tatlidede

Seküler Çağ - Charles Taylor Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Seküler Çağ kimin eseri? Seküler Çağ kitabının yazarı kimdir? Seküler Çağ konusu ve anafikri nedir? Seküler Çağ kitabı ne anlatıyor? Seküler Çağ PDF indirme linki var mı? Seküler Çağ kitabının yazarı Charles Taylor kimdir? İşte Seküler Çağ kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 03.12.2022 16:00
Seküler Çağ - Charles Taylor Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Charles Taylor

Çevirmen: Dost Körpe

Orijinal Adı: A Secular Age

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları

İSBN: 6053322955

Sayfa Sayısı: 1048

Seküler Çağ Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kitabın odak noktası, kamusal kurumlarda dinin rolü ve dini inançların hayatımızda ne kadar yer kapladığı değil, tüm bunlardaki değişimi mümkün kılan koşullar.

(Jonathan Derbyshire, Philosopher’s Magazine)

Bu Charles Taylor’ın gerçekten büyük önem taşıyan, çığır açan bir kitabı, çünkü burada, tüm sekülarizm tartışmasını yeni bir kalıba dökmeyi başarıyor. Yaşadığım süre içerisinde yazılmış en önemli kitaplardan biri . (Robert N. Bellah)

Tanrı’ya, hatta belirli bir dine inanmamanın neredeyse imkânsız olduğu zamanlardan, dini inanışların “bireysel tercih” olarak görüldüğü ve akılcılaştırılmak zorunda hissedildiği günümüze nasıl geldik?

2007’de yayımlandığı günden bu yana dünya çapında büyük ses getirmiş ve Templeton ödülünü kazanmış olan Seküler Çağ ’da Charles Taylor, beş yüzyıla yayılmış sekülerleşme sürecini anlamak için modern bilimin doğuşuyla kaybedilen şeylere değil, bu bilimi mümkün kılan “toplumsal tahayyüldeki” değişimlere bakmamız gerektiğini söylüyor.

Taylor Batı kültür tarihinin bu uzun kesitini olağanüstü bir incelikle yansıtırken, bir yandan da günümüz koşullarında, aşkın bir varlıkla bağlantılı bir hayatın olanakları üzerine felsefi bir tartışmaya girişiyor.

Seküler Çağ Alıntıları - Sözleri

  • İnsan Tanrıyla her yerde, ister istemez karşılaşıyordu.
  • Her yapının anti-yapıya ihtiyacı vardır.
  • Erasmus halk dindarlığının, ona göre tümüyle çıkarcı olan yapısından tiksiniyordu.
  • 500 yıl öncesinin sihirli dünyasında, fiziksel ile manevi arasına net bir çizgi çekilmemişti.
  • Oysa sihirli dünyada anlamlar bu manada zihnin içinde, en azından kesinlikle insan zihninin içinde değildir. 500 yıl önceki sıradan insanların -ve hatta elitlerin çoğunun- hayatlarına bakarsak, bununlar ilgili pek çok örnek görebiliriz.
  • Kamusal alan modern toplumun bir özelliğidir. O kadar ki, aslın­ da bastırıldığı veya manipüle edildiğinde bile taklit edilmesi gerekir. Modern despotik toplumlar genellikle bu taklide yükümlü sayarlar kendilerini. Parti gazetelerinde yayımlanan makalelerde güya yazarla­rın görüşleri açıklanır, diğer yurttaşların dikkatine sunulur; toplu gös­teriler güya halkın büyük bölümünün hissettiği öfkenin ifade edilmesi için düzenlenir. Bütün bunlar sanki ortada iletişim yoluyla ortak bir akla ulaşmaya yönelik gerçek bir süreç varmış gibi yapılır, oysa sonuç baştan beri dikkatle kontrol edilir.
  • Din ve dinsizlik büyük ölçüde kişiseldir.
  • Zındıkları, hatta inançsızları barındıran bir toplumun mutlaka kargaşaya düşeceği fikrinin gözden düşmesi zor oldu. Hatta bu fikir yarı akılcılaştırılmış bir biçimde, örneğin öbür dünyada cezalandırılmaktan korkmayan ateistlerin sadakat yeminlerinin geçersiz sayılması gerektiği savında, Aydınlanma çağına bile sızmıştır. Locke böyle düşünüyordu ve Voltaire bile bu kanıyı benimsemeye yaklaşmıştı.
  • "Rahipler herkes için dua eder, lordlar herkesi savunur, çiftçiler herkes için çalışır" formülü, toplumun birbirini tamamlayıcı, ama eşit saygınlıkta olmayan görevlere uygun organize edildiği fikrini içerir.
  • Ortaçağda iki ebediyet modeli vardır: Birine Platon ebediyeti, yani yükselip zamandan çıkarak ulaşmayı istediğimiz ku­sursuz hareketsizliğin, dinginliğin ebediyeti diyebiliriz; diğeriyse za­manı iptal etmeyen, ama onu bir anın içinde toplayan Tanrı'nın ebe­diyetidir. Buna ancak Tanrı'nın yaşamına iştirak etmekle ulaşabiliriz.

