diorex
ARTUKBEY

Yarım Kalan Bir Hayat: Raşa Hawari / Şam - 9

Yarım Kalan Bir Hayat: Raşa Hawari / Şam - 9

Raşa Hawari hikayesinin yazı serisinin dokuzuncu bölümü...

Nihayetinde Türkiye’ye geçiş yaptık.

Olayların başladığı sıralarda, bizlerde yaratılan algının sonucu ile beddua ettiğimiz ülkelerden birine sığınmıştık. Beddualarımıza neden olan algı değişmişti gerçi ama içimizdeki acabaları da tamamen yok etmemişti.

İşte bu yüzden başka acabalarla cebelleştik bir süre. Kafamızdan geçen sorular aynen şöyleydi;
Ülkemizi karıştıran ve sonucunda bizlerin evsiz barksız kalmasına neden olan savaşın müsebbiplerinden birine mi geldik?

Eğer o ilk zamanlarda beynimize nakşedilenler, sahiden doğruysa, bizleri burada ne yaparlar?

Bir taraftan bu soruları düşünüyor, diğer taraftan da rahatlayacağımız cevapları veriyordum kendi kendime.

Esed’in televizyonlara çıkardığı gençlerin söylediklerini halk yalanlamıştı zaten. Türkiye bu ülkelerden biri olamazdı.

Antakya’ya gidecek olan otobüsün sınır kapısına gelmesine kadar bu sorular ve bu sorulara verdiğim cevaplar meşgul etti beni. Otobüsümüzün gelmesiyle beraber de kapattım bu defteri.

Antakya otogarına geldiğimizde saat gecenin biriydi. Akrabalarımızın bulunduğu Mardin istikametine doğru, o saatte giden hiçbir araç yoktu. Geceyi otogardaki bankların üzerinde uyuyarak geçirmek zorundaydık. Günler süren yolculuk oğlumu hasta etmişti. Küçücük bedeni bu sıkıntıları kaldıramamıştı. Her tarafı ateş içindeydi bebeğimin. Yavrum ateşler içinde yanıyordu ve yapabilecek hiçbir şeyim yoktu.

Hikayenin yazı serisi devamı gelecek...

Editör: Aydın

Yorum Yaz