diorex

Zen ve Okçuluk - Eugene Herrigel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zen ve Okçuluk kimin eseri? Zen ve Okçuluk kitabının yazarı kimdir? Zen ve Okçuluk konusu ve anafikri nedir? Zen ve Okçuluk kitabı ne anlatıyor? Zen ve Okçuluk PDF indirme linki var mı? Zen ve Okçuluk kitabının yazarı Eugene Herrigel kimdir? İşte Zen ve Okçuluk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.08.2022 10:00
Zen ve Okçuluk - Eugene Herrigel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Eugene Herrigel

Çevirmen: Ömer Cemal Güngören

Yayın Evi: Yol

İSBN: 9789757569145

Sayfa Sayısı: 113

Zen ve Okçuluk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gerek Almanya'da gerek Amerika'da yayımlandığı zaman büyük bir ilgi uyandırmış ve Almanya'da 33.basıma ulaşmış olan bu kitap Suzuki'nin önsözüyle birlikte bugün artık Zen klasikleri arasına girmiştir. Japonya'ya 1924 yılında felsefe profesörü olarak giden ve Zen'le tanışmak isteyen yazar o zamanlar Batılılara kapalı olan Zen'i öğrenebilmek için okçuluk yolunu seçmiş. Bu kitapta, çok sarp ancak belki de o oranda kestirme ve dolaysız görünen okçuluk yolunda nasıl yürüdüğünü, yolda ne gibi güçlüklerle karşılaştığını, ustalığa ve Zen'e nasıl ulaştığını çok rahat ve sürükleyici bir dille, sıkmadan, bilmecemsi ve en anlaşılmaz Zen düşüncelerini bile açıklığa kavuşturarak, gerçeğe yol arayan kimselere ışık tutarak anlatmaktadır. Kitapta, bir Zen sanatı olan Japon okçuluğuyla yurdumuzdaki eski okçuluk geleneği arasındaki benzerliklere değinen bir inceleme yazısı da yer almaktadır.

Zen ve Okçuluk Alıntıları - Sözleri

  • Yokluktan fışkırıyormuşçasına duygular, duyumsamalar, kaygılar ve birbiriyle ilişkisiz, karmakarışık düşünceler ansızın çıkagelirler. Ne kadar akla sığmaz, çarpıcı olurlarsa, ne kadar bastırılırlarsa o kadar büyük bir baskı ve kararlılıkla bilinçte yerleşmeye çalışırlar.
  • Eller ve ayaklar fırçalardır; tüm evren ise, üzerine yaşamının yetmiş, seksen, doksan yılı boyunca resmini yapabileceği bir tuvaldir. Buna da "yaşamöyküsü" denir.
  • Okçu en olgun duruma geldiğinde, artık tavşanın boynuzu ve kaplumbağanın tüyüyle ok atabilir. Yay ve ok olmadan tam ortayı vurabilir. İşte o kişi gerçek anlamda ustadır, yapılmadan yapılanın ustasıdır. Yapılmadan yapılanla, hem ustadır hem usta değildir. Bu dönemeçte okçuluk devinmeden devinmeye, dans etmeden dans etmeye, yani Zen’e dönüşür.
  • Bedensel rahatlık ve dirilik aşamasından ruhsal rahatlık ve dirilik aşamasına geçebilmek için yalnızca solunum alıştırmaları yeterli olmuyor, kişinin kendi kendisini bin bir türlü bağlardan kurtararak kişiliğinden sıyrılması gerekiyor ki o kişi kendi derinliklerine özgürce dalabilsin ve kişiliğin ötesindeki o adsız kaynaktan doya doya tadabilsin.
  • Acıkınca yiyorum, yorulunca uyuyorum..
  • (...) duyularımızı kilitlemeye ve zorla duymamaya çalışarak değil, onlara karşı koymayıp, aldırmamakla başarılır.
  • (...) belirli bir olgunluğa erişmemiş olan kimse ne denli kendisini sakınarak, ön yargılardan sıyrılmaya çabalayarak, yavaşça ve yumuşakça gizli anlamlara yaklaşmaya çalışırsa çalışsın, her an yanılgı batağına batma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
  • Onun sonunda gerçeğe rastlaması için ne kadar çok şeyi yenmesi ve geride bırakması gereklidir! Hedefine giderken yarı yolda, olanaksız olanı eline geçirmeye çabaladığı duy­gusuna ne kadar sık kapılır! Fakat yine de, bu olanaksız görünen şey mümkün ve hatta kendiliğinden anlaşılır hâle gelir.
  • ''Mağrurlanmayın, vuran da vurulan da ''O'' dur.''
  • Bu yüzden satori, psikolojik dilde, "ben"in sınırlarının öte yanıdır. Mantıken incelenince, reddetmenin ve onaylamanın bileşkesine bir bakış anlamını taşır; metafizik dilde, varlığın oluş ve oluşun varlık olduğuna dair bir iç sezgisel kavrayıştır.
  • Zen ile diğer bütün dinsel ya da gizemsel türden öğreti­ler arasındaki ayırım, onun asla günlük hayatımızdan yit­meyişi ve yine de bütün pratik uygulama olanağında ve doğruluğunda dünyasal lekelenişin ve tedirginliğin sahne­sinden kişiyi dışarıya çıkaran bir şeyi içinde taşıması olgu­sudur
  • Sanat sanatsız olur; ok atma ok atmamaya ve yaysız oksuz bir atışa dönüşür. Öğretmen yeniden öğrenci, üstat ise işe yeni başlayan hâline gelir.
  • Usta yalnızca bir gün şunları söyledi. "En yüksek gerilimde kendini bırakamamanın, bir amaç gütmeden sabrederek orada kalamamanın sizi nerelere sürüklediğini gördünüz. Siz öğrenirken bile sabredemeyip 'acaba başarabilecek miyim' diye sürekli kendinizi sıkarsanız bir adım ilerleyemezsiniz. Ne olacağını ve nasıl olacağını görmek için sabırla bekleyiniz."
  • Ok hedefi vurmak için atılmaz, kılıç hasmı yere yıkmak için savrulmaz, dans gösteriş için edilmez. Amaç bilincin bilinç ötesi gerçekle uyumunu sağlamaktır.”

Zen ve Okçuluk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okunmasa da olur denilen cinsten bir kitaptı. Bir kaç bilgi edindim, zen, okçuluk, Budizm vs, vs, bu da kazancım olsun. Girişteki Osmanlı dönemine ait okçuluk hakkındaki bilgilerin kitapla ne alakası vardı, anlamadım gitti. (Ünal Özüm)

“Gerek Almanya’da gerek Amerika’da yayımlandığı zaman büyük ilgi uyandırmış ve Almanya’da satış rekorları kırmış olan bu kitap, Suzuki’nin önsözü ile birlikte bugün artık Zen Klasikleri arasına girmiştir. Japonya’ya 1924 yılında felsefe profesörü olarak giden ve Zen’le tanışmak isteyen yazar, o zaman Batılılara kapalı olan Zen’i öğretebilmek için okçuluk (Kyudo) seçmiş. Bu kitapta, çok sarp ancak belki de o oranda kestirme ve dolaysız görünen okçuluk yolunda nasıl göründüğünü, yolda ne gibi güçlüklerle karşılaştığını, ustalığa ve Zen’e nasıl ulaştığını çok rahat ve sürükleyici bir dille, sıkmadan, bilmecemsi ve en anlaşılmaz Zen düşüncelerini bile açığa kavuşturarak, gerçeğe yol arayan kimselere ışık tutarak anlatmaktadır.” Yazıma kitabın arka kapak yazısı ile başladım çünkü kitabı en güzel özetleyen cümleler bunlardı. Kendi yaşamından bir kesiti konu alan bu kitap ile yazar Zen ve Okçuluğu birleştirerek okuyucuya aktarmıştır. Nasıl mı orası kitapta gizli… #kitapyorumu Kitabı genel olarak değerlendirdiğimde çok beğendim. Kitabın kısa olması, istediği mesajı okuyucuyu yormadan direk vermesi, kitabı sıkılmadan okunmasına sebep olmuş. Kısa dediğime bakmayın kitap çok düşündürücü ve etkileyici çünkü içerisinde yer alan bilgiler okuyucuyu yer yer derin düşüncelere ve araştırmalara itmektedir. Ayrıca yazarın kendi hayatını konu alması hissettiklerini aktarma konusunda daha çok etkili olmuştur. Spiritüel konular ile ilgisi olan arkadaşların çok beğenerek okuyacağını düşünüyorum. (Bayram Gülçin Algan)

Zen ve Okçuluk PDF indirme linki var mı?

Eugene Herrigel - Zen ve Okçuluk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zen ve Okçuluk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Eugene Herrigel Kimdir?