Seküler Çağ İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Charles Taylor’un Seküler Çağ adındaki devasa kitabının sayfalarına daldığınızda, sekülerleşmenin farklı toplumlarda farklı şekillerde cereyan ettiğine dair, oryantalizmle veya Avrupa-Merkezci tarih yazımıyla cedelleşen bir çabayı da görürsünüz gerçi, ama neticede bütün hikayenin merkezinde dünyanın sekülerleşmeye doğru bir evrim içinde olduğuna dair anlatıyla da yüklenmiş oluyorsunuz. Anlatının bir evrim kurgusu içinde yapılmış olması ve neticesinde sekülerliğin tarihin sonundaki muzaffer olarak resmedilmesi, aslında, daha önce de değindiğimiz gibi, bütün modernleşme anlatılarının başka bir veçhesini oluşturuyor. Bizim cephemizden baktığımızda gördüğümüz bir Seküler Çağ değil, her geçen gün daha fazla dinselliğe gark olmuş bir çağdır mesela. Dünya her geçen gün dinsel bağnazlığa daha fazla kapılmakta, sekülerliğin en üst örneklerinin ilk görüldüğü Avrupa kıtasının her tarafına sağ muhafazakar partilerin popülaritesi daha fazla artmaktadır. Bu artış aynı zamanda dini kimliğin de, belki dindarlıkla orantılı olmasa da, güçlenişini ve etkili hale gelmesini beraberinde getirmektedir. Ortadoğu’da yaşanan hadiselere tamamen dinsel bir pencereden bakan ve bu sürece tam da bu motivasyonla katılanların belirleyicilikleri azımsanmayacak boyuttadır. İsrail’in güvenliği için ABD’nin giriştiği büyük maceraların ABD’nin ekonomik çıkarlarıyla veya başka bir rasyonaliteyle açıklanabilir bir tarafı yok mesela. Bu coğrafyada olup bitenleri tamamen kendi dinsel istikbalinin bir gerçekleşmesi olarak gören yığınla insan yaşıyor ABD’de de Avrupa’da da ve tabi, farklı bir bakış noktasından da olsa, Müslüman dünyada da. Kendim için bir kez daha okumam gerektiğini düşünüyorum. 1000 sayfadan fazla bu kitabı sabrederek okuyacak olursanız, apayrı bir ufuk kazanacağınıza inanıyorum.. (Halil Karakuş)

Seküler Çağ PDF indirme linki var mı?

Charles Taylor - Seküler Çağ kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Seküler Çağ PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charles Taylor Kimdir?

Yirminci yüzyılın en önemli düşünürleri arasında yer alan Charles Malgrave Taylor, özellikle modernlik, kimlik oluşumu, çokkültürcülük ve sekülarizm tartışmalarına katkıda bulunmuş bir siyaset kuramcısıdır. Taylor, McGill Üniversitesi’nde gördüğü tarih eğitiminin ardından Oxford Üniversitesi’nde felsefe, siyaset ve ekonomi alanlarında yüksek lisans ve doktora yaptı. Oxford Üniversitesi’nde ve Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde toplumsal ve siyasal kuram alanında yıllarca ders veren Taylor, halen Nortwestern Üniversitesi’nde ve McGill Üniversitesi’nde profesördür

Charles Taylor Kitapları - Eserleri

  • Modernliğin Sıkıntıları
  • Seküler Çağ
  • Modern Toplumsal Tahayyüller
  • Çokkültürcülük
  • Laiklik ve İnanç Özgürlüğü
  • Hegel Üzerine Yorumlar - 1
  • Benliğin Kaynakları
  • Hegel ve Modern Toplum

