tatlidede

Byron Ayanoğlu kimdir? Byron Ayanoğlu kitapları ve sözleri

Yazar Byron Ayanoğlu hayatı araştırılıyor. Peki Byron Ayanoğlu kimdir? Byron Ayanoğlu aslen nerelidir? Byron Ayanoğlu ne zaman, nerede doğdu? Byron Ayanoğlu hayatta mı? İşte Byron Ayanoğlu hayatı...
  • 25.11.2022 06:00
Byron Ayanoğlu kimdir? Byron Ayanoğlu kitapları ve sözleri
Yazar Byron Ayanoğlu edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Byron Ayanoğlu hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Byron Ayanoğlu hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Byron Ayanoğlu hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1946

Doğum Yeri: İstanbul

Byron Ayanoğlu kimdir?

1946 İstanbul'da doğdu. 1958'de ailesiyle Kanada'ta göç etti. Montreal'deki McGill Üniversitesi'ni bitirdi. Kanada'nın en ünlü gurme yazarlarından biri oldu. 14 tiyatro oyunu yazdı; bir film senaryosuna imza attı, bir belgesel yönetti. Love in the Age of Confusion (Karmaşa Çağında Aşk) adında bir romanı, sekiz yemek kitabı, üç restoran rehberi yayımladı. Montreal The Gazette, Toronto Star ve Now başta olmak üzere pek çok dergi ve gazetede 20 yılı aşkındır yemek yazıları yazmaktadır.

Byron Ayanoğlu Kitapları - Eserleri

  • İstanbul'dan Montreal'e

Byron Ayanoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Konstantinopolis’in Türkçe ismi İstanbul Yunanca bir tamlamadan gelir: Eis tin Poli. “Kent’te/Kent’e” (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Konstantinopolis, yani Konstantin’in kenti, Roma’nın yeni başkenti olarak İsa’dan sonra dördüncü yüzyılda daha eski bir putperest kentinin yerine yeni baştan inşa edilmiş. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Politika ticaretle alakalıdır. Ulusal ticaretle. Vatandaşın refahı ve güvenliği ile. Politikanın refahla ilişkisini göz ardı etmek olgunlaşmamışlıktır fakat refahın sadece paraya bağlı olduğunu düşünmek de basitliktir. Politika ulusun duruşuyla, pozisyonluya gücüyle alakalıdır ve dolayısıyla o gücü sağlayacak parayı kazanma kabiliyetiyle de. Politika acımasız olmak zorundadır. Demokrasi, otokrasi, hepsi aynı. Politikada ahlak veya insanlık namına hiçbir şey yoktur. Sadece faydacılık vardır; pragmatisttir. Politikacıların sorumluluğu, kendi cüzdanlarını dolgunlaştırmak bir yana, insanlara istediklerini vermektedir. Ve insanlar da hemen hemen her şeyi isterler; ihtiyaçlarından ve az başarılı ulusların insanlarından daha fazlasını isterler. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Sen, dijital bir dünyada yaşayan analog birisin. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Ben İstanbul’um. Her şeye gücüm yeter. Çok desteksiz kaldım ama yıkılmadım. Işıldadım ve ışıksız kalıp soldum, sultan gibi yedim ve aç kaldım, bir denizci gibi içtim ve suyu bile reddettim. Ben, tek bir ışıl ışıl muhteşem yerleşimde bir araya gelen iki katının bütün çelişkileriyim. Dünyanın merkeziyim ve kimseye ihtiyacım yok. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • İstanbul Bir çeşni şehri Görkemin bir hisarı Bir zenginlikler ambarı Bir ziynet, bir serap, bir pırıltı Melankolik sular üstünde Yuvam, aşkım, ruhum Mirasım, tarihim Her günüm, kırık yüreğim Nefesim İstanbul İstanbul’um benim (İstanbul'dan Montreal'e)
  • İstanbul’u son görüşüm, 1958 yılı yazında buharlı bir geminin kıç güvertesinden oldu. On iki yaşındaydım ve Şehir, uzayıp giden köpük kurdelesinin diğer ucundaki ışıltılı bir serap gibi yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bütün anılar giderek bulanıklaşan, seçilmez hale gelen, bir gölgeye dönüşen ve nihayet tamamen gözden kaybolan minyatür görüntünün içerisinde yitip gitmişti. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Kalkan balığı, balığa tapan İstanbulluların en değer verdiği yaratıktır. Karadenizli kalkan, büyük ve oval şekilli, üstü beyaz, altı koyu renkli, oval şeklinin bir ucunda küçük sivri bir kafası ve düğmeli derisi olan, sıkı ve beyaz etki, kızartıldığında sulu lezzeti insanda kemiklerdeki son parçaya kadar sıyırıp yeme arzusu uyandıran, düğmelerinin dibindeki kıkırdakların yalanmasından muazzam tatlar alınan bir balıktır. Baharın ilk aylarında çarşıda görülmeye başlanan kalkan, sonbaharda yine ortaya çıkar. Ağustos ayının sonlarında tezgahlarda yeniden zuhur edişi, çocukların pek çoğu için yaz mevsiminin yakında sona ereceği ve okulların açılacağının belirtisiydi. Ama bizim için sadece çok yakında onu yiyeceğimiz anlamına gelirdi. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Her şey, dünyada yaşayan herkesin zengin olmasına yetecek kadar paranın olmadığı teorisi üzerine kurulu. Dolayısıyla zenginler de alabildikleri kadar parayı almak konusunda kendilerini pekâlâ hak sahibi hissediyorlar. (İstanbul'dan Montreal'e)
  • Hayatım her yönüyle mükemmel gibi görünüyordu ama tuhaf bir şey hissediyordum bir yandan da. Okumak için yaşımın çok küçük olduğu ama yine de okuduğum kitapların yazarlarından -Victor Hugo, John Steinbeck, Charles Dickens- öğrendiğim şuydu: Bir şeyler her zaman ters giderdi. Ve öyle de oldu. (İstanbul'dan Montreal'e)

Yorum Yaz