Yol Düşleri - Cemal Şakar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yol Düşleri kimin eseri? Yol Düşleri kitabının yazarı kimdir? Yol Düşleri konusu ve anafikri nedir? Yol Düşleri kitabı ne anlatıyor? Yol Düşleri PDF indirme linki var mı? Yol Düşleri kitabının yazarı Cemal Şakar kimdir? İşte Yol Düşleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Cemal Şakar
Yayın Evi: İz Yayıncılık
İSBN: 9786053260219
Sayfa Sayısı: 72
Yol Düşleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Cemal Şakar’ın öykülerinde anlatım tekniği olarak fantastik yapı, rüya ve sesler dolayısıyla belirir. Yol Düşleri’nde, şehre alışmak zorunda kalan bireyin öyküsünü anlatan “Sır”, otel odasında kalan gencin, garip bir sesin peşine düşmesini anlatır. Nitekim aynı birey, “Ses” öyküsünde, rüya ve geçmişe dönüş fantastiğiyle aradığı sesle buluşur. Sesin sahibi, ölümün eşiğinde bulunan ve hikmetler söyleyen birisidir. Ancak bu yapı tasavvufi, metafizik, sezgisel bir geçiştir ve rüya hâline denk gelişi, fantastiğin bizim tanımladığımız kararsızlıkla yerleştirilecek biçiminin dışındadır...” diyor, Ertan Örgen.
Yol Düşleri Alıntıları - Sözleri
- Acemisiyim sükutun, bağışlanmayı diliyorum..
- insanların beni anlamaya , ele geçirmeye çalışamalarına tahammül edemiyorum .
- İçinde bulunduğum mekanda ve zamanda kendime yer arıyorum.
- Kayboluyorum, bir yerlerde başlamış ve bir yerlerde bitmeyecek, kesintisiz ve bölünemeyen bu akış içerisinde.
- beraberliğimiz ruhumun tek azığıydı
- hayatı gürültüler ve koşuşturmalar içerisinde ayrıntılarıyla yaşamasını beceremem .
- dildeşinden ayrı düşen , yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir .
- hayatı gürültüler ve koşuşturmalar içerisinde ayrıntılarıyla yaşamasını beceremem..
- "İçinde bulunduğum mekanda ve zamanda kendime yer arıyorum."
- "Dildeşinden ayrı düşen, yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir. "
Yol Düşleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Cemal Şakar’ın bir öykü kitabını daha bitirdim. Yol Düşleri yazarın ikinci kitabı. Kitapta anlatılan öykülerin ana teması yol, yolcu, arayış, sorgu. Kendini bulma kendini tanıma yolunda daha çok içe doğru bir arayış. Yol bulma çabası. Ruhuyla, bakış açısıyla mekânlara farklılıklar kazandırıyor. Zamanlara da. Belki bulunduğu zamandan daha farklı, daha geniş, daha inşirah dolu zamanlara. Sonra sonra evini, kitaplarını her şeyi yakıp zamanı ve mekânı yok edip yoluna devam ediyor. Yıllar önce Çehov’un hikâyelerini okumuştum. Bu tarz eserleri okudukça içimde yeniden Çehov okuma isteği geliyor. Serimsiz, düğümsüz, çözümsüz, belli bir sonucu olmayan, daha çok okuyucunun duygularını, muhayyilesini dalgalandıran öyküleri. Ama önce Katherine Mansfield’in Bir Gece Vakti kitabını bitirmeliyim. Yol Düşleri’nden altını çizdiğim birkaç cümle: Kendimle yüz yüze gelmek, kendimi izah edebilmek için bana biçilen ömürden başka çalacağım kapı yok. * Her şeyi geride bırakıp birine gitmek ya da her şeyi geride bırakıp size geleceğine emin olduğunuz insanların olduğunu bilmek hayatı yaşanır kılar. * Ben tükenen beraberliklerin değil, ulaşamadığım üretken yalnızlıkların peşindeyim. Zamana sığmayan bir zamanın, zamanın dışındaki bir yerin, bir makamın aracısıyım. * Ben nereye gidersem gideyim içimdeki sıkıntıyı, yere göğe sığmazlığımı da oraya taşımayacak mıydım. Belki ben göğsümün daralmasıyla varım. (Sait Köşk)
