matesis
dedas

Çok Gezmek mi Anlamak mı?

Çok Gezmek mi Anlamak mı?

Çok Gezmek mi Anlamak mı?

“Kutsal topraklarda izlenimler”(1)

Çok gezip gören mi bilir, çok okuyan mı demiş atalarımız. Şüphesiz çok gezen ya da çok gören olarak verilir cevaplar hep. Görmek öğrenmenin en önemli koşuluydu çünkü.

Gezip görenin yaşadıklarını okuyandan daha anlamlı hale getirdiği bir gerçektir. Peki, görmek her şeyi bilmeye yetiyor muydu? Belki de kuru, siyah beyaz öylesine renksiz bir görmek gözün gördüğünü kalplere, benliklere nakış nakış işliyor muydu?

Hep gözlerimize, bedenlerimize, zevklerimize hitap etti gezmelerimiz. Bu gezileri hep dolu bir fotoğraf albümü eşliğinde keşkelerle başlayan cümlelerle andık. Birkaç gün ayak bileklerimizde bıraktığı ağrı ve bedenimizde meydana getirdiği yorgunluklarla hafızamızda yer edinen geziler zamanla unutulup gitti.

Gezip görmek deyince önce doğal güzellikleriyle, deniziyle, tarihi zenginlikleriyle ön plana çıkmış mekânlar gelmekteydi yakın zamana kadar akıllara. Zamanla değişen her şey gibi bakışlar da değişti. Birçok kişinin kafasında oluşturduğu gezilip görülecek yerlerin listesinde sıralama değişiverdi.

Her yeri gezip gördüğümüz gibi kutsal topraklara gidip Mekke ve Medine’yi görelim, başka yerleri gezeceğimize oraları gezelim” niyetleriyle başlıyor artık umre programları. Bu niyeti taşıyanların önemli bir çoğunluğunun gençlerden oluşması aynı zamanda bir sevinç kaynağı.

Televizyonlardan duygulanarak hatta kimi zaman gözyaşı dökerek izlediğimiz Allah’ın evi Kabe’yi, kitaplardan okuduğumuz İslamiyetin doğduğu geliştiği, Peygamberimizin ve ashabının yaşamlarını sürdürdüğü o toprakları görmek arzusuydu aslında bu ilginin sebebi.

Umre seyahati kontenjanlarının adeta aylar öncesinden dolması da insanların kutsal topraklara gösterdikleri bu ilginin kanıtı aslında. Şüphesiz bu ilgi, oraları görme isteği çok mutluluk verici muhakkak. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de bu düşünceler ve iyi niyetlerle kısmet olursa ilk yurt dışı gezimi farklı bir yere değil de kutsal topraklara yani Mekke ve Medine’ye yapmaya karar vermiştim. Tam da bu sıralarda gazeteci dostum Nezir Güneş gazeteciler olarak bir umre planlarının olduğunu söyleyip benim de onlara katılmamı istediğinde hiç düşünmeden tamam dedim. Gezecek, görecek bizim için hayati önemi olan bir dünyayla yüz yüze gelecektik. İzlediklerimiz, okuduklarımız, bildiklerimiz gözlerimizde ve yüreğimizde yeniden hayat bulacaktı.

Oysa bir şeyler eksikti yüreğimde. Bir boşluk, bir noksanlık vardı sanki bende.  

Fiziki olarak hayallerimdeki mekânları görecek olmanın heyecanını ve hazzını yaşarken, manevi olarak aynı oranda heyecanlanamıyordum sanki. Bir arkadaş ortamında konu açılınca duygularımı anlatıp, içimdeki tarif edemediğim bu eksiklik ve boşluktan bahsettim. “Önce gezmek değil, anlamak lazım” dedi arkadaşım. “Anladıkça hislenir, heyecanlanır insan. Neyi niçin yaptığını bilen ve kendini bütün bedeni ve benliğiyle yaptığı işe özümseten insan lezzet alır yaptığından” şeklinde devam etti sözlerine. Ardından bana iki kitap önerisinde bulundu. Bu kitaplar Ali Şeraiti ve Mustafa İslamoğlu’nun hac ile ilgili kitaplarıydı. Arkadaşım iddialı bir şekilde bu kitaplar okunmadan kutsal topraklara yapılacak olan yolculukların bir yanının mutlaka eksik ve anlamsız kalacağını da sözlerine ekledi.

