diorex
Dedas

Evladınıza Ev, Araba değil; değer kavramlarını bırakın!

Evladınıza Ev, Araba değil; değer kavramlarını bırakın!

Şunun şurasında kurban Bayramına 2,3 gün kalmış,birileri mutluluk peşinde koşarken bir başkaları karşı karşıya kaldıkları hüzün ve keder dolu bir bayram geçirecektir.Belki dünyanın kuralı budur diyecek ve başta beni bile tenkit edeceksiniz. Yok dostlar bu kadar basit değil ve öyle üstten geçiştirilmelidir. Hayat öyle hafife alınacak ve öyle basite indirgenecek bir alan değildir. Ne geldiyse başımıza “Bana ne demekten, beni ilgilendirmez diyerek hafif görünmekten ve gamsızlık pozisyonunda vurdum duymaz davranmaktan” gelmiştir. Rabbine kul olarak kendini görecek olan mahluk,”Komşusundan bir haber,yakınından çok çok uzak ve fıtratının zıt yönünde yol almak “ diye ne bir hakkı ve nede bir lüksü vardır. Başkasının derdiyle dertlenen,beri taraftaki huzursuzluktan rahatsızlık duyan ve kendini bulunduğu toplumun önemli bir parçası olarak hisseden önemlidir, değerlidir ve kıymetlidir.
Şöyle azıcık rahatlamak için ajanslara bakayım dedim de…Ne diyeyim kardeşlerim? Bakmaz olaydım. Pişman ve üzüntülü bir şekilde günümü zehir ettim. Şunu açık olarak ifade edeyim ki,üzüldüğüme üzülmüyorum. Neden bu durumdayız diye ve neden bu gördüklerim güzel milletimin adeta bir değişmez kaderi haline gelmiştir diye kahroluyorum.
-Falan ilçenin şu kırsal kesiminde henüz belirlenemeyen bir nedenle silahla kendini yaralayan kadın kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
- şu X ilçede iki grup arasında çıkan bıçaklı kavgada bilmem kaç kişi yaralanmıştır.
-Kurban Bayramı alışverişinde çıkan tartışmada, Pazar esnafı birbirine girdi.
Allah’tan bir güzel habere rastladım ki,
-Öğrenciler yardıma muhtaç ailelere bayram şekeri dağıttı.
-Acımasız adam çocuklarının gözü önünde eşi,ni acımasızca b..kladı. vs vs
-Ve ard arda gelen deprem haberleri.Tüm bunlar neye işaret ediyor ? bilmem; tam düşünürken şu hikaye aklıma geldi.Alıntı olan hikaye ibretlik ve toplumu şekillendirecek varlıkların bilinçli yetiştirilmesi,onlara bırakılacak mirasın ne ve nasıl olması gerektiğini içeriyor. Buyrun..
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, taksici muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olmuştu ki, Şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.
- Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru:
- Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
- Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
- Birader” dedim, ”9.75 değil, 10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
- “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!” dedi
- Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- “Vaktin var mı ağabey?”
- “Var.”
- Çek kapıyı o zaman.”
5 dakika konuştuk. İngiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:
- “Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık.”
“Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize” Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.”
“Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
- “Ne anlatırdı baban ?” dedim ?
- “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.”
- Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, ”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?”
- “Ne bıraktı?”
- “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı: “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.” Falan filan…
“Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”
“Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var. Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”
“Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
“Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.”
Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
- Nedir bomban ?”
- Nerede oturuyoruz biliyor musun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.”
SONUÇ: Evladınıza ne araba bırakınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.Kalın Sağlıcakla ..

Editör: Kadir Üründü

Yorumlar

Image
Ziyaretçi
04.06.2025 / 19:12

Yahu zaten hep fakirlere bu öğütleri veriyorsunuz. Git zenginlere bu öğütleri ver. Değer bilmeyen de onlar, toplumu soyup soğana çeviren de onlar, yanında çalışan adama karın tokluğunu çok görüp günde 15 saat çalıştıran da onlar, belediye ve milletvekili olup sadece devletin ihalelerinin peşinde koşarak ama asla tek başları sermaya ortaya koyarak bir üretim yapmayıp sadece devletin parasını iç edip halkı en berbat hizmetle yüzyüze bırakan da onlar. Bize masal anlatma git masallarını zengin zübbelerine anlat. Yok prof dahi o dersi verrmemiş yok bilmem ne bilmem ne.... Al sana ödev git Karunlara anlat göreyim senin gözü pekliğini, git halka hizmetkar olacağına seçildikten sonra devletin ve milletin kasasına çökenlere hadi bakalım. Güzel ahlak diye diye bizi köle ettiniz üçkağıtçılara. Eğer yapamıyorsan başka konularda köşe yazısı yaz. Ha konu bulamam diyorsan gel ben sana konu gösterririm.

Yorum Yaz