Düş; Yola çıkarken hayalini kurduğumuz ne varsa o mu? Yoksa kana bulanan dizimize bakarken söylediğimiz bir söz mü? Düş, düşmek zaten. Düşe düşmek. Her düşüş beraberinde bir sırrı getirirse hayatımızın sonuna kadar o sırrın neye dönüşeceğini mi bekliyor olacağız? Diyelim bekledik, beklemeleri severek. Sırrı sese dönüştürmeye çalışmak mı tüm bu beklentiler, bu bekleyiş sese ulaşmak için mi? Peki yok mu bu sırrı bilen. Sen, ben bilmesek de yok mu? Sorularla cebelleşiyorum. Çünkü daha ilk öyküde bir soru girdi zihnime ; ‘’Yordamlarıma güvenebilir miyim? ’’Yordam değil mi ki bir ihtimal ve ihtimaller değil mi ki güveni zedeleyen hafif şiddette artçı sarsıntılar? Yazılanların her biri ihtimaller penceresinden baktırırken ışık mı karanlığı bölen yoksa karanlık mı ışığı yutan ayrımına çoğu zaman varamıyoruz. Sorular karanlığa tutunarak yeni yeni sorular doğururken karanlığın sessiz soluğunun doğurgan olduğuna ikna olmaya başlama zamanımızın geçtiğini düşünmek sadece bu satırlara mahsus mu kalacak? Yollar diyor yazar, yollar yürüyelim diye kalbimizi dürter. Karanlıkları yararak yürümenin, bedeninden soyunup seni senden çıkaracağına inandırmak mı amacı? Dipsiz gece, kendimizi nefesimizden bulalım diye var edilmiş olmasın sakın? Karanlığın, kalbimizin karartısını alıp götürmek için yaratılmış bir nimet olduğunu anlamak mı karmaşık olan? Okumak bahşedilmiş engin insan, geceyi gerçekten kavrayabildi mi? Tüm sorular peşin sıra gelirken hayat gerçek/ten bir masal mı? Herkesin, birileri öyle derlerdi dediği, bir var bir de bakmışsın yok olan bir masal. Uzakları anlattılar, ulaşılamaz uzaklardan bahsettiler hep. Meğer içimizmiş o uzaklar. Karanlık diye korkup girmediğimiz başka başka zamanların peşine düştüğümüz uzaklar. Sorular soruları doğurdu. Başlangıcı gündüzler, sonları gece olan bir sürü düş gördürdü okurken. Düştüğün düşten kalk, silkelen dedi sonra. Kalktım, dizlerimi sildim. Yolculuğumda istikametim değişir sandım. Yolum doğru, ben yanlışmışım. Kendimi yanıltmışım… (Melike)
Yazar; "Yol" kelimesinin büyük oranda mecazi anlamını kastederek kitabını isimlendirmiş diye düşünüyorum. İnsanın iç dünyasına, hakka, hakikate dair yolculuklar öncelenmiş... (Mesut)
Yol Düşleri PDF indirme linki var mı?
Cemal Şakar - Yol Düşleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yol Düşleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cemal Şakar Kimdir?
Türk öykü yazarı.
Karesi İlkokulu’nu (1973), Atatürk Ortaokulu’nu (1976), Muharrem Hasbi Lisesi’ni (1979), Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdi (1983). Balıkesir’de aile şirketinde çalıştı. Halen İstanbul'da bir kamu kuruluşunda çalışıyor; e-edebiyat dergisi Edebistan.com’un yayın yönetmenliğini yürütüyor.
Edebiyat hayatına, 1982’de Aylık Dergi’de yayınlanan "Bir İnsan Ölür, Bir Yıldız Kayarmış" adlı öyküsüyle başladı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Kayıtlar Dergisi'nin çıkışında yer aldı. Öykü ve denemeleri Aylık Dergi, Yönelişler; Mavera; Yedi İklim; Kayıtlar; Hece; Hece Öykü; Yumuşak G; edebi Müdahele; Tasfiye; Söz Ve Adalet; Eski Yeni; Kur'ani Hayat ve İtibar dergileriyle Yeni Şafak Kitap’ta yer aldı.
