tatlidede

Ortadoğu’nun Şımarık Tüp Bebekleri

Ortadoğu’nun Şımarık Tüp Bebekleri
Ortadoğu ve İslam dünyası AB(D)nin deneme tahtası olmaya devam ediyor. Bölgede her yeni bir dizayn zamanı geldiğinde, uzun zaman önce Ortadoğu laboratuvarına yerleştirdiği tüp bebeklerin birer terör örgütü olarak doğumunu sağlayan batının kadim tüp bebeği İsrail, tüm dünyanın gözü önünde göstere göstere zulümlerine bir yenisini daha eklemiş oldu. Ve bunu yaparken utanmadan, sıkılmadan, korkmadan yapmakta… Üstelik haber vere vere yapmakta.. Bundan bir hafta önce İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon, ordunun Gazze ile mücadele için her an hazırlıklı olması gerektiğini belirtmiş ve “Ordu tüm gücüyle Gazze’ye yeniden saldırmak zorunda kalabilir” şeklinde konuşmuştu Nitekim üzerinden bir hafta geçmeden Gazze’nin güneyindeki İsrail askeri birliğine Filistin tarafından ateş açıldığını bahane ederek yeniden saldırdı ve . Daha önceleri defaten ifade ettiğim gibi, İsrail ne bununla ne bundan sonrakilerle yetinmeyecektir. İşgal edilmiş Filistin topraklarını lime lime ufaltmasına rağmen onun için bu nihai hedef değildir. Şimdilik birbirinden ayırarak küçük bir alana sıkıştırdığı Batı Şeria ve Gazze’yi yutup gayri meşru devletinin çekirdek topraklarını tamamlamak niyetinde.. Bunun içinde Filistin’in son kalesi olan Gazze’ye her defasında güya Hamas’tan gelen füze veya keskin nişancı atışları adı altında bahaneler uydurarak saldırmaya devam edecektir. Oysa tarafsız neticesi itibariyle bir gözlem yapıldığında, füze saldırıları veya keskin nişancı atışlarının sadece saldırı bahanesi olduğu görülür. Hem madem yakın geçmişte Hamas’ın binlerce füze saldırısı İsrail’in koca bir yalanı olmasaydı, sadece 7 vatandaşını mı kaybedecekti. Her bir füzenin ortaya çıkaracağı maddi hasar milyonlarca dolar iken bu hasar nerede? Yok efendim demir kubbe imiş, yok savunma sistemi çok güçlü olmazsa hasar büyük olurmuş gibi söylemlerle oyalayıp saldırısına bahane üretmekte.. Şunu net dille ifade edeyim ki, İsrail’in üstün ve yenilmez bir teknolojisi olduğuna dair söylemler ve demir kubbe savunma sistemi, psikolojik bir üstünlükten başka bir savunmaya yaramamaktadır. Doğru olan şu ki, İsrail’in teknolojik imkan veya askeri gücünden ziyade, en güçlü olduğu alan yalan üretebilme mahareti. İsrail’in bu maharetine ABD’den daha fazla İslam ülkeleri kendini kaptırmış ve bu yalanlara seve seve inanmaya başlamıştır. İsrail bu yüzden olsa gerek, Arap dünyasından batıdan aldığı destekten daha fazla gizli destek görmüştür. Eğer illa ki demir kubbe savunma sisteminden bahsedeceksek, afaki nutuklarından başka hiçbir şey yaptığına şahit olmadığımız İran, İsrail’in esas demir kubbesi gibi koruma işlevi görmektedir. Eğer illa ki nefret duyulacak tüm uygulamalarına rağmen hala neden dimdik ayakta sorusuna cevap arayacaksak, kalbi Filistin için atan Anadolu insanına rağmen Türkiye ile İsrail arasında ticari al-verleri tüm hızıyla devam ettirenleri tespit etmek gerekecektir. Hele son dönemlerde özgürlüğe inancını “İslamcıların Allah’a inancından daha kutsal” şeklinde ifade eden bir takım modası geçmiş Marksist eğilimli etnik unsurların tecavüzcüsüne aşık olmuşçasına İsrail sevdası işin ayrı bir dikeni olmuştur. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Dünya 5 ‘ten büyüktür” çıkışı ne yazık ki hem İslam ülkelerinin hükümranlarına, hem ülkemizdeki kör muhalif tavırlara “5 beden büyüktür” Bu kesimler, Filistin’e destek anlamında Latin Amerika’nın mert ve harbi çıkışından bile nasibini alamayacak kadar maddi ve siyasi hırslarına gömülmüşlerdir. Bir yandan Filistin için timsah gözyaşı döküp öte yandan kurtuluş mücadelesini veren Hamas’ı terörist ilan eden İslam ülkeleri devlet başkanları, İsrail veya İsrail’le ilişkili şirketlerle ticari ilişkilerini yasaklayan süreci başlatmaz ve İsrail’le diplomatik ilişkilerini askıya almazlarsa, 100 yıldır kukla gibi sürdürdükleri yönetimlerini bir 10 yıl daha sürdüreceklerine kimse garanti veremez. Bu yapılmadığı sürece İsrail’in her bir adımı, bir öncekinden daha acımasız ve daha incitici bir şekilde devam edecek ve Ortadoğu’nun göbeğine doğru işgal hareketini genişletecektir. Son sözüm İslam âleminin “her başarılı İslami cihat hareketi AB(D) ve İsrailin oyunu diye okuyan” uyutulmuş Müslümanlarına gelsin. Her girişimi safdille olduğu gibi kabullenmek elbette iyi bir durum değil lakin hepsine AB(D) ve İsrail’in oyunu bakışıyla bakmak her daim boyunduruğu kabullenmek anlamına da gelmez mi? Tarih yazmak yada tarihe yazılmak..! Sağlıcakla kalın USTAD 25.12.2014 @akgulahmet

Yorum Yaz