matesis
dedas

Muhsin İlyas Subaşı kimdir? Muhsin İlyas Subaşı kitapları ve sözleri

Şair, Yazar Muhsin İlyas Subaşı hayatı araştırılıyor. Peki Muhsin İlyas Subaşı kimdir? Muhsin İlyas Subaşı aslen nerelidir? Muhsin İlyas Subaşı ne zaman, nerede doğdu? Muhsin İlyas Subaşı hayatta mı? İşte Muhsin İlyas Subaşı hayatı...
  • 24.12.2022 13:00
Muhsin İlyas Subaşı kimdir? Muhsin İlyas Subaşı kitapları ve sözleri
Şair, Yazar Muhsin İlyas Subaşı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Muhsin İlyas Subaşı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Muhsin İlyas Subaşı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Muhsin İlyas Subaşı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 25 Temmuz 1942

Doğum Yeri: Şarkışla, Sivas

Muhsin İlyas Subaşı kimdir?

Muhsin İlyas Subaşı, Şair ve Yazar: 25 Temmuz 1942'de Şarkışla'da doğdu. İlkokulu doğduğu yerde,(1956), orta ve liseyi Kayseri İmam-Hatip Okulu'nda okudu. Yüksek öğrenimine İzmir'de başladı. Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nde (1972) tamamladı. Bir süre gazetecilik (1961-73), ardından Kayseri’deki çeşitli liselerde öğretmenlik (1973-95) yaptı. 1995'de emekli oldu. Gazetecilik mesleğini edebiyat çalışmalarıyla birlikte sürdürdü. Lise öğrenciliği döneminde; 22 Mayıs 1963’te Kayseri’de yayın hayatına giren Kayseri Ekspres gazetesinin yayın yönetmenliğini, yüksek öğrenimi sırasında, iki gazetenin (Hakimiyet ve Yeni Sabah) Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptı (1966-73). Bir dönem, bölgesel yayın yapan Elif TV’nin Genel Müdürlüğünü (1995-95) ve İhlas Haber Ajansı (İHA)’ nın Bölge Müdürlüğü(1995-2002) görevlerini yürüttü.

Şiirlerinde, Türk şirinin geleneksel motiflerinden yararlandı, çağdaş insanın bunalımlarına mistik çözümler getirdi. Muhsin İlyas Subaşı, şiirlerinde insanın kendini idrâk duygusu, yaratıcısıyla iç kontak olayı, çevreden, yani muhittin merkeze doğru bir metafizik kavrama ve yaşama arzusu ana temalardır. Bunları, günlük olaylardaki çarpıklıkları işaretle, kâinatın sonsuzluğundaki derin tefekkür arzusuyla, tarihî perspektife ulaşabilme gayretiyle beslemeye çalışır.

Romanlarında da, yaşanmış hayatın toplumu uyaracak tarafını ya da yönlendirici mesajlarını ön plana almaya dikkat eder. Batı'da ağır tahribatlar yapan ve bizde de giderek olumsuz etkisi insanlığı sarsmaya başlayan inanç erozyonunun durdurulması ve hayatın yeniden inancın kuşatıcı etkisinde şekillenmesi yönünde bir çaba içerisindedir. Farklı düşüncenin zenginlik ve birbirini besleyen malzeme olması gerektiğini savunan Yazar, bunları roman tekniği içerisinde vermeye özen göstermektedir

İnceleme ve araştırmalarında ise, bütün insanlığın ortak duyarlılık ve kabullerinin ipuçlarını bulma çabasındadır. Özellikle 21. asırdan itibaren teknoloji ve bilişimin hayatımızdaki etkisinin sağladığı imkânları olumsuzluklara çekmeden bunlardan faydalanmanın insanlığı birlikte yaşama ortamına götüreceğine inanmaktadır. Araştırmalarında bu dikkat noktasına büyük önem vermektedir. Yazar, son eserlerinde, Batı değerleri ve kültürü ile İslam ve Türk kültür ve değerlerinin birbirini anlama ve besleme yönünde etkin gücünü göstermiştir.

Elinizdeki "Batı'daki Hz. Resul", Batı kültür ve medeniyetinin önemli temsilcilerinden düşünce adamlarının, politikacı, sanatçı ve yazarların İslam'ın Yüce Peygamberine bakışı anlatan bir eserdir. Burada Batı'daki kemikleşmiş düşmanlık duygusunun önünde, daha onurlandırıcı görüşlerin bulunduğu ilk defa böylesine derli toplu bir çalışma ile verilmektedir.

