor.
Eskiden çocuklara Rabbin kim? Kimin ümmetisin? Ne zamandan beri Müslümansın?... diye sorulur ve böylelikle hayatlarını anlamlı ve değerli kılacak en önemli bilgilere sahip olmaları sağlanırdı. Şimdilerde futbolcuların şarkıcıların,mankenlerin isimleri, vücut ölçüleri, sevgilileri... soruluyor.Eskiden alın teri önemliydi, değerliydi. Şimdi en kısa zamanda köşe dönmek için çabalanıyor.Eskiden hak, adalet, iyilik her yerde ve her işte idi, şimdi ise menfaat, bencillik, sorumsuzluk en itibarlı ölçüler oldu.Eskiden iyiliği emredip kötülükten sakındırmak Müslüman olmanın gerektirdiği bir sorumluluktu, şimdi ise haddi aşmak, üstüne vazife olmayan işe karışmak anlamına geliyor.Eskiden Allah her yerde ve her işteydi; hiçbir şey Allah'tan gizlenemezdi. Şimdi ise...
Yol Ayrımı Alıntıları - Sözleri
- (Müslümanlar) Kur'ân'ı hayâtlarının kitâbı kılmak zorundadırlar.
- "Ancak bugün gelinen aşamada, Kur'an'ı anlamamak esas aldı."
- "Kur'an ibadet gerçeğini sorumluluk ekseninde ele alır."
- İstedikleri gibi inanıyor ve istedikleri gibi yaşıyor.
- Hayatı Allah'sız hale getiren, Allah'ı kale almayan gidişat varlığını en güçlü biçimiyle önce dilde gösterdi; sonra da sanatta.
- Din, kadınlara her hakkı tanıyor, onun düzeyini yükseltiyor. Biz ise kurallardan saparak onu tutsak ediyoruz.
- İnsan, İslam olmak için; İslam ise insanda hayat bulmak için vardır. İnsan, varoluş amacini gerçekleştirecek imkanları İslam olarak bulur; İslam, esenlik yurdunun yegâne yolu oluşunu insanda açığa vurur. Şu ayet ise bunları ifade etmektedir: '' sen yüzünü Allah'ı birleyici olarak dine çevir; Allah'ın yaratma kanununa uygun olanına. Allah insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması degistirelemez(30/30).
- Türkiye'de problemlerden, tuhaflıklardan bahsetmek de hiç de zorlanılmaz. Çünkü burası adeta problemler tuhaflıklar Ülkesi konumunda.
- Bu (ceza), ellerinizle (yapıp) takdim ettiğinizin karşılığıdır. Allah, kullarına karşı zalim değildir. (3/Âl-i İmran Suresi, 182)
- Günümüz dünyası ; modern zamanlar cehaletin zirveye ulaştığı, cahileyenin belkide tüm insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar sistemlestiği ve güç kazandığı bir dönem olarak anlam kazanmaktadir.
Yol Ayrımı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Celaleddin vatandaş iyi bir sosyolog ve felsefeci olmanın ötesinde iyi bir araştırmacı Müslüman aydın. Yazar bu eserinde yaşadığımız yüzyılda Müslümanların nesne değilde özne olabilmelerine dair esaslı tespitlerde bulunuyor. (İdris Kerimoğlu)
Eskiden hak,adalet,iyilik her yerde ve her işte idi. Şimdi ise menfaat,bencillik,sorumsuzluk en itibarlı ölçüler oldu.Eskiden Allah her yerde ve her işteydi;hiçbir şey Allah’tan gizlenemezdi.Şimdi ise... (Mazlum Erdoğan)
Eskiden rahmet yağardı, şimdi yağmur yağıyor. Eskiden kazancın öncelikle bereketli olması istenirdi, şimdi kazancın sadece bol olması isteniyor. Eskiden israftan kaçınılırdı, şimdi sınırsızca ve sorumsuzca harcamak yüceltilen ve özlenen bir hayat tarzı oldu. Eskiden mahrem olan şeyler örtülür ve orta malı olması önlenirdi, şimdilerde ise teşhir ediliyor, herkesin ilgi ve arzusuna sunuluyor. Eskiden çocukların iyi insan olması istenir ve çocuklar buna göre yetiştirilirdi. O zamanlar iyi insan olmak, hayırlı bir evlat, insanlara yararlı kişi, çevresine faydalı bir insan, Allah’a karşı sorumlu bir kul olmak... anlamlarına gelirdi. Şimdi maaşı yüksek bir iş sahibi olmak, güzel veya yakışıklı olmak anlamına geliyor. Kariyer sahipleri ise el üstünde tutuluyor. (Hakan Arıkan)
Yol Ayrımı PDF indirme linki var mı?
