tatlidede

Bir Zamanlar Her Şey "No" da Saklıydı

Bir Zamanlar  Her Şey "No" da Saklıydı
    Eskiye öykünmek,kimilerine göre gericilik olarak addedilir ama itiraf edelim ki eski zamanları da bir çoğumuz hala özlemekteyiz.Benim kuşağım,yani siyah-beyaz zamanların çocukları;60'ları,70'leri ve hele ki 80'leri bir türlü unutumaz."Eski'den öylemiydi" diye başlayan cümleler sohbetlerimizin vazgeçilmezlerindendir ve bunun için de çokça geçerli nedenimiz vardır.Eski zamanların;iyi niyeti,hoş görüsü,saf ve temizliği ne yazık ki zaman içinde bir yerlerde takılıp kaldı ve kendini bugünlere taşımakta zorlandı.

   Eşim Avukat Şeyhmus Miroğlu eski zamanlardan bahsederken anlatırdı:çok eski'den(Bugün artık tam zamanını hatırlayamıyorum) idil'de gerçekleşmiş ve Yargılamasının da Midyat ağır ceza mahkesinde yapıldığı bir adam öldürme davasının duruşmasında Mahkeme Başkanı,yargılanmakta olan bir sanığa Türkçe bilmediği için Kürtçe bilen mahkeme mübaşirini tercüman tayin ederek,Lüzumu muhakeme kararını özetler(O tarihte Lüzumu muhakeme kararları iddianame yerine geçer idi ve sorgu hakimi tarafından verilirdi.)
       Mübaşir,kürtçe olarak başkanın söylediklerini sanığa aktarmaya başlar ve özetle;köylerinde bir adam öldürüldüğünü,kendisi hakkında öldürme fiiline katıldığından bahisli lüzumu muhakeme kararı verildiğini,bu olaya katılıp-katılmadığını,savunmasını yapmasını ve varsa delillerini bildirmesi gerektiğini söyler.Anlatılana göre,nefesini tutmuş ve can kulağıyla mübaşiri dinleyen sanığın tüm bu anlatılanlar karşısında cevabı ise kısa ve öz bir şekilde yöresel kürtçe ile "No"(Hayır) olur.
      Verilen bu cevap üzerine mübaşir heyete döner ve kendinden emin bir şekilde şöyle başlar,Sayın başkan,sanık diyor ki;benim olayla yakından uzaktan ilgim ve alakam yoktur.Olay günü sabah namazından sonra tarlaya mercimek biçmeye gittim.Akşam ezanı okunmadan önce köye döndüm.Köyde kalabalık görünce,çeşme başında testisine su doldurmakta olan bir kız çocuğuna kalabalığın neden toplandığını sordum ve maktülün öldürüldüğünü öğrendim.Daha önce maktülün ailesi ile arazi ihtilafımız olduğundan beni şikayet edeceklerini düşünerek,köye de girmeyerek yakın bir köyde ki yakınlarımın yanına gittim.Ertesi gün muhtar benim arandığımı söyleyince de karakola gidip teslim oldum.Tarla da çalıştığıma dair tarla komşum olan Ahmet oğlu.......diye konuşmasına devam ederken,mahkeme başkanı bu duruma daha fazla dayanamaz ve kahkaha atar,olayı tercüme eden mübaşire dönerek te;ilahi .........Efendi bunların hepsi sanığın "No" sunda mı saklıydı deyince,eşim de gülerek ayağa kalkar ve Avukat olarak durumu açıklama gereği duyar.
       Eşimin anlattığına göre işin gerçeği ise;Sanık sorgu hakimliğinde dinlenirken yine aynı mübaşir tercümanlık yapmış ve sanığın anlattıklarını çevirmişti.Mahkemede de sanığa yardımcı olmak için sorguda ki ifadesini tekrardan sanık yerine anlatmıştı.Bunu bilen sanığında "No"(Hayır)dışında tekrardan bir şey anlatması gerekmiyordu.İşte bizimde eski zamanlara öykünmemiz bundan sebeptir.Çünkü;Bir zamanlar işte herşey O "No"nun(empatinin) içinde saklıydı.

Yorum Yaz