Cemal Şakar Kitapları - Eserleri
- Adı Leyla Olsun
- Sular Tutuştuğunda
- Portakal Bahçeleri
- Yol Düşleri
- Hikayat
- Mürekkep
- Utanç
- Kara
- Pencere
- Hayalperdesi
- Esenlik Zamanları
- Yazı Bilinci
- Sessiz Harfler
- 40 Soruda Türk Öyküsü
- Sel ve Kum
- Gidenler Gidenler
- Edebiyat Ne Söyler
- Edebiyatın Sırça Kulesi
- Edebiyatın Doğası
- Hasan Aycın'ın Çizgi'si
- Satır Arasındaki Anlam
- İmge Gerçeklik ve Kültür
- Yazının Gizledikleri
- Dile Kolay
Cemal Şakar Alıntıları - Sözleri
- O vakitte içimden bir değil, binlerce parça kopmuş olup bundan böyle titrek oyuk bir gölgeydim zaman dışı, eskitilip atılmış bir yalnızlık kadar suskun. (Sessiz Harfler)
- Kendime giden bir yol bile bulamıyorum. (Adı Leyla Olsun)
- Ben-sen, özne-nesne dedi ve her şeyi ikiye böldü. Kendini kudretli bildi, zira kudretin hikmetin ardında gizli olduğunu bilmiyordu. Aklınca varolanlar arasındaki bağın sırrını çözdüğünü düşündü ve bunlara yasa dedi. Yazdığı yasanın üstündeki Yasayı unuttu. Ait olduğu bütünden koptu ve ileriye doğru yürümeye devam etti. O yürüdükçe her şeyin onun yasasına uyacağını düşündü. Tabiatın bir tabiatı olduğunu unuttu. Ve tabiat tabiatının gereğini yerine getirdi. Rüzgar esmeye, yağmur yağmaya, ateş yakmaya devam etti. İnsan geriye dönüp baktığında mamur beldelerin tarumar, bıraktığı izlerin yok olduğunu gördü. Bunu öteki'nden bildi ve kendiyle savaşa başladı. Öldürdükçe azgınlaştı, azgınlaştıkça daha çok öldürdü; öldürdüğünün kendi soyu olduğunu, insanlık olduğunu, insaniyet olduğunu ve kendi olduğunu bilmedi ve insan kendi tabiatından da uzaklaştı. (Utanç)
- Yolculuk varmaktan güzeldir bazen. (Hikayat)
- Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır. (40 Soruda Türk Öyküsü)
- Mevsim güz olsun. Güz ne de olsa hazır bir hüzündür (Esenlik Zamanları)
- "...Bozkırın uçsuz bucaksızlığı,aynılığı, hiçbir sürprize açık olmaması onu tedirgin etmiş, gerginleştirmişti..." (Hikayat)
- dildeşinden ayrı düşen , yüz türlü nağmesi olsa bile dilsizdir . (Yol Düşleri)
- Neydi Özlem? Özlemlerim! Dünyaya bakışıma göre şekillenen düşler... (Sel ve Kum)
- Onunla araya sözcükler girmeden söylesirdik. (Esenlik Zamanları)
- Başkalarına bir iz bırakmak için kendimi ortaya koydum. Simdi sadece başkalarının izlerini basarak yürüdüğümü fark ediyorum (Sel ve Kum)
- İnsanın artık yolculuklarını mekanda değil zamanda yaptığı, mekânın zaman tarafından sıkıştırıldığı yeni yaşama biçiminde mesafeler artık metreyle değil, zamanla ölçülür oldu. (Edebiyatın Sırça Kulesi)
- Dönecek miydi acaba? Benden cesaret bulup da mı gitti yoksa? (Gidenler Gidenler)
- Pierre Bersuire Tanrının Kitabı olarak dünya imgesini oğula genişletir: İsa, Meryem'in teni üzerinde yazılmış bir tür kitap gibidir. Kitap baba tarafından konuşulmuş, Meryem'in İsa'ya gebe kalması ile yazılmış, doğum ile aydınlanmış, çarmıhta düzeltilmiş, kırbaçlama sırasında silinmiş, yaraların izleri ile noktalanmış kılmış, mihraptaki ağaçların üstünde süslenmiş, akan kandan nurlanmış, yeniden doğuş için ile yükselmiştir ve yükselişte sıralanacaktır. (Alberto Manguel) (Yazı Bilinci)
- Görsellik görünenin , o an bize göründüğü şekliyle görmek ve onu bir bağlam içinde sunmak işidir; dolayısıyla tasviridir ve biriciktir. (Edebiyat Ne Söyler)
- ...zamanın dışına düşememek, zamandan kopamamak, zaman çeker, zaman sürükler, zaman belirler, zaman kaderdir, kader ânıdır zaman (Adı Leyla Olsun)
- Zaman-mekan sıkışması, global köy, hatta giderek global mahalle metaforlarıyla üretilen yeni söylemde, dünyanın hızla küçüldüğü, neredeyse bir uydunun görüş açısı içine girdiği anlatılmaktadır. (Edebiyatın Sırça Kulesi)
- Tenimden kurtulan ruh şaşakaldı, şaşırakaldı, gündüz mü, gece mi bilemedi, şaştı bu habis işlere. Dedim di, rahat dur, çürü içimde, içimde çürü de kimseye zararın olmasın, korkutma ortalığı, bulaştırma habisliğini; yok, dedi, durmam gayri bu mahpusta, kendi kendimi zehirliyorum... (Kara)
- Kuşlar, böcekler, uçuşan her şey, hatta yüreğim bile, derdi, bu ışığa tutunarak, onların açtığı yoldan başbaşka iklimlere göç ediyor. (Pencere)
- gökle yerin arasında sıkışıp; güneşle karanlıklar arasında kaybolup; daralan, üzerine üzerine gelen göğün altında boğuluyorken... (Mürekkep)