tatlidede

Salka Valka - Halldor Laxness Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Salka Valka kimin eseri? Salka Valka kitabının yazarı kimdir? Salka Valka konusu ve anafikri nedir? Salka Valka kitabı ne anlatıyor? Salka Valka PDF indirme linki var mı? Salka Valka kitabının yazarı Halldor Laxness kimdir? İşte Salka Valka kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 02.02.2023 15:00
Salka Valka - Halldor Laxness Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halldor Laxness

Çevirmen: Mehtap Gün Ayral

Tasarımcı: Savaş Çekiç

Orijinal Adı: Salka Valka

Yayın Evi: Yordam Kitap

İSBN: 9786055541200

Sayfa Sayısı: 400

Salka Valka Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Salka Valka, İzlanda edebiyatında yeni bir sayfa açan canlı, destansı edebî yaratıcılığından ötürü, 1955 yılında Nobel Edebiyat ödülüne değer görülen Halldor Laxness'in başyapıtıdır. Laxness, bu romanında okuru, İzlanda'nın dondurucu soğuğunda titreyen küçük bir balıkçı kasabasında, ahlâk anlayışları çökmüş, ama dinî duygularla şişirilmiş balıkçıların acı dolu hayatlarıyla yüz yüze getirir, güçlü bir kadının zorlu hayat şartlarını ve mücadelesini gözler önüne serer. Çocukluğunu yaşayamadan büyümek zorunda kalan Salka adlı genç kızın merkezinde yer aldığı romanda, yoksulluk, sömürü ve çaresizlik çok çarpıcı bir tarzda tasvir edilir. Salka, annesi Sigurlina'yla birlikte, kuzeydeki evlerini terk edip, İzlanda'nın güneyine, daha iyi bir hayat özlemiyle yola çıkar. Ama Oseyri adındaki küçük bir köyde mola vermek zorunda kalırlar ve bir daha da oradan ayrılamazlar. Sigurlina ne kadar iradesiz biriyse, kızı da o kadar güçlüdür. Güçlü iradesi, yoksulluğa karşı başkaldırının ön saflarına taşır Salka'yı. Salka Valka, yalnızlığın, umutsuzluğun, umut olarak sosyalizme sarılışın hikâyesidir.

Salka Valka Alıntıları - Sözleri

  • İnsan, sevgilisinin sadakati hakkında, şüpheyle umut arasında kararsızlık çekiyorsa, kıskançlık çok acı verir
  • Nasıl olmuştu, da Tanrı bu kadar zavallı, biçimsiz bir insan yaratabilmişti? Halbuki Tanrı çok ihtişamlı, nurluydu, bütün insanları güzel yaratabilirdi!
  • Bizim tek basiretimiz, beceriksizliğimiz.
  • “bazen peri olduğumu düşünürüm. periler diyarından kovulmuşum da, insanların dünyasında yaşamaya mahkûm edilmişim.”
  • "Biliyorum,"dedi Arnaldur kapının önünde, "insan olmak çok zor. Ama en zoru da, bir birey gibi düşünüp hissetmekten vazgeçmek..."
  • İşin aslı, her insanın kendine göre bir amacı vardır ve bütün o sevgi sözleri, sadece gerçek gibi algılanan şeylerdir.
  • Bu ülkede, fakirler hep kitaplarla avunmuştur. Bilgi, insanın kaybetmeyeceği tek şeydir.
  • "Fakirlerin yapacak hiçbir işleri yok ki, doğurdukları çocukları bile besleyemiyorlar"diyerek konuya döndü tekrar. Üzerine basa basa, "Bu yüzden hapse atmalılar bizi, dünyadaki en korkunç suç bu..."

