tatlidede

Mavi Yolculuk - Azra Erhat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mavi Yolculuk kimin eseri? Mavi Yolculuk kitabının yazarı kimdir? Mavi Yolculuk konusu ve anafikri nedir? Mavi Yolculuk kitabı ne anlatıyor? Mavi Yolculuk PDF indirme linki var mı? Mavi Yolculuk kitabının yazarı Azra Erhat kimdir? İşte Mavi Yolculuk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 10.06.2022 09:00
Mavi Yolculuk - Azra Erhat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Azra Erhat

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052955109

Sayfa Sayısı: 312

Mavi Yolculuk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Mavi yolculuğu anlatmak zordur, mavi yolculuğu yaşamak gerek.

Tam yirmi yıldır, onar, on beşer kişilik gruplarla, dünyanın birçok ülkelerinden gelme genç yaşlı insanlarla mavi yolculuk yaparız.

Aramızda sanatçılar, yazarlar, öğretmenler, her meslekten insan bulunur. Birçoğu öğrenci ya da çocuktur, ama nereden gelmiş olurlarsa olsunlar, çevreleri, yaşları ne olursa olsun, hepsi iki üç hafta süren mavi yolculuk dönüşünde başka bir insan olarak çıkarlar karaya. Gözleri güzellikle, gövdeleri sağlıkla, ruhları mutlulukla dolmuştur (1962).”

On yedi mavi yolcu Macera adlı gemiyle Ege kıyılarını keşfe çıkar. Kaptan dümene geçer, demir alınır. Gözlerinin önündeki mutluluk denizinde doğaya ve insana karışırlar. Kimler yoktur ki yolcular arasında? Mavi yolculuğun kurucusu Halikarnas Balıkçısı, isim babası Sabahattin Eyüboğlu ve niceleri…

Mavi Yolculuk Alıntıları - Sözleri

  • Deli eder insanı bu dünya Bu gece, bu yıldızlar, bu koku...
  • “Deli eder insanı bu dünya..”
  • Dosta sarılmak, dost yanağı öpmek kadar tatlı ne vardır bu dünyada ?
  • Gün olur alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovankuşlarının peşi sıra.
  • Mavi yolculuğu anlatmak zordur, mavi yolculuğu yaşamak gerek.

Mavi Yolculuk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bodrum ve Marmaris'in cayır cayır yandığı bu zamanda kitabı okumak çok zordu. Azra Erhat'ın anlattığı o el değmemiş topraklar belki de artık yok. Biz doğayla olan savaşımızı büyük kayıplar vererek kazandık! Nasıl kazandık peki? İnsanların, hayvanların, bitkilerin ahını alarak. Binlerce, yüzbinlerce cana mal olarak kazandık. Doğayı katlettik şimdi sıra neye geldi? (e f t â l)

Bence eşsiz bir kitap. Dolu dolu. Azra Erhat, bu eserinde Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi sanatçılarla beraber gerçekleştirdikleri Mavi Yolculuk maceralarını anlatmakla kalmıyor. Bunların yanında Karya ve Likya uygarlıkları, efsaneleri, bu uygarlıkların günümüze kalan eserleri üzerine çok keyifle okunacak bilgiler sunuyor bizlere. Bodrum-Marmaris-Antalya hattında görülecek yerler, sığınılacak limanlar, eserler hakkında çok değerli bir rehber aynı zamanda bu kitap. Mavi yolculuk yapmak isteyenler için de tüm ihtiyaçlarını yazacak kadar ayrıntılı, faydalı bir eser. Ülkemizde turizmi geliştirme görevini üstlenen yetkililerin Azra Hanım’ın yüzde biri kadar çaba harcamaları durumunda ülkemizin turizm bakımından çok daha gelişmiş, eserlerini koruyabilen bir durumda olacağına şüphe yok. Bu güzel kitap için Azra Hanım’a sonsuz teşekkür ederim, ruhu şad olsun. (Yusuf Atay)

Ülkemizin en güzel yerlerinden olan Akdeniz ve Ege kıyılarını içine alan, mavinin alabildiğine güzelliğini,her tonunu içinde barındıran ; Azra Erhat'ın yazar, şair,ressam, balıkçı vs vs çeşitli mesleklerden dostlarıyla turlarını anlattığı 1962 yapımı samimi ve doyurucu bir roman. Seyahat eseri niteliğinde, bize ta o yıllardan esintiler sunan bir kitap olmuş. Denizin,yıldızların, güvertenin bir parçası oluyoruz biz okuyucular da okudukça. O kadar güzel anlatmış ki. Belki başlarda sıksa da sonrasında yolculukların iyice içinde buluyorsunuz kendinizi ,o mavi turun bir yolcusu oluyorsunuz. Bu, başarılı betimlemelerin sonucu en nihayetinde. Bu da yine yazar kalitesini gösteren en belirgin unsurlardan. Okurken bizi hüzünlendiren, dönemimizle kıyaslayınca isyan ettiren o kadar çok enstantane var ki. Neticede o güzelim koylar,kıyılar, dağlar şimdi betonarmenin esareti altında. Azra Erhat'taki samimi dil, samimiyet eseri daha canlı kılıyor şüphesiz. Bir de buram buram dostluk var. Ben de bir deniz şehrinde doğmanın, denizle iç içe olmanın avantajını okurken hissettim. Hiç deniz görmemiş, koyları, kıyıları görmemiş birine şüphesiz ki daha yavan gelebilir. Her ne kadar betimlemeler kaliteli olsa da...Eserde çok doğaldır ki denizcilik ile ilgili, gemilerle ilgili fazlaca terim bulunmakta. Zaten başta okuyucuyu sıkacak unsurlardan biri de bu olabilir. Bu konuya uzak olanlari sıkması özellikle muhtemel. Ama kitap devam ettikçe birçok şey yerine oturuyor. Bu kavramlar da kalıplar da... Mavi Yolculuk, 60'lı yılların denizlerimize ait nefis görünümü. Keske her şey o zamanki gibi en doğal haliyle kalabilseydi. Bunun yanı sıra bu bölgelerde bulunan antik kalıntılardan da bahsedilmiş. Özellikle bu bölgedeki tarihi önemi olan birçok yerin geçmişine ait bilgiler sunmuş yazar. Bu yönüyle de harika bir turistik rehber niteliğinde bir eşer olmuş. Yunanların,Perslerin, Bizanslarin, Türklerin bölge üzerindeki çekişmelerinden, bu bölgenin bu günlere nasil geldiğinden de bizleri bilgilendirmiş olması geçmiş, o günler ve yine günümüz arasında bir köprü görevi de üstlenmiş. Türü itibariyle yetkin eserlerden biri olduğunu kesinlikle söylemeliyim. (Sercan Yıldız)

Mavi Yolculuk PDF indirme linki var mı?

Azra Erhat - Mavi Yolculuk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mavi Yolculuk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Azra Erhat Kimdir?

Azra Erhat (4 Haziran 1915; Şişli, İstanbul - 6 Eylül 1982, İstanbul), Türk deneme ve inceleme yazarı, Eski Yunan ve Roma dilleri uzmanı, filolog,arkeolog, çevirmen ve düşünce kadını. Özellikle Eski Yunan klasiklerinden yaptığı çevirilerle tanınmıştır. A. Kadir ile birlikte gerçekleştirdiği İlyada ve Odissea çevirileri referans kabul edilir.

Yaşamı

4 Haziran 1915’te İstanbul-Şişli’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Belçika’da yaptı. 1939’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitirerek Klasik Filoloji Bölümünde asistan olarak göreve başladı. 1946’da doçent oldu. 1948’de aynı fakültedeki öğretim üyeleri Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes’le birlikte üniversiteden uzaklaştırıldı. 1949-1950 arasında Yeni İstanbul ve Vatan gazetelerinde çalışti.Uluslararası Çalışma Örgütünde (ILO) kütüphanecilik yaptı.

İlk çevirileri Tercüme dergisinde çıktı. Sofokles, Aristofanes gibi yazarların eserlerini Türkçeye kazandırdı. Yeni Ufuklar dergisinin yazarlarından biri olan Erhat, bu dergi çevresinde gelişen hümanist anlayışın öncüleri arasında yer aldı. Batı uygarlığının kökenini ve Anadolu’ya dayandıran ve Anadolu kültürlerini bir bütün olarak gören Halikarnas Balıkçısı ile aynı görüşleri paylaştı ve aralarında derin bir yakınlık doğdu. Yine çok yakınındaki Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte çevirdiği Hesiodos’un Theogonia ve "İşler ve Günler" adlı yapıtlarıyla Hesiodos üzerine araştırmaları, 1977’de "Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları" adıyla basıldı. Bu üç isim bir arada "Mavi Yolculuk" terimini Türk ve dünya literatürüne kazandırdılar.

Azra Erhat, kansere yakalandı. Londra'da tedavi gördü, ama sonuçsuz kaldı. 6 Eylül 1982'de 67 yaşındayken İstanbul’da vefat etti. İstanbul-Üsküdar Bülbüldere Mezarlığına defnedildi.

Atatürk'ü İlyada kahramanlarindan Hektor'a benzetmesinin bir dönem sebep olduğu tartışmalarla da gündeme gelmiştir.

Şadan Gökovalı'nın manevi annesidir.

Eserleri

Mavi Anadolu (1960) (Gezi Yazısı)

Mavi Yolculuk (1962) (Gezi Yazısı)

İşte İnsan-Ecce Homo (1969) (Deneme)

Mitoloji Sözlüğü (1972) (Mitoloji)

Mektuplarla Halikarnas Balıkçısı (1976) (Mektup)

Sevgi Yönetimi (1978) (Deneme)

Karya'dan Pamfilya'ya Mavi Yolculuk (1979)

Troya Masalları (1981) (Çocuk Masalı)

Osmanlı Münevverinden Türk Aydınına (Eleştiri)

Gülleylâ'ya Anılar (Anı)

Düşün Yazıları, Halikarnas Balıkçısı (Halikarnas Balıkçısı adına yayıma hazırlayan)

Çevirileri

İlyada (1967) A. Kadir ile birlikte

Odysseia (1970) A. Kadir ile birlikte

Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları (1977)- Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte

Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar, Aristophanes - Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte

Lysistrata Kadınların Savaşı, Aristophanes - Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte

Gargantua,François Rabelais - Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ile birlikte

Tepegözlerin Mağarasında, Homeros - A. Kadir ile birlikte

Gül ile söyleşi, Homeros

Yedi Deniz, Piri Reis - A. Kadir ile birlikte

Şölen - Dostluk, Platon - Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte

Zincire Vurulmuş Prometheus, Aiskhylos - Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte

Savaş Uçuşu, Antoine De Saint Exupery

Küçük Prens, Antoine De Saint Exupery (1968)

Dişi Kedi, Colette

Cicim, Colette

Ödülleri

A. Kadir ile birlikte İlyada destanından yaptığı çevirinin birinci cildi 1959’da Habib Törehan Bilim Ödülü’nü, üçüncü cildi 1961’de Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’nü aldı.

Azra Erhat Kitapları - Eserleri

  • Mitoloji Sözlüğü
  • Mavi Yolculuk
  • Mavi Anadolu
  • Troya Masalı
  • Homeros
  • İşte İnsan
  • Hesiodos Eseri ve Kaynakları
  • En Hakiki Mürşit
  • Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı
  • Sevgi Yönetimi
  • Osmanlı Münevverinden Türk Aydınına

Azra Erhat Alıntıları - Sözleri

  • Hızlı Akhilleus kovalıyordu Hektor’u durmadan. Dağlarda bir köpek nasıl izlerse geyik yavrusunu, onu ininden kaldırmış, kovalar dere tepe, geyik yavrusu sığınıp saklanır çalıların altına, izini koklaya koklaya koşar köpek de habire, buluncaya dek direnir, bırakmaz peşini, İşte Hektor da tıpkı onun gibi … (Homeros)
  • Kimsesi yoktur Andromakhe'nin, ne anası, ne babası, ne kardeşleri. Akhilleus günün birinde Kilikya'yı basmış, Eetion'un canına kıymış, oğullarının yedisini de öldürmüş, aklını oynatan Kraliçeyi babasının evine yollamış, kenti konağı yerle bir etmiştir. Andromakhe başına gelen bu yıkımın nedenini sormaz, ama sonucunu olan ca varhğıyla yaşar: Anası yok, babası yok, kardeşleri ölmüş, yurdu kalmamıştır. Akrabalık bağlarının hepsi kop muşsa, bunlann, gönlünde yarattığı sevgiler de yok olma mıştır ya. Hepsi birden bir insana akmış, onda toplan mıştır. Bu insan Hektor'dur. (İşte İnsan)
  • Tanrılar insanlara görünmek için dağ tepelerini ya da yamaçlarını seçerler her nedense, belki gökten ya da Olympos'tan uçarak oralara konmak daha kolay olduğu, belki de bu ıssız yerlerde görünmek istedikleri kimseden başkasına rastlamıyacaklarını bildikleri için. Dağda bayırda kim gezer? Çobanlar. Görümlerin çokluk çobanların başına gelmesi raslantı değildir demek. Tanrı sofrasına Eris'in attığı altın elma ortalığın karışmasına yol açınca Zeus üç güzel tanrıçanın başına Hermes'i koyar ve onları İda dağının çobanı Paris'e gönderir güzeller güzelini seçmesi için. Ne yazık ki, bu ilginç serüveni Homeros bize anlatmaz, anlatsaydı, renkleri, biçimleriyle gözümüzün önünden bir daha silinmezdi bu tablo. (Hesiodos Eseri ve Kaynakları)
  • "Ölçüsü kaçtı mı, en güzel şeyler bile bıktırır insanı." (Homeros)
  • Gün olur alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovankuşlarının peşi sıra. (Mavi Yolculuk)
  • ...kendi düşün geleneğimizle canlı alışverişi kurmadan, nerden geldiğimizi, nereye vardığımızı saptayamadığımız sürece bir felsefe düşünemeyiz, bir felsefe oluşturamayacağız biz. Bu savları ileri sürmek bana düşmez belki, yine de sezdiğimi dile getir mekten alamıyorum kendimi: biz hiç bir konuya bütün benğilimizle veremiyoruz kendimizi, aşık, tek yolun yolcusu olamıyoruz. Eklektik, seçici kişileriz, derin, dirençli, sürdürücü değiliz. Onun için de ne geleneklerimize sahip çıkabiliyoruz, ne de tam anlamıyla özgün ve yaratıcı olabiliyoruz. Bu yüzden iyi araştırıcı, gerçek denemeci deği liz. Çevirici, aktarıcı, seçici. .. olur mu böyle şey! Gözümüz sağlam yapıt kurmakta değil, günlük çıkarımızda. Ben böyle görüyorum, başka kanı da olan varsa, çıksın tartışalım, hodri meydan! (Sevgi Yönetimi)
  • Senin için şimdi tek kurtuluş kendini Kybele’ye büsbütün teslim etmektir. O ne yapacaksa yapacak seninle. Sabahattin duymasın, yüzüme tükürür, ama Sabahattin bilmez benim ne olduğumu, nasıl geliştiğimi, Sabahattin aşka pek inanmaz, dostluk der. Hayır, efendiler, siz kadın değilsiniz, siz bazı şeyleri bilemezsiniz, duyamazsınız. O halde, siz şimdilik susun bakalım. Haddinizi bilin ve yerinize oturun! Anadolu dilleri, kültleri veya kelime etimolojisine sıra gelince, gene sizi dinleriz, kulak kesiliriz, erkekçe kafanıza hayran oluruz, ama bu o değil, şimdi de bizim sözümüz geçer. (Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı)
  • ..." Sevmekle adam akıllı alay edildi, sağa konuldu, sola konuldu, yukarıya aşağıya konuldu; fakat dünyada insana insanoğluna en sempatik gelen, insanoğlunu dünyada ne kadar sempati varsa topuyla birden sempatikleştiren şey yinede bu gönül sıcaklığı, ve kan ısısıdır. Astronomlar, milyarlarca ışık senesi uzaklardan, bütün güneş sistemini içine alabilecek kadar büyük dev yıldızlardan bahsederler, insanlara dehşet vermeye çalışırlar, Halbuki kainat bir insan kadar kompleksli değildir.".. (Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı)