Eugene Herrigel Kitapları - Eserleri

  • Zen ve Okçuluk
  • Zen Budizmi Yolu
  • Yay ile Ok Atış Sanatında Zen

Eugene Herrigel Alıntıları - Sözleri

  • "Kim ki bir çok acının içinden geçmiştir, o doğru yoldan sapmak tehlikesine düçar olur çünkü acı çekmenin anlamı gizlidir ve sadece onu yenebilene o aşikar olur." (Zen Budizmi Yolu)
  • "Başarısızlığı şifa vericidir." (Zen Budizmi Yolu)
  • Alıştırma yapmak, tekrarlamak ve tekrarlananın yeniden tekrarı, ilerleyen bir arttırılışla geniş alanlara yayılmakla belirgin olur. Bu, hiç olmazsa bütün geleneğe bağlı sanatlar için geçerlidir. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Üstat dedi ki: "Başarısızlığınız, başarılı olmaya çaba harcadığınız ve onu düşündüğünüz için ortaya çıkıyor. Tamamen soluk almaya veriniz kendinizi. Sanki bundan başka hiçbir işiniz yokmuş gibi davranınız!" (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Bu yüzden satori, psikolojik dilde, "ben"in sınırlarının öte yanıdır. Mantıken incelenince, reddetmenin ve onaylamanın bileşkesine bir bakış anlamını taşır; metafizik dilde, varlığın oluş ve oluşun varlık olduğuna dair bir iç sezgisel kavrayıştır. (Zen ve Okçuluk)
  • "Yapacağınız şeyi düşünmeyiniz, onun nasıl yapılması gerektiğini tasarlamayınız. Atış nişancıya sürpriz gibi gelirse ancak o zaman kaygan bir atış haline gelecektir" (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • (...) belirli bir olgunluğa erişmemiş olan kimse ne denli kendisini sakınarak, ön yargılardan sıyrılmaya çabalayarak, yavaşça ve yumuşakça gizli anlamlara yaklaşmaya çalışırsa çalışsın, her an yanılgı batağına batma tehlikesiyle karşı karşıyadır. (Zen ve Okçuluk)
  • Eflatun 7. Mektubunda şöyle der: "Ciddî şeyleyle uğraşan ciddî bir adam, yazmamalıdır." (Zen Budizmi Yolu)
  • Yıllar yılı süren kesintisiz içe bakışla, yaşamla ölümün esasında bir ve aynı şey olduğunu ve aynı kader düzeyine girdiklerini öğrenmiştir. Böylece yaşam endişesinin ve ölüm korkusunun ne anlama geldiğini artık bilmez.O, bu dünyada seve seve yaşar; bu nokta Zen için çok karakteristiktir ve ölüm düşüncesine kendisini kaptırmadan her an dünyadan ayrılmaya hazırdır. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • "O içinde çöken ve yeniden alevlenen bir ateş değildir, tersine sessiz bir kor ateş gibidir... Kendi içinden beslenir. Hiç bir hayal kırıklığı uyandırmayan, aynı zamanda dıştan bir yüreklendiriş beklemeyen, içine iyiliğin, acının, şükredişin de karıştığı, bir şey istemeyen, kendisini empoze etmeyen, hak iddiasında bulunmayan, peşinden gitmeyen, tedirgin etmeyen ve vermek için almayan bir sevgi." (Zen Budizmi Yolu)
  • İnsan düşünen bir varlıktır, ama o büyük eserlerini, önceden hesaplamazsa ve düşünmezse meydana getirir. "Çocukluk" uzun yıllar alıştırma yapıldıktan sonra kendi kendini unutma sanatında yeniden ele geçirilmelidir.Eğer buna erişilmişse insan düşünür ve yine de düşünmez. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Okçu en olgun duruma geldiğinde, artık tavşanın boynuzu ve kaplumbağanın tüyüyle ok atabilir. Yay ve ok olmadan tam ortayı vurabilir. İşte o kişi gerçek anlamda ustadır, yapılmadan yapılanın ustasıdır. Yapılmadan yapılanla, hem ustadır hem usta değildir. Bu dönemeçte okçuluk devinmeden devinmeye, dans etmeden dans etmeye, yani Zen’e dönüşür. (Zen ve Okçuluk)
  • Yay ile ok atma ustalarının üzerinde durdukları bazı deyimleri kullanırsam, burada nişancının tüm eylemine karşın, hareketsiz orta nokta haline gelişi söz konusudur. Bundan sonra en büyük ve en son şey kendisini gösterir: Sanat sanatsız olur;ok atma ok atmamaya ve yaysız oksuz bir atışa dönüşür. Öğretmen yeniden öğrenci, üstat ise işe yeni başlayan haline gelir. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • "Adlandırılmayan duygular güçlerinden hiç bir şey yitirmezler. Daha çok içtenlik ve güç kazanırlar." (Zen Budizmi Yolu)
  • Üstat, "Gerçek sanat amaçsızdır ve maksatsızdır" diye bağırdı........ Çok ama çok istekli bir iradenizin olması, sizin için bir engel oluşturmaktadır. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Acıkınca yiyorum, yorulunca uyuyorum.. (Zen ve Okçuluk)
  • "Görünmeyen iç eser onun insani payesini sağlar: Bir dilenci içten bakıldığında bir kral olabilir. Bir kral, bunun tersi, içi boş bir kimse olabilir." (Zen Budizmi Yolu)
  • Bedensel rahatlık ve dirilik aşamasından ruhsal rahatlık ve dirilik aşamasına geçebilmek için yalnızca solunum alıştırmaları yeterli olmuyor, kişinin kendi kendisini bin bir türlü bağlardan kurtararak kişiliğinden sıyrılması gerekiyor ki o kişi kendi derinliklerine özgürce dalabilsin ve kişiliğin ötesindeki o adsız kaynaktan doya doya tadabilsin. (Zen ve Okçuluk)
  • "Başlangıç ve son olan sessizlik karşısında bu gürültü nedir ki?.." (Zen Budizmi Yolu)
  • (...) duyularımızı kilitlemeye ve zorla duymamaya çalışarak değil, onlara karşı koymayıp, aldırmamakla başarılır. (Zen ve Okçuluk)

Yorum Yaz