Salka Valka İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Pantolonlu Kız: “Pantolonlu kız” yazarın da kitaba ilk düşündüğü isimdir. Ama ben Salka Valka olarak çok sevdim. Sanki romandaki kızın mücadelesine ,var olma çabalarına , da bu isim daha çok uymuş gibi.İsmin tınısında bile mücadele var. Salka ‘nın hikayesi annesi Sigurlina ile güneye gitmek için çıktığı yolculukta paralarının bitmesi sonucu geçici olarak geldikleri Oseyri kasabasında başlar. İzlanda’nın küçük, etrafı fiyortlarla çevrili, iklim şartlarının çok sert soğuk olduğu ve balığın tek geçim kaynağı olduğu Oseyri kasabası... Okurken balığın kokusunu ,da denizin tuzunu da kuzeyin soğunu da iliklerime kadar hissettiğim, yaşatan ,tanıklık ettiren olağanüstü bir anlatım. Okurken şunu düşündüm anlatılan coğrafya ve yaşam şekli sanki dile de yansımış.İskandinavların o sade yaşamlarının güzelliği , gösterişten uzaklığı, yazarın cümlelerinde, anlatımında hayat bulmuş. Gelelim Salka ‘ya annesi ile geldiği bu küçük kasabada öncelikle barınacak bir yer bulmanın mücadelesini, sonrada orada var olma, kendini kabul ettirme mücadelesini vermiş her anlamda çok güçlü bir kadın. Ben onun hikayesini okumayı, onun gücüne tanıklık etmeyi çok sevdim. Annesi Sigurlina gibi olabilirdi. Sigurlina her anlamda iradesiz, zayıf karakterli , yaşamının sorumluluğunu taşıyamayan bir kadın... Öyle ki sürekli dua edip bağışlanmayı dileyen , dindar yanı güçlü bir kadın olmasına rağmen tövbe ettiği günahları da sürekli tekrarlayan bir zavallı... Aslında roman boyunca anlatılan birçok karaktere ne tam anlamıyla kötü ne de iyi diyebilirim .Yazar bir insanın ne tam anlamıyla iyi ne de tam anlamıyla kötü olamayacağını düşünmüş olmalı ki karakterlerinin içindeki tüm iyi ve kötü yönleri ele almış. Salka ‘nın ilk mücadelesi annesi ile başlar aslında annesi ona bir gün “biz iki kadınız artık .“der. Ondan sonra da büyüyen kızı onun için bir rakip haline gelir. Benim de okurken bir anne olarak en çok kızdığım, anlamakta zorlandığım Sigurlina’nın bu tuhaf anneliği oldu. Kitap ,doğanın da insanların da hatta bazen çocukların bile acımaz davranabildiğini(Salka ‘ya hakaret edip taşlamaları) Hepsinin de ortak sorunu olan yoksuluğun, insanlar üzerinde oluşturduğu sefil hallerin çok iyi yapılmış bir gözlemi aslında. Yazar sadece insanın içindeki zıtlığı değil, dinin içindeki zıtlıkları (Selamet ordusu kilisesi),Oseyri ‘de yaşayan insamların yaşam şekilleri ve görüş farklılıkları arasındaki zıtlıkları da ele almıştır. İşte bu noktada roman başka bir yere evrilmiştir. Burdan sonrasında toplumcu gerçekçi bir anlatım başlar. Onca haksızlık, paranın , refahın belli bir kesimde olması, yoksulluğun hep ezdiği halkın beslediği hınç ...küçük Oseyri kasabasında komünizmi doğurur. Salka da çok da bilinçli olmayarak aslında komünist olur.İşçi sendikasında yer alıp ,grevlere katılarak daha adil bir yaşam için mücadeleye başlar. Ben Salka ‘nın ve Oseyri kasabasının doğasında ,çok önceden hatta daha komünizm hareketi bile doğmadan komünizmin var olduğunu düşünüyorum. Bunu yazarın Salka ile ilgili şu cümlesinde görmek mümkün “Tiksiniyorum kendini üstün sananlardan , öyle davrananlardan yüzlerine tükürmek geliyor içimden.” Zaten Salka giyim şekli ile fiziksel özellikleriyle de kötü düzene bir başkaldırıdır. Oseyri ‘nin komünizmi için de şöyle der:” Çiftleşen, mutlulukla sallanıp duran kuşların çığlıkları her yeri dolduruyor.Her şey bir şekilde komünistti.En küçük şeyin ardında bile evrensel komünizmin eli vardı.” Salka okuma yazmayı da aşkı da hatta bilinçli komünizmi de aynı insandan öğrenmiştir. Birlikte başlattıkları harekette büyük burjuva Bogesen’in kapitalist düzenine son vermişlerdir. Ama maalesef o gitmiş başkası gelmiştir. Bu noktada kafamda bir zincir oluşturdum . Aklıma İnce Memed geldi. “ Abdi gider başkası gelir.” Yoksulun ,ezilenin derdi dünyanın her yerinde ortaktır. Gelelim son olarak “Pantolonlu kız” olayına Salka kasabadaki diğer kadınlardan farklı olarak pantolon giyer, saçlarını da kısacık keser. Bu önceleri tepkiye neden olur aslında onun bu düzene aykırı giyimi onları korkutur. Düzen bozulursa ,uyanış başlar... Salka’nın kısacık kesilmiş saçları “Kestim Kara Saçlarımı “ diyen Gülten Akın’ı anımsattı.Kadınların kısacık kesilmiş saçları her yerde yürümeyen düzene başkaldırıydı . Ben onu annesinin kızı Salvör ( ona böyle seslenirdi) değil de biz kadınların yüzyıllardır toplumda var olmak için vermek zorunda bırakıldığımız mücadelenin bir adı “Salka Valka “ oluşunu çok sevdim. (Bohem okur)