Celaleddin Vatandaş - Yol Ayrımı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yol Ayrımı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Celaleddin Vatandaş Kimdir?
Celalettin Vatandaş (d 1962, Kırşehir) Sosyolog İlk ve orta öğrenimini Kırşehirde tamamladı 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kazandı 1985 yılında Milli Eğitim bünyesinde Felsefe Grubu dersleri öğretmeni olarak çalışmaya başladı Bir süre Besni, Adıyaman ve Bozkır, Konyada öğretmenlik yaptı Öğretmenliği sırasında sosyoloji alanında yüksek lisans ve doktora programlarını tamamladı Yüksek Lisans ve Doktora tezlerini Türk Modernleşmesi üzerine yaptı Yüksek Lisans tezinde Türk Modernleşmesinin Osmanlı dönemini, Doktora tezinde Türk Modernleşmesinin Cumhuriyet dönemini araştırdı Bir süre Kanadada bir toplumsal uyum politakası olarak çokkültürlülük üzerine araştırmalar yaptı Doç Dr Celalettin Vatandaşın yayınlanmış çok sayıda makalesinin yanısıra Aile ve Şiddet (Türkiyede eşler arası şiddet), Çokkültürlülük ve Ulusal Kimlik (Türk Ulusçuluğunun Doğuşu) isimli kitapları bulunmaktadır
Celaleddin Vatandaş Kitapları - Eserleri
- Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1
- Vahiyden Kültüre
- Modern Çöküş
- Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2
- Tevhid ve Değişim
- Cumhuriyetin Tarihi
- Kur'an ve Hayat
- Yol Ayrımı
- Tevhid ve Toplum
- Esenlik Yurdunun Çağrısı
- Hz. Muhammed (s)'in Hayatı
- Hz. Muhammedin Hayatı ve İslam Daveti
- Hz. Muhammed'in Hayatı
- Bilim ve Ahlak
- Ulusal Kimlik
- Aile ve Şiddet: Türkiye'de Eşler Arası Şiddet
- Çok Kültürlülük
- Hz. Muhammed (s)'in Hayatı
Celaleddin Vatandaş Alıntıları - Sözleri
- Gazali'ye göre hakka kısmen yakın olanları bulunsa bile filozoflara "Küfür ve ilhad damgasını vurmak gerekir." Bu özellikle Farabi ve İbni Sina için gereklidir. (Vahiyden Kültüre)
- 'Rabb'in için sabret' (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Hz. Ali şöyle der: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor. Ahiret yüzünü dönmüş geliyor. Her bireyin kendine has çocukları var. Siz ahiret çocuklarından olun, dünya çocuklarından olmayın! Bugün çalışma günüdür, hesap günü degil. Yarın hesap günüdür, çalışma günü değil." (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1)
- Peygamber elbette ki bir insandır; ama herhangi bir insan değil, seçilmiş bir insandır. İnsanların arasından Allah tarafından seçilip, insanların ebedî modeli kılınmıştır. Ancak O’nun seçilmişliği ve seçkinliği, O’nun İlâhî irade ile özel bir irtibatının bulunması, O’nun hiçbir zaman sıkıntıya, zorluğa, acıya, üzüntüye uğramayacağı anlamına gelmez. O, istemediği, hoşlanmadığı, beğenmediği şeyleri yok edecek bunların yerine istediği güzel, iyi, kolay, şeyleri koyacak iradeye sahip değildir. Çünkü o bir kuldur. Elçi olmasının, Allah tarafından beğenilip getirdiği farklılıklar olabilir ve olması da beklenir; ancak onlar O istediği için değil Allah istediği için gerçekleşir. O zor durumda kalınca durumunu kolaylığa dönüştüremez; O çaresiz kalınca durumunu esenliğe ulaştıramaz; O bir el hareketiyle bir sözle kendisine yönelenleri defedemez, düşmanları yok edemez, uçamaz veya ateşte yürüyemez, gayb alemine hükmedemez. Bu nedenle bir şey yemezse acıkır ve açlıktan zayıf düşer; düştüğü zaman yaralanır, taş çarpınca yüzü parçalanır, dişi kırılır; çok hareket edip çabalayınca gücü kaybolur yere yığılıp kahr ve ancak bir başkalarının yardımıyla doğrulabilir. O hâlde Müslümanlar bilmelidirler kî Muhammed’in Allah’ın elçisi olması O’nu insan üstü bir varlık kılmamaktadır. O elçidir ama insan olan bir elçidir. O’na ve O’nun şahsında Müslümanlar verilen nimetler, başarılar, yardımlar, O istediği ve irade ettiği için değil, Allah istediği ve irade ettiği için gerçekleşir; bunların ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini de sadece ve sadece Allah bilir. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- ..diğer ilahlara kulluk etmek âsiliktir ama kişinin kendisini ilah mevkiîne koyarak başkasını kendisine kulluk ettirmesi isyanın ta kendisidir. (Tevhid ve Değişim)