Hemen iki kitabı da temin ettim. Henüz o topraklara doğru yola çıkmadan Ali Şeriati’nin Hac isimli kitabından başladım kutsal yolculuğa. Daha ilk sayfalarda başladı kutsal topraklara dair beynimdeki ve yüreğimdeki değişim ve dönüşüm.

Sanki kitabı okumuyor, adeta sayfaları çevirdikçe adım adım kutsal toraklara yürüyordum. Elimi nereye uzatsam yanıyordum. Gözlerimi nereye çevirsem Hazreti Adem’in, Hazreti İbrahim’in, Hacer’n, İsmail’in Hazreti Peygamberimizin gözyaşlarına tanık oluyordum.

Mustafa İslamoğlu’nun kitabını da yolda bir solukta okudum. Oralara girmeden daha mana yüklü ikinci yolculuğu yaptırmıştı bana Mustafa İslamoğlu. İhramdan tavafa, Safadan Merveye yapılan Hacerce koşturmacadan İsmailce sabıra ve saflığa, kadar her şeyi yaşamadan yaşıyordum.

Bu duygularla önceki gün ayak bastık kutsal ve derin anlam taşıyan bu topraklara. Bu topraklara ayak bastığım andan itibaren yapılan her hareketin söylenen her sözün anlamını taşıdığı derin manayı anlayınca her hareketle farklı bir heyecana kapılmaya başladım.

Bütün bunların üstüne anladım ki ne çok okumakta ne de çok gezip görmekteymiş marifet. Anlamakmış işin sırrı ve hikmeti.

Ve yine anladım ki dünyaya ait her şeyi sevdiğimiz ve değer verdiğimiz ne varsa ardımızda bırakıp iki parça ihramla Allah’ın huzuruna çıkılmadan, bir pervane gibi yana yana tavaf yapılmadan, dağları tepeleri Hacerce koşup aşmadan, Safa ve Merve arasında koştururken çaresiz Hacer’i ve susuzluktan dudakları çatlamış İsmail’i anlamadan, Hacerülesvede her dokunulduğunda ve öpüldüğünde Resulullah’ın o taşa değen o mübarek elleri ve yüzünün sıcaklığı hissedilmeden, Mekke’ye ayak basıldığı anda tarihi yeniden yaşamadan kutsal topraklara yapılan yolculukların hep bir tarafı eksik kalacaktır.

Bu kutsal topraklarda bulunacağımız iki hafta süre boyunca hissettiklerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Yeniden görüşmek dileğiyle

 

Yorumlar

Image
muhammed bağış
23.03.2011 / 00:38

Hocam allah umrenizi mübarek kılsın. Dualarınızdan bizi mahrum bırakmayın..

Image
Abdurrahim güneş
21.03.2011 / 22:30

Allah ziyaretinizi kabul etsin, Dualarınıza bizi de dahil ederseniz... Allah yardımcınız olsunn...

Image
HASAN ATALAY
21.03.2011 / 21:21

HOCAM DUALARINIZI EKSİK ETMEYİN. YEŞİLLİDEN SELAMLAR

Image
ŞAHABETTİN ŞAFAK
21.03.2011 / 18:20

Hocam, umreniz mabruk dualarınızda bizleri unutmayın.Kafilede bizi tanıyanlara selam olsun.<br><br>Saygılarımla <br>Şahabettin ŞAFAK

Image
Hasan
21.03.2011 / 17:56

Muhterem Hocam, kutsal topraklardasınız. bizi de dualarınızdan mahrum etmeyin... Allah(cc) yaptığınız umreyi sizden kabul buyursun...

Image
ka'be sevdalısı
21.03.2011 / 16:34

Allahın selamı tümre umrecilere.Yanınızda olmayı öyle istiyorum ki sizi kıskanmamak elde değil. Allah sevabınızı kat kat arttırsın dualarınızdan da bizleri mahrum etmesin. Hocam yazınızı okuyunca inanın çok hislendim. İçime kabe ,mekke, medine ,kutsal ne varsa aşka geldi içimde.allahıma dua ediyorum en kısa zaman bizlere de nasib olur umra ve hac ya rabbi

Yorum Yaz