İzlanda sizin için de yalnızca zengin bir İskandinav memleketi mi? Bu memlekete bir de Laxness’in 1930’da gördüğü pencereden bakmanızı tavsiye ederim. Manzaranız o kadar gerçekçi bir korkunçlukta olacak ki, pencereyi kapatmak isteyeceksiniz. *** Salka Valka, kitabın başında ufak bir kız çocuğu olarak karşımıza çıkan ana karakterin takma isim. Salka ile annesi, yalnız ve fakir. Sadece onlar değil. Herkes çok fakir. Bütün köy. Tek bir sermaye sahibi var: Bogesen. Tek bir iş var: balıkçılık. Tutunacak tek dal var: din. Salka’nın annesi azıcık hoppa, Salka diğer kızlardan biraz farklı, Oseyri köyü ise yeterince güneyde değil. Donuyorlar. *** Hikâye bu haliyle de güzelken bir noktada zamanda ileri gidiyor ve Salka’nın yetişkinliğine varıyoruz. Vardığımız sadece yetişkin Salka da değil, aynı zamanda sosyalizm, Bolşevizm, işçi hakları, sermaye sahibine yönelik talepler, sendikal hareketler, emekçi toplantıları, anlaşılan ve anlaşılamayan devrimci fikirler. Ben kitabın gideceği bu yönü önceden bilmediğim için kendimi şanslı addediyorum. Ufak bir kızla fakir annesinin kişisel hikayelerinden ibaret sandığım bu kurgu beni elimden tutarak çok daha geniş bir bağlama götürdü. *** Kitabın başladığı yeri de bittiği yeri de ayrı ayrı sevdim. Müthiş de akıcı bir kurgu. Yordam Edebiyat yanıltmıyor kıymetli dostlar. Kendilerine şükranla. *** Sevgiler! (Burcu Booker)

Oseyri köyü, açlık ve sefalet içinde geçen zamanlar… Köyün en zengini Borgesen’e bakıyor tüm gözler. Köyün bütün geçimi Bogesen’in tekelinde. Sadece balıkçılıkla geçinen Oseyri köyü ücretlerinin karşılığını nakit bile alamazken artık dünya yavaş yavaş değişir ve sosyalizm doğar. Baş karakterimiz kuzeyden Oseyri’ye gelen anne kız da bu mücadelede yer alır. Salka Valka, düzenin getirdiği o kadın silüetine pek uymaz. Pantolon giyer ve erkeklerin zulmüne ise o iri yarı cüssesiyle karşı koyar. Giyim ve görünüşü önemsemez. Bunun farkına ise yaşıtı olan Arnaldur’un eğitimi sayesinde öğrenir ve kendisine çekidüzen verir. Duygularının ve hüzünlerinin arkasına sığınan Salka’nın hikayesi her kadının yaşamak zorunda kaldığı bir hikaye. Unutmayacağım karakterlerden biri. (Han.delice)

Salka Valka PDF indirme linki var mı?

