tatlidede

Kitap Mizan Demir

Kitap Mizan Demir

 

25.07.2009 15:19:16

 

 

 

 

Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.(Hadid Süresi–25)

Kur’an-ı Kerim meallerinde demirden mecazi anlamda maddi müeyyide, hakiki anlamda ise insan hayatındaki öneminin kastedildiği belirtilmektedir.

Muhammet Esed Kur’an Mesajı adlı tefsirinde şöyle belirtmiştir: “Allah, insana doğru ile yanlış arasında ayırım yapma yeteneği vermesinin (ki bütün ilahi vahiylerin nihai amacı budur) yanı sıra, onu yeryüzündeki doğal kaynakları kendi yararına kullanma yeteneği ile de donatmıştır. Bu yeteneğin en göze çarpan sembolü insanın bütün canlı varlıklar arasında yalnız kendisine özgü olan araç yapma becerisidir ve her türlü araç yapımının- ev doğrusu, bütün beşeri teknolojilerin- başta gelen maddesi demirdir; yeryüzünde bolca bulunan ve hem yapıcı hem de yıkıcı amaçlar için kullanılabilen tek metal. Demirde mevcut olan” müthiş güç” (be’s şedid), Sadece savaş araçlarının yapımında değil, aynı zamanda daha karmaşık bir şekilde insanın makineyi insan var oluşunun temeli sayan ve içinde taşıdığı karşı konulmaz dinamizmiyle insanın tabiat ile bütün deruni bağlantılarını koparan yüksek teknolojiyi geliştirme eğiliminde de kendini gösterir. Modern hayatın en bariz yüzünü oluşturan bu hızlanan makineleşme süreci, insan toplumunun temel yapısını tehdit etmekte ve böylece “ilahi rehberlik” kavramında anlamını bulan bütün manevi- ahlaki ve ruhi duyarlılıkların giderek kaybolmasına sebep olmaktadır. Kur`an insanı bu tehlikeye karşı uyarmak için, yanlış kullanıldığı takdirde” demir”in taşıdığı potansiyel kötülüğü (be’s), başka bir deyişle, insanın teknolojik yaratıcılığının sarsıcı yıkıcı hale gelerek, ruhsal bilincini gölgelemesine ve sonuçta bütün bireysel ve sosyal mutluluk imkanlarını yok etmesine yol açması tehlikesini sembolik ve mecazi olarak vurgulamaktadır.”

Allah insanı yarattıktan sonra kendi haline bırakmamıştır. Hayatın olmazsa olmaz ilkelerini (adaleti) yerine getirmeleri için seçtiği peygamberleri ile kitabı mizanı ve demiri indirmiştir.

Kitap Kültürü, Mizan adaleti, Demir maddi gücü ifade eder. Kitap (kültürün) olmadığı bir toplum düşünülemez. Mizan (adaletin), olmadığı yerde demir kitabı (kültürü) imha eder, materyalist bir sistem ortaya çıkar. Demirin olmadığı yerde ilerleme olmaz, saldırıya açık bir toplum oluşur. Bu toplum sömürüye açık onuru tehlikede olan toplumdur.

Günümüzde doğu toplumları batıya göre demirin eksik olduğu toplumlardır. Maddi güç (buna askeri güçte diyebiliriz) yönünden zayıf oldukları için sömürge veya yarı sömürge durumundadırlar.

Batı medeniyeti kültür ve demire sahip iken mizandan (adaletten) yoksun olduğu için gözünü hırs bürümüştür. İngiltere ve Fransa 30 yıl savaşlarını icra ettiler.100 yıl Savaşlarını Avrupalıların yaptığı savaşlardır. Birinci ve ikinci Dünya Savaşları da batı ülkelerinin eseridir. Atom bombası ve kimyasal silahlar batının icadıdır. Günümüzde Ortadoğu’da Afganistan’da, Afrika’da hatta dünyanın neresinde bir savaş varsa bir tarafı batılılardır. Bunun nedeni kültürlerinin mizan (adalet) ten yoksun olmasıdır. Şöyle söylesek de doğru söylemiş oluruz: Saldırıya uğrayan, kaynakları sömürülen insanlar ve doğaları yok edilen ülkeler demirden (maddi güçten) mahrum olan ülkelerdir.

Allah’u Taala`nın yarattığı ve peygamberleri ile beraber gönderdiği kitap, mizan ve demirin uyum içinde olduğu toplumlar müreffeh, adil ve kalkınmış toplumlardır. İnsanlık bugün böyle bir iklimin oluşmasına şiddetle muhtaçtır. Saldırıları püskürtmek, ayakta kalabilmek için bilinçle, marifetle hareket etmek ve yüce Kur`an’ın bu denklemini anlayarak hayata geçirmekle mümkün olacaktır.

Tarih bunun örnekleri ile doludur. Roma İmparatorluğu maddi gücün ve refahın zirvesine çıkmasına rağmen mizanın (adaletin) ölçüsünü kaçırdığı için yıkılmıştır. Bizans ve Osmanlıların yıkılışlarının arka planında dönemlerindeki maddi gelişmeleri iyi takip edememelerinin yattığı bilinmektedir.

Yorum Yaz