Muhsin İlyas Subaşı Kitapları - Eserleri

  • Aşk Prensesleri de Öldürür
  • Güneşe Uçan Kelebek
  • Aşkta Yanan Dede
  • Ahtapot
  • Şiirden Şuura
  • Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl
  • Beşinci Halife Ömer Bin Abdülaziz
  • Batı'daki Mevlana
  • Taşla Konuşan Deha: Mimar Sinan
  • Gül Seferi
  • Batı İslam'ı Tanıdıkça
  • İki Mevlevi
  • Batı Türk'ü Tanıdıkça
  • Gülük'ten Gültepe'ye Yalnız Yürürdüğüm Sokaklar

Muhsin İlyas Subaşı Alıntıları - Sözleri

  • Mevlana'yı okurum fakat anlarım diyemem. Yalnız yanarım ve yanarken haz ile feryat ederim. (Batı'daki Mevlana)
  • İnsan 'Aşk İçgüdüsü'nü kendisiyle birlikte getirir. Hz. Adem'in aşk için ağır bir yalnızlık ve çile yaşaması,bize aşkın ilk insanla birlikte var oluşunun işaretini sunmaktadır. Hz. Yusuf'un da böyle bir macera imtihanından geçmesi,aşk vakasının bir başka örneğidir. Gerçek şu ki aşk, peygamber ile köleyi birbirinden ayırmamaktadır. Her gönülde bir değişik hasret ve macera yumağı olarak varlığını koruyarak gelmektedir. Bunun tabii sonucu olarak,aşka insanlığın tarihi boyunca çok Büyük bedeller ödenmiştir ve ödenmeye devam edilmektedir. Sevmenin mutluluğuna ulaşanların yanında, acısıyla katılanların destanlık hikâyeleri hafızalarımızda bize bazen teselli,bazen umut,bazen de ızdırap sunar. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • Bizim bağlılığımızın kundağı geleneklerimiz, onun tutkalı ise inancımızdır. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • Necip Fazıl ve Nazım Hikmet tez ile anti tezin iki uç beyi (Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl)
  • İhtimallere para harcarsanız zaruretlere kaynak bulamazsınız. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam kollarımı makas gibi açarak " (Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl)
  • Otoritenin mantığında merhamet vardır ama zaaf yoktur. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • Araplar, "şiirin mânası şairin kendi gönlündedir" derler. (Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl)
  • Ölümü çok hatırlayın ve gelmeden evvel ona hazırlanın. (Beşinci Halife Ömer Bin Abdülaziz)
  • Aşkta ben yok sadece sen var... (Batı'daki Mevlana)
  • Kırgın değilim, gönül ehli dünya ehlinin kusurlarına kırılmaz. (Aşkta Yanan Dede)
  • Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak! (Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl)
  • Beni hangi tele bağladıysa kaderim, Sen mızrabını yalnızca ona vur. Dokundukça parmakların yüreğime, Ruhum senin için fırtınalar doğurur. Beni hangi beze dokuduysa kaderim, Sen gergefine yalnızca onu ger. İşle gönlündeki en karmaşık desenleri, Sonra gezindiğin yollarına ser. Beni hangi tohuma gizlediyse kaderim, Sen gönül bahçene yalnızca onu dik. Bilesin ki biz bu dünyaya ey sevgili, Senin ellerinde tükenmek için geldik! .. (Şiirden Şuura)
  • Herkes, kendisiyle hesaplaşmayı pek göze alamamış ama başkalarıyla boğuşmakta da çok usta olmuştur. (Oğuz'un Altın Sesi Necip Fazıl)
  • Devleti yönetmek evi yönetmeye benzemiyor. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • Hâlini bilmez perîşânın perîşân olmıyan“ [Sıkıntı çekmeyen kimse, sıkıntı çeken kimsenin hâlinden anlamaz.] (Şiirden Şuura)
  • Güçlü görünmek yetmez, güçlülüğünü ispat gerekir. (Aşk Prensesleri de Öldürür)
  • En büyük, ziynet fedakarlık değil midir? (Beşinci Halife Ömer Bin Abdülaziz)
  • Hz. Mevlana o kitapları niye yazdı? Derdi kendisini kurtarmak olsaydı, oturur ibadetiyle meşgul olurdu. Çevresindeki insanlara sözleriyle yardım ederdi ve cennetini belki de öyle kazanırdı. Ama öyle yapmamış, binlerce sayfalık eserler vermiş. Okuyanlar, geçmişten gelen bu ihlas pınarından beslensin diye. (Aşkta Yanan Dede)
  • İktidar kırbacını elinde tutanlar, bunu adalet terazisinden uzaklaştırdıkça zalim olurlar. (Beşinci Halife Ömer Bin Abdülaziz)

Yorum Yaz