Halldor Laxness - Salka Valka kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Salka Valka PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halldor Laxness Kimdir?

(Doğum 23 Nisan 1902 - Ölüm. 8 Şubat 1998)

HALLDÓR KILJAN LAXNESS 23 Nisan 1902’de Reykjavik civarındaki bir kasabada doğdu. Gerçek adı Halldór Gudjonsson’dur. Yazmaya olan tutkusu daha çocukluk yıllarında, çiftliklerinde ailesinden geleneksel halk masallarını ve eski destanları dinleyerek gelişti. İlk makalesi on dört yaşındayken bir ulusal gazetede yayımlandı. İlk romanı Barn náttúrunnar: astarsaga’yı (Doğanın Çocuğu: Bir Romans) on yedi yaşında yazdı. İlahiyat ve felsefe öğrenimi gördüğü sırada Fransızca ve Latince öğrendi. Avrupa seyahatine çıkan Laxness Katolikliğe yöneldi ve Luxemburg’daki Saint-Maurice-et-Saint-Maur Manastırı’nda Benedikten rahibi oldu. 1927’de ABD’ye gitti ve burada Upton Sinclair ile tanıştı, sosyalizm etkisindeki ilk eserlerini vermeye başladı. 1930’da ülkesine dönen Laxness, Ingibjörg Einarsdóttir’le evlendi ancak 1936’da ayrıldılar. Sovyetler Birliği’ne sık sık seyahat etti. 1936’da 21 yaşındaki Auður Sveinsdóttir’le evlendi. 1940’larda desteklediği Sovyet rejimini Macaristan’ın işgalinden sonra eleştirdi. Yeniden ülkesine dönen Laxness’in, Keflavík’te kurulan Amerikan askerî üssü hakkında yazdığı hiciv Atómstöðin (Atom İstasyonu, 1948), Amerikan hükümeti tarafından kara listeye alınmasına yol açtı. Eşiyle birlikte çıktığı dünya turunda New York, San Francisco, Pekin, Bombay, Kahire gibi kentlerde bulunan Laxness roman, kısa öykü, deneme, şiir, eleştiri türlerinde altmıştan fazla eser verdi. Undir Helgahnúk (Kutsal Dağın Altında, 1924), Kaþólsk viðhorf (Katolik Gö- rüşü, 1925), Fuglinn í fjörunni (Kumsaldaki Kuş, 1932), Salka Valka (1932), Özgür İnsanlar (1934-1935), Ljós heimsins (Dünyanın Işığı, 1937), Höll sumarlandsins (Yaz Sarayı, 1938), Hús skáldsins (Şairin Evi, 1939), Gerpla (Mutlu Savaşçılar, 1953), Paradísarheimt (Geri Gelen Cennet, 1960) gibi yapıtları İzlanda ve Avrupa’da büyük ilgi topladı. 1953’te Dünya Barış Konseyi Edebiyat Ödülü’nü, 1955’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü, 1969’da Sonning Ödülü’nü kazanan Laxness, 1998’de hayata veda e

