matesis
dedas

“Mardin’de Tuhaf Bir Ziyaret Adeti”

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Anadolu’nun en çok satan gazeteleri arasında yer alan Son Posta Gazetesi’nin 1932 yılına ait bir sayısında, Mardin’le ilgili ilginç bir haber var.
“Mardin’de Tuhaf Bir Ziyaret Adeti”

 “Mardin’de Tuhaf Bir Ziyaret Adeti” başlığıyla verilen haberde Mardinlilerin, bugün Sultan Şeyhmus olarak bilinen mekana yaptıkları ziyarete yer verilmiş. Haber aynen şu şekilde:

           “Bazı adamların hurafeler ve adetler hakkında  garip itikadları ve bazen tuhaf ihtiyatları vardır. Bunlardan birisi de Şeyhani ziyaretidir. Vilayetimize dört saat mesafede Şeyhani denilen bir yer vardır. Burası eski bir türbedir. Eskiden buraya üç günlük yol yürüyerek ziyarete ve adak ödemeye gelen safdiller bulunurdu. Türlü türlü arzu ve dileklerinin tahakkukunu bu türbeden bekleyip dururlar. Bilhassa bu ay ziyaret ayıdır. Bu mevsimde ziyaretler ve adaklar birbirini takip eder. Rivayete nazaran Şeyhani denilen müteveffa, bu ay tecessüm eder ve ziyarete gelenlerin adaklarını kabul edermiş. Bu ziyaretgâhın eski ziyaret usulü de gariptir:

            Küme halinde gelen köylüler, kabrin etrafında çalı çırpı ile ateş yakarlar, davul zurna çalıp göbek atarak, köçek oyunları oynayarak merhum şeyhi eğlendirdikten sonra horoz keser, sonra da arkalarını dönüp, ‘vılo vıloooo’ diye haykırarak ve koşarak kaçarlar. Bir daha da gelmezler. Ancak bir sene sonra ziyarete gelirler. Son senelerde halkevlerinin ve mekteplerin irşadı ve hükumetin ikazı üzerine ziyaret edenlerin adedi çok azalmıştır. …”

            1930’dan 1962’ye kadar, ağırlıklı olarak sağcı bir yayın politikası güden Son Posta Gazetesi’ni kuranların ortak noktası, İttihatçı bir gelenekten gelmiş olmalarıydı. Bu İttihatçı geleneğin yansımaları, gazetedeki haberlerin üslubunda ve değerlendirmelerinde sık sık görülebiliyor. Tıpkı Mardin’le ilgili bu haberde görüldüğü gibi.

            Haber metninde Şeyhani olarak geçen zat, Sultan Şeyhmus. Şeyhani ifadesinin yereldeki telaffuzu “şêxani” şeklindedir. Sultan Şeyhmus’un yüzyıllardan beri, inanç düzeyi ne olursa olsun, geniş bir coğrafyadan büyük bir ziyaretçi kitlesi tarafından büyük bir tazimle ziyaret edilmesi habere göre çok ilginç bulunmuş. Üstelik bu durum, küçümseyici, tahkir edici bir dille ifade edilmiş. Ardından bu ziyaretle ilgili, sözüm ona, bazı tuhaflıklar sıralanmış. Buna göre halk, türbeyi ziyaret ettiğinde Sultan Şeyhmus tecessüm ediyormuş. Tecessüm ediyor derken, türbede ölü yatan zatın ete kemiğe bürünerek oradaki insanlara görünmesi kastedilmiş. Ondan sonra da güya, kesilen adakları bizzat kabul ediyormuş Sultan Şehmus.

            Haberde, insanların türbeyi ziyaret ederken nasıl davrandıkları ve uyguladıkları bazı ritüellerin tuhaflıkları da sıralanmış. İnsanlar gruplar halinde geliyor, Sultan Şeyhmus’un kabri etrafında ateş yakıyor, davul zurna eşliğinde köçek gibi oynayarak merhum zatı iyice eğlendiriyorlarmış. Bu sırada adak olarak da horoz kesiyorlarmış. En ilginci de bütün bunları yaptıktan sonra, arkalarını dönüp “vilo vılooo” diye bağırdıktan sonra koşarak oradan uzaklaşıyorlarmış.

           Hadi adamcağızın dirilip adakları kabul etmesini geçtik, adak olarak büyük baş veya küçük baş değil de bir kümes hayvanının kesilmesini de geçtik; yahu şu “vılo” diye bağırıp kaçmak da neyin nesi!!! Bunu duyan da hepimizin iyi bildiği normal bir türbe ziyaretinden değil de; bir Kızılderili ayini, bir Şaman töreni veya Afrika’da bir ilkel kabile ritüelinden bahsediliyor sanacak.

            Bölge insanının, makbul gördüğü bir zatın türbesine asırlardan beri gerçekleştirdiği masumane bir ziyareti bu şekilde aslı astarı olmayan tuhaflıklarla çarpıtmak, üstelik tahkir edici bir üslupla okuyucuya aktarmak, o dönemde güdülen politikanın bir yansımasından başka bir şey değil elbette. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden yakın bir geçmişe kadar ülkenin dizginlerini tek başına ele alan seçkinci ve jakoben azınlık, Anadolu insanının inancını, giyim kuşamını, gelenek ve göreneklerini küçümsemiş, toplumun kahir ekseriyetini oluşturan milyonları dönüştürmek amacıyla, basın ve yayın olmak üzere her türlü yola büyük bir özgüvenle baş vurmuşlardır.

            Köylünün ayranına, şalvarına, çarığına burun kıvıran da, Aşık Veysel’i giyiminden dolayı Ankara’dan gerisin geri Şarkışla’ya tard eden de ve dahası ülke insanının önemli bir kısmının poposunda bir kuyrukla dolaştığını yayan da işte bu zihniyettir.      

           

 

 

 

Yorumlar

Image
Ziyaretçi
18.10.2023 / 15:04

Sen İslam'ın inancına zeval getiremessin yazacak bişey kalmayınca sırf gündeme düşmek için İslam'ı kötülüyorsunuz bunun hesabı sizden sorulur işte ozaman sizde vah vah ederek ben neyaptım dersiniz ama iş işten geçmiş olur

Image
Ziyaretçi
17.10.2023 / 10:19

yorum dahi yapamıyorum. zavallılar.... diyecek başka bir söz varmı bu yazıyı kaleme alan mahlukatlar içim

Image
Ziyaretçi
17.10.2023 / 08:56

çok güzel bir haber.

Image
Ziyaretçi
16.10.2023 / 22:58

Yalan yanlış şeyleri yazmayın

Image
Ziyaretçi
16.10.2023 / 21:48

Amin kardeşim. Rabbim Sultan Şeyhmus gibi büyük zevatın hürmetine hepimize hidayet nasip etsin .

Image
Ziyaretçi
16.10.2023 / 18:55

RABİM BU YAZİ YAZANLARİ HİDAYET ETSİN İSLAH ETSİN NE DİYELİM BRE CAHİLER ASİL SİZSİNİZ DİN DÜŞMANLARI

Yorum Yaz