tatlidede

Din Adına hareket edenlere duyurulur

Din Adına hareket edenlere duyurulur
 
Sanırım bu asırda herkes kendine doğru evrilmiş dini yorumlar arasında kaybolmuş durumda. Daha doğrusu "gerçekten" uzaklaşmış...
 
Ve anladığım kadarıyla herkes halinden memnun. Hal böyle olunca da sanki herkes kendi çıkarına göre "budanmış" bir "din" arıyor neticesine ulaşıyor insan.
 
Ama gelinen nokta pratikte hiç de iç açıcı değil... Birçok yaşanmış örnek serebilirim ama gerek yok. Zira haber saatini izlemeniz yeterli olacaktır. Öldürmeler, boşanmalar, tecavüzler, soygunlar...
 
Bana kalırsa artık söz değil eylem zamanı. Yıllarca islam söylendi tam anlamıyla yaşanmadı sanki...
 
Geçen bir taziye sahibine taziyenin üç gününün ardından başsağlığına gittik arkadaşlarla. Tek başına evindeydi adam.
 
"Taziyemizde öylesine bir alim arıyordu ki gözüm demeyin" dedi.
Hiç mi gelen olmadı dedim. Hayır, öyle değil gelen oldu ama şöyle bam teline dokunacak birini arıyordu gözümüz dedi ve ekledi; "toplumun bu hale gelmesinin sebebi sanki alimler" dedi. Neden dedim? Ve ekledim, alimler hırsızlık yapın mı diyor. "Yok" dedi.
Alimler, zina yapın mı diyor dedim.
"Yok" dedi.
Alimler adam öldürün, birbirinizin malını yiyin, içki için, kumar oynayın, tefecilik yapın vs. mi diyor dedim.
Adam "hayır" dedi...
Peki, dedim adama, ne diyor bu alimler?
Yutkunarak, "namaz, oruç, haç, zekat, sadaka, haramdan sakınma gibi konuları söylüyorlar...." dedi adam.
e... o zaman niye onların suçu. Onların dediklerini yapsanıza, neden demediklerini yapıyorsunuz ve yine onlar suçlu oluyor... Hem de dini bilgilere ulaşmak bu kadar rahat bir dönemde yaşıyorken...
 
Bana böyle diyeceğini hiç tahmin etmemiştim dedi taziye sahibi..
 
Ben biraz daha ekleyeyim dedim, zamanında alimlere "şuna buna karışmayın" diyordunuz, baktınız iş çığrından çıktı şimdi suçu onlara atıyorsunuz gibime geliyor dedim ama dedim sanki onlar da sadece söylemişler yapmamışlar. dedim demedim lafı benden aldı tam da böyle bir şey galiba dedi adam.
Peki, dedim din sadece alimlerin mi, yalnız onlara mı gelmiş?
Yok, tabii demem ama bildiğim bir şey o da işlerin yolda olmadığıdır dedi ve konuyu rahmetliye getirip kapattı.
 
Şimdi bu diyaloğu neden yazım: İşlerin yolunda olmadığını ve artık sözlü davet ve tebliğin bir an evvel pratikleşmesi gerektiğini anımsatmaktı...
 
 
Kendileri dini yaşamadan hak ve adaleti kendi üzerlerinde tatbik etmeyenlerin toplumda kabul görmeleri tartışılır hal alır.
Din dışı saydıkları olayları engellemek için müdahale etmek isteyenler, dini metod ve kuralları çiğneyerek dinin dışına çıkmamaya gayret ve dikkat etmeleri gerektiğini unutmamalıdırlar. Bu bağlamda tabiri caizse "Kraldan kralcı olmamaya dikkat edilmesi gerekir. Bu konuda ders çıkarmamız gereken meşhur tarihi bir olayı nakletmekle yetiniyoruz:
 
Hz. Ömer bir gece Medine’de dolaşıyordu. Evlerin birinden şarkı sesleri duydu. Duvara tırmanıp içeri girdiğinde hoşlanmadığı bir manzara gördü ve içerideki adama çıkıştı: Ey Allah’ın düşmanı, yaptığın kusuru Allah’ın örteceğini mi zannettin diye bağırdı.
 
Adam: Ey mü’minlerin emiri; Dur, acele etme. Eğer ben, Allah’a karşı bir hata işlediysem, sen üç hata işledin;
1)- Allah Teala, ‘Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın’ (49/12) buyurduğu halde, sen ayıp araştırdın.
2)- Allah, ‘Evlere kapılardan girin!’ (2/189) buyurduğu halde, sen duvara tırmandın.
3)- Allah, ‘Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selam vermeden girmeyiniz’ (24/27) buyurduğu halde sen evime izinsiz girdin diye karşılık verdi.
Bu karşılık üzerine Hz. Ömer, makamından aldığı güce yaslanmayıp aksine bu makamı ona bahşeden Allah'ın kurallarını ona hatırlatan bu adama şöyle der: ‘Eğer ben seni affedersem sen de beni affeder misin?’ Adam, ‘Evet’ deyince, Hz. Ömer, çıkıp gider...
 
Evet, iyiyi ve güzeli yanlış metotlarla uygulamaya kalkışmak; düzeltmeye çalıştığınız kötülükten daha vahim neticeleri doğurabilir. Zira buna dikkat edilmezse: Kaş yapmaya çalışılırken göz çıkarılabilir."
 
Peki, yazının başlığında geçen "DİN ADINA HAREKET EDENLER" kimdir diye soruyorsanız.
Bunun cevabı gayet açık ve nettir: Her müslüman. Hep başkasıyla/ötekiyle uğraşır dururuz kendimizden habersiz..
Uzatmaya gerek yok, durumumuz ortadadır vesselam.
 
 

Editör: M.Burhan Hedbi

Yorum Yaz