tatlidede

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi - Lawrence Durrell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kimin eseri? Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kitabının yazarı kimdir? Monsieur ya da Karanlıklar Prensi konusu ve anafikri nedir? Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kitabı ne anlatıyor? Monsieur ya da Karanlıklar Prensi PDF indirme linki var mı? Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kitabının yazarı Lawrence Durrell kimdir? İşte Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 30.05.2022 17:00
Monsieur ya da Karanlıklar Prensi - Lawrence Durrell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Lawrence Durrell

Çevirmen: Seçkin Selvi

Orijinal Adı: The Avignon Quintet 1: Monsieur or the Prince of Darkness

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789755104416

Sayfa Sayısı: 344

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çağımızın en büyük romancılarından biri olan Lawrence Durrell ünlü İskenderiye Dörtlüsü’nden sonra, bu kez yazarın 1974-1985 yılları arasında yazdığı başyapıtı Avignon Beşlisi’yle karşımıza çıkıyor.

İskenderiye Dörtlüsü’nü, yapısal özellikleri bakımından bir “Avrupa romanı” sayan yazar, Avignon Beşlisi’yle Budizmin beş öğesini (özdeksellik, duygu, algı, zihinsel biçimlenme, farkında olma) temel alan, insan kişiliğinin ayrımını tartışma konusu yapan bir “Tibet romanı” yazmayı amaçladığını söylüyor.

Monsieur ya da Karanlıklar Pren­si’nde anlatı, hangisinin kurmaca olduğu şimdilik bilinmeyen, biri ensestin, öteki eşcinselliğin izlerini taşıyan “aşk üçgeni”nin çevresinde yoğunlaşmakta ve her ilişki, kendisinden daha derin, bir başka ilişkiyi; her durum, kendisinden daha geniş boyutlu bir durumu açımlamaktadır. Öte yandan özellikle çağdaş dünyanın reddi anlamına gelecek ipuçlarıyla birlikte Monsieur’nün, yani Şeytan’ın egemen olduğu çağımız irdelenmektedir.

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi Alıntıları - Sözleri

  • "Yunanlılar derler ki: 'Bunların tümü gerçek dışıdır, ama güzeldir.' Ama güzellik, bir gerekçe olamaz. Güzellik bir tuzaktır. Biz ise diyoruz ki: 'Bunların tümü yalandır ama gerçektir.'"
  • "Çağımızın aşırı öz­gürlüğü, insanlann bağlılıklanna biçimini ve özünü -yani gerçekliğini veren o incecik örümcek ağını parçaladı. Sağ­lık, bir diş ağrısı gibi zonkluyor içimizde, ama yazıda oldu­ğu gibi, yaşamdaki ince üslup da hoyratlığa.yenik düştü."
  • Nedensellik mekanizması müthiştir ve zihinsel koşullar konusunda bile matematiksel olarak açıklanamaz.
  • "İnsanı tanıdığınız oranda, insanlığın prensin buyruğundaki konumuna göz yummaz olursunuz."
  • Derler ki, insan felaketten usanacak kadar kanıksarsa gülmeyi öğrenebilirmiş. Komedyenler, intihara en yakın kişilerdir.
  • "Bizim inancımızdaki kişiler, o sözde Tanrıya tüm hak­ları tanımamayı zamanla öğrenirler. Boş dünyanın nimet­lerini, sofular ya da azizler gibi değil, intihardan sonra sağ­lıklarına yeniden kavuşmak üzere reddederler. Ama insan bunun için olgun olmalı."
  • Kişinin kendi ölümünü kavraması, olgunluk noktasına erişmesidir.
  • Kişilik, büründüğümüz tutarlılık kisvesinin, kolayca zedelenebilen bir anlatımıdır. Hem hayaldir, hem de gerçek ve eğer mutluluk gerekliyse, mutluluk için kişilik gereklidir.
  • “Öğrendiklerinizi aklınıza takmayın. En kısa zamanda o öğrendiklerinize dönüşün-çünkü insan, bir oluşuma vardı mı, onu unutur.”
  • Bizim tren, gideceği yere hiçbir zaman zamanında varmadı, hiçbir zaman da varmayacak.
  • Beden denilen bu köhne şehirlerarası otobüsün gerçek marşı, paylaşılmış orgazmdır -aşk sanatının önemi buradan gelir.
  • ''Hiç kimsenin benim için vazgeçilmez olmasına izin vermem.''
  • - "... İnsan birbiriyle çelişen dinlenmek ve harekete geçmek kavramları arasında sıkışıp kalarak panik halinde mezarına koşar. Dinlenmek ona aradığı huzuru ve güveni vermez, harekete geçmek ise yalnızca kısır bir değişiklik ve acı kaynağıdır. Ey zaman, en büyük yanlışlık!.."
  • Artık âşık olamayanlar, biterler, çöküntüye girerler ve bilinçsiz olarak tabancanın işini görecek bir hastalık seçerler kendilerine.
  • Toplumsal sorunlarla ilgilenmiyorum diye, Toby beni bencillikle suçluyor; oysa kişisel acılara, yanlızlığa, yabancılaşmaya, sevgi gereksinimine toplumsal bir yanıt yok.

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Monsieur ya da Karanlıklar Prensi PDF indirme linki var mı?

Lawrence Durrell - Monsieur ya da Karanlıklar Prensi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Monsieur ya da Karanlıklar Prensi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lawrence Durrell Kimdir?

Lawrence George Durrell (d. 27 Şubat 1912 – ö. 7 Kasım 1990) Britanyalı romancı, şair, oyun yazarıdır. Kendisini Britanyalı olarak görmemiştir. Ölümünden sonra Britanya vatandaşı olmadığı ortaya çıkmıştır. En bilinen çalışması İskenderiye Dörtlüsü'dür.

27 Şubat 1912 tarihinde Hindistan'da doğdu. Öğrenimi için on iki yaşında İngiltere'ye gitti. Londra'da çeşitli işlerde çalıştıktan sonra, Yunanistan'da Korfu adasına yerleşti. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve savaştan sonraki yıllarda Rodos, İskenderiye, Kıbrıs gibi Akdeniz ülkelerinde yaşadı.

Şiirleri, romanları bu yerlerin yankıları ile doludur. "Justine" adlı romanının yayınlandığı 1957 yılına değin az tanınan bir ozan iken "Justine", "Balthazar", "Mauntoliv", "Clea" adlı roman dizisinden sonra günümüzün en çok okunan ve sözü edilen yazarlarından biri oldu.

Lawrence Durrell Kitapları - Eserleri

  • Justine
  • Balthazar
  • Clea
  • Mountolive
  • Kıbrıs'ın Acı Limonları
  • Monsieur ya da Karanlıklar Prensi
  • Karanlık Labirent
  • Livia ya da Diri Diri Gömülmek
  • Sırbistan Üzerinde Beyaz Kartallar
  • Constance ya da Yalnızlıklar
  • Sebastian ya da Güçlü Tutkular
  • Quinx ya da Kusursuzluk Peşinde
  • Afrodit'in Başkaldırısı Tunc ve Nunquam
  • Kara Defter
  • Labirent
  • Mekan Ruhu

Lawrence Durrell Alıntıları - Sözleri

  • "bir Müslümanın kafasına bir düşünce sokmak ,bir duvarı boyamak çalışmak gibidir: İkinci kat boyayı sürmeden birinci katın(birinci düşüncenin) kurumasını beklemek zorundasınız." (Mountolive)
  • Zihni asılsız değerlerle bulanmış romantikler için aşkın son trajedisi ölümdür. (Kara Defter)
  • İç dünyamızdaki simgeleri dış dünyaya taşırız. Tam olarak çevremizde iç dünyamızı yansıtan bir dünya yaratırız. Herkes içinde mit üreten bir makine taşır, onun çalıştığını bile fark etmez. Demek ki merak dolu şiirsel bir mantıkla yaşadığımız söylenebilir - çünkü ne istersek onu elde ederiz, ne azı ne fazlası. (Karanlık Labirent)
  • "...anlama,ince düşüncenin değil,insan ruhunun büyüme evresinin işidir." (Clea)
  • "Çağımızın aşırı öz­gürlüğü, insanlann bağlılıklanna biçimini ve özünü -yani gerçekliğini veren o incecik örümcek ağını parçaladı. Sağ­lık, bir diş ağrısı gibi zonkluyor içimizde, ama yazıda oldu­ğu gibi, yaşamdaki ince üslup da hoyratlığa.yenik düştü." (Monsieur ya da Karanlıklar Prensi)
  • Clare'e kalırsa, Gracie'nin bu süre içinde ona âşık olması gerekiyordu. Bu onun hakkıydı, öyle değil mi? Kendisiyse kıza yalnızca azıcık âşık olmalıydı;yatak odasına adım atmaya yetecek kadar. (Kara Defter)
  • ...1kadınla üç şey yapabilirsin: ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onun için yazarsın... (Justine)
  • Aşk olağanüstü gösterişli bir çiçek ,ama gerçekten sınıflandırılması olanaksız.Bir ucu gizemciliğe ,bir ucu düpedüz doğmazlığa dayanıyor. (Balthazar)
  • Kişinin kendi ölümünü kavraması, olgunluk noktasına erişmesidir. (Monsieur ya da Karanlıklar Prensi)
  • "Bir kadın uyurken gafil avlayıp seyretmek haksızlıktır." (Clea)
  • Yüreğin kendince,aklın bilmedigi bir mantığı vardır. (Karanlık Labirent)
  • “En son Yunanlar geldi ve Tanrı’dan armağanlarını istediler. ‘Size ne armağan etmemi istersiniz?’ dedi Tanrı. ‘Bize güç ver,’ dedi Yunanlar. Tanrı, ‘Ah, zavallı Yunan’larım,’ dedi,’çok geç kaldınız. Bütün armağanlar dağıtıldı. Aslında geriye pek birşey kalmadı. Gücü Türklere verdim, Bulgarlara çalışmayı; Yahudilere hesabı, Fransızlara oyunbazlığı, İngilizlere aptallığı.’ Yunanlar buna çok kızdılar ve bağırdılar: ‘Bu nasıl entrika böyle, bizi nasıl açıkta bırakırsınız?’ ‘Peki,’ dedi Tanrı. ‘Mademki ısrar ediyorsunuz, size de bir armağan vereyim, eli boş dönmeyin—sizin armağanınız da entrika olsun’. ” (Kıbrıs'ın Acı Limonları)
  • "Birbirimize ne kadar yakın olmak istersek o kadar uzak kalıyoruz ." (Clea)
  • "Ama kültürden gelen alışkanlık , insanı kendi çekiciliğine karşı korumaya yetmez ." (Mountolive)
  • "Din ,tanınmayaçak kadar yozlaşmış sanattan başka birşey değildir." (Clea)
  • Muayeneden önce soyunmanı söyleyen doktorun ahlaksızlığından kuşkulanmazsın, öyle değil mi? Aynı güveni, kuşkulanmama ayrıcalığını neden yazarlara tanımayacakmışız? (Kara Defter)
  • Girneye gidersen Surların içine girme Girersen çok kalma Çok kalırsan evlenme Evlenirsen çocuk yapma..! (Kıbrıs'ın Acı Limonları)
  • "... meslekleri yasçılık olan kişilerde vardı, onlar için ölüm, yas şiirleri yarışması gibiydi..." (Mountolive)
  • "Bir dili çok iyi bilmenin hiç anlamı yoktu, bunu ançak şimdi anlıyordu, çünkü Leyla ona anlamaya dayanmayan bilginin boşluğunu göstermişti." (Mountolive)
  • Ben kendi hayatımı yaşadığımı sanıyordum,oysa hayatım beni yazıyordu hep,dış yardım almadan.Bunu anlamam yarım yüzyıl sürdü. Özsaygıma ne büyük bir darbe. (Sebastian ya da Güçlü Tutkular)

Yorum Yaz