matesis
dedas

Lewis Mumford kimdir? Lewis Mumford kitapları ve sözleri

Tarihçi ,yazar Lewis Mumford hayatı araştırılıyor. Peki Lewis Mumford kimdir? Lewis Mumford aslen nerelidir? Lewis Mumford ne zaman, nerede doğdu? Lewis Mumford hayatta mı? İşte Lewis Mumford hayatı... Lewis Mumford yaşıyor mu? Lewis Mumford ne zaman, nerede öldü?
  • 11.06.2023 21:04
Lewis Mumford kimdir? Lewis Mumford kitapları ve sözleri
Tarihçi ,yazar Lewis Mumford edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Lewis Mumford hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Lewis Mumford hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Lewis Mumford hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 19 Ekim 1895

Doğum Yeri: New York

Ölüm Tarihi: 26 Ocak 1990

Ölüm Yeri:

Lewis Mumford kimdir?

Amerikalı tarihçi ,sosyolog, teknoloji filozofu ve edebiyat eleştirmeni. Özellikle şehirler ve kentsel mimarinin yaptığı çalışma ile dikkat, çeken yazar olarak geniş bir kariyere sahiptir.

Lewis Mumford Kitapları - Eserleri

  • Tarih Boyunca Kent
  • İnsanın Durumu
  • Makina Efsanesi
  • Teknik ve Uygarlık

