tatlidede

'Ötekiler'in de fikrinin sorulması tarihi bir adım

Emek ve Demokrasi Bloku'nun Mardin'de gösterdiği üç adaydan biriydi. Ancak onu, diğer adaylardan ayıran bir özelliği vardı. BDP tarafından kendisine sunulan teklifi değerlendiren Erol Dora, 52 binin üzerinde oy olarak Cumhuriyet tarihinin ilk Süryani milletvekili oldu ve belki de bu özellik Dora'nın ismini tarihe yazdırdı.
  • 18.03.2012 14:55
'Ötekiler'in de fikrinin sorulması tarihi bir adım
Reyhan Gül'ün Erol Dora ile yaptığı Röportaj.. Türkiye'nin ilk Süryani milletvekilisiniz. Bu nasıl hissettiriyor? Bana göre gayet normal, olması gereken bir şey. Şimdiye kadar olmamasını büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti. Hepimiz eşit haklara sahibiz. Aslında Menderes ve Çiller hükümeti zamanında Rum, Ermeni ve Yahudi vekiller vardı. Fakat Süryani yoktu. Hangi etnik gruptan olursa olsun. Meclis'te farklılıkların olması çoğulculuk ve Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından bu çok önemli. Farklı sebeplerden ötürü ülkeyi terk edip İsveç'e giden Süryanilerin ülkeden ayrılması kırk yılı aşmaz. Ama bakın şu anda İsveç'te ciddi bir Süryani lobisi mevcut. Dahası İsveç parlamentosunda altı Süryani milletvekili var. Biz hâlâ Türkiye'nin ilk Süryani milletvekili diye konuşuyoruz. Yanlış anlaşılmasın bu çok önemli bir gelişme. Bundan son derece memnunum. Ama zaten olması gerekiyordu. İsveç ve Türkiye'yi kıyaslarsak Türkiye'deki bu gecikmeyi neye bağlıyorsunuz? Cumhuriyet tarihi boyunca gayrimüslimlere gereken önem verilmedi. Ötekileştirildiler, dışlandılar. Statükodan kaynaklanan bu dışlanmışlık duygusu onları siyasetten uzak tuttu diye düşünüyorum. Şu anki tablo nasıl, karanlık mı hâlâ? Hayır, Avrupa Birliği'ne adaylık süreci Türkiye'yi değişim ve dönüşüme uğratmaya başladı. Bu süreçte iktidarlar gayrimüslimlerin daha çok sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. Gayrimüslimlerin haklarını gözeten birtakım yasal ve anayasal değişiklikler yapıldı. Sürekli olarak pozitif yönde olumlu adımlar atılmaya başlanmıştır. Son seçimlerde sizin dışınızda gayrimüslimlerin adaylık başvurusu oldu mu? Evet, mesela Ermenilerden de talepler vardı. Ama hiçbiri listelere konulmadı. Has partiden listeye girenler oldu ama onlar Parlamento'ya giremediler. Milletvekili olduktan sonra "Bu iş o kadar da kolay değilmiş dediğiniz oldu mu hiç? Benim elimde olsa birçok şeyi değiştirmek isterdim. Ama bu dediğiniz gibi o kadar da kolay değil. Türkiye'nin bir kişiyle değişip, dönüşmeyeceğinin öncesinde de farkındaydım. Benim de bu değişime bir katkım olursa o zaman kendimi mutlu hissederim. Yoksa milletvekilliğinde gözü olan bir insan değildim. Eğer şimdi dâhil bu konularda bir katkım olmuyorsa milletvekilliğinin benim için hiçbir değeri yoktur. Siyasete safiyane duygularla girdim 'Nerden atıldım şu siyasete' mi yoksa 'iyi ki girmişim' mi diyenlerdensiniz? Ben siyasete safiyane duygularla girdim. O yüzden ruhen çok müsterihim. İleride bahsettiğim konularda bir katkım olursa iyi ki girmişim diyebilirim. Ama bunu söylemek için henüz çok erken. Yeni eğitim sistemiyle ilgili bir kıyamettir gidiyor. Siz 4+4+4 hakkında neler düşünüyorsunuz? Türkiye'de eğitim süresinin uzatılmasını destekliyoruz. Ancak tasarıyı teknik anlamda pek inceleme fırsatım olmadı. Dolayısıyla bu konuda net bir fikir beyan edebilecek durumda değilim. Size göre kim haklı? Komisyonda yer almadığımdan hangi bu konuda net bir şey söyleyemem. Ama iyi sınavlar veremiyoruz. Türkiye bunu hak etmiyor.Eğer eğitim gibi bir konuda uzlaşamıyorsak o zaman bu insanlar nasıl yeni anayasa yapacak konusu kuşkularımızı artırıyor. BDP'nin sadece Kürt sorununa odaklanan bir siyaset izlediği yönünde eleştiriler var. Yeni eğitim sistemine yönelik partinin herhangi bir söyleminin olmaması bu eleştirileri doğrular nitelikte. Siz ne düşünüyorsunuz? Temel eğitim yasası herkesi ilgilendiren çok önemli bir yasadır ve her partinin bu konuda emek sarf etmesi, öneri sunması gerekir. Bu çalışma yapılmamışsa partim adına bunu