Gölgesinde Kaybolan İnsanlar
Dünyada mağrur olan kimse din yoluna gidemez. Kendisini gören kişi, hakkı göremez. Eğer sana rütbe, derece lâzımsa, kimseye küçümseyici bir gözle bakma. Gerçek yücelik, kibirle değil, tevazuyla kazanılır.

Büyük bir mevki, makam sahibi olduğun zaman, akıllı isen düşkün kimselere gülme. Çünkü nice makam sahibi kimsenin ayıptan düştüğü, düşkünün onun yerine geçtiği görülmüştür.
"Eğer halk sana ahlâkı güzel diyorlarsa, bundan daha yüksek bir fırsat arama. Âkıllıca düşün! Senin ayarında birisi gelip sana kibir satarsa, sen onu hakikaten büyük görebilir misin? Sen de onun gibi başkalarına karşı kibirlenirsen, karşındakilere göre sen de, o kibirlenen kimse gibi olursun. Tutayım ki ayıptan pâk ve berisin (Ayıbın yok). Fakat bana kusurlu olduğumdan dolayı hakaret etme." (Sadi)
Bu sözler, insanın yükseldikçe tevazuyu koruması gerektiğini hatırlatan güçlü bir mesaj taşıyor.
Tarihte Makamın Eriyen Yüzü
Hayat boyunca çeşitli makamlara gelir, çeşitli insanlar tanırız. Kimimiz yükselir, kimimiz düşeriz. Fakat kimse kusursuz değildir. Zaman zaman kendi geçmişimize dönüp baktığımızda, kimse bilmediği halde bizi utandıran hatalarla yüzleşiriz.
"Hiçbir iyi insan yoktur ki, bütün yaptıkları ve düşündükleri yasalara vurulursa hayatında on kez idamlık suç işlememiş olsun..." (Montaigne)
Bu nedenle, düşeni yadırgamak değil, onun yerinde olabileceğimizi hatırlamak erdemdir.
Kibrin Son Durağı
Birçok kişi tanıdım; makamdayken mütevazı olan, sonrasında da duruşunu bozmayan. Ama bir de makamını kaybedince benliğini de kaybedenler. Varlıklarının gölgesinde kaybolan insanlar… Onların kibri, makamdan daha kısa ömürlüydü.
Bir gün büyük bir devlet adamının mezarına gittiğimde içimden şöyle geçirdim:
"Hayattayken sana bu kadar kolay yaklaşmak mümkün değildi. Şimdi ise elimi kolumu sallayarak geldim, yanında dilediğim kadar kalabilirim, tabi istersem!"
Ne kadar düşündürücü değil mi? İnsan, mevkiindeyken ulaşılmaz; toprak altındayken dertsiz.
Kibir, geçici bir sarhoşluktur. Mevki, mal, mülk gelip geçer ama ahlak ve tevazu baki kalır.
"Gerçek büyüklük, makamdayken alçalmayı başarabilmektir."
Editör: Mehmet Nezir Güneş