  • "Aşırı Batılılaşmanın bizim ailemize neler kaybettirdiğini hesaplamaya çalışıyorum. Biz Türkler uyma,benimseme yetisini fazla ileri götüren bir ulusuz gibime geliyor. Başka toplumların daha üstün saydığımız uygarlığı karşısında kendi değerlerimizi unutur özbenliğimizi yitiririz. Benimsediğimiz ya da benimsemeye çalıştığımız yabancı çevrelerin içinde bir özenti yaşamı süreriz. Kendi kendimize yabancılaşırız.Giderek törelerimizi, dilimizi bile unuturuz..." (En Hakiki Mürşit)
  • Mutlu ölümsüzlere gereken saygıyı göster. Arkadaşına kardeşim deme hiçbir zaman, Dersen, kötü davranamazsın. artık ona karşı~ Ve güzel konuşayım derken yalan söyleme Kardeş dediğin kötü söyler, -kötülük ederse,öcünü iki katlı almalısın ondan. (Hesiodos Eseri ve Kaynakları)
  • Tanrı Âdem'i topraktan yoğurup içine can üfledikten, Aden bahçesine yerleştirdikten ve hayat ağacını ona gösterip bu ağacın meyvasından yemeyi kendisine yasakladıktan sonra, ona yardımcı olarak bir yaratık meydana getirmek üzere, uyutur Âdem'i, kaburga kemiklerinden birini alır ve ondan bir kadın yapar. O kadar. Âdem kadını kendisine eş bilir, dolaşırken Aden bahçesinde yılan gelir, kadını kandırır, o da yasak ağacın meyvasından bir tane koparır yer. Bu sırada Âdem nerdedir, belli değil, o da duymuş mudur yılanın söylediklerini, duymamış mıdır bilinmez, ne ki Havva'nın uzattığı meyvayı o da yer. Sonra olan olur, Tanrı ikisini de kovar cennet bahçesinden. Bu arada savurduğu korkunç tehditler ilerde uygulanacak gerçeklerdir: toprak lânetli olmuştur, insan artık alnının teriyle ekmek yiyecektir, insan topraktır ve toprağa dönecektir. Hesiodos'un anlattığı mythos'ta cennetin adı geçmiyorsa da, Pandora’nın suçundan önce insanların yeryüzünde dertsiz kaygısız yaşadıkları ve toprağın kendiliğinden bereket saçtığı vurgulanıyor. (Hesiodos Eseri ve Kaynakları)
  • "Değerli kadın, erkek kadındır,erkeğe asalak olmayan, bağımsız ve özgür insan. Işte o çeşit kadınlar azdır bu dünyada..." (En Hakiki Mürşit)
  • Fenere ne lüzum, a hemşerim? diyesim gelir Diojen'e ; insansan, kendini ara bul, kendini yaşadın mı, bulursun insanı. (İşte İnsan)
  • Dosta sarılmak, dost yanağı öpmek kadar tatlı ne vardır bu dünyada ? (Mavi Yolculuk)
  • Hektor, Mustafa Kemal, Troya, Conkbayırı... (Mavi Anadolu)
  • Yaşamadan sevebilir miyiz bir yapıtı, sevmeden de anlayabilir miyiz? (Homeros)
  • Deli eder insanı bu dünya Bu gece, bu yıldızlar, bu koku... (Mavi Yolculuk)
  • Helene tam 37 isteyen arasından Menelaos'u seçmiş. Neden Menelaos'ta karar kıldığını pek bilmeyiz. Atreus'un oğlu, Agamemnon'un küçük kardeşi Menelaos çok mu güzeldi? Homeros sarışın olduğunu söyler, boylu poslu, yakışıklı, sözü sazı yerinde bir adam olarak gösterir onu. Ne var ki, tarihin ilk aldatılmış kocası olmak talihsizliğine uğrayan Menelaos'un güzelliği Helene'nin ona taktığı boynuzların altında adamakıllı gölgelenmiştir. Ama bu gölge daha çok bizim gözümüze çarpar. İlkçağda aldatılmış koca edebiyatı henüz başlamamıştı. Homeros, Menelaos'u şerefli bir yiğit olarak gösterir. Hem kaçırılan karısını, hem Helene ile birlikte çalınan mallarını geri almak için Menelaos canla başla savaşır. Paris'i kendi eliyle öldürüp öç almak başlıca emelidir. Ama ölçülü bir adamdır Menelaos, kendisi ve karısı yüzünden kopan bu kavgaya son, verecek barışçı çare ilere başvurmaktan geri kalmaz. Savaş kopmadan Troya'ya karısını geri almaya gelmiştir, koptuktan sonra da, Helene malları ile geri verilirse, savaştan vazgeçmeye razıdır. Yani karım beni aldattı, ille de öldüreceğim diye direnmez. (Mavi Anadolu)
  • "Eski Yunan kültürünün Anadolu'da daha gerçek, yüz yıllık Batı hayranlığının romantik ve sahte süslerinden arınmış olarak yaşayıp geliştiğine inanırım..." (En Hakiki Mürşit)
  • Boz bulanık bir düzlük ... alabildiğine boşluk ... hiçlik ... kaos. (İşte İnsan)

Yorum Yaz