Charles Taylor Alıntıları - Sözleri

  • En çok değer verdiğim bazı şeyler,benim için ancak sevdiğim kişi aracılığıyla ulaşılabilecek şeylerse,o zaman o kişi kimliğimin bir parçası haline gelir. (Çokkültürcülük)
  • "Bu benlik-merkezli biçimlerin insanları kışkırtmadığı ve tahrik etmediği çağa dönemeyiz. Bireyciliğin ve özgürlüğün tüm biçimleri gibi sahicilik, deyim yerindeyse bir "sorumlu-kılma” çağı açıyor. Bu kültür gelişmekte olduğu için insanlar kendilerinden daha fazla sorumlu olmak durumundalar. İnsanlar batabilir de yükselebilir de, bu tür bir özgürlük artışının doğasında bu var. Hiçbir şey düzenli ve inişi olmayan bir yükselmenin garantisini veremez." (Modernliğin Sıkıntıları)
  • Eğer kendime sadık kalamazsam, yaşamın özünü kaçırmış olurum; benim için insan olmanın ne anlama geldiğini yakalayamam... Kendine sadık olmak, kendi özgürlüğüne sadık olmak demektir. (Çokkültürcülük)
  • Bireycilik aynı zamanda birçok insana göre modern uygarlığın en büyük kazanımı. İnsanların, kendi yaşam tarzlarını saptama, benimseyecekleri inançları bilinçli olarak seçme, atalarının kullanamadığı çok çeşitli yollarla yaşam biçimlerini belirleme hakkının bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ve bu haklar çoğunlukla yargı sistemlerinin koruması altında. İlke olarak insanlar onları aşan, güya kutsal buyrukların gereklerine kurban edilmiyor artık. (Modernliğin Sıkıntıları)
  • İlişkilere, kendimizi tanımlamak için değil, kendimizi gerçekleştirmek için gereksinim duyarız. (Çokkültürcülük)
  • Kendi varoluşumuzun koşullarını yeniden oluşturabildiğimiz, bize hükmeden şeylere hükmedebildiğimiz zaman özgürüz. (Modernliğin Sıkıntıları)
  • Ortaçağda iki ebediyet modeli vardır: Birine Platon ebediyeti, yani yükselip zamandan çıkarak ulaşmayı istediğimiz ku­sursuz hareketsizliğin, dinginliğin ebediyeti diyebiliriz; diğeriyse za­manı iptal etmeyen, ama onu bir anın içinde toplayan Tanrı'nın ebe­diyetidir. Buna ancak Tanrı'nın yaşamına iştirak etmekle ulaşabiliriz. (Seküler Çağ)
  • Rousseau başkasına bağımlılığı,başkalarının olumlu kanılarına duyulan gereksinme ile bağıntılı görür. (Çokkültürcülük)
  • Öğretmenin başörtüsünü yasaklamak, eğitim kurumunun tarafsızlığını vurgulamakta fakat bu şekilde onun din ve inanç özgürlüğü sınırlandırılmakta ya da sayesinde topluma katkıda bulunabileceği bir kariyerin kapıları ona kapatılarak fırsat eşitliği ilkesi onun aleyhine kullanılmaktadır. (Laiklik ve İnanç Özgürlüğü)
  • Yönetim yönetilenin rızasını almak zorundadır - sadece başta değil, meşruluğun sürekli bir koşulu olarak. (Modern Toplumsal Tahayyüller)
  • Erasmus halk dindarlığının, ona göre tümüyle çıkarcı olan yapısından tiksiniyordu. (Seküler Çağ)
  • 500 yıl öncesinin sihirli dünyasında, fiziksel ile manevi arasına net bir çizgi çekilmemişti. (Seküler Çağ)
  • Bir ahlak fikri olarak modern bireycilik, aidiyetin hepten sona erdirilmesini değil, kişinin daha geniş ve daha gayrı şahsi varlıklara, devlete, harekete, insanlık cemaatine ait olduğunu tahayyül etmesi anlamına gelir.Bu değişim başka bir açıdan, “ağsal” veya “ ilişkisel” kimliklerden “ kategorik” kimliklere kayış olarak tanımlanmıştır. (Modern Toplumsal Tahayyüller)
  • Adam Smith Ulusların Zenginliği'nde, kendi bireysel zenginlik arayışımızın genel refaha vesile olduğunu anlatarak, bu mekanizmanın en bilinenini sunmuştur. (Modern Toplumsal Tahayyüller)
  • "O halde laiklik sorunu , modern toplumlardaki vatandaşların çoklu değerleri , inançları ve yaşam biçimleri karşısında devletin , olması gereken en geniş tarafsızlığı çerçevesinde ele alınmalıdır. " (Laiklik ve İnanç Özgürlüğü)
  • Emerson, " Her çağ, kendi kitaplarını yazmalıdır," sonucuna varır. Neden? Çünkü iyi eğitilmiş, açık fikirli insanlar ve liberal demokratik vatandaşlar, kendileri için düşünmelidirler. Liberal demokrasilerde, güzel sanatlar eğitimi veren liberal üniversitelerin öncelikli amacı, kitap kurtları yaratmak değil, gerek siyasal gerekse kişisel yaşamlarında iradeli ve kendi kendilerini yönetebilen insanlar yetiştirmektir. Emerson, " Kitaplar en iyisidir, iyi kullanıldıklarında," diyor, "ama kötüye kullanıldıklarında, en kötüsüdür. Doğru kullanım nedir?... Kitapların esin vermekten öte hiçbir işlevleri yoktur." (Çokkültürcülük)
  • Siyasi toplumlar artık yıllanmış terimlerle anlaşılamazlardı; olayların hangi çağda meydana geldiği de hesaba katılmalıydı. Modernlik, emsalsiz bir çağdı. (Modern Toplumsal Tahayyüller)
  • Laiklik din ile devlet arasında organik bir bağın olmamasını zorunlu kılmaktadır; devlet halkın düzenini dini topluluklarla değil, seçilmiş temsilcileri aracılığıyla sağlamalıdır. (Laiklik ve İnanç Özgürlüğü)
  • "Her çağ, kendi kitaplarını yazmalıdır." (Çokkültürcülük)
  • Karşıtlıklar kendilerinden önceki özdeşliklerden doğarlar zorunlu olarak; özdeşliklerse kendi başlarına varlıklarını sürdüremez, zorunlu olarak karşıtlık doğururlar. (Hegel ve Modern Toplum)

Yorum Yaz