tatlidede

Hanımın Çiftliği - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hanımın Çiftliği kimin eseri? Hanımın Çiftliği kitabının yazarı kimdir? Hanımın Çiftliği konusu ve anafikri nedir? Hanımın Çiftliği kitabı ne anlatıyor? Hanımın Çiftliği kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Hanımın Çiftliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 05.03.2022 16:00
Hanımın Çiftliği - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752897038

Sayfa Sayısı: 586

Hanımın Çiftliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Büyük romancımız Orhan Kemal'in televizyon dizisi olarak da yoğun bir ilgi uyandıran üçlemesi Hanımın Çiftliği'nin ikinci kitabı olan Hanımın Çiftliği, edebiyat tarihimizin en sevilen romanlarından biri.

60'lı yılarlın sınıfsal çelişkilerinin yetkin bir biçimde ele alındığı bu roman,paranın el değiştirme sürecinde yaşanan sancıları dile getiriyor. İnsanın en soylu duygularından biri olan aşkın soysuzlaştırdığı bir dünyayı anlatan Hanımın Çiftliği, her şeye karşın insanın insanlığına inanan, umut ve aydınlıktan vazgeçmeyen bir yazarın görüşlerini dile getiriyor.

Hanımın Çiftliği, büyük yazar Orhan Kemal'in ustalığının doruklarına ulaştığı bir roman.

(Tanıtım Bülteninden)

Hanımın Çiftliği Alıntıları - Sözleri

  • -Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? +Bitmeyecek. -Hiç mi? +Hiç. -Niyetin kâtip olmak mı yani? +Hayır. -Ya? +İnsan olmak.
  • -Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? +Bitmeyecek. -Hiç mi? +Hiç.
  • "Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman?” “Bitmeyecek” “Hiç mi?” “Hiç.” “Niyetin kâtip olmak mı yani?” “Hayır.” “Ya?” “İnsan olmak!”
  • Ben asıl Mustafa Kemal'in manevî huzurundan utanıyorum!
  • Insanlar menfaatlerinin esiri,pervanesidirler. Çıkarımız neredeyse orada olmaya mecburuz...
  • Namustan dem vurup atıp tutanlara kulak asma. Evlerinin duvarları dile gelse de söylese!
  • İnsan içinde yaşadığı şartların adamı oluyor zamanla.
  • "Namustan dem vurup atıp tutanlara kulak asma.Evlerinin duvarları dile gelse de söylese"
  • Bazı kadınların dayaktan zevk aldıklarını unutma...
  • "... Güllü böyle düşünüyordu. O yalnız Kemal'i düşünüyor, sadece sadece onu istiyordu. Sonuna dek de onunla kalmalıydı. Hani şu; 'Allah bir yastıkta kocatsın.' derler ya, öyle."
  • -Öyle mi? Hiç bitmiyecek mi senin bu okuman? -Bitmiyecek, dedi. -Hiç mi? -Hiç. -Niyetin kâtip olmak mı yani? -Hayır. -Ya? -İnsan olmak.
  • Ne oldum deme, ne olacam de.
  • "O münazaalı toprakların çekişmesini ben babamdan devraldım. Muzaffer de babasından. Babalardan oğullar devrola gelen bir yılan hikayesidir bu. Tabi siz de çocuklarınıza devredeceksiniz. Topraklar ile birlikte kinlerimizi de miras bırakıyoruz. Bu iş kanun, nizam yoluyla olursa ne ala olmazsa doğuran kısrak utansın! "

Hanımın Çiftliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Dizisi kitabından daha ahlaklıydı! Bu roman yüzünden kitap okumaktan sıkıldım. Dönemin toplumsal sorunlarını yansıtıyor güya ama toplumun ahlak konusunun bu kadar berbat olarak yansıtılması bana hiç de gerçekmiş gibi gelmiyor. Yani olur da bu kadar mı olur! Her kadın mı nankör olur, kocasına boynuz takar, aldatır, incitir, gayri meşru ilişkiler yaşar? Hem kadın değersizleştirilmiş hem de Türk toplumu yanlış tanıtılmış. Yetişkinleri bilmem ama bu kitap lise çağı ve altı yaş grubunda olanlar için hiç uygun bir kitap değil. Tavsiye etmiyorum. Vukuat Var kitabının devamı, ilk kitap yine iyiydi. Güllü'nün aşka inancı, sevdiği adamla yaşama isteği okutturuyordu kitabı zar zor. Ama bu kitapta sevdiği adam öldü diye çiftliğin zengin beyine göz dikti. Aşkını hemencecik unutabildi para karşısında. Herkesin kendisine hanım diye hitap etmesi isteği aşkına olan bağlılığından baskın çıktı. Her sayfada iğrenç ahlak sorunlarını okumaktan yoruldum. Serinin son kitabını da bu yüzden okuyasım gelmiyor. Dizisi kitabından daha ahlaklıydı! (Ayşe)

Orhan Kemal’in erken yaşta evlilik, başlık parası, kadınlara önem verilmemesi, dinin kötüye kullanılması, ağalık sistemi, particilik gibi döneminin sorunlarını anlattığı “Hanımın Çiftliği” serisinin ikinci kitabı. İlk kitaptaki düğümler burada çözülüyor. Olaylar hiç beklenmedik şekilde gelişirken bazı kahramanlar da büyük değişimler gösteriyorlar. (Kubilay Kula)

Beğenmediğim bir kitaptı. Klasik olduğu için okumak istemiştim. Bana göre klasik olmaması gerekirdi. Klasik olmak için yeterli içeriğe sahip değildi. Sırf yarım bırakmamak için okudum, bitirdim. Yazıldığı dönemle ilgili yeterli yansıma göremedim kitapta. Okumasanız da bir şey kaybetmeyeceğiniz türden bir kitap. Bunun yerine gönül rahatlığı ile başka bir kitap okuyabilirsiniz. Okumanızı tavsiye etmediğim bir kitap. (Sıfır sonun bitişi her şeyin başlangıcı)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)

Yorum Yaz