diorex
life

SESSİZLİK İNFAZDIR: GAZZE’DE AÇLIĞA TERK EDİLEN İNSANLIK

SESSİZLİK İNFAZDIR: GAZZE’DE AÇLIĞA TERK EDİLEN İNSANLIK

Gazze’de artık bombalar değil, sessizlik öldürüyor.

Ne füzelerin gölgesi ne yıkılmış binaların enkazı…

Orada ölüme sebep olan şey, en çok da dilsizliğimiz, duyarsızlığımız, utanmazca sergilediğimiz küresel kayıtsızlığımızdır.

Bir annenin kucağında soğuk cesede dönmüş çocuğu…

Bir babanın açlıktan çökmüş yüzüne bakıp “yapabileceğim hiçbir şey kalmadı” dediği o çaresiz an…

Bir kız çocuğunun, ayakları kan içinde, elinde boş bir tencereyle yürüyen gölgesi…

İşte Gazze budur artık. Bir vicdan aynası değil, vicdansızlığın karanlık duvarıdır.

İnsanlar bir lokma ekmek, bir damla su için günlerce bekliyor. Ama öylece beklemek ne mümkün?

Beklerken ölüyorlar!

Gazze’de açlık, artık bir beslenme sorunu değil; bir topyekûn yok etme stratejisidir. Bir halkı yavaş, acılı ve sessiz bir şekilde imha etmek için kullanılan soğukkanlı bir silahtır.

Ve bu sessiz soykırımın en korkunç tarafı:

Bu ölümlerin canlı yayınla izlenip, topluca unutulmasıdır.

Çünkü Gazze yalnız değil sadece.

Gazze terk edilmiş.

Peki ya biz? Biz neredeyiz?

Sosyal medyada birkaç kelimeyle öfkemizi boşaltıp ekranı kaydıranlardan mıyız sadece?

“Üzücü” deyip başka gündemlere geçenlerden mi?

Yoksa hiçbir şey olmamış gibi soframızı donatıp haber bültenindeki görüntülere gözümüzü kısıp devam edenlerden mi? Daha da acısı, İslam âlemi nerede?

Petrol kulelerinin gölgesinde yükselen camilerde okunan ezanlar, neden Gazze’ye ulaşmıyor?

Lüks otellerde toplanan zirveler, neden bir kuru lokma yardım edemiyor?

Neden Mekke’de, Medine’de, Kahire’de, İstanbul’da milyonlarca mümin secdedeyken, Gazze’de çocuklar açlıktan bayılıyor?

Nerede ümmetin kardeşliği?

Nerede “bir vücudun uzuvları gibiyiz” diyen hadis-i şerifin muhatapları?

Ey insanlık! Sessizlik tarafsızlık değildir.

Sessizlik suç ortaklığıdır.

Bir katilin eline silah vermekle, bir mazlumun çığlığına kulak tıkamak arasında hiçbir fark yoktur.

Ve ey İslam coğrafyası!

Bu sizin sınavınızdır.

Gazze’deki bir çocuğun gözlerinden Allah size bakıyor.

Ve siz hâlâ susuyorsanız, bu suskunluk sadece onların değil, sizin de mahşeriniz olacak.

Unutmayın: Açlıktan ölen bir çocuğun duası, arşı titreten bir yakarıştır.

Ve Allah, mazlumun ahını boş çevirmez.

Bu yazı bir öfkenin, bir isyanın, bir utanmanın kalemle ifadesidir.

Ama yazmakla yetinmek istemem.

Ben susanlardan değil, sustukça utanmayı bilenlerden olmak isterim.

Çünkü bugün Gazze’de açlık var.

Ve biliyorum ki asıl açlık, merhametin tükenmesidir.

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz