matesis
dedas

Altan Tan BDP'den Aday Olacak mı?

DTK Başkanlık Divanı Üyesi, gazeteci, yazar ve Kürt aydını Altan Tan, gündemdeki konuları değerlendirdi.
  • 04.03.2011 09:55
Altan Tan BDP'den Aday Olacak mı?
- Kürt sorununu bir cümle ile özetler misiniz? Kürt sorunu, Kürt Halkının inkar edilen ve verilmeyen etnik haklarının elde edilmesi mücadelesidir. -Türkiye’nin en büyük sorununun “Kürt Sorunu” olduğu her platformda kabul görmektedir, sizce Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye’nin kazancı ne olacaktır? Türkler ve Kürtler 1071 Malazgirt Savaşı’ndan bu yana siyasi olarak birlikte hareket ettiler. Türklere Anadolu’nun kapılarını Kürtlerin yardımı açtı. Bu sayede Türkler Anadolu’yu vatan edindiler ve 1900’lü yıllara kadar Yemen’den Mısır’a kadar hükmettiler. Kürt sorununu çözmüş ve Kürtlerle birlikte yeni bir toplum ve millet tasavvurunu çağdaş normlarda anayasa haline getirmiş bir Türkiye yeniden ayağa kalkar. Türk-Kürt birlikteliği Ortadoğu’nun en dinamik ve en güçlü ekonomik, kültürel ve siyasi yapısı olur. -Kürtler kimlik arama noktasında bu gün Türkiye’deki mücadelesinde hangi aşamadadır, bundan sonra neler yapılmalıdır? Celal Talabani’nin ifadesi ile çağımız artık CHE GUEVERA’ların gerilla çağı değil. Ancak bir başka gerçekte var ki silahlar her sustuğunda Ankara sorun artık çözüldü diyerek en ufak bir adım bile atmıyor. Bundan sonra yapılması gereken en geniş anlamda dindarı liberali, sosyal demokratı, şehirlisi ve köylüsü ile Kürtlerin birlikteliğini sağlamak olmalıdır. Demokratik örgütlenme ve sivil itaatsizlik eylemleri en netice alıcı yoldur. Parlamentoda nitelikli ve güçlü bir temsil önemlidir. -Türkiye’ de “Hakikatleri araştırma komisyonu” kurulmasının avantajları neler olur? Böyle bir komisyon devlet adına yapılmış tüm kontrgerilla eylemlerini açığa çıkarır. PKK içindeki çeteleşmiş bazı unsurlar da deşifre olur. Çözümün yolu açılır, çözüm kolaylaşır. -Kürt sorununun çözümü için “derin akıl” vurgusunu yapıyorsunuz, okuyucularımız için bundan bahseder misiniz, nedir bu “derin akıl”? ürkiye’deki aklı başında kimseler önümüzdeki yüz yılı görebilmelidir. Kürt sorununu çözmeyen ve Kürtlerin desteğini almayan, alamayan bir Türkiye değil Adriyatik’ten Çin Seddi’ne gitmeyi; Habur’dan öteye bile gidemez. Bunu gören ve buna göre siyaset üreten bir derin akla ihtiyaç var. -“Devşirme Kürtler” lügatinizdeki bu deyimi açıklar mısınız? Devşirme Kürtler kendi kimliklerini inkar eden, üç günlük dünya menfaati, mevki ve makam için Ankara’ya köle olan Kürtlerdir. Halkını bir Mercedes, bir metres ve bir ipek gömleğe, milletvekilliğine, birkaç kuruş kredi ve ihaleye satan Kürtlerdir. -Türkiye’de hak arama noktasında birçok etnik kimlik ve düşünce kuruluşu sesini gür çıkarmaya başladı, bu durum ülkede kutuplaşma mı yaratıyor? Hayır. Hak arama olumsuz bir şey değil. Keşke herkes hakkını arasa. Herkes hakkını ararsa hak elde etme daha da kolaylaşır. -“BDP MHP oylarını arttırıyor” söylemini ne kadar gerçekçi buluyorsunuz, Kürtçülük Türkçülüğü tetikliyor mu? Dışardan bakıldığında doğru. Ancak işin özü öyle değil. Bazı siyasetçiler ülke bölünüyor diye halkı tahrik ediyor, korkutuyor. Kürt siyasetçilerinin de söylemlerine ve üsluplarına dikkat etmeleri lazım. Güven verici, ikna edici ve sakinleştirici bir dile ihtiyaç var. - Öcalan’a ev hapsi talebi konusundaki düşünceleriniz nedir? Kürtlerin tamamı değil ama önemli bir kısmı Öcalan’ı önemsiyor. Siyaseten bunu görmek istemiyorum derseniz sorunu çözemezsiniz. Önümüzdeki dönemde Öcalan’a ev hapsi çözüm yolunun açılmasında bir başlangıç olabilir. -Mevcut hükümetin Kürtlerin beklentilerini karşılama niyetini nasıl yorumluyorsunuz? AKP ve Devlet Kürtleri oyalıyor. PKK’yi bir şekilde tasfiye edip Kürtlerin de eline bir elma şekeri vererek işi kapatmak istiyorlar. Kürtlerin bugün en az yarısı Kürtçe bilmiyor. Önümüzdeki 5-10 yıl çok önemli. Ana dille eğitim acilen sağlanamazsa erime daha da hızlanacak. Hükümet sorunu yayarak ve uzatarak çürütmek istiyor. Kürtler bittikten sonra verilecek bir ana dille eğitim hakkı hiçbir işe yaramaz. -Önümüzdeki genel seçimden nasıl bir sonuç bekliyorsunuz, Kürtler nasıl bir seçim stratejisi uygulamalıdır? Dağda çobanlık yapan bir Kürdün de, Oxford mezunu bir Kürdün de altına imza atabileceği kısa, basit, anlaşılır ancak kapsamlı 3-4 maddelik bir deklarasyon ve en geniş anlamda dindar Müslüman Kürtlerin de, Sosyal Demokrat ve Liberal Kürtlerin de temsil edileceği bir aday listesi ve tabii ki maksimum oy artışı çözüm burada. Kürt siyaseti bunu başarabilirse tüm tuzakları aşabilir ve oy patlaması yapar. -Farklı inanç ve düşünceye sahip (dindar, laik, liberal, sosyalist, marksist…) olan Kürtlerin ortak bir duruş sergilemeleri mümkün müdür, bu nasıl sağlanabilir, Kürtler arasında neden çok sesli siyaset yer bulamamaktadır? Mümkündür. Bunun anahtarı Kürt siyasal hareketindedir. Açılım yapabilir ve bundan korkmazsa sonuç alır. İdeolojik bir hareket yerine Kürdi bir hareket olmalıdır. -Yazılarınızla, duruşunuzla Türkiye’de sürekli gündemdesiniz. Sizinle ilgili olan “İslamcılıktan Kürtçülüğe evirildi” eleştirisine ne diyorsunuz? “İt ürür, kervan yürür.” Eskiden on sefer kelimeyi şahadet getirdikten sonra sakın yanlış anlamayın biz Kürdüz ama bölücü, ırkçı değiliz. Sadece hakkımızı istiyoruz diyordu. Türk İslamcı kafaları ve zihinleri çarpık kişiler yine de bize inanmıyorlardı. Şimdi “siz faşistsiniz, Türk İslamcısısnız. Zijhniniz sapkın, kendinizi düzeltin ve Allah’ın sahih dinine ümmet anlayışına gelin” diyoruz. Savunma ve hesap verme sırası onlarda. Benim için sorun yok elhamdülillah dün de Müslümandım, bu gün de. Allah son nefesimize kadar imanımızı muhafaza etsin. -DTK’nın içinde yer alan kişi kurum noktasındaki kapsamını yeterli buluyor musunuz, Kürtler için bu oluşum ne kadar önemlidir, şuan hangi aşamadadır, DTK yönetimi olarak önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izlemeyi planlıyorsunuz? DTK kongresinden kamuoyuna açıklanan beş şartın akıbeti ne oldu? (Kürt Sorunu çözümü için) *Öcalan çözüm sürecinde rol oynasın *Yeni bir demokratik Anayasa hazırlansın *Kürt tutuklular serbest bırakılsın *Yüzde 10 seçim barajı kaldırılsın *Terörle mücadele yasası değişsin Hiç biri yerine getirilmedi. Öcalan ile yapılan görüşmeler ise henüz bir netice vermedi. -DTK kongresinden kamuoyuna açıklanan Gül, Erdoğan, Öcalan ve PKK ile görüşme kararı ile ilgili bir gelişme var mı? Başbakan da Cumhurbaşkanı da DTK’ya randevu vermedi. Üçüncü sınıf manken ve artistlerden henüz sıra gelmedi. -Tunus, Mısır, Fas ve Libya gibi birçok Arap ülkesinde başlayan isyanın Kürtlere etkisi olur mu? Önümüzdeki dönemde mutlaka olur. Irak Kürdistan Bölgesi’nde Süleymaniye’de gösteriler oldu. Yolsuzluk, rüşvet ve yoksulluk had safhada. Barzani ve Talabani henüz hayatta olmalarına rağmen GORAN listesi %25, İslami Blok ise %12,5 oy aldı. Kürt siyasal Hareketi’nin de bundan dersler alması halkın taleplerini değerlendirmesi ve özellikle de dinle iletişim kurması lazım. -Türkiye’de bu tip bir karışıklık bekleniyor mu? Kürt siyasetinde evet. Yarın Diyarbakır’da Kahire’deki Tahrir Meydanı’nda olduğu gibi bir milyon kişi sokağa çıkarak şiddete kesinlikle başvurmadan haklarımız verilene kadar eve gitmiyoruz derse sistem kitlenir. -Kürt sorunun muhataplarına nasıl bir mesaj iletmek istersiniz? Devlet ve Hükümet sorunu acilen çözmeli, Öcalan ise PKK’yi siyasallaştırmalı. Buna sivilleştirmeli de diyebiliriz. -Fethullah Gülen cemaatinin son zamanlarda Kürt sorununa eğilmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Abant Platformu’nun girişimleri Kürt hareketini Türkler açısından kontrol edilebilir bir noktaya çekme gayreti olabilir mi? Böyle bir amaç olabilir, ancak dürüst bir kardeşliğe dayalı eşit ortaklık gerçekleşmeyene kadar hiç bir manipülasyon başarılı olamayacaktır. Herkesin hesabını buna göre yapması lazım. -Size göre Kürt siyasal mücadelesinin önündeki en büyük tehlike nedir? Gelişmeleri doğru okuyamamak ve siyasallaşamamak. Ayrıca dine mesafeli durmak. -Türklerle Kürtler arasında bir çatışma ihtimali var mıdır? Sorun Türklerle Kürtler arasında değil; Kürtlerle Ankara arasındadır. Türklerle çatışırsınız diyerek tehdit edenler siyasetçilerdir. Bu tehdit ve şantaj alçakça bir taktiğin ürünüdür. Demirden korkan trene binmez, Kuştan korkan darı ekmez. -Güney Kürdistanlı siyasetçi ve liderlerin Türkiye’deki Kürt sorununa yaklaşımlarını ve katkılarını yeterli buluyor musunuz? Hayır. Onlar AKP’yi bir güvence olarak görüyorlar. Ancak Türkiyeli Kürtlerin mücadeleleri olmasa Statüko ölümden korktuğu için sıtmaya razı olmaz. İlk fırsatta Irak’taki Kürt kazanımlarının da üzerine gider ve tasfiye eder. -Sizce Kürtlerin tarihten hala çıkarmadıkları en önemli ders nedir? Kürtler tarih boyunca şehirlerde asimile olmayan bir orta sınıf meydana getiremediler. Kültüre, sanata ve dile daha fazla önem vermek lazım. -DTK’nın ‘inanç çalıştayı’ çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz, asıl amaç nedir burada? Dini kullanmak yerine, dini ve dindarı anlamak; onu olduğu gibi kabul etmek daha doğru bir yaklaşımdır. Bunu yapmak lazım. Kültürel Müslümanlık, Siyasi İslam ayırımları da laikçilerin seküler yaklaşımı, Bırakalım dindarlar kendilerini kendileri tanımlasınlar. Ben bu ayırımı şahsen doğru bulmuyorum ve kabul de etmiyorum. - Önümüzdeki seçimlerde aday mısınız, aday iseniz BDP ile beraber mi politika üreteceksiniz, bu konuda size gelen herhangi bir teklif var mı? Politik olarak yuvarlak bir cevap vermem gerekir, ancak benim tarzım değil. Demokratik bir ittifak ve demokrasi bloğu olursa aday olacağım. Ancak şu ana kadar BDP’lilerle bu konuda bir şey konuşmadım. -Ekopolitik çalıştayı nedir, bu projenin nesrindesiniz, Ekopolitik’in çalışması ve sistematiği hakkında bilgi verebilir misiniz? kopolitik Kürt sorununda taraf olan herkesi MHP ve PKK’liler de dahil yan yana getirerek konuşturan ve empatiyi esas alan bir kuruluş. Ancak konuşmadan sonra ne yapılması gerekiyor bu konuda bir hazırlığı yok, en azından ben bilmiyorum, bu da bir eksiklik. - Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu ve Şivan Perwer’in belli bir Kürt kesimi tarafından tartışılması konusunda söylemek istediğiniz bir şey var mı? Bu konularla ilgili kapsamlı makaleler yazdım. Bu ropörtajla bana bir kitap yazdırmak istiyorsunuz her halde. Çok yakında böyle bir kitabım da yayınlanacak. Orhan Miroğlu ve Şıvan’ı ayrı tutmak lazım. Emek, kan ve can vermiş arkadaşlar. Şovmenlerin kandırma ve oyalama taktiklerine alet olacaklarını zannetmiyorum. Farklı düşünme hakları tabii ki var. Tehdit değil, konuşmak ve müzakere etmek daha kolay neticeye ulaştırır. RÖPORTAJ: NECİP ÇAPRAZ /

Yorum Yaz