Halldor Laxness Kitapları - Eserleri

  • Salka Valka
  • Özgür İnsanlar
  • İzlanda’nın Çanı
  • Atom Durağı

Halldor Laxness Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın çocuklarına inanması, ülkesine inanmasıyla aynı şeydir. (Özgür İnsanlar)
  • İnsan, sevgilisinin sadakati hakkında, şüpheyle umut arasında kararsızlık çekiyorsa, kıskançlık çok acı verir (Salka Valka)
  • Savaşmak için kuşanmış efendilerin Kalplerini delmek için hedef alıyoruz mızraklarla Oklarımıza direnip direnmeyeceği pelerinlerin İyice anlaşılacaktır yakında. (İzlanda’nın Çanı)
  • Gençlik çağı dışında birinin candan ya da masum bir kahkaha atmasına sebep olan çok az şey vardır. (İzlanda’nın Çanı)
  • Genelde şöyle oluyor: bir beyefendiye aşık oluyorsunuz, adam sıkılınca kıçınıza tekmeyi basıyor ve gidip hor gördüğünüz biriyle evleniyorsunuz. (Özgür İnsanlar)
  • "Biliyorum,"dedi Arnaldur kapının önünde, "insan olmak çok zor. Ama en zoru da, bir birey gibi düşünüp hissetmekten vazgeçmek..." (Salka Valka)
  • ...At böyle kusursuz olduğu için, nal, mutluluğun, verimliliğin, kadının sembolü ve haçın karşıtı olarak bütün kapılarda asılı duruyor. (Atom Durağı)
  • Ben özgür bir insanım. (Özgür İnsanlar)
  • ...Genç, zayıf bir çalı, gerim ve özden ibaret. Su perisi vücutlu, oda havasında yetişmiş, çekici bir dişicik. Buna karşılık ben, uzak vadilerden gelmiş bu kaba yaratık, onun yanındayken rahatsız olmama şaşmamalı. (Atom Durağı)
  • "Bir düşünün, mucizevi bir şey bu; yeni bir beden ve yeni bir ruh bir anda sahneye çıkıyor. Nereden geliyorlar ve neden hiç durmadan geliyorlar? Evet, bu soruyu kendime çok sordum, gece gündüz bunu düşündüm. Aynı insanların dünyada hep yaşaması doğaya daha uygun olmaz mıydı; en azından senin, Benim gibi sıradan insanlar, zaman içinde, daha rahat yaşayacağımız yerlere gelebilirdik." (Özgür İnsanlar)
  • Hiçbir şey olmaz; insan sadece yaşar, nefes alıp verir ve canı başka hiçbir şey ama hiçbir şey istemez. (Özgür İnsanlar)
  • İşin aslı, her insanın kendine göre bir amacı vardır ve bütün o sevgi sözleri, sadece gerçek gibi algılanan şeylerdir. (Salka Valka)
  • Ölüm, er geç hepimizin ödeyeceği bir bedel; sizleri de aynı akıbet bekliyor, beğenseniz de beğenmeseniz de. (Özgür İnsanlar)
  • ...Bağımsızlık hayattaki en önemli şeydir. Kendi payıma konuşayım, bağımsızlığına sahip olana dek insan boşuna yaşar. Bağımsız olmayan insan, insan bile değildir... (Özgür İnsanlar)
  • Bizim tek basiretimiz, beceriksizliğimiz. (Salka Valka)
  • Soyguncuların birbirinden farkı yokmuş meğer; kıyıda da yaşasalar yukarılarda da yaşasalar, hep aynı bokun soyuymuş. (Özgür İnsanlar)
  • "Fakirlerin yapacak hiçbir işleri yok ki, doğurdukları çocukları bile besleyemiyorlar"diyerek konuya döndü tekrar. Üzerine basa basa, "Bu yüzden hapse atmalılar bizi, dünyadaki en korkunç suç bu..." (Salka Valka)
  • İnsan her zaman yaslanacak bir omza ihtiyaç duyar, yoksa ölür. (İzlanda’nın Çanı)
  • Bu ülkeyi bize veren ve ona sahip çıkmamızı isteyen yaratıcımız Tanrı adına, başka halkların elinden almamış olduğumuz bu ülkeyi satmayın!Bu bizim ülkemiz, Tanrı onun bizim olmasını istiyor, bizim ülkemiz. (Atom Durağı)
  • ...insan hep 1teselli peşindedir; tüm umutlar tükendiğinde, insana hala canlı olduğunu hissettiren şey, bu teselli arayışıdır... (Özgür İnsanlar)

Yorum Yaz