- Gerçekten peygamberlerin kıssalarında akıl sahipleri için büyük bir ibret vardır. (Tevhid ve Toplum)
- Kur'an, herhangi bir kitap gibi değildir. O'nda herhangi bir konu, herhangi bir kitapta olduğu gibi, ana başlıklar halinde, ana başlıklar da alt başlıklara bölünerek ele alınmış değildir. Kitaplarda bulunan bildik yazım usülleri Kur'an'da bulunmaz. Konuların önce genel hatlarıyla ele alınıp, sonra ayrıntılarına inerek açıklanması ve daha sonra da bir sonuca bağlanma süreci Kur'an'da söz konusu değildir. Bütün kitaplar, ilk sayfalarından son sayfalarına kadar bir konu dahilinde bütünlüğe sahiptirler. Bunun için de o kitaplar ortasından okunmaya başlanırsa ilk bölümler de anlatılanlar, yarısına kadar okunursa sonucu anlaşılmaz. Böylelikle de okunan kısmın çok fazla bir anlamı olmaz. Fakat Kur'an böyle değildir. Kur'an'la ilk defa muhatap olup, O'nu okumaya başlayan kişi önce çok şaşırır. O zamana kadar hiç görmediği bir sistem ve hiç duymadığı bir üslup karşısında şaşkın ve hayran bir şekilde kala kalır. Çünkü O'nun sistematiği, kitaplarla ilgili olarak alışılmışın dışında ve oldukça farklı, fakat bir o kadar etkili ve önemlidir. Zira o 'dosdoğru' bir hayatın kendisi, 'dosdoğru' bir hayatın yegane rehberidir. Onu okuyan ilahi iradenin sesini duyar, gerçek ilmin ışığını fark eder 'dosdoğru' hayat yolunun siluetini fark eder. Ondaki ilahi ses, kalbi ve kafayı en ücra köşelerine kadar etki altına alır. Üstelik onu baştan sona okumak veya belirli bir kısmını okumak da zorunlu değildir. Okumaya nereden başlanırsa başlansın, ilahi iradenin insana yönelik hitabı, insanı 'dosdoğru' bir inanç ve hayata sevk eden gücü bütün yüceliğiyle açığa çıkar. Hatta bir veya birkaç ayeti dahi okumak, ilahi sesi duymak ve 'dosdoğru' olanlarla 'doğru görünme gayretinde olanlar' arasındaki farkı anlamak için büyük oranda yetip artacaktır bile. (Kur'an ve Hayat)
- ... Elbiseni temiz tut. (74:4) 'Elbiseyi temiz tutmak' , Araplar arasında kullanılan ... bir deyimdi. Araplar, yalan söyleyen veya sözünde durmayan kimse için ''elbisesini kirletti 'derlerdi. Yine aynı şekilde olmak üzere, iffetli kimseler için de 'eteği/elbisesi temiz' derlerdi. Bu ayetle, Rasûlullah (s)'e, her türlü ahlâksızlıktan, ... yüz kızartıcı davranışlardan uzak durulması emredildi. (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Doğal olmayan, başka bir değişle kimyasal yapıları bozulmuş transgenik ürünlerin insan metabolizmasında nelere yol açabileceğini kestirmek şimdilik pek mümkün değildir. Bu kuşku bütün dünya tarafından paylaşılmaktadır. Ağır bir açlığın pençesinde kıvranan Zimbabwe'de hükümetin ABD'nin transgenetik tohumla üretilmiş tahıl yardımı önerisini kesin bir dille reddetmesi ve İngiltere Gıda Standartları Temsilciliği tarafından yapılan bir seri araştırmada, GDO'lu ürünleri tüketen kişilerin çoğunda gut hastalığının belirtilerine rastlanması ve Japonya'da genetik değişimli bir bakteriye bağlı olarak meydana gelen bir sendromun, 37 kişinin ölümüne neden olması GDO'lar konusunda birçok ülkede büyük kuşkulara yol açmış ve tepkilere neden olmuştur. (Modern Çöküş)
- "Fakat her şeye rağmen dönemin bütün tasavvufi düşüncesini bir kalıp içerisinde düşünemiyoruz..." (Vahiyden Kültüre)
- Vallahi ağlamakla hüznümün azalacağını bilseydim ağlardım. (Hz. Muhammed'in Hayatı)