Lewis Mumford Alıntıları - Sözleri

  • Fabrika sisteminin gerektirdiği ilk şey, becerinin hadım edilmesi, ikinci gereksinim açlık disiplini, üçüncüsü de arazi tekeli ve eğitimsizleştirme sayesinde alternatif uğraşların kapatılmasıydı. (Teknik ve Uygarlık)
  • Bugün içsel hayatın düşmüşlüğü, insanın rahatsız edilmediği tek yerin tuvalet olması gerçeğiyle simgelenir. (Tarih Boyunca Kent)
  • Bedene dair olan pozitif algı hiç şüphesiz olarak, Hristiyanlığın elde ettiği en şiddetli zafer anlarında bile hiç ortadan kaybolmamıştır ve her yeni sevgili, ilişki içinde olduğu kişiyle birlikte aldığı fiziksel haz aracılığıyla bunu geri getirmektedir. (Teknik ve Uygarlık)
  • Tapınak fahişeliği Herodotos'u dehşete düşürmüştü, çünkü öyle görünüyor ki, Babil'de evli olanlar dahil bütün kadınlar en azından yılda bir kere tapınakta fahişelik yapmakla mükellefti; çirkin olanları, birileri acıyıp da onlarla yatana kadar tapınakta yaşamak zorundaydı. Bütün bunlar kentin nispeten daha genel bir özelliğini vurgular: o güne kadar hiç kimsenin karşılamak için hayatını adamayı aklının ucundan bile geçirmediği ihtiyaçlara özel, soyut, profesyonel, kolektif bir biçim verişini. (Tarih Boyunca Kent)
  • Alçak gönüllülüğün, feragatin sapkınlık olarak görüldüğü, merak ve hayret duygusunu körelten bir bilginin egemen oldu bir toplum: Antik kültürlerin enkazı nedeniyle nefes alamaz hâle gelmiş, düzenli üretim ve yönetimi mümkün kılacak ama bizzat onlar tarafından tehdit edilen bir toplum. (İnsanın Durumu)
  • "insan, mutlaklara teslim edilemez. Romalılar, “Tavan çökse de adalet yerine gelsin” dediklerinde, bir an bile, tavanın çökebileceğinden şüphe duymamışlardı; fakat sebatla atomu parçalamaya çabalayan fizikçiler, insan ırkını tehdit ediyorlardı. Nükleer bombalarin icat edilmesiyle, yeryüzündeki tüm yaşamı tehlikeye attılar. Zira, artık sadece tavan değil gökler de çökebilir. Eski hakikat ya da sonuç oyununda sonuçlar en az hakikat kadar önemli olmaya başladılar ve hakikatin yeni alanlardaki her genişlemesiyle birlikte dikkatlice tekrar tekrar incelenmeleri gerekti.." (Makina Efsanesi)
  • “Önce tabaklarımız ayrıldı, sonra odalarımız, sonra her şey.” (Tarih Boyunca Kent)
  • Makyavele göre, idealler, onlarla çelişen ve onlara İhanet eden eylemlerin bir kılıfı olmaktan başka gerçek dünyada bir yere sahip değildi. (İnsanın Durumu)
  • Nathaniel Shaler : ...Burada(inziva), hükmeden uygarlığı tarafından mahrum bırakılan insan hayata ve ölüme tabii olarak uyum sağlama imkânını kazanır. (İnsanın Durumu)
  • Gelişiminin son evresinde metropol, bu irrasyonel sistemin çalışması için, gerçekte kurbanı olan insanlarda daha güçlü, zengin ve mutlu oldukları, insanlığın başarısının doruğunda yer aldıkları yanılsamasını yaşatmak için kolektif bir entrika halini alır. Oysa gerçekte bu insanlar sürekli tehlike altındadır, zenginlikleri yavan ve kısa ömürlüdür, boş zamanları son derece monotondur ve acınası mutlulukları bozacak bir şiddet ve ani ölümü haklı gerekçelerle bekler dururlar. Kendilerini her geçen gün daha fazla, kendilerinin yaratmadığı bir dünyada, doğrudan insani yönlendirmeye daha az karşılık veren, insani anlamdan daha yoksun bir dünyada " yabancı ve korkmuş" olarak bulurlar. (Tarih Boyunca Kent)
  • Mekanik yeni bir din hâline gelmiş ve dünyaya yeni bir Mesih, yani makineyi vermiştir. (Teknik ve Uygarlık)
  • Algının hüküm sürdüğü dış dünya önem kazandıkça, hissin hüküm sürdüğü iç dünya gittikçe daha fazla güç kaybetti. (Teknik ve Uygarlık)
  • Savaş, tıpkı bir sinir hastalığı gibi organik dürtüler ile kişiyi bu dürtüleri tatmin etmekten alıkoyan kural ve koşullar arasındaki katlanılamaz gerilim ve çatışmanın yıkıcı bir çözümüdür. (Teknik ve Uygarlık)
  • Makine, başlangıcından bu yana tek bir dizi işlevi yerine getirmek için tasarlanmış bir tür küçük organizma olmuştur. (Teknik ve Uygarlık)
  • "Önce tabaklarımız ayrıldı, sonra odalarımız ve sonra her şey." (Tarih Boyunca Kent)
  • Yaşam dışında bir zenginlik yoktur ve bizim zenginlik olarak adlandırdığımız şey aslında yalnızca potansiyel ya da aktüel canlılığın bir işareti olduğunda zenginliktir. (Teknik ve Uygarlık)
  • Erotik dürtüler inkar edildiklerinde fazladan bir telafi istediklerinden her aktiviteye akıp yayılırlar. (Teknik ve Uygarlık)
  • Londra'da XIX. yüzyılın başlarında ticaret ruhunun varlığını hissettirmeye başlamasına sokak lambalarının ve vitrin ışıklarının çoğalmasının eşlik ettiği gözlemlenmektedir. Bu, insan hayatında o kadar büyük bir değişime neden olmuştur ki, ahmak Prens von Pückler-Muscau, Londra'ya vardığı gece, onuruna özel bir ışıklandırma töreni düzenlendiğini sanabilmiştir. (Tarih Boyunca Kent)
  • Heykel sanatı, Yunan kentlerinin gençliği için, tıpkı sinema yıldızlarının fotoğraf ve reklamlarının günümüz uygarlığında kadın güzelliğinin standartlarını oluşturması gibi bir standart oluşturmaktaydı. Narsizmle bedensel bilincin ilk ortaya çıktığı ergenlik çağındaki bir insan için bu modellerin etkisini ne kadar vurgulansa azdır. Kendimden örnek vereyim; gençlik yıllarımda gördüğüm vasat sayılabilecek bir Roma heykelinin, elinde bir banyo fırçası tutan bir atlet heykelinin bile fiziksel gelişiminde çok büyük bir etkisi olmuştu. (Tarih Boyunca Kent)
  • Bütün bu argümanın kanıtladığı bir şey varsa, o da Platon'un insan karakterine anlamadaki başarısızlığıdır: Bugünün eskimoda davranışçı psikolojisindeki kadar derin bir başarısızlıktır bu; Her ikisi de insanı nasıl koşulayacağını bildiğinden emindir. Her despotik koşullama sistemini er veya geç maskaraya çeviren tam da, insanla köpek, politik liderle köpek eğitimcileri arasındaki bu psikolojik mesafedir. (Tarih Boyunca Kent)

Yorum Yaz