bir eksiklik olarak değerlendiririm. Demokratikleşme sürecini ele aldığımızda Kürt sorunu konusunda mesafe kat edildiğini düşünüyor musunuz? AK Parti hükümeti döneminde Kürt sorunu bağlamında ciddi adımlar atıldı. Habur sürecinin başlatılması önemliydi. O zaman hepimiz Kürt sorunu artık diyalog ve barışla çözülecektir diye umutlandık. Fakat daha sonra bu süreç akamete uğradı. Ve sonrasında KCK ismi altında 6 bine yakın belediye başkanı ve siyasetçi tutuklandı. Tabii bu demokratik siyasetin önünü daraltan bir süreç olmuştur. Bir hukukçu olarak KCK tutuklamalarını gerçekten siyasî mi buluyorsunuz? Tutuklananlar suçsuz muydu? Dosyalara vâkıf değilim. Ama konuyla ilgili yazan köşe yazarlarını, akademisyenleri, uzman kişilerin görüşlerini yakından takip ediyorum. Onların görüşleri de da siyasî olabilir ama... Olabilir tabii ki. Tutuklular içinde milletvekilleri de bulunuyor ve şu an hâlâ cezaevindeler. Tutuksuz yargılanabilirlerdi. Peki, sizin Kürt sorununa yönelik çözüm önerileriniz neler? Oslo görüşmeleri basına yansıdığında Türk kamuoyunda negatif bir reaksiyon olmadı. Demek ki Türkiye halkları barışı istiyor. Bu da bize sürecin ancak diyalog ve müzakere süreciyle çözülebileceğini gösteriyor. Güvenlikçi, asayişçi bir politikayla değil. Yeni anayasa görüşmelerinde hükümet Rum, Ermeni, Süryani liderlerin de görüşleri alıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Daha önceden ötekileştirilenlere 'Sizin talepleriniz nelerdir, nasıl bir anayasa istiyorsunuz?' diye sorulmasını bile tarihî bir adımdır. Bunu çok önemsiyoruz. İstanbul'dan Ankara'ya geçiş zor oldu mu? İstanbul'da büyüyen biri İstanbul'u a unutamaz. Hani derler ya "Ankara'nın nesini seviyorsun? İstanbul'a dönüşünü.(gülüşmeler) Çocuklarım alışmakta zorlandı biraz. Arkadaşlarını, okullarını özlüyorlar tabii. Ama bunun dışında bir sıkıntıları yok. Ben de İstanbul'u çok özlüyorum. Geçenlerde gitme fırsatım oldu. Otobüse bindim, Galata Köprüsü'nde yürüdüm. Galata Kulesi'nin önünde turladım. İstanbul'da yaşamayan bunu anlayamaz. Aileniz yoğun temponuzdan şikâyet ediyor mu? Hayır, fazla bir şikâyet görmedim. Gece hayatı olmayan biriyim. O yüzden Ankara'daysam ve toplantım yoksa direkt eve gidiyorum. Çocuklarımla ilgileniyorum, eşimle sohbet ediyorum. Siz de evde sürekli siyaset konuşuyor musunuz? (Gülüyor) Hayır, mümkün olduğu kadar konuşmuyorum. Peki, Erol Dora nasıl bir Türkiye istiyor? Hiçbir halkın inancından ve etnik yapısından dolayı dışlanmadığı bir Türkiye arzuluyorum. "Türkiye'de bir iç savaş çıkmadıysa iki halk da müslüman olduğu içindir" Evet, otuz yıldır çatışmalar yaşanmıştır. Ancak halklar bazında bir iç savaş olmamıştır. Kürtler ve Türkler binlerce yıldır aynı coğrafyada birlikte yaşıyor. Birbirimize kız alıp vermişiz. Akrabayız. Bunu Türkiye adına büyük bir şans, bir avantaj olarak değerlendiriyorum. Demek ki, Türkiye halkları birbirine öyle kenetlenmişler ve ne yaşanırsa yaşansın birbirlerinden ayrılamıyorlar. İki halkın da Müslüman oluşu iç savaşın çıkmasını önlemiştir. O zaman biz siyasilerin bunu değerlendirmesi lazım. Bu durum ne zamana kadar sürecek? Retorik söylemler artık iki halkı da tatmin etmiyor. Sözleri pratiğe dökmek lazım. Biz BDP olarak yeniden başlayacak bir diyalog ve müzakere sürecine sonuna kadar destek vermeye hazırız. BDP şu an Meclis'tedir. Birbirimizin yanından geçiyoruz ve bu sorunları konuşmuyoruz. Bu bize yakışmayan bir durum. Benim gönlümden geçen bütün partilerden katılımcıların olduğu bir uzlaşma komisyonunun kurulması ve Kürt sorununun tartışılarak çözülmesidir. Allah'ın iradesine saygı duymak zorundayız Semavi dinlerde "Hepimizi Allah yarattı." deniliyor. Allah isteseydi bizi tek dilde tek etnik yapıda ve inançta bir yaratabilirdi. Ama herkesi farklı yaratmış. Demek ki Allah'ın iradesi bu şekilde tezahür etmiştir. Bu zenginlik onun iradesidir. Farklı dil ve etnik gruplardan birini hor gören, onu dışlamaya çalışan her insan bana göre Allah'ın iradesine karşı geliyordur. Bu iradeye saygı duymak zorundayız.

Yorum Yaz