- Hatice, ilk zamanlar hiç aklında olmadığı halde, zaman geçtikçe yakından tanıdığı ve ahlakına hayran kaldığı Muhammed'in aradığı hayat arkadaşı olabileceğini düşünmeye başladı. Onun bu düşüncesi kavminin kendisi için bir sıfat olarak kullandığı 'Tahire' isminin gereğine uygundu. Tahire'ye uygun olan ancak bir 'tahir'di ve' tahir' de Muhammed'den başkası değildi. (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Bağlarına sığınmış iki yabancıyı uzaktan seyreden bahçe sahipleri, kim olduklarını bilmedikleri bu kişilere köleleri ile yemeleri için bir miktar üzüm gönderdiler. Köle kanlar içerisindeki iki yabancıya çekinerek yaklaşıp üzümü ikram etti. Resulullah, kanlı elini üzüme uzatırken 'Bismillah dedi. Köle şaşırdı; şaşkın bir halde bakakaldı. Köleye dönen Resulullah sordu: 'Nerelisin?" Hala şaşkınlıgını üzerinden atamamış köle, 'Ninova'dan' dedi. Resulullah sakinliğini hiç kaybetme den, sanki biraz önce taşlanmış, hâlâ vücudundan kanlar akan kişi kendisi değil miş gibi, aynı sakinlikle; 'Ninova mı? Salih insan Yunus b. Metta'nın şehrinden öyle mi?' dedi. Köle daha da şaşırdı: 'Sen Yunus b. Metta'yı nereden biliyorsun?' diye sordu. Resulallah; 'O benim kardeşimdir. O bir peygamberdi, ben de peygamberim' dedi. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1)
- "Vallahi, eğer Allah hidayet etmeseydi biz doğru yolu bulamazdık." (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- Eşcinsel sapması 1960'lardan sonra politik ve yasal desteklerle kendisini meşrulaştırma sürecine girerken ilginç bir şey yaşanmaya başlamıştır. Eşcinsel zihniyet, eşcinsel olmayan insanları cinsel hayatları nedeniyle suçlayamamış, ama kendisini normal eksine oturtarak diğerlerini sapkın olarak nitelemeyi başarmıştır. Bu yapılırken de psikolojinin bazı bulguları ve kavramları çok ustalıkla kullanılmıştır. Artık eşcinsel olmayan ve eşcinselliği olumlu değerlendirmeyenler hastadır, sapkındır. Eşcinsel olmayanları sapkın ve hasta gösterme çabalarının temel kavramı fobidir. Eşcinselliğe ve eşcinsellere yönelik olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olanlar fobik olmakla itham edilmişlerdir. Bu bağlamda homoerotikfobi (1967), antihomoseksüellik (1976), heteroseksizm (1978), homonegativizm (1980) gibi çeşitli kavramlaştırmalara gidilmiştir. Ancak yaygın şekilde tercih edilen kavram homofobi olmuştur. Bu da ilginç bir kavramlaştırmadır; çünkü insandan korkmak anlamına gelmektedir ve böylelikle vurucu etkisi hayli artırılmıştır. (Modern Çöküş)
- Günümüz dünyası ; modern zamanlar cehaletin zirveye ulaştığı, cahileyenin belkide tüm insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar sistemlestiği ve güç kazandığı bir dönem olarak anlam kazanmaktadir. (Yol Ayrımı)
- Bireylerin sekülerleşmemesi, dinin bireylerin üst kimliğini oluşturmaya ve hayatlarında etkin olmaya devam etmesi, Baü’daki anlam ve biçimiyle laikleşmenin oluşmasına engel teşkil etmiştir. Çünkü, İslam, Hıristiyanlıkla kıyaslanamayacak kadar bireysel ve toplumsal hayatın içerisine köklerini salmış durumdadır. “Halka rağmen”ci programlar kadar, “İslam’a rağmen”ci programların da sorun oluşturucu olduğu görülmüştür. (Cumhuriyetin Tarihi)
- "İdrakimi gideren, benden aşağısını bana güldüren bir şeyi içmem...." (Kur'an ve Hayat)
- Fâtıma ile Ali’nin ilk çocukları doğduğunda, yiğit bir savaşçı olan Ali, bu özelliğinin etkisiyle oğluna ‘Harb’ ismini vermek istedi. Resulüllah isimler konusunda hassastı. Kan, kin, şiddet, kötülük, felaket çağrıştıran isimlerden hoşlanmazdı. Bu nedenle Ali’nin seçtiği ismi beğenmedi. Anne ve babanın iznini alarak doğumuna çok sevindiği torununa kendisi isim verdi. Ünce torununun kulağına ezan okudu ve o güne kadar Araplar arasında hiç rastlanmayan bir ismi torunu için seçti. Torunu için seçtiği isim Hasan idi. Anlamı güzellik demekti. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- "Ancak bugün gelinen aşamada, Kur'an'ı anlamamak esas aldı